(Taslak)
Her kim doğruyu konuşuyor ise onun adı,sanı,popülaritesi,cemiyeti, tarikatı ve müritleri olmayacak, her kim doğruyu işaret ediyor ise o zengin,varlıklı ve tanınmış olmayacak,her kim gerçeği dile getiriyor ise o münzevi ve yanlız biri olacak ve elbette dokuz köyden kovulacak.
 
Çok eskiden kitaplar satılık değildi ve amaçları satılmak değildi, ne dini kitaplar üzerine fiyatlandırma vardı, nede öğreti amaçlı ve felsefi kitapların üzerlerinde barkotlar, çünkü öyle bir mentalite ile düşünülmüyordu, çok satmak amacı gütmedi Enki'nin kayıp kitabı, ve eminimki zengin olmayı hiç düşlemedi Enoch (İdris) yazdıklarından.
 
Yeni aldığım bir karar ile yazmakta olduğum bu e-kitap asla bitmeyecek ve hep taslak olarak kalacaktır çünkü sürekli yeni birşeyler eklemek ve güncellemek amacındayım ayrıca ticari kaygılar taşısın istemem.
 
Dilerim dağıtılmadan,kopyalanmadan hatta başka bir formata bile çevrilmeden ve orjinal hali ile hep burada böylece kalır,okuyan burada okur yani fırlatıp sonsuzluk okyanusunun akıntısına bırakıyorum sadece, ve sonsuzluğun okyanusuna güveniyorum eminim onu asla yıpratmayacak çünkü kaynağıdır
 
ayrıca bu e-kitap'ta gramer hataları, akıcı bir düzen veya mantık gibi sınırlamalar'a tarafımdan özen gösterilmemiş ve tümü gözardı edilmiştir, yazdıklarımın büyük bölümünü hızla yazıyorum çünkü yazmak, söylemek istediğim çok şey var ve sonuçta elbette bir çok yazım hatası da oluyor çünkü nede olsa halen bir taslak durumunda,
 
eğer imla,gramer ve yazım düzeltmeleri yapacak isem bunu olsa olsa ancak en son aşamada ve tüm kitap bittikten sonra yaparım, ama şimdilik bitecek gibi de durmuyor:)
 
Neyse ilgilenen şekilsel kaygılar taşımadan sadece içerik ile ilgilenecek ve işin özüne bakacak varsın sarhoş bir e-kitap olsun yeterki derin ve manalı olsun.
 
Bence bu kitabı okuyan hiç kimse benimle tümüyle hem fikir olamayacaktır, fakat katıldıkları ve katılmadıkları olacaktır ,çünkü ben kimse ile, hiçbir teoloji, ideoloji,dogma, dünya görüşü ve fikir ile tamamen aynı görüşte değilim,
 
hepsinde katıldığım ve katılmadığım farklı noktalar var, basit bir örnek verelim sosyalist bir düzende iş güvencesine dayalı rahatlık nedeniyle hizmet kalitesinde düşüş,göze görünür eksiklikler yaşanır bunar karşın liberal-kapitalist bir düzende hizmet kalitesi tatminkardır, genelde müşteri memnun kalır ancak bu düzen biçimide beraberinde sömürü ve adaletsizlikler getirmektedir, çalışan sınıf işini kaybetme korkusuyla daima huzursuz ve tedirgindir,
 
demekki her iki sistem de mükemmel değildir, problemlidir yani sonuç olarak ben özgünüm,şahsına münhasır biriyim,sentezciyim doğru bulduğum fikirleri sentezlerim ve bunu herkese tavsiye ederim ve bu dikkatsiz birinde kişilik bölünmesi ruhsal davranış bozukluğu izlenimi bırakabilir, oysa öyle değil, söz konusu olan poligamik bir kişilik değil ortada mükemmel, tamamen katılabileceğim ve onay verebileceğim bir düşünce biçimi olmaması gerçeği:)
 
Bu arada kitabın bazı bölümleri ingilizce çünkü o anda ingilizce düşündüm ve ingilizce yazdım, benim açımdan bir sorun teşkil etmiyor:)
 
 
Önsöz:
Hiçbir zaman 1776 ABD Bağımsızlığı ve hemen13 yıl sonrasında 1789 Fransız ihtilali ile Gelen Mason kültürünü (Burjuva Kültürü-Günümüz Batı kültürü) bir medeniyet ölçüsü olarak görmedim ve o nedenle gerçek bir aydınım:)
 
Önce bir çift sözüm var.
 
NÖTRON BOMBASINI BULAN ÜSTÜN BİR ZEKADANSA YERYÜZÜNE ANLAM KATAN ÜSTÜN BİR KALBİ DOST OLARAK TERCİH EDERİM!
 
 
Bölüm 1
 
 
Korsan:
 
 
Seems to me you don't wanna talk about it,
nevertheless she claims that she means everything
so does she?
 
Isis, Tüm kraliyet taçlarının ve kralların anası, bakire Isis, bir erkek cinsten eşi olmayan veya bir çeşit eş,ölü bir Osiris olarak mumyalanmış fakat artık yer altı dünyasında bulunan.
 
Isis, senin dinin eski, kadim ve unutulmuş bir din, bir zamanlar, tam Antik roma dünyasına, Roma'ya ulaşmıştı ki ünün, tam insanlar benimsemeye başlamıştı ki dinini senin, birden Hristiyanlık ön plana çıkıverdi ve haketmediği bir biçimde, arka planda kaldı o kutsal din, kayboldu, unutulup gitti, ey sen "Esus" istemeden teslim ettiğin tacını oğlun J-esus'a. Annesi kaçırıldı sonraları Eph-Esus'a (Efes).
 
Isis,kutsal ana, her yerde duruyor izlerin, masmavi yıldızın hala ışıldıyor gökte,seni hissediyorum, seni görüyorum.
 
Bülbül dağına çıktım ve sembolik evinde aydınlandım, orada mum yaktım, huzur doldu içim.
 
-Zifir gece karanlığında ışıl ışıl parlayan bir güneş, gördüğünü hayal et.
 
-Burada seni dinlemek için varım devam edermisin.
 
-Ona kadın dedik, ve buna inandık. Kıskanç bir kadın, sadece balıkçılarınmı iki yakası bir araya gelmez heh hiçbir denizcinin gelmez,deniz perileri bize tatlı tatlı fısıldıyarak kayalara çekmeye çalışır ; kötü ruhlar ve şeytan iş başında, basit bir kitap değildi “Define adası” çocukken okuduğumda sıcak yatağımda evet gerçeklerden pay vardı orada:)
 
-Define adası:) onu bende okumuştum evet
 
-Ama ben okumakla kalmadım yaşadım.
 
-Nasıl?
 
- Bana göre günümüzde internet bir çeşit açık denizdir. sanal bir okyanus o ve her bir bilgisayar bir gemidir aslında. Sanal portları(Limanları olan) Sanal gemiler.
 
-O zaman korsanda hackermıdır?
 
- Sanal korsan haa vay
 
-vay yaa
 
-Peki tayfa ile aran nasıldı gemide kadını gerçekten uğursuzluk sayıyormuydunuz? Öyle söylentiler dutmuştum.
 
- Klasik hikaye değilmi evet doğruluk payı var bunda da bugünün deyimi ile hacklenen donanma gemilerinden ganimetlle birlikte ele geçen kokonalardan bazıları kamarama gelince ona öğretilen vahşi ve ilkel korsan kavramının doğru olmadığını anlıyorlardı.
 
Karşısında asil centilmen ve karizmatik ve entellektüel bir kaptan bulunca yüzlerindeki budala ifade beni hep güldürmüştür.
 
Fakat evet anında tayfada huzursuzluk baş gösterirdi güverteye tükürmeler, hokurdanmalar falan bilirsin, yada bilmessin nereden bileceksin,batıl korkuları ve paranoyak tavırlar sonuçta isyan kapıda belirirdi.
 
Anarşist kılıklı paganist bazende nihilist tayfamdan korkuyor değildim ama huzur önemlidir.
 
Ve bir süre sonra uygun yerde hatunları bırakırdık ister istemez.
 
-Vay bee peki üstadım.
 
-E peki Ganimetleri ne yapıyordunuz?
 
-Banka kavramı o dönemde olmadığından banka yerine uygun gördüğümüz kara alanlarını kullanırdık ve gömerdik.
 
A Fakat faiz vermezlerdi o kötü.Gerçi çoğunlukla geri döndüğümde bulamıyordum.
 
-Neden?
 
-Başkalarımı ele geçiriyordu?
 
-Değilde bizim abuk tayfa milleti yüzünden yani onlardan harita istiyordum gömünün tam yerini belirleyen iyi bir harita.çiziyorlardı çizmesine dee maalesef sonradan anlıyordumki rom içtikten sonra bulanık kafayla şaşı bakarak falan çiziyorlardı böylesi haritalardan ne beklersinki en az 800 metre sağa sola atıyordu o yamuk haritalar,
 
güven olmaz( tabi o mesefelere adımlayarak bazen buluyorduk yeri ama nadiren)
 
-Vay
 
-Kitabını chat odası şeklindemi yazıyorsun?
 
-Mahsurumu vardı?
 
-Neden?
 
-E Neden olmasın.
 
-Ok. neyse ya peki donanma gemilerini hacklemek dediğin bir çeşit hırsızlık değilmidir?
 
-Adamın derdine bak,değildir tabi.
 
-Ya nedir?
-Bence hırsızın malını çalmak hırsızlık değildir.
 
-Ne gibi,açarmısın?
-Hımm şöyle donananma sömürgeleştirdiği fakir afrika ülkelerinden baharat,muz, kumaş ne sömürüyor ise ülkesine taşıyordu onlara ait mallar değil yani ve örneğin "Deniz Gezmiş" banka soyarken nasıl ki aslında hırsız değildi ise yani bir ideolojik yaklaşımın sonucu olarak ve eylemlerinin gereği olan parayı temin etmek adına bunu yapıyor idi ise bizde bir yere bağlı kalmadan kimliksiz ,otoritesiz ve özgürce açık denizlerde bireysel bir anarşi yaşayabilmek adına bunları yaptık anlıyormusun?
 
-Anlıyorum hımm.
 
-Okyanus ülkemdi benim,rom suyum,keçi boynuzu ekmeğim.
 
-Açık denizde para geçmez ne yenir ne de içilir ambarda ne varsa onu yerim yoksa donanma gemisi hackleriz.
 
-Vay
 
-Ya hacivat bu işler böyledir sanal gerçek farketmez önemli olan yaklaşım ve felsefedir.
-
Korsan adam kazık yermi?
 
Korsan adam 5 kuruşluk malı 3 kuruşa kapatmalıdır ,
 
sıkı pazarlık yapmalı bedava sirkeyi çok sevmeli,uyanık olmalıdır.
 
Bir şeyleri bedavaya getirmelidir.
 
Yaşamını sürdürebilmelidir ama kravat takıp sabah 8 akşam 7 robot gibi işe gidip gelerek ve kendini sömürterek değil elbette.
 
-Kara korsanı veya deniz hiç farketmez.
 
-Kara korsanı da nesi?
 
-Deniz piyadesi olabiliyorsa o da pekala olur.
 
Askerliği deniz piyadesi mi yaptın?
 
-Evet
 
-Hımm tesadüf olmasa gerek.
 
 
-Kendini sömürtmek?
 
-Yaşamını kazanmak ve çalışmak güzel bir şey bence.
 
-Evet ama mümkün mertebe bağımsız
 
-Seni anlamazlar ama
 
-Anlayan anlasın off off hocam.
 
-Dev dalgalar, tuz ve yosun kokusu ,fısıltılar,suyun gürültüyle dövdüğü kayalar üzerinde yükselen deniz fenerleri ve ışığın umudu.
 
-Karanlık geceler. Korsanlık asalettir korsanlar asla ölmez herkez bunu bilsin.
 
-Herkez değil herkes yazılır üstad.
 
-Evet bilerek yazıyorum herkes değil herkez okunur ve ben Türk dil kurumunu tanımıyorum
 
-Dahası -Televizyon görsel iletişim kutusu kısaca "Gik" Telefon sesli iletişim kutusu kısaca "Tik" olmalıdır
 
-Bana göre virgüller orada burada olabilir nokta hiç olmayabilir kuralları ben koyarım.
 
-vay
 
-Tam anarşisttin üstad
 
-Peki bu korsan ürünler insanların emeğini çalıyorlar ama?
 
-Ortada sanatçımı var kardeşim, doğru dürüst popçular ve topçular kimin emeği çalınıyor? Kaliteli yazar, müzisyen kaç tane var?
 
Yokolsun gitsinler,sağlam olanlar zaten ayakta kalmayı becerirler.
 
Ha ihtiyaçları da yok ayrıca.
 
Zaten pek satmıyorlar,çoğunluklar her zamanki gibi taklidi ve basiti tercih ediyor onlara mı acıyacağız yani.
 
Umarım benim kitabım da bir gün kazara basılır ise mutlaka korsanı çıksın,doğrusu onur duyarım ben gelir için yazmıyorum.
 
-İnsanların bu ülkede gelir düzeyi zaten nedir hocam?
 
Kazancı ancak temel gıdalara yetiyor ne yani böyle bir sistem ile dahasını mı bekliyorlardı başka alternetifler üretsinler zaten arayıştalar:)
 
-Kıç güvertenin kapalı bölmesiievet ahşabı,gaz lambası, masa ve sandalyeleri muhteşem manzaralı penceresi ile orası dünyanın en huzurlu balkonu dur.
 
-Açık denizler kadar özgür bir ortam varmıdır?
 
Görkemli, şiirsel lacivert mavi.
 
Ve türkuaz koyların tarifi imkansız sessiz uyuyan güzellikleri.
 
Rüzgar evet rüzgar..
 
-Rahmetli Dio "All the fools sailed away" diyor benim gibi yay burcu ve fırfırlı beyaz gömlekler giyer.
 
-Running wild ise "Fight the fire of hate" ile beni onurlandırıyor.
 
- Ha,
 
-Ozzy, hımmoda yay bucuydu sanırım ve aslında çılgınlıklar bakımından onunla benzeşiyoruz.
 
-Vay be evet korsan konusunu güç bela anladık sanırım yani altında yatan felsefeyi garip gibi görünse de dışarıya bir çeşit mantığı var gibi evet.
 
-Peki vasiyetin nedir?
 
-Ben öldükten sonra beni sessizce bir gemiden tabutumla birlikte denize bıraksınlar.
 
-Gömülmek ve dini tören istemiyorsun yani
 
-Dediğim gibidir.
 
-E başka?
-Mesela Dcom(Components) nedir Google'da onu araştırıyorum ne işe yarar sunucu yapılandırması vs.
 
-ee
-Ama aslında ben gemi güvertesinde gezerken gördüğüm karmaşık ambarları içinde ne olduğunu bilmediğim nesneleleri araştırıyorum gemi karmakarışık ıvır zıvır dolu.
 
-Ticari kaygıları olan çirkin MS Windows yelkenleri, salman ve dümeni olabileceği gibi Linux sürümü,başta özellikle çok sevdiğim “Ubuntu” “”solaris”” yada “””Free Bsd “””falanda olabilir atalarımızın yelkenleri Dos ortamı idi.
 
-Vay
 
-Hı hı
 
-Sanki yaşamla alay ediyor gibi bir halin var senin.
 
-Tamam şimdi beni epey yakaladın,evet öyle olsa gerek bende bazen farkındaydım bunun ama değilmiş gibi yaptım,
 
içten içe güldüm hep acımda bile ve sıkıntıda bile diğer benliklerimden biri kahkahalara boğuldu,yaşamla alay ettim ben,onu hafife aldım ama niye?
 
Bunu neden yaptım,neden yapıyorum ve belkide yapacağım,işte bu bir ayna hikayesi arkasındaki sırrı göremeyeceğin,
 
ben kendimi görürüm ama kendi arkamı göremem,
 
evreni odluğu gibi yansıtırım,benim diğer korsanlardan farkım bir yansıtıcı ve arkası adeta sırla kaplı bir ayna korsan olmamdır.
 
(Buradan bir takım gizli saklılarım ve kirli çamaşırlarım var anlamı çıkartılmasın, demek istediğim bu değil)
 
-Ama bence burada tek yaptığın ciddi bir kitap yazamayacağını anlayıp işi gırgıra vurman.
 
-Yay burcu burada baskın çıkıyor ve kestirip atma ihtiyacı hissediyorum istesem döktürürüm inan fakat çabuk sıkılıyorum, öff.
 
-İşte bu da bir savunma refleksidir üstad.
 
-İşin doğrusu şu hani bir pop star vardı gagası olan bir lady ha Gaga'mı ne?
 
-vay e?
 
-Evet şimdi bu hatun bir şarkısı vardı “Just dance” filan.
 
-e
 
-Şarkının bir yerinde diyorki “I like this record babe but ı can’t see straight any more”
 
-Yani bu çalan şarkı falan güzelde işi kötüsü ben önümü göremiyorum yani o kadar sarhoşum uçmuşum anlamında”
 
-Ne alaka
 
-Hatun koç burcu
 
-vay e?
 
-Çoğu koç serseri ruhludur, böyle şeyler beklenir onlardan,bunlar ona uyuyor.
 
-Ne alaka yani?
 
-Alakası şu,benim kitapta koç burcu çünkü nisanda yazmaya başladım.
 
-Ne oluyor o zaman
 
-Yani bu kitap yeryüzünün ilk ve tek sarhoş kitabıdır kardeşim,anlamıyormusun hala?
 
-Geriye kalan tüm kitaplar ayıktır.
 
-Oha kılıfa bak,saçma,sarhoşa kitap yazdırırsan sarhoş kitabı olur
 
-Hayır olmaz.
 
-Ne olur o zaman?
 
-O sarhoş’un kitabı olur ama kitap yine ayık bir kitaptır velhasıl olabilecek en ayık kafayla yazıyorum ama kitaba adeta içirdim ve sarhoş,evet körkütük hemde.
 
-Vay
 
-Kitabı yazarım ama baştan sona okumayacağım
 
-o neden
 
-Bilemiyorum itici geliyor
 
-Hımm
 
-Oku gitsin ya
 
-Her neyse güverteye dönelim.
 
-Dönelim.
 
O gün güvertenin tahtalarına yayılan kan'a çıplak ayaklarım yapışıyordu ve savaşmadan kalp krizi geçirip ölmek işten değildi,
 
elimi kaldıracak halim kalmamıştı nefes nefese bayılacak gibi idim kılıçların çıkardığı gürültü o kadar şiddetliydi ki,
 
kulaklarım sürekli uğulduyordu tayfanın bir bölümü kaçmaya yeltendi bende düşündüm ve paranormal bir aktivite denedim,
 
şöyleki elimi okyanus suyuna uzattım onun aslında hiç varolmadığını düşünerek onu büktüm önce ikiye sonra 4'e katladım ve bir anda su yerine siyah bir katman oluştu başka bir "frame" yani.
 
-Vay
-Evet
 
-Ee sonra
 
-Sonra düşman gemileri elime aldım ve avucumun içinde ezerek çöpe attım.
 
-Kağıttanmıydı bu gemiler?
 
Gerçektiler,bu olay gerçek bir olay,şöyle ki kuantum mekaniği doğasını normal yaşama uyarlamak mümkündür,
 
yaptığım tam olarak bu idi,Newton yasalarını hiçe saydım ve sadece doğa ile oynadım.
 
-Vay
 
-Tabi
 
-Sonra
 
-O halde sen de şimdi arkandaki duvarı bir rulo yap bakalım
 
-ve
 
-sonrasını söylemeyeyim
 
-önce nasıl yapılacağını öğretmelisin
 
-Bu öğretilemez sadece kesin bir biçimde doğayı tanımayı reddetmeli ve onun aslında hiç var olmadığını imgeleyerek bunu sindirmelisin,
 
-yani buna gerçekten inanmalısın samimiyetle ve tüm kalbinle.
 
-Bu kitaba başladığımda öyle durup duracağını ve kimsenin okumayacağını düşünmüştüm, veya bir iki yakınımın vs. Kitabı tanıtmak içinde bir çaba harcamayacağım çünkü bence kitabım zaten bir" best-seller"
 
fakat yeryüzünün değil eterik bedenlerin bulunduğu yerlerde öyle ve ben bunu hissediyorum aynı İsa’nın dediği gibi “ben yeryüzünün değil göklerin kralıyım”
 
-Ve sonra o site iyice tanınca bir kısa film çekeceğim.
 
- Ne sitesi?
 
-2. Bölümün sonlarına doğru sözettiğim
 
-Ama onu sonra söylemişsin kimse bir şey anlamaz
 
-anlar
 
-anlamaz
 
-anlar
 
-anlamaz
 
-anlar çünkü zaman görecedir ve burada zamanla oynuyoruz öncesi sonra sonrası önce
 
-hımm
 
-nasıl bir kısa film olacak?
 
-Sadece cam’i açıp biraz konuşacağım bir cam bardak alıp üzerine çay kaşığı ile vuracağım tın tın..
 
-seni çılgınn
 
-evet saçma sapan filmler var üstelik cannes film şenliklerine katılıp ödüller falan alıyorlar, bir tanesi aklımda kaldı filmin başında bir mutfak sahnesi var ve 30 dakika boyunca mutfakta alelade sohbet ediyorlar,gündelik yaşamda olduğu gibi yani fakat sıkıcı olmuş yönetmen yada senaristin bilmediği,bir film gerçek yaşamdan ayrıldığı için filmdir,onların seyirciyi sıkıp boğmaya hakları yok,yani özetle film dediğin akıcı olmalıdır.
 
Bende diyeceğim ki hep kime göre film neye göre film diyenler veya bana göre sana göre oyunları ve demogojileri
 
o halde bu da bir film, al lan işte sana film diyeceğim ve aksini kanıtlayabilirmisin?
 
-Sizin saçmalıklarınız film ise bu filmin alası lan diyeceğim,
 
-hım ı got you.
 
-Bu bir film kime göre neye göre sana göre bana göre diyeceğim hem neye göre ne demek hadi kime göre yi anladık fakat nesneler ne zamandan beri düşünüyor ki?
 
-Evet
 
-Her farklı olan yada farklı olmaya çalışan saçmalığa sanat diyemeyiz değil mi
 
-Dikkat ette senin kitabında o kategoriye girmesin
 
Bu kitap saçma değil, hımm sıkıcı hiç değil, bence en azından güzel bir deneme ve alası.
 
-Vay
 
-Vay ya.
 
-Suyun soğukluğu ve o gecenin acımasızlığı karşısında şok geçirmiştim.
 
Dişlerim birbirine hızla vuruyor her tarafım titriyor ve acıyordu.
 
-Batmakta olan gemimizi izlerken gözyaşlarım sel gibi aktı.
 
-Ah ,yıllarımı verdim bu gemiye, ne anılar ne maceralar hepsi gözlerimin önünden geçiyor film şeridi gibi ve aniden karından yediğimiz gülleler benimde miğdeme oturdu adeta,
 
-Ah bir parça artık gemi tahta parçası tutunabildiğim, ne geleceğim belli nede kestirebiliyorum.
 
-Yorgunluktan bitkin düşmüş vaziyette kıyıya vurduğumda vucuduma batan taşlar her yerimi kanattı ve yavaştan ayılıyorum .
 
-Sahilin güneşi altında kurumaya bırakılmış bir balığa benzetiyorum sonrasında kendimi.
 
-Fakat çok geçmeden bana doğru yaklaşan adımların seslerini ve heyecanlı konuşmaları duyabiliyorum.
 
-Maaleef yakalandım ve idam edileceğim kesindir.
 
Öyle bir yere koydular ki beni ayakta bile duramıyorum, sırtıma binen taş bir yüzey var,iki büklüm önüme konan o iğrenç lapaya uzanmaya çalışıyorum,bu kafeste durmak ölümden beter ve umarım bir an önce asılırım.
 
Bölüm 2
Üç boyutlu bir gerçekliğe uymayan gerçek dışı mitler, olaylar ve anlatılar quantum bilinci göz önünde bulundurulduğunda gerçek olabilirler, paralel evren, sicim teorisi gibi teoriler en hayali ve olmadık çocuk masalların bile bir yerlerde bir şekilde gerçekten yaşanmış olabileceği gerçeğini önerirler.
 
Gördüğüm en etik ve güzel hikaye olan İsa'nın hikayesi yeryüzünde olmasa bile bir başka boyutta, bir başka yerde ve bir başka zamanda mutlaka yaşandı.
 
let's assume for a moment it's been proven by the historical and archeological researchs that infact Jesus never existed,
 
So as a result ı's gonna easy faith no more, yes that's exactly what's gonna be expected from my side,naturally right?
 
Makes sense.
 
No, ı don't think so because not to be existed on this planet doesn't mean he never lived in another world or let's just say in any other dimension, parallel universes and so forth....
 
So you think it's just a lie?
 
No problem weather or not it's fictional still can be the truth in somewhere else out there.
 
So anyways,ı mean perhaps somehow that true story from outerspace has been perceived by some other guys from this world through their sixth senses whatsoever and been told ,you know,mabe afterwards the story has been transferred from generation to generation, that's a probability isn't it?
 
In that case ı can still continue keeping my faith in god just because there's still no reason to stop doin' that logically right, in another word possibilities are endless and besides the universe is so big.
Bilinen bilinmeyenler:
İşte Rumsfeld'in sözünü ettiği bilinen bilinmeyenler:
 
-Üçken biçimde olan sıfır noktası enerjisi matrix yasası yerçekimsizlik gemileri onlara değil bize ait (reverse-engineering) yöntemiyle uzun yıllar araştırılan E.T. gemilerinden çıkabilen sonuç bunlar ama elbette askeri gizli proje zaman zaman test ediliyorlar ve insanlar tarafından Ufo'lar ile karıştırılıyorlar.
 
Belçika'daki meşhur sözümona Ufo bir örnek, İngilteredeki Amerikan askeri üssünden kalkıyorlar ve o nedenle daha çok avrupa üzerinde gözlemlenmekteler.
 
Elbette bu teknolojisi çalıntı, bu gemilerle uzak yıldızlara gittik ve bir çok benzeri iş başardık ancak kimsenin haberi yok çünkü tümü gizli proje, CIA tarafından kurulan ve kontrol edilen NASA sadece bir senaryo, insanlığın gözü önünde oynanan bir tiyatro oyunu, bir göz boyama, görevi sözümona "bizim teknolojimiz hala ilkel Ay'a zar zor gittik hatta henüz Mars'a bile gitmeyi başaramadık" mesajı vermek, böylece petrol kartelleri ve bu ilkel enerji türü üzerine temellenmiş uluslararsı dev sermaye ve endüstri korunmuş oluyor.
 
-Tüm ufolar aslında genel olarak aynı prensiple çalışırlar,enerjileri plazma enerjisi,(veya güneş yada yıldız enerjisi diyebiliriz) matrix yasası yani yerçekimsizlik yasası ve füzyon gemileri'dir.
 
Bu teknoloji petrol kartellerini korumak amacıyla gün yüzüne çıkmaz gizlidir ve sızdırılamaz, satanist düzenin devamını esas kılmak tüm önde gelen bürokratların,politikacıların,siyasetçilerin ortak ve öncelikli hedefidir.
 
-ABD başlıca 5 farklı uzaylı türü ile 1940'lardan bu yana iletişim içindedir ve gerekli anlaşmalar aralarında sağlanmıştır bunlardan biri diğer 4 ırkı yaratan asıl organik ırktır geriye kalanları yapay klon biyolojik androidlerdir, bizim telefonlara yüklü android işletim sistemleri onların çok erken ve ilkel aşamasıdır,gelecekte yeni dünya düzeni ile birlikte insan bilinci yapay zekaya aktarılırken onlar da robot devrimi sonrası ileri düzey biyolojik varlıklar olarak ortaya yavaş yavaş çıkacaklar ve elbette biz dünyalılar da aynı onlar gibi bu yapay ve klon biyolojik varlıkların gerçek organik ırklarla melezlenip melezlenemeyeceğini merak edeceğiz ve yaşam olan başka bir gezegende tıpkı onlar gibi genetik melezleme çalışmalarını başlatacağız, hiç şüpheniz olmasın.
 
Ve ayrıca elbette aslan başlı bir kertenkele nasıl olur onuda merak edecek ve üreteceğiz, peki tüm bu tanrıyı oynamaların sonuçları olmayacak mı, elbette olacak ama bu başka bir hikaye.
 
-Gemileri üzerindeki düzeneğe ellerini koyarlar, bilinçleri ile gemi bütünleşir ve düşünme yöntemil ile gemiler hareket eder. Yani gemilerin kontrol düzeneği canlıdır,biyolojiktir, bedenle bütünleşebilir adeta,4. boyuta sıçrayarak tekrar 3. boyuta düşmek hızlı ve verimli bir seyahat biçimidir,atom altı parçacıkları, fotonlara indirgenmiş demataryelize olmuş bedenler zarar görmeden evreninin çok uzak başka bir köşesinde yeniden birleşerek materyalize olabilirler.
 
Ayrıca ışık hızında zaman ve mekan bükülebildiği için fazla çaba harcamadan bükük evrenin alt ve üst tabakalarından geçerek hız kazanırlar yanısıra solucan deliklerini genişleterek sisteme ivme kazandırabilen teknolojiler dahi mevcuttur.
 
Örneğin 10 ışıkyılı bir mesafe onlar için komşu kapısı demektir çok kısa bir sürede bu mesafeyi aşabilirler,ışık hızı onlar için yavaş bir hızdır.
 
-Boyutlararası geçişler ise henüz bizim algılayamayacağımız kadar karmaşıktır.
-Antartika bölgesinde en az bir uzaylı üssü (siyah Yeraltı piramidi) bulunduğu kesindir, bu piramit şeklindeki yer altı mekanlarından çeşitli kilit bölgelerde düzinelerce mevcuttur,ayrıca Anunnaki veya Reptillian ataları, Draco vs. cesetleri,antik bir şehire hatta Atlantis'e işaret eden arkeolojik kalıntılar ve gemileri olduğu söylenmektedir, bu nedenle meşhur amerikalı politikacılar ve sosyete tarafından sık sık ziyaret edilerek rağbet gören bir bölgedir.
 
Yanısıra 2. dünya savaşından sonra oraya Vril projesinden kalma bazı uzay gemileri ile birlikte bir kısım Nazi subayının kaçarak üs oluşturduğu bilinmektedir.(Hatta bir başka üstün ve elbette dünya dışı kökenli Nazi teknolojisi gemi biçimi olan çan şeklindeki geminin de Güney Amerika'ya götürüldüğü ve 60'ların Amerikasın da bir gece düştüğü söylenir.
 
Daha sonra diğer uzaylılarla birlikte bir ortak antartika yer altı projesi de geliştirmiş olabilirler, (OperationHighjump) elbette hemen hemen akla gelir vs.
 
Bu gezegenin başka bir kaç yerinde daha uzaylı üssü var hatta ABD sınırları içinde yeraltı şehirleri bile olduğu söyleniyor (dulce base vs.) ama Antartika'nın önemi bir başka gibi. Sanırım orası merkez.
 
-Maria Orsic gibilerin Aldebaran gezegenine kaçtığına şimdilik pek inanmıyorum, aslında zaten belliki naziler Nibiru gezegenini Aldebaran yıldız sisteminden bir başak gezegen ile karıştırmışlardı.
 
Hitler'in ölmediği ve Arjantin'e kaçarak gizli bir yaşam sürdüğü gibi komplo teorilerine de şimdilikpek ihtimal vermiyorum ama iyice araştırıp göreceğiz.
 
İlla bir kutsal yıldız-gezegen eşlemesi olacak ise bari şöyle olsun:
Aldebaran-Jupiter- Güneş ( Sol,Sun)
 
değilmi:)
 
-Bu arada Meşhur "Skinny Bob" ve Area 51 uzaylı toplantısı ve Kumburgaz videoları tümüyle gerçek gibi görünüyor.
 
-Gerçekten de dünyayı %1'lik uzaylı kanı taşıyan bir azınlık gerçekten yönetiyor ve hiç iyi niyetli değiller, insanlığı ve aklı kontrol etme projelerinin ardı arkası kesilmiyor, insan bilincini manupüle eden bilinmedik içerikli birtakım kimyasal gazları bile atmosfere saldıkları söylentiler arasında,gerçek yerlisi olduğunu düşündükleri bu gezegeni insandan üstün tutuyorlar, iğrenç bir kültürel anlayışları var, moda,yapaylık,banellik,seviye düşüklüğü ve insanlığı toptan aptallaştırma projeleri,evet kısaca Illuminati gerçeği.
 
Vakti gelince yürürülüğe konulacak bir büyük bir planları olduğuna da inanıyorum 9/11 eylül olayının bu sefer çok daha büyük ölçekte, global çapta bir tekrarı, yapay bir dünya dışı ufo istilası gibi mesela ve böylece büyük bir insan nesli soykırımını gerçekleştirebilirler.
 
Fakat öyle görünüyoki bir kısım pozitifi, iyi niyetli dünya dışı akıl aynı nükleer silahların sandıldığından çok daha büyük olan evrensel boyutta tehlikelere karşı Eisenhower'i zamanında uyardıkları gibi ( her bir nükleer patlama bir başka boyutta ve uzay zamanda onarılmaz, telafisi çok zor yaralar açmaktadır) bizi de bu konuda en azından bir yada birkaç farklı yöntem ile mesela o şekil verdikleri tarlalar yoluyla veya telepati yöntemi ile uyarıyor olabilirler ama olmayadabilirler.
 
Fakat sonuçta bir iletişim yöntemi geliştirdiklerinde bir takım kişiler taklit tarla senaryoları gerçekleştiriyor ve böylece o değerli mesajları karartmak suretiyle insanlığa ne denli büyük zararlar verdiklerini bilmiyorlar muhakkak elbette, bilseler hiç yaparlarmı.
 
Peki neden herşey 1940'lı yıllarda başladı, çünkü Nagazaki ve Hiroşima'ya bırakılan atom bombaları bir devinim yarattı, evrende ses getirdi, merak uyandırdı ve dünya dışı yaşam formlarını gerek meraktan,gerekse endişeden ve muhtemelen önlem amaçlı olarak bu gezegene çekmeye başladı.
 
Nükleer silah gücü sadece bu gezegende değil evrensel ölçekte iz bırakmakta ve zarar'a yol açmaktadır. Jim Marrs'ın deyimiyle o sırada onlara kibritlerle oynayan bilinçsiz çocuklar gibi görünmüş olmalıyız.
Arisius:
Yukarı yamaca doğru kıvrımlanan taşlı topraklı belli belirsiz yolu bulunduğum yerden azda olsa görebiliyordum. Önümde uzanan yemyeşil çayırın üzerinde bir çoban koyunlarını otlatıyordu. Ve yamaç yolunda tırmanan kafile. Katırlar, bir kaç adam ve üzeri örtülü bir kadın.
 
Parıldayan bir şey var güneş ışığını yansıtıyor bir metal parçası olmalı sanki bir çarmıh gibi kafilenin en önündeki zat sıkıca kavramış ve diğer eli ile katırı yönetiyor.
 
Arkadian caddesinden yokuşa yöneldim ve loş iyi aydınlatılmamış dükkana daldım. İçeride yoğun bir deri ve ilaç kokusu var.
 
-Sandaletlerim hazırmı?
 
-Evet alabilirsin,
 
-Seni artık ne hamamda ne gymnasium da göremiyorum hep buradamısın?
 
-İşler yoğun sürekli çalışıyorum.
 
-Birilerini gördüm yamaçtan katırlarla çıkarıyorlardı bir kadında vardı;
 
-Kimmiş o?
 
-Bilmiyorum ama bir şeylerden gizleniyormuş gibi bir halleri vardı.
 
-Bende yabancı birilerini gördüm uzun saçlı ve sakallılar gözleri uyuz uyuz bakıyor tek bir tanrıları olduğunu söylüyorlar birinin adı Pavlus.
 
-Ne tek tanrısımış?
 
-Kendilerine hristiyan diyorlar Nasıralı İsa mesih adlı yahudinin öğrencileri ve havarileri olarak kendilerini tanımlıyorlar.
 
-Nerede bulurum onları?
 
-Arkadian caddesinde limana doğru esnaflara bir şeyler anlatıyorlardı orada gördüm en son ne yapacaksınki?
 
-Bilmem felsefe üzerine biraz söyleşebiliriz mesela düşünceleri enteresan geldi bana.
 
-İyi git bak bakalım bu arada borcun 5 papel
 
-antik Roma dönemindeyiz papel mapel lafı varmı bu dönemde?
 
-Şimdi oldu işte.
 
-hımm
 
-Hah İşte oradalar caddenin ortasında sağa sola baka baka yürüyorlar Arkalarından koşup yetişeceğim
 
-Merhaba
 
Omuzunu arkasından dürttüğüm iri kıyım adam şaşkın bir ifadeyle dönüp bana baktı.
 
-Buyur bro
 
-Sizler bahsedilen misyonerlersiniz
 
-Tanrı seninle olsun buradayız müjde getirdik Yüce İsanın havarileriyiz
 
-Bizim bir dolu tanrımız var onları geri dönüşüm kutusunamı sürüklüyelim Bak daha dün yer sarsıldı bu Tanrılardan işarettir bunları nasıl açıklayacaksınız?
 
-Adım Pavlus, bir zamanlar bende senin gibi düşünüyordum ama aydınlandım artık biliyorumki Tek bir Tanrı ve ve İsa Mesih, evet bro onun oğlu tek yol gösterenimiz.
 
-Son zamanlarda doğayı mantık ve matematik ile açıklama gayretleri var onlar hakkında ne diyorsunuz?
 
-Doğayı anlamanın tek yolu Tanrı dan geçer bize katıl!
 
-Yahudilere ne olduki onlarda Tek tanrılı bir inanca sahiplerdi peki kabalacılık nedir? Hocam fde bakalım sizlerde yenilik nedir?
 
-Eski ahit artık yeni ahite dönüştü kısacası.
 
-system update’i gibimi?
 
-? Ne diyorsun be kardeşim?
 
-Peki büyüklerimiz, atalarımız ne olucak onlar sizin kitaplardan önce yaşadılar aralarında günahkarlar vardır bu günahlar yanlarına karmı kalacak?
 
-Tanrı affedicidir oğlum İlkellik içinde gladyo döğüşleri kan ve şehvet ile beslendiniz insanları köle olarak kullandınız artık bunlara bir son verilecek.
 
-Daha neler 2000 yıl sonra kendilerine medeni diyecek olanlarda da aslında çok şey değişmiş olmayacak, Gladyo olmazda Amerikan kick box yada köpek horoz dövüşleri olur veya bir boğaya kırmızı kumaş gösterip kızdırmaya çalışan bir meymenetsizi alkışlarlar.
 
-Kölelik yumuşatılmış ve biraz daha kibar bir biçime döner adına garson , işçi yamak hizmetçi derler hiç bir şey değişmiyecek...
-İyide sen nereden biliyorsun 2000 yıl sonra neler olabileceğiniki?
 
-Ben öngörülü biriyim sanırım.
 
 
 
-Slavery is an old bad habit inherited from Anunnaki and unfortunately it still exitsts even today, in a "civilised" fashion what a shame:(
 
-Evet kölelik Anunnaki'den miras kalma rezil bir eski alışkanlıktır ve aslında bugünde modern bir formatla yumuşatılmış biçimde halen vardır.
 
Anunnaki ile başlamıştır ve Anunnaki kanından gelen sözümona elitler aracılığıyla devam ettirilmiştir, sömürgecilik ve imparatorluklar olarak devam etmiş Afrika, Hindistan, Güney Amerika ve uzakdoğu madenleri, altınları, elmasları,ürünleri, yiyecek ve içecekleri yağmalanmış ataları Nibiru Igigi'leri olan zenci köleler alınıp satılmiş her türlü insanlık dışı rezillik yaşanmıştır bu dünyada.
 
Bunu Anunnaki'den öğrendiler elbette.
-Adın nedir
 
-Arisius
 
-Hayal gücün kuvvetli Arisius bunu yararına kullanalım amfi tiyatronuzda halkınıza bir vaaz vereceğim lütfen bizi dinlemeye gel olurmu?
 
Yanlarından ayrıldım ve Yamaçtaki zengin villalarının önünden kıvrılarak sessizce evime yürüdüm.
 
Burası gizemin vatanıdır, hislerin durugörülerin ve kehanetin sesi.
 
Burası tarihin denize vuran kapısıdır.
 
Ayaklarımdaki sandaletler,uzaktan uzaktan gelen dalgaların kıyıya vuruş sesleri, özel kulakların duyabileceği görkemli melodilerle bezeli bir atmosferdeyim,uzaklarda Pompei halkıyla rezonanstayım oraya hiç gitmedim ama nasıl bir yer olduğunu biliyorum.
 
Felsefe matematik ve sanat ile yoğrulmuş, estetik mimari ile özenerek bezenmiş topraklar,göçebe kavimlerin gıpta edeceği kıskanacağı asla özünü anlayamayacağı yerlerdeyim burayı seviyorum Kulağımda bazen nereden geldiğini bilmediğim sesler olur gaipten cümleler ve hep şöyle derler:
 
Her yer sivrisinek kaynıyor artık ,sıtma ölüm kol geziyor, şehir'i taşıyacaklar buradan kaçmalıyım.
 
Smyrna'ya gitmiştim bir kaç kere şirin bir şehir oraya yerleşilebilir.
 
Smyrnaya gitmeliyim!
 
Orada sahile inmeliyim ve bir ateş yakmalıyım gece serinliği beni ürperetmeli gitarımın hüzünlü melodileri sahile vuran dalgaların sesiyle karışmalı ve sıcak ucuz bir kırmızı şarabın tadını damağımda hissetmeliyim sonrasında geceyi bir örtü kabul edip üzerime örterek kumsala uzanmalıyım;
 
-ama o dönemde gitar yoktu ki
 
-önemli değil vardı kabul et,lir falan vardır başka enstrümanlar vardı.
 
-?
 
-Bak herşey her dönemde vardı,vardır ve olacaktır şekli farklı olabilir işlevi aynıdır.
 
Ttaştan oyulmuş bir keskin zımbırtı veya midye kabuğu hani şu Hypatia’yı katletmekte kullanadıkları,veya metalden bir bıçak vs.
 
-Smyrna’da ne var
 
Ben olacağım yetmezmi?
 
Smyrna’lı Arisius veya İzmir'li Cİhangir...
 
-Peki söyle bana ne demeye çalışıyorsun?
 
-Diyorumki bazıları 2+2'nin herzaman 4 etmediğini söyler ve 5 edebilir,olasılıktır falan der bende şunu sormak istiyorum neden sayı olarak hep 5 seçiyorlar 4'e en yakın bir sayı diyemi o zaman 3 seçsin o derece yakın neden mesela 2+2=11 edebilir demiyor?
 
-Çünkü işte bu düz mantık.
 
-Yani yaratıcılık eksikliğinden bahsediyorsun gibi
 
-Bu kitabı yazarken aklıma tonla şey geliyor ama o ünlü senaristler yazarlar gibi ses kayıt cihazına sarılıp anında aklıma gelenleri kaydetmiyorum zaten ses kayıt cihazımda yok telefonu kullanabilirim ama kullanmıyorum.
 
-Neden hocam?
 
-Bilmiyorum üşengeçliğimden olabilirmi?
 
-ve belki unutuyorsun
 
-evet unutuyorum yada çok azı aklımda kalıyor,her neyse..
 
Smyrna'da bir web sitesi tasarımı yapacağım ve belgeseller koyacağım kaliteli belgeseller şöyleki o sırada komşu belki sitemde belgesel izliyor olacak ama benim sitem olduğunu bilmeyecek bilse kapıma gelir ve ısmarlama isteklerde bulunur bu mümkün olamayacak.
 
-Smyrna'da bilgisayarmı varda MÖ. zamanında yapacaksın?
 
-Önemli değil ben bulurum her neyse whatever evet ne diyorduk?
 
-bilmiyorum,
 
-Tasarımı yapmıştım ve ardından bir kaç ayda geçti şu anda sitede bir dolu belgesel dahası sesli kitap falan mevut ve hepside kaliteli.
 
-Ayrıca sitenin tasarımıda mükemmel.
 
-Hiç reklam almadım ve almayacağım.
 
-Sitemin ilk tasarımı asp.net tasarımında ve direkt dns altına kurulu idi. Fakat embeded videolar alıyorum diye boyna d -dos attack yapıyorlardı bende yapanlara ubuntu altında slowloris ile saldırdım ve birinin sitesine 20 dakika atakladığım halde 3 güne yakın kapalı kaldı. Siteyi blogger altına taşıdım ve google altında durduğum için atakta yapamadılar. Sorun bitmişti.
 
-Gazetelerde rcd hack mad hack oraya buraya gruplar halinde saldırıyordu bakın bu işi tek başına tep bir pc ile basitçede yapabiliyoruz,o kadar kalabalığa ne gerek var ama gazeteler işte her konuyu abartmayı budaklandırmayı severler haberlerinin çoğu yalan dolandır az yada çok hepsi için bu böyledir.
 
-Nede olsa okuyucularına cahil insan gözüyle bakmaktalar konsept bu yani ne versen yerler hesabı. Salla gitsin red hack grubu bilmem hangi devlet sitesini çökertti ba ba ne büyük bir iş çökertti dediği benimki benzeri basit bir dos attack ile bir süreliğine ulaşılamaz hale getirdi matah bir iş değildir ama nede olsa okuyucu bu işleri bilmiyor ver gazı gitsin değilmi işiniz gücünüz yalan dolan neyse o nedenle artık gazete okumuyorum sadece ana başlıklara göz atıyorum laneth olsun sana orthodox media.
-
Blogger tasarımıyla derinlemesine oynayarak ortaya orjinal ve benzersiz bir tasarım çıkardım çokta kolay oldu. İş buraya doğru gidiyor değilmi kodlarla göbeğinizi çatlatırsınız sonra wizard’lar çıkar ve mertlik bozulur aynı silahta olduğu gibi:)
 
-Neden tepki verdiklerini pek anlayamamıştım .Sen "vk.com" gibi facebook’un rus versiyonu sitelere video upload eder ve public yaparsan direkt olarak onu embedlemeye de açmış olursun yani eğer filmlerin paylaşılsın istemiyorsanki bir sitede görmüştüm vimeo gibi bir yerlerden ücretli üyelik alırsın ve embed paylaşımı hakkını kaparsın böylece kimsede videolarını alamaz kaldıki o yapımlar sizinde değil telif haklarınız yok video altına site adı yazmakla film sahibi olunmaz:) babanızın malıda değildir onları araklayan sizsiniz sonrada araklanıncamı bozuluyorsunuz:)
 
-Komik rezil flash banner reklamlarınız sinir bozucu ve sitelerinizin kalitesini düşürüyor üstelik o tık başı reklamlardan doğru dürüst parada kazandığınız yok daha çok sömürülüyor ve insanlara işkence ediyorsunuz ben en güzelini yapmıştım.
 
-Konsepti benimkine benzeyen sitelerden biri filmlerle konuşmaya çalışıyordu bunu daha öncede yaptığını sezdim.
 
-Başka birileriyle ve başka zamanlarda. Şöyleki çakal adlı bir film koyarak bana çakal demeye çalışıyordu sanki bunun gibi şeyler işte intikam ateşi, rezilsin vs. bende sonunda onlara uydum ve ozzy konserinin adını “Muck the shut up sweety” konseri olarak değiştirdim.
 
-Zaten “Ozzy” konseri için hiç garip bir isim olarakta görülmediğine eminim.
 
 
-Videolarını araklamayayım diye türlü yollara başvuruyordu siliyordu yeniliyordum "jw player"ile embedliyordu kaynak kodundan gerçek adresi buluyordum başa çıkamayınca vaz geçti ve eskiye döndü gelip gelip siteme bakıyor gidiyordu.
 
-Sabaha kadar pc’mi açık bırakayım filmler insin sonra subtitle basayım convert edeyim tekrar bir yerlere upload edeyim yapma ya çok şey istiyorsunuz arkadaş özelliklede reklamsız geliri olmayan ve ticari olmayan bir site için:)
 
-ayrıca vejeteryanlık mantıksızdır.
 
-Sen neden bahsediyorsun?
 
-Çünkü doğayı zorlamaktır yani doğal değildir ve doğal olmayan her eylem gibi mantıksızdır.
-Et,süt,yumurta gibi besinler insanın olmazsa olmaz protein ve mineral kaynaklarıdır bu tüketim ürünlerinin yerine geçecek alternatifler üretmek daha doğrusu ürettiğini sanmak kendini kandırmaktır nafile arayışlardır.
 
-İster kabul etsinler ister etmesinler "Homo Sapiens Sapiens" doğadaki diğer hayvanlar dan ihtiyaçlar anlamında çokta farklı değildir değilmi?
 
-Bir kaplanın vejeteryan olması ne denli tuhaf ve komik ise insanın ki de aynı şekilde öyledir özetle.
 
-Bu tür zorlamaları iyi niyetli ve insancıl görüyorum Doğayla uyumlu yaşamak istemekte iyidir fakat bu tür davranışlar tam tersine doğayla aslında uyumsuzlaşmaktır:)
 
-Et peşinde vahşiler demek zor değil ama zaten doğa ve yaşam kendisi vahşi hocam ve et peşinde insan doğadan kopuk ve bağımsız bir varlık değildir öyle değilmi:)
 
-Önemli ve güzel olan hep dedikleri gibi dengeli beslenmektir,gerektiği kadar sebze meyve ve et ürünleri tüketmek ancak işlenmiş etten ve sakatattan kaçınmak yağsız ızgara türü beyaz et ağırlıklı besinler tüketmek en doğru ve güzel seçim olacaktır .
 
-Doğayı zorlamayı, zorlamaya çalışmayın bu bir medeniyet ölçütü değildir aynı evde hayvan beslemenin doğal olmaması gibidir oda bir tür zorlamadır Evrimleşme sürecinde zten kendiliğinden (uzak gelecekte) hem insan hem de doğadaki diğer hayvanalar kendiliğinden vejeteryanlığa kayacaklardır.
 
-Aynı dinazorlar döneminde olduğu gibi dişler keskinliklerini yitirecek çene yapısı yeniden şekillenecek vesaire vesaire.
 
-Hangi aklı başında doktora sorsanız sizlere örneğin bir kedinin evde beslenmesinin sağa sola dökülen tüyleri açısından solunum yolu enfeksiyonlarını tetikleyici olduğunu sinüsleri tıkama riski bulunduğunu allerjik ,immümolojik sağlıksız sonuçları olabileceğin ve nörolojik anlamda histamin salınımına neden olabileceğini,astıma varan sonuçları olabileceğini vs. anlatacaktır.
 
-Her canlının bir doğal ortamı vardır ve onu oradan koparmak akılcı değildir,Avrupalı gibi olmak batılı gibi olmak diye bir şey yoktur.
 
-Zaten "batılı olmak" bir medeniyet ölçütü değildir "doğulu olmak" ta aynı şekilde bir mistisizm ölçütü değildir :)
 
-Savaş doğanın kendisidir,içidir varlığıdır yaşam başlı başına bir savaştır.
 
-Güçlü olan kazanır ve bu acımasız kural bu Gezegende ilelebet varlığını sürdürmeye devam edecektir.
 
-Sanatçıların,aydınların düşlediği o ütopya dünya bu dünya değil ve hiçbir zamanda olmayacak.
 
-Evet, artık anlıyorumki maalesef bu dünyada haklı ve haksız yok, güçlü olan ve olmayan var, güçlü olan haksız olsa bile diğer tarafı sindirerek bir şekilde haklı çıkabiliyor, veya şöyle diyebilirim herkes kendi açısından haklı o halde pratikte önemli olan haklılığını salt iddia ile kanıtlayabilmekten ziyade o haklılığı savunabilecek kudretin,gücün, kuvvetin mevcut olup olmadığı meselesidir.
-Sad but true:)
 
"Ankh" sonsuzluğun kutsal anahtarı,Antik Mısır'ın vazgeçilmez sembolü, ve zodiac'ı sembolize eden astrolojik haç,dillerine dolamışlar işte efendim bunlar haç şeklinde ve Hristiyanlık haçı ile özdeş, benzeşiyorlar e o halde Hristiyanlık uydurma, bir din vs.
 
-Peki birde şöyle düşün, Antik Roma antik Mısır'ın sembollerinden etkilendi ve İşkence ederek öldürdükleri mahkumlara bu etkileşim sonucu doğmuş olan ve aynı zamanda ölüm sonrasını da simgeleyen Ahşap Haç çarmıh ortaya çıktı;
 
-zaten kesinlikle biliyoruzki çokça kullanıldı, her iki tarafında çarmıha gerilmiş binlerce Spartaküs gladyatör isyancıları ile doldu antik Roma yolları değilmi?
 
-Elbette Bir yahudi mahkum içinde bu gelenek muhtemelen değişmedi, evet verilen bazı örnekler yerinde ve kulaktan kulağa iletilerek abartılan ve değişme uğramış melezleme normları ve bilgilerin yanlışlığını, sahteliğini ortaya gayet, evet güzel koyuyor (örneğin Zeitgeist belgesel serisinde) ne var ki bu örnek pek yerinde bir örnek değil:)
 
-Güzel araştır ve düşün fakat detaylı, ayrıntılı düşün, kaptırma kendini akımların düşünce modalarının girdabına, ayrıca koyma hep aynı ruhsuz müzikleri o yutube videolarına (youtube'un önerdiği şarkı örnekleri),biraz orjinal ol, zahmet et ve background şarkını kendin upload'la.
 
Bölüm 3
 
Alien:
Evrimin başındaki bebekler,aranızda sizin giysinizle dolaştım ve hiç bir anlam göremedim, ruhsuzluk ve çirkinlik. sarı bozkırlarınızda ıssız topraklarınızda verimsiz çöllerinizde süründüm sırf misyonunumu tamamlamak için dişimi sıktım ve şimdi gerçek kimliğimi ifşa ediyorum. ödünç alınmış zamanlarımı yaşadım ve yaşıyorum acımasız ve bencil,medeniyetten fersah fersah uzak evrimleşememiş, doğal gelişminini bir türlü tamamlayamamış,
 
of bir tiksinti kaplıyor içimi, sahte ikiyüzlü eylemlerinizde ve doğanızda bile kapitalizm var. tek gördüğüm Çürüme ve yokoluş ,büyük balığın küçüğü yuttuğu kurt un geyiği parçaladığı büyük şirketin küçük şirketi yuttuğu büyük ülkelerin ufaklara saldırdığı, iş yaşamında çalışan insanların yükselebilmek için birbirlerinin ardından kuyu kazdıkları bir düzen.
 
Hepsi aynı şey ve aynı şeyin bir tekrarı. Gezegeninizin içi çürümüş ve yok olmanız çok daha hayırlı.
 
Zaten bu biçimde fazla ileri gidemeyecek ve kendi kendinizi yok edeceksiniz.
 
Farklı dinler,mezhepler hepinizinki en doğrusu ve en iyisi, birbirinizi inançlarınız hatta tutuğunuz bir spor takımı adına bile yok edebiliyorsunuz, yapay sınırlarla ayırdığınız topraklarınız alt kimlikleriniz alt tanımlarınız bir gezegende kardeşçe din dil ırk ayrımı gözetmeden yaşamayı ve ben bir dünyalıyım demeyi bile beceremiyorsunuz.
 
Oysa bizler o tanımlamayı bile ilkel kabul ederiz ve "evren vatandaşıyız,evrenliyiz" deriz.
 
Bir sürü kimlik ve alt kimlikleriniz Kürdüm, Türküm, müslümanım, aleviyim, galatasaraylıyım, fenerliyim. Bende evrenliyim ve hepsi bu kadar tek kimliğim bu benim.
 
Dünya ne zaman medeni bir gezegen olacak?
 
Elbette tüm bu kimlikler yokolduğu ve sınırlar, kalktığı zaman.
 
Tümüyle kardeşçe barış içinde bir yaşam adil ve eşit paylaşım ve medeni bir gezegen tek hedefiniz bu olmalıdır.
 
Panelde böyle konuşmaya devam ettim.,buraya konuşmacı olarak davet edilmiştim neden olduğunu hatırlamıyorum fakat sorun değil cebimden mendilimi çıkararak alnımdaki terleri bir yandan silerken bir yandan banel ve klişe şeyler söylemek çabasındaydım.
 
-Değişim zihinlerde başlar,dedim.
 
Ve bir alkış koptu, işte böyle birden fazla beyin bir araya geldiğinde oluşan salaklık enerjisi salona yayılmıştı ve bu iğrenç lafları alkışlarlar.,"toplulukların beyinleri yoktur" diyen o falanca düşünür ile aynı fikirdeyim.
 
Quantum mekaniği yada fiziği adı altında atom altı parçacıkları doğasının ortamımızdaki klasik fizikle çeliştiğini söyleyen ve buna göre ben farklı yerlerde aynı anda gelecekte bulunabilirim diyenlere söylüyorum şimdi
 
Lan siz daha bulunduğunuz yerde bir işe yaramıyorsunuz birde birden çok yerde aynı anda bulunsanız katı ile işe yaramayacaksınız ve bu berbat bir şey lan.
 
Alnımdaki terleri yine siliyorum, off şu spot ışıkları, direk bana vuruyor,salon çok sıcak,bunalıyorum
ve genetik bilimdeki çığır açan gelecek devrimleri ile ana karnında kalıtsal hastalıklarımız yok edilebilecek gelecekte 1000 yıl belkide sonsuz yaşayacağız oradan oraya ışınlanarak mutlu olacağız falan diyorum ama adamda sormuyor lan sana yararı ne geberip gidecen bırak bu işleri demiyor.
 
Her neyse bakın şimdi quantum bilgisayarı henüz yok ama ortaya çıktıklarında yapay beyin ve simulasyonlar karmakarışık şekilde bizim beynimize baskın gelecektir vs.
 
E ne yapayım sen şu an'a bak varmı bir numara, bir durum?
 
Ve şimdi umut tüccarlarından söz edelim hani şu bir kitapla "best seller" olan insanlara umut ve iyimserlik dağıtan kitaplar.
 
Evrene kalbinizi açın ışık ve sevgi yüreğinizi kaplasın düşüncenin gücü ruhun yüceliği oh oh bu kitabı bir oku ve sonrasında mucizevi şekilde yaşamında bir çok şey değişecek yaşam koçları,doğruya odaklanma ve hızlı gelişim teknikleri,oh oh daha neler ne varki sonrasında yaşamlarında tek bir şey bile değişmez:)
 
Fakat bu arada o kitapların yazarları ve gurular ise köşeyi döner,işte buna benziyor.
 
Gelecek teknolojileri günümüzde pazarlayan her şeyde yolunu bulur.
 
Somut yaşamınızda ne neyi ne kadar değiştiriyor?
 
Kısır sorunlarınız devam etmiyor mu?
 
Sorunsuz bir yaşam sizin için gerçekten aslındaa mümkün mü?
 
Boş umut tacirlerini zengin etmeyi bırakın.
 
"Doğa'dan sadece insan'ı çek ve doğa zaten kendini yeniler" bilindik bir söylem.
 
Kendini 30 yılda falan yeniler,insan en vahşi ve tehlikeli hayvandır,insan olmadan dünya daha güzel bir yer olurdu.
 
Evet mantıksız değil doğrudur fakat şu da var aynı zamanda insansız bir doğa çok ilkel ve gelişime kapalı olurdu.
 
Kaldı ki insanın kötü niyetini dolduracak bir başka evrim sürecini tetikleyebilirdi ve insandan daha berbatını,beterini ortaya çıkabilirdi.
 
Evrenin başlangıcında kütle devindi ve enerji açığa çıktı,endropi ile gelişti ve süreç yavaşlaması gerekir iken karanlık enerji nedeni ile hızlandı.
 
Böyle bir süreçte doğanın dengesini koruyacağına tersi bir etki ile yok olmaya neden olabilir bunu bilemessin.
 
Yani insan doğanın vazgeçilmez bir unsuru da olabilir ve insansız bir doğa ne kadar masumdur?
 
Evet vahşi hayvan formları insan gibi aç gözlü ve arsız değil ihtiyacı olanı kadarını tüketiyor ve fazasına göz dikmiyor doğayı da kirletmiyor. fakat yinede büyük balık küçüğü yutuyor değilmi?
 
Yani doğum yaşam ve ölüm kısır döngüsü bir şekilde devam ediyor,ölenler yerine tazeler geliyor iyide bu yutulan ufak balığın acısını örtebiliyormu?
 
Sistem hala kapitalist değil mi?
 
Doğa hala dengesiz ve tehlikeler açık değil midir?
 
İnsan olmazda bir gök taşı oluverir kötülük. Gelir ve bütün bir dinazor neslini yok eder kaldı ki dinazorlar çokta umurumda değil benim veya gelir başka yaşam formlarını yok eder gök taşı insan gibi düşünme yeteneğine sahip olmasa bile o taşı yönlendiren bir kozmik bilinç veya kaos veya şu bu her neyse var ise oda bir çeşit tehlike değil mi?
 
Yada adına tesadüf deyin veya demeyin ne dersen de kardeşim.
 
 
Bakınız esrar ve benzeri ürünler belli limitlerde bir iki ülke ve eyalet hariç her yerde yasaktır iyi güzel Peki sigara neden değildir?
 
o dahamı az zararlıdır?
 
Asla kodomanlar ile başa çıkamamakta mıdır devletler, neden bir zehir yasakta bir diğeri değil merak ettim.
 
Aynuı şekilde mesela esrar yasakta neden motorla 30 arabanın üstünden show amaçlı atlamaya kalkmak yasak değil oda tehlikeli değil mi?
 
Tüm sağlık çalışanlarına emekçilerine Doktorlarımıza hemşirelerimize sevgi ve saygılarımı minnetlerimi sumarım sayelerinde iyiyiz ayaktayız fakat anlamadığım bir husus var yoğun bakımda yatarken dikkatimi çekti bir hemşire yanıma geldi ve -al bakalım ilacını dedi
 
bende ver bakalım ilacımı dedim - uzat bakayım kolunu tansiyonu ölçeyim dedi (senli benli) bende al bakayım uzattım ölç bakayım çabuk dedim.
 
Doktor geldi ve sırtını bir dinleyelim bakalım dedi bende hadi bakayım dinle bakalım aferim dedim biraz garipsedi sanırım.
 
Anlamadığım husus şudur arkadaşım bu nasıl bir konuşma tarzıdır? nasıl bir üsluptur böyle senli benli bakalım lı bakayım lı karşında çocukmu var sen doktor yada hemşiresin ben hastayım diye bu şekilde saygısızca konuşman şartmıdır?s
 
Sizin göreviniz iyileştirmek,hipograt yemininizi tutmak ama bunu yaparken tuhaf bir uslup ile yapmanız gerekmez.
 
Nedeninin merak ediyorum?
 
İngiltere kraliçesi olsa benimle senli benli konuşamaz eğer konuşuyorsa uslub'u neyse ayna gibi yansıtırım pozitife pozitif negatife negatif devlet yöneticileri de bilsin ki onlar millete hizmet için varlar bizim üstümüzde değiller hatta aksine biz halk olarak onların üstündeyiz ben devlet için değil devlet benim için var.
 
 
Bölüm 4
 
Koridor rüyası
 
Evden çıkmaya üşendiğim zamanlar, yani çoğu kez koridorda sağlık yürüyüşü yaparım,hızlı adımlarla yukarı aşağı bir ileri ve bir geri, 1..2...3....4.. adımlarımı sayarım tam olarak beş bin adım atmayı hedeflemiştim (olması gereken ideal sayı olan sekiz bin'den bir miktar az ) ve her defasında hedefi tuttururum, saymamın çokta fazla bir anlamı yok,aslında hiçbir anlamı yok çünkü zaten telefonumda bulunan bir uygulama adımlarımı sayıyor bir başka uygulama nabzımı kontrol edibiliyor o halde neden sayıyorum?
 
Yürürken bazen nasılda tuhaf bir dünyada yaşadığımızı düşündüğüm, sinirlendiğim kızdığım oluyor, aklıma türlü şeyler geliyor, kendimi kaptırıyorum ve farkında olmadan hızlanıyorum böyle olmadığında hiç ummadığım bir hızda bir bakıyorum marotonu tamamlayıvermişim, peki güzelim koridor veya parklar bahçeler,güzelim yürüyüş pistleri dururken yürüyüş bantlarına ne gerek var?
 
E nede olsa tüketim dünyası, peki ya yürüyüşlerim esnasında bir önümdeki bir arkamdaki duvarı sürekli olarak yenide ve yeniden rastlarken sonlu bir kısır döngüye giriyor isem bu kısır döngünün yeni bir başlangıç noktası varmı?
 
Bu tempolu yürüyüş seansları Matrix'in ürettiği yanılsamalar, vizyonlar ve hologramlardan mı ibaret?
 
Bazen beklenmedik bir hızda yürüyüşü tamamlıyor olmamın (yani bir çeşit zaman atlaması yaşamamın) mantıklı açıklaması bu matrix ve bilgisayar evren veya paralel evren ve paralel çoklu zaman teorilerinden biri olabilirmi?
 
9-10 metrelik üç boyutlu ve sınırlı bir koridor uzantısı birden sonsuza, uzaklara,geçmişe ve geleceğe ve hatta paralel evrenlere açılabilirmi?
 
Yoksa hep o koridorun sınırlı dünyasında mı sıkışıp kalacağım, 1..2..3 ve 4. o koridorda yürürken bir rüyamı görüyorum?
 
Yoksa koridorun kendisimi rüya?
 
Dahada vahim olan soru ise yoksa ben rüya içinde bir rüya mı görüyorum?
 
Veya aynaların birbirlerine yansıttıkları bir kısır döngü,sonsuz rüyalar şenliği olabilirmi?
Uzak Yakındır
 
Anunnakiler yaradılış öncesinde altın çıkarttırmak amacıyla çok sayıda zenci işçiyi buraya getirmiş ve uzunca bir dönem hem ortadoğudaki hemde Güney Amerika kıtasındaki madenlerde çalıştırmıştı, olmetler,güçlü kuvvetli ayağında çizmeler kafalarında demir miğferler bir çalışan sınıf, ve sonradan isyan başlatarak istemeden bizim oluşumumuza dolaylı olarak vesile olan tür.
 
Neden kısa süre öncesine kadar zenci köleliğinin tüm avrupa kıtası ve Amerikada yaygın olduğunun, normal karşılandığının ve hala bugün bile ilkel bir ırkçılığın varolduğunun nedeni kolayca anlaşılabiliyor, ırkçılık insanoğlunun genlerinde ve bilinçlatlarında,
 
yinede Anunnakilerin onları alenen köle olarak değil sadece kaslı yapılarıyla çalışmaya uygun bir sınıf olarak düşündüklerini ve hatta belkide kendi gezegenlerinde yine aynı bizim gibi genetik mühendislik yoluyla yaratmış olabileceklerini göz ardı etmiyorum.
 
Peki o kadar çalışan misliyle artan şekilde buraya nasıl getirildiler, sadece direkt uzay yolculuğu aracılığıylamı?
 
Bence hayır öncelikli kafile belki evet öyledir fakat sonraları eminimki Anunnaki burada yeryüzünde bir veya birden fazla yıldız kapısı inşa etti
 
ben rüyalarımda olsun veya sezgisel şekilde olsun hep Sirius yıldızı ile bizim güneşimiz arasında direkt bir bağ olduğunu düşünmüşümdür ,bir kısa yol, bir çeşit hızlı geçiş güzergahı, ve böylece uzak yakın kılınabilmişti, yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya bir kozmik asansör, bir kutsal kapı.
 
 
Basicly the first story is going to be about an alien visit to our planet earth
which took place approximately about 450.000 years ago,
 
the first location they landed on was ancient "Mu" continent, however this is not gonna be an ordinary alien invasion sort of script ,according to the screenplay they are coming here for a specific purpose and that's golden but of course before that there is going to be another pre-description portion of the story as an intro which tells us why do they need gold desperately that much,
 
this part is also gonna be explaining that how does the life look like on their alien planet, why is that planet about to die, what are the exact reasons causing to those issues,etc.
 
 
This part is going to be similar to Superman's kryptonite story but slightly diffrent, more interesting and better lol.
 
 
After their arrival, in order to gold the mines on earth they will need some labors and through their advanced, hi-tech genetical engineering capibilities they will create the first human via cross breeding between their original dna and champanzee's,
 
in another words they are going to exploid their manpower to be used in those mines.
 
 
The second story will take place subsequently:
according to this story a pretty long period of time afterwards Atlantis continent sank into the Atlantic Ocean ,
 
 
A high-priest from an unknown place coincidentally discovers that somehow his ancestors bloodline is originated from ancient Mu and Atlantis,furthermore from Gods, (Aliens),
 
so anyways this man has extremely sophisticated spiritual skills, actually he is meant to be a hermit and he look a bit like "Gandalf" character from "The Lord Of The Rings" his chakras are wide open, and of course his third-eye is in charge lol .
 
 
He strongly needs to carry off and pass out his ancient secret knowledge from the distant past, directly coming from his Anchestors, so one way or another he needs to keep alive that ancient sacred knowledge no matter what,
 
perhaps he wants to teach the culture of Ancient Atlantis to a new young civilisation which is about to come into leaf and therefore one day he does prepare himself for a long journey which is supposed to be ended in early ancient Sumer,
 
that is gonna be the exact place which he will teach all his known from Mu and Atlantis to those Ancient Sumerian priests and with that knowledge thereafter another new giant civilisation is to be borned, the civilisation of great Pyramids,ancient Egypt.
 
The last story will take place in the far future, an unexpected second invasion of the gods will take place this time not only for the purpose of exploiting our sources but in order to check the situation out weather or not their unique and precious creaton "the mankind" managed to survive and if so to be informed and learn more about our progress in terms of technology and stuff.
 
 
FADE IN:
 
 
 
A LONG TIME AGO ON ANOTHER PLANET
 
As far as ı know a real life exorcism ceromony is a serious matter,not a joke, and should be performed in safe experienced hands only.
 
 
The qualified priest candidates who are volunteering for this highly dangerous process must be choosen by The pope himself in Vatican in utmost secrecy.
 
(The pope should not be a he but she/a lady according to my personal belief system and don't forget she just should be a humble representative of holy but nothing more.)
 
 
Upon gettin their deductions for the expenses accordin to their positions and their duty they should be dismissed by the Pope and travel to the places which they will perform that particular process.
 
They stay there in the victim's house for a couple of days as a guest and when they do feel ready for the ceromony then it shoud take place, please note that firstly a full detailed report signed by the authorized psychiatrists officaly proving that the victim has no mental disorder and completely healty in terms of all known psychiatric and neurological symptoms should be seen by the priest himself and could be examined an checked with utmost care.
 
During the process no harmful and dangerous tools could be used but a cross,cleanwater and the Bible.
 
Remember that it's a very long process and mabe takes weeks, so be patient,good things take time you know lol.
 
Actually the process is very similar to a Freudian hypnosis theraphy almost the same thing.
 
Using the bible and common prayers the priest just does penetrate the subconscious of the haunted person and intrudes the major area of the mind then the responsible evil Gin of the bad symtomps may be dedected and eventually completely fired in a calm and easy way.
 
The Devil never does haunt a human body by itself but gins only so the horror movies whics we watch like the Exorcist are not realistic anyway lol.
 
Ruh göçü:
 
Nereye bakıyorsun bilmiş bilmiş Ön güverteden ve her okült gizemi biliyor gibisin ama ne kadar umursuyorsun, Deniz feneri ışığı karanlık dalgalar ve sert kayalar eşliğinde hep bildiğini okuyorsun,
 
korsanca bir tekamülmü bu Yada evrenin dengesinimi taklit ediyorsun?
 
Bazen iyi bazen de kötümüsün sadece.
 
Ruhlarında göç ettiğini mevsimlerde bilirmiydiniz?.
 
Sabit durmazlar elbette ve koloniler eşliğinde göçer giderler umarsızca. dinlerseniz eğer hissedebileceksiniz seslerini.
 
Şöyle fısıldıyorlar: Sodomda yada Gomarada veya Pompeide size zalim tanıtılanları da kazanmak zorunda idiniz onların cezalandırılmasından onur duyamassınız ,haz alamazsınız çünki o zaman siz beterisiniz onların.
 
Çelişkiye düşmelisiniz çelişki düşünce belirtisidir. Biz ruhlarız ordan oraya göçen kader birliği içinde ve ayruca "Ofortune "şarkısını hepimiz severiz.
 
Veya sevmeyiz sana ne,bana ne ve ona ne.
 
Kuşkusuz çirkin insanlar çirkin şeyler duyarlar ve çirkin şeyler görürler vede çirkin yaşarlar şimdi ne ilgisi var, ama olsun, ama olsun... hayırlısı olsun.
 
 
Sevdiklerimi ebediyen yitirmek beni üzmelimidir?
 
Onları özlerim ve onları anarım. Aslında anılarımı da tekrar tekrar yaşayabilirim.
 
Ölümü sonsuz ve ebedi bir emeklilik süreci olarak görmeliyim.
 
Yaşam yorucudur ve bir savaş veririz.
 
Bunun bir istirahati, emekliliği olmalı ve işte ölüm bunu sağlar.
 
Hiçbir sorunla boğuşma ihtiyacı olmadan sonsuza dek uyumak, evet adamım hiçbir sorumluluk artık taşımamak ve hiç bir şeyden korkmak yada çekinmek için gereksinim duymamak.
 
Adeta Tanrı gibi.
 
O halde bir çok avantajıda var ve kim sonsuza dek yaşamak ister ki.
 
Dinlemesi hoşuma gidecektir.
 
Enerjisini yanımda her an hissdebilirim zira kısır ve ilkel 5 duyu organım ile algılayamadığım ve dolayısı ile bilmediğim ama gerçekte var olan sayısız olgu olduğunu hissedebiliyorum.
 
Böylesi durumlarda sezgi yegane algının ötesine uzanan antendir.
 
Yaşam kimine güzel olabilir kimine ise ağır bir yük ve işkence sadece.
 
Fakat ölüm adildir,çünkü her ne kadar er yada geç olsa bile, ve kimine büyük acıyla kimine ise acısız ve ızdıraplı biçimde gelse bile,kimi hiç haketmediği biçimde erken gitse de ve kimi hakettiğinden çok daha fazlasını yaşıyor olsa bile yinede en azından herkes için geçerli değişmez bir yasa.
 
O halde onu sevmeliyim.
 
Evrensel derinlikte bir yerlerde zaten o enerjiyle tekrar birlikte olacağımı biliyorum.
 
Hayır ölüm beni üzemez,üzmemeli çünkü mantıken o bir gereksinim ve sevdiklerim özgürce dinlenmeli huzur ile.
 
Birine kazık atılmış,
Sonra tekrar atılmış
ve tekrar
ve tekrar
talihsizlik işte
sonunda oda birine kazık atmış
sonra tekrar
ve tekrar
ama o hala kazık yediğini sanıyormuş
meğer geçmişine atıyormuş o kazıkları
 
Peki aşk acısı üretkenliği arttırırmı?
Oo hemde nasıl:)
 
Şansı yaver giden ve zamanında,yerinde gecikmeksizin aksamaksızın ruh eşini bulan bir başkası ise o sırada tatil planları yapmaktaymış , pek inasıl bir tatil?
 
Hımm pekte sıradan olmayan cinsten:)
 
Büyük İskender'in fetih rotasını takip edeceklermiş öyle planlamışlar,
Makedonyada ki o ağaçtan itibaren başlayıp Ege Sahillerine izmir'e yani nir zamanların antik Smyrna'sın ve oradan doğuya doğru uzanan mistik bir yolculuk,
 
Orjinale sadık kalarak izlenecek rota da elbette her gidilen merkezde resimler çekilecek,videolar kaydedilecek hatta bir belgesel çıkarmı bundan, çıkar ya evet neden olmasın?
 
İskenderiye'de gün batımını izleyeceklermiş sevgilisiyle, rüzgarı dinleyeceklermiş el ele,piramitlerin gölgesinde serinleyeceklermiş.
Güzel plan.
 
Ama asla gidememişler,çünkü bu o paralel evrenlerden biri değilmiş
ama buluşup gittikleri bir başka dünya var muhakkak:)
 
Bölüm 5
 
Her dışarıya açık kapı aynı zamanda içeriye açıktır.
 
-Issız ada'da
 
Bir dizi,bir roman ve bir kaç şey daha. kayda değer eserlere ana tema oldu bizim ıssız ada.
 
Bende ondan yararlanarak aşk'ı irdeleyeceğim.
 
Size (ama sadece uygulayabilme potansiyeli olanlara)
 
Aşkınızla ebedi mutluluk için tüm yeryüzünü ıssız bir ada varsaymalısınız.
 
Böyle kabul etmelisiniz.
 
Artık sadece sevdiğiniz kişi siz ve alabildiğine ıssız bir ada vardır.
 
Böyle bir ortamda daha kalander olursunuz , kişinin hatalarına karşı bağışlayıcı kaprislerine karşı hoşgörülü olabilirsiniz çünkü ikinci bir alternatifiniz yok bu ada da, ve sadece ona ihtiyacınız var
 
sizi koruyacak kollayacak yegane kişi de odur.
 
Bir başkası yok asla burada.
 
O halde onsuz yapılamaz, yani onu kaybetmeyi göze almazsınız.
 
Adada artık gizem kalmadı ve bütün sırlar gün ışığında.
 
Şimdi dinginlik var sadece, mavi gökyüzü deniz parıltısı ve rüzgar.
 
Tanıman gerekenleri tanıdın öğrettin vede öğrendin ama artık bitti.
 
Onları artık görmeyeceksin her bir arkadaşlık,her bir ilişki, hepsi geçmişin tozlu raflarında yerlerini aldılar.
 
Daha ötede ışık var görkemini tahmin edemediğin.
 
Ama artık ders yok,şaşkınlık yok anlamsızlık ve anlam yok,yeryüzünün saçma sapan kuralları ile uyumsuz olman için bir neden yok,sadece zorlam, işte yeryüzünün komik kuralı zorlama ve olur una bırak;
 
sabır,metanet işte bu komik kurallar asla zorlama,asla hiçbirşeyi zorlama olmuyor ise başka bir zamana bırak ve kasma hepsi bu değil mi,
 
zaten alacağını aldın ve bilki aslında yanlızlık bir çeşit ibadettir.
 
Ada da cam bardak yok ama olsa ne farkeder, cam bardakta kahve güzeldir evet ama bardak kırılabilir veya plastik bardakta kahve pekte sağlıklı olmayabilir ve lezzetli de değildir ama bardağın düşüp kırılma riski de yoktur en azından.
 
İnsanların toplumsal,sosyal yaşam biçimlerinin garip geldiği bile oluyor
kalkmak işe gitmek ve gelmek
 
what does it mean?
 
- Purpose olabilirmi?
 
hiç olmalıydım yada hiç olmamalıydım
 
ikiside aynı şey fakat değil
 
bütün mesele olmak yada olmamak değil,hiç olmamak sadece
 
bana göre bir şekilde olur isen olmamak sorgulanır ve en başında zaten hiç yoksan oda problem olmaz.
Sabahın erken saatlerinde kumsalda uzandım ve güneşin tadını çıkarmaya çalışıyorum.
 
Ada kumsalı bu saatlerde sessiz,rüzgarlı ve deniz dalgalı.
 
Yerdeki çakıl taşlarına uzanıyor ve onlarla oynuyorum.
 
Avuçlarımın içinde rengarenk ve berraklar.
 
Bu taşlardan hangileri Minoa’dan (Santorini) buralara gelmiş olabilir? veya olabilir mi?
 
Sırtım oldukça yandı ve acıyor. Fakat imdadıma çabuk yetişiliyor.
 
Antik bi şifacıya ait olduğunu tahmin ettiğim bir kum el bana doğru uzanıyor ve sırtıma yumauşak kaygan beyaz bir çeşit bitki karışımının nemlendirici sütünü sürüyor,rahatlıyorum ardından kum el bana saf zeytinden yapılmış bir sabun uzatıyor.
 
bir hediye ve bununla banyo yapmamı öneriyor olmalı.
 
Onunla konuşamamak kötü hareketli bir kumdan kol ve el sadece.
 
Geldiği gibi gidiyor dağılarak yere saçılıyor ve kumsala karışıyor.
 
Bir kısmı havada toz olmuş rüzgarla sürükleniyor.
 
Terra çok güçlü patladı.
 
Bir çoğundan daha güçlü.
 
Ve siz Minoalılar,sizler gerçekten aslında Atlantislimisiniz?
 
Bugün geriye kalan topraklarınız çiftlere turistik balayı hizmeti sunmakta,peki ama bu haksızlık değilmi?
 
Sıradan bir turistik cennet olmak ve hepsi o kadar, fazlası nerede?
 
Seyahatler dünya paraya ve ben gelemedikten sonra oraya neye yarar görkeminiz?
 
Geriye neler bıraktınız?
 
Sizden ne kaldı bana?
 
Avrupa kıtasının kadim gelişmiş ilk uygarlığı.
 
Rahibenizin tacını görebiliyorum.
 
Çok uzak değil vatanınız.
 
Giritle birlikte anılsanız bile sizi ayrı tutmak gerek.
 
Ne istedi sizden o dağ neydi günahınız?
 
Neden bana bir kum koldan fazlasını uzatamadınız?
 
Çabucak dağılan kumdan kollar, karışıp giden toprağa asla değil benim hakettiğim .
 
Atlantis bana hakettiğimi ver,çakıl taşlarını bedenime dağıtıyorum .
 
Bu kumsalda sevgilim ile vakit geçirmiş olduğumu düşünelim,bİrlikte denize giriyoruz ,ortamı doğayı paylaşıyoruz güzel bir gün.
 
Gelecekte birbirimizi bir şekilde yitiriyoruz.
 
Ve ben sonbahar yada kış mevsiminde tekrar bu sahile geliyorum.
 
Veya geldiğimi hayal ediyorum.
 
Soğuk rüzgarda uçuşan kumlar,ağaç yaprakları var,gecenin hüzünü çökmüş ay ışığı belli belirsiz ve denizin kasvetli dalgaları kayalıklarda patlıyor.
 
Herkes gitmiş yaz bitmiş ve sessizlik sadece.
 
Sevgilimle oturduğumuz bölüm boş,ıssız geriye anılar kalmış sadece, o güzel gün ölü şekilde orada yaşıyor.
 
Bu imgelem kalbinizde derin bir yara açabiliyormu?
 
Ağlamaklı bir hale geliyormusunuz?
 
Sanatçıyla geri kalan insanları ayıran işte bu imgelem ve duyumsayışlardır.
 
Zayıflık ve derinlik birbirine karıştırılıyor.
 
Derin duyumsayışlar sanatı doğuran hammaddelerdir.
 
Bir hacker bir başka sisteme sızmak istediğinde bir trojan server’ı yolluyor ise ve kurban router arkasında ise genellikle (reverse ip routing) dediğimiz bir yola başvurur kendi sisteminde de bir gedik açar ve ip elde etme yoluyla sızamadığı sistemi kendine yönlendirir.
 
Yani basitçesi karşı sistemi hacklemek uğruna kendi güvenliğinide risk altına sokar ve tehdit sözkonusudur.
 
Karşı tarafta açtığı gedik artık kendi içinde vardır.
 
Bir kalp fethedildiğinde farkında olmadan kendi kalbinizde yavaşça fethedilebilir.
 
Ve artık kapı içeriye de açıktır.
 
 
rüzgar şiddetlendi ve gitme vaktidir.
 
Kendi kendimle bir roportaj daha yapacağım
 
Ve şimdi kendi ben bir roportaj gerçekleştireceğim.
 
-Merhaba Alien Bey
 
-Ahoy
 
-İlginç bir kişiliksiniz gazetemiz "Orion'lularla dayanışma derneği" adına çıkmaktadır sizinle bir söyleşi yapmayı çok arzulamıştık
 
-buyrun
 
Siz manyakmısınız efendim?
 
-Görecedir
 
-Yani?
 
-Yani görecedir.
 
-Ama çok fazla kişinin görecesi öyle olduğunuzu düşünüyor.
-Çok fazla kişi Hitler'i iktidara taşıdı hep öyle demezlermiydi?
 
-hımm
 
-Peki ağaçlar kesiliyor çevre katlediliyor mesela ne dersiniz.
 
- O halde kitap,gazete dergi okumasınlar
 
-Nasıl yani efendim
 
-Yani okusunlarda dijital ortamlarda android tabletlerde cep tellerde falan okusunlar çevreciler hep derki kitaplar eski usül okunmalıdır kitabın kokusu hissedilmelidir şıkır şıkır dönen yaprak sayfalarının dokusu hissedilmeldir vs. ama bu tutarsız, indir kitabını oku ve sil veya sakla, ne yaparsan yap, yenisini indir hem ilericiyiz derler hem geriden giderler
 
-Hımm ilginç bir bakış açısı siz öylemi yapıyorsunuz
 
-evet
-ne kadar kitap okudunuz
-Çocukluğumdan bu yana epey devirdim,bunun içinde Rus edebiyatının büyük bölümü ve Helenistik dönemden bu yana felsefe tarihi de var ayrıca sağdan ve soldan makro ve mikro ölçekte İktisat tarihi ayrıca düz eğitimin önemine inanmam ezberci olmayan yaratıcı öğretimin önemine inanırım,zaten aslında hayvanlar eğitilir insanlar değil hoş olmuyor bu kavram.
 
-Atmıyorsunuz değilmi:)
 
-Hayır ben okuma değil yazma faslındayım bir kitap yazıyorum, şu sıra okumak pek istemem çünkü yakın zamandan herhangi bir edebi etki altında kalmak istemiyorum, özgünlük benim için önemli.
-Anlııyorum.
 
-İslam dini açısından mübah olduğu iddia edilen 4 kadına kadar eş alınabilme meselesin nasıl görüyorsunuz?
 
-Mantıklı buluyorum
-İşte bu yüzden manyakmısınız diye sordum çünküi yani.. yani nasıl olabilir aydın biri gibisiniz ama gericiler gibi konuşuyorsunuz beyefendi!
-Hımm bilimsellik gericilikse evet fakat sadece erkeğin genetik açıdan çok eşli olduğu ve üreme döngüsü adına spermlerini saçmaya koşullandığı 2011 yılında ispatlanmıştı,
 
neden üzerinde durulmuyor? Bence bazı çevrelerin işine gelmiyor bir erkeğe bir kadından fazlası gerek bunun savaş dönemiyle, yoksunlukla, peygamberlerin öngörüsüzülüğüyle falan ilgisi yok gerçekten öyledir
 
kadınlarımız kızabilirler anlayışla da karşılıyorum ancak inanın bana dediğim doğrudur gidin istatistiklere bakın her geçen yıl aldatma oranlarında büyük artışlar yaşanmakta ve boşanmalarda katlanmaktadır bunları görmezlikten mi gelelim vahim sonuçlar doğmaktadır öyle değilmi?
 
Esas kötü olan bunlardır,kadınlarımız bu konuda çekememezlik yapmamalı ve kıskanç olmamalıdır onlarla hukuken ve her alanda eşitiz,eşit olmalıyız adaleti severim adalete inanırım
 
Çok değerli bilimadamlarımız olduğu gibi bilim kadınlarımız doktorlarımız yüksek mühendislerimiz vardır, bir çok erkekten kat kat zeki olan kadınlarımız vardır güzel işler yapmaktalar,
 
ancak felsefe edebiyat ve sanat alanlarında bilim,mühendislik ve spor alanlarında olduğu kadar makro düzeyde dikkat çekici başarıları yoktur,bunun nedenlerini tartışmak istemem,kadına şiddete şiddetle karışıyım asla kabul edilemez vahşet ve kepazeliktir,
 
her alanda eşit olmalıyız fakat bir tek konu çok eşlilik meselesi hariç ve birde ehliyet almasalar iyi olur çünkü genel olarak kötü araba kullanmaktalar, en azından benim bulunduğum ülkede durum budur,ABD'de durum farklı olabilir orasını bilemem,
 
banamı öyle geliyor, yoo kesinlikle hayır, ben ne görüyorsam onu diyorum, dikkatli olmaya çalışıyorlar ama o dikkat tedirginliği beraberinde getiriyor, ve tereddüt'ü, sonuç olarak tedirginlik ve tereddüt yani anlık kararsızlık diğer bir sürücüyü zora sokuyor.
 
Kaza istatistikleri, matematiksel veriler aksini söylüyor olabilir, kadınlar daha az kaza yapıyordur şudur budur, evet olabilir,ancak pratikte benim deneyimlediğim ve gördüğüm sonuç daha farklı açıkçası.
 
istisnalar elbette vardır ama genede durum budur sözlerimi çarpıtmayınız,işinize geldiği gibi başka yerlere çekmeyiniz ve içinden parça alıntılar yaparak cımbızlamayınız:)
Ortaya yeni bir kavram atmak istiyorum "Abartılı Pozitif Ayrımcılık"
 
bu kavramın mucidi olmak gurur verici,açıklamak bile gereksiz,bence yeterince açık.
 
Doğal seleksiyon yasası sadece evrimsel süreçlerde değil kültürel ve sosyal antropoloji alanlarında da genel geçerdir.
Kuşkusuz Ataerkil toplumsal düzen en sağlıklı toplumsal düzendir ve doğal seleksiyon yasası bunu kanıtlar.
 
Öyle olmasa idi örneğin "Amazonlar" gibisinden kavimler varlıklarını sürdürebilirler yani tutunabilirler ve bugün halen var olabilirler idi.
 
Ancak Doğa özüne aykırı düşen herşeyi reddettiği gibi onuda reddetmiştir.
 
Doğa erkek egemendir çünkü kendisi bizzat zaten dişidir Yani "Ana" dır.
 
Klişe olsada benim daha 7 yaşımda bile değilken farkettiğim Neden "Dostoyevski " veya Tolstoy çapında bir kadın yazar neden "Hegel" çapında bir filozof veya Wagner çapında bir klasik müzik bestecisi yok sorusunun cevabı da buradadır.
 
Evet Mary Shelley'ler vardır, sonra kadın yazarların arkasına sığınan ve kitaba kendi ismini basan zavallı ezik erkekler vardır ama bunun örnekleri bir elin parmakları kadardır, istisna evrenseldir, aslında bakarsanız her konuda istisnalar olur.
 
Olamaz olmadı ve olamayacaktır,çünkü sağlıklı bir kadının önceliği iyi bir eş ve anne olabilmektir.
 
Erkeğin doğasında çok eşli kadının ise tek eşli olduğu genetik açıdan bilimsel olarak kanıtlanmış.
Ve bir mesele daha bir kadın 1 yıl evli kalıp boşanıyor hayat boyu nafaka alıyor eşinin işi hatta sigortası dahi yoksa bile alıyor çalışmıyorsa çocuk yoksa dahi alıyor bu kabul edilebilir bir durum değildir adaletsiz ve haksızdır değişmesi gerkemektedir makul bir süresi olmalıdır.
 
(Bildiğim kadarıyla sonradan dediğim yönde değişti)
 
Evlilik ayrıca sorgulanması gereken bir başka kurumdur.
 
İmam nikahı bile bana daha mantıklı gelir çünkü orada onay Rab katından geliyor hiç olmassa ama iki insanın arasındaki aşk belediyeyi ,devlet, memurları neden ilgilendirsin
 
evet çünkü hukuksal açıdan haklar söz konusu,
 
ileri vadede evliliği eleştiren de mecbur kalıyor,evleniyor,çünkü uzun vadede örneğin bir vekalet sözkonusu olduğunda veremiyor yada mesela hastanede refakatçi kalamıyor, kısacası evlilik bir dayatma olarak karşımıza çıkıyor.
 
Bireysel mülkiyet bunlara neden olan elbette yani dedesinden arsa kalanın iş adamı olduğu fakat kimsesi olmayanın fakir ve ezilmeye mahkum olduğu bir dünyada yaşamıyormuyuz ?
 
Kimsenin bireysel aşk ilişkisi devlet kurumunu ilgilendirmez, evet aslında böyle olmalıydı.
-Kadınlar bunları asla kabul etmez Alien bey.
 
 
-Benim ağzım herkezin kulağına göre olmayabilir,sorun değil anlıyorum ama dediklerime inanıyorum doğru söylediğimden eminim adım kadar eminim.
 
bu arada belgesel sitem sıradan bir film sitesinden fazlasıdır,bir deneysel platform diyelim.
 
Evlilik ehliyeti olur mu ?
 
Evet olur neden olmasın, sinirli insanların evlenmemesi gerektiğini savunuyorum,bir yetkili psikiyatristler kurulunun verebileceği evlilik yeterlilik ehliyet belgesi bir çok sonradan oluşacak problemin önüne geçebilir
 
veya belirli şartlara bağlanabilir mesela adayın belirli bir süre terapi görmesi sonrasında düzelme kaydedilirse ehliyet verilebilir.
 
Sinirli,asabi sorunlu ve kendini çok beğenen insanların evlilikleri kaçınılmaz şekilde boşanma ve hüsranla sonuçlanacaktır .
 
Bu kişiler evlenmek yerine yanlız yaşamayı tercih etmeli veya ancak karşılarına çok çok alttan alabilecek ılımlı ve uyumlu biri çıktığında ciddi bir birliktelik düşünmelidirler
 
zira hem başkalarını hem kendilerini kaçınılmaz olarak üzeceklerdir.
 
Aradıklarını asla bulamayacaklar ve bu arada kendileri de mutsuz olacaklardır,önüne geleni terk ediyor olmaları onların mutsuzluğuna derman değildir,
 
sonuçta er geç bir gün kendilerine özeleştiri yapmadıkları ve sorunların nedenlerini kendilerinde değil de hep başkalarında aramak yoluna gitmenin ve inatçılığın faydası olmadığını anlarlar.
 
Bunlar ilişkilerinde sorunlu insanlardır,bu kişiler problemlidir.
 
örneğin en az 3 Kez evlenip boşanmış birisi artık dönüp te birazda kendini sorgulamaya başlasa iyi olur,elbette bahtsızlıklar mümkün şansızlıklar mümkün yani istisnalar mümkün ama genelde pekte okadar değil:)
 
Sistemin getirdiği kültürsüzlük ve yozlaşma ortalığı kendini beğenmiş makyaj ve moda dışında hiçbir şeyden anlamayan eline bir kitap alıp okumaktan aciz kadınlarla doldurmuş durumdadır her yerde kepazelik iğrençlik hakimdir.
 
Aynı şekilde sistem ortalığı mutluğuğu zamparalıkta arayan kendini bilmez sevgi yoksunu sürekli atıp tutan yalan söyleyen erkeklere doldurmuş durumdadır ve her yerde kepazelik iğrençlik hakimdir.
 
Kadın erkek farketrmez kendini çok beğenen bir insan demek ortak noktalarda buluşmayı bilmeyen,dediğim dedik her istediğini karşı tarafa kabul ettirtmek ve yaptırtmak isteyen kişi demektir .
 
Fizik güzelliği yerinde ve bu nedenle kendini geliştirme ihtiyacı hissetmeyen yani yerinde sayan insanlar fizik güzelliği yerinde ama aynı zamanda kendini bilen ve geliştiren az sayıdaki insana nazaran ne kadar zavallı,acınası ve komik durumdadırlar.
 
Genelde güzel kalpli değerli kadınlar çok güzel olmayabilirler fakat bunun yerine harika bir kalpleri ve gerçek duyguları vardır böyle kadınlarla uzun ilişkiler kurmak çok daha mantıklı olacak ve sağlıklı sonuçlar verecektir .
 
Facebook profilinde" Etliyim-Butluyum-Mutluyum",malum "Nazım Hikmet" alıntıları ayrıca klişe ve mal laflar (mesela bir öğrenmiş) "As Above So Below" yani kısacası kendi üretemediği noktada hep yazar çizer takımından,başkalarından araklayan ve paylaşan insanlarla dolu bir dünya .
 
Hiç bir şeyi sorgulamadan kabul eden bir dünya telefonunda hazır zaten bir "Hangouts" uygulaması hazır yüklüyken ve diğerlerinin yaptığı işi zaten tümüyle yapabiliyorken bir dolu farklı farklı ama sonuçta aynı işi gören chatleşme uygulamasını neden yükleyeyim diye kendini sormayı dahi akıl edemeyen insanlar.
 
Neden bana sürekli birşeyler kakalanıp dayatılmaya çalışıyor diye sormayı akıl edemeyen kalabalık insan yığınları.
 
Şimdi Rocker Gençler'e sesleniyorum,
 
İlişkilerinizde asla aceleci olmayın gençler, dostça yaklaşın iyi tanıyın acele etmeyin bırakın oda sizi iyi tanısın, doğal ve içten olun karşınızdakini etkilemek adına aslında hiç olmadığınız başka biri gibi görünmeye çalışmayın yani rol yapmayın.
 
Dikkatli olun ,genellikle yaşamına çok fazla erkek girmiş kadınlar risklidir böyle bir izlenim edindiyseniz yol yakınken dönün veya gönlünüzü kaptırmamaya çalışın.
 
İlk günden evinize gelerek sizinle yatan bir kadının gidişi de kolay olacaktır bu iyi bir ipucudur,unutma kolay elde edilen kolay kaybedilir ve bu genel geçer değişmez bir kuraldır.
 
Sen daha gençsin önüne bir çok fırsat geçecek asla derslerini,yaşamını,aileni kadın için satma kendine iyi bak bu meseleleri şimdilik önemseme asla üzerinde durma işine gücüne bak.
 
Kendiden ödün verme ve kendini ezdirme fakat yerine göre esnek olabilmeyi ve uyum sağlamayı da bil ancak kırmızı çizgilerinin geçilmesine asla izin verme.
 
Biz müzisyenler hassas duygulu ve kırılgan insanlarız genellikle seni anlamayacaklardır
 
insanların çoğu sana benzemiyor içleri,duyumsayışları basit beklentileri genellikle maddi beklentiler hayvan gibi davranıyor ve yaşıyorlar
 
asla kendin gibi olduklarını sanma ve düşünme derinlik nedir bilmez onlar,yükseklerde ise başları döner ve bulanık görürler.
 
Seni gerçekten anlayan,önemseyen ve beklentisiz şekilde seni olduğun gibi kabul edebilecek bir kadın bulana kadar arayışını sürdür,
 
sabırlı ol ve istediğini bulana kadar asla vazgeçme olan ile de asla yetinme.
 
Asla acı çekme bırak onlar çeksin değişmez genel kuralı anımsa "kaçan kovalanır"
 
evet saçma sapan bir kural gülünç ve anlamsız fakat ne yazık ki bir çok diğer saçma kural gibi realite, bu dünyanın trajikomik ve tuhaf genel-geçer Murphy kuralları ile arasının epey iyi olduğunu eminim biliyorsun.
 
İnsan doğası nankördür ve aptaldır.
 
Tibett'te ilk derslerden biri hasmının elini ileri doğru iterken onun direnmesi ve sonra aynısının ters tekrarıdır direnmediğin de ona doğru düşersin ve o da sana doğru düşer, işte bu değişmez evrensel bir kural:)
 
Asla kadının üzerine düşme asla fazla yüz verme asla her isteğini yerine getirme ve her dediğine evet deme yoksa sen kaybedersin.
 
Arkasını dönüp gitmek istediğinde bir kez bile onu tutma ve yolundan çevirme,tekrarlıyorum bir kez dahi engel olmaya çalışma baştan sonra her seferinde şaşmaksızın bırak gitsin asla arama ve evliysen de asla almaya gitme;
 
 
ya ilişki bitsin veya bekle kendi dönüp gelsin yada arasın fakat bunu yapars ada nazik ol ve onun gururunu incitme, onu hoş tut.
 
Unutma asla gitmesine engel olmayacaksın...
 
 
-Peki teşekkürler ...
 
Profesör Frankenstein
 
Sevgili Franki, sen yeni dünya düzenisin, geçmişinden ders almayan Kadim Atlantis'in Mu'nun neden ve nasıl battığını çabucak unutansın,
 
Anunnaki'nin hatalarının bir tekrarısın.
 
Gelecekte yine genetik mühendislik yoluyla kuş kafalı şempanzeler ve aslan vucutlu insan kafalı ucubeler yaratacak olan, yine tıpkı kadim zamanlarda olduğu gibi etik ve ahlaki olmayan bir biçimde tanrıyı oynayacak olansın,
 
doğanın dengesi, akışı ve dinamikleri ile oynanmaması gerektiğini bir türlü öğrenemeyensin,
 
yapay şehir yaşamı, hormonlu yiyecekler ve sözüm ona medeniyetsin ve dahası kendini çok zeki sanan salaksın,belkide uzaylı sanılan "the Greys" neslisin yani uzak gelecekten geçmişe sağlıklı insan ve hayvan geni toplayarak çok geç kalınmış bir hatadan dönme arayışında olan bizzat gelecekteki evrimsel aşama sonucu şekil değiştirmiş olan insan sonrası veya insan sonrası sonrası'sın,
 
hayvanları kansız biçimde özenle ve lazerle keserek örnek toplayan ve belkide artık yok olmu nesli çoktan tükenmiş o inekleri ve diğer hayvanları yeniden o iğrenç yapay dünya doğasında yaratma arayışısın,
 
belkide o hayvanların organları insan dna'sıyla harmanlanarak çeşitli organ nakli ameliyatlarında kullanıldı ve hepsi tükendi bitti,
 
belkide bu varlıklar kendilerini klonla ya klonla ya artık silikleştiler mürekkebi bitik fotokopi kağıdına döndüler ve tekrar sözde ilkel doğal doğa yasalarına dönmek istemekteler.
 
Geçmişte neler oldu ise gelecekte aynısı olacak, insan doğası değişmiyor değişmeyecek
 
Mars nasıl nükleer savaşlarla yokolup gitti ise,çöle döndü ise aynısı bu gezegende yaşanacak, ve insanın olduğu her yerde yeniden ve yeniden yaşanacak.
 
Listen, you can not enforce the law of nature, an apple is an apple, an orange is an orange, a man is a man and a woman is a woman.
 
So what if we try to turn an apple into an orange by means of modern artificial genetic manupilation methods in laboratory environment or something?
 
Well mabe that's possible mabe that apple will really turn into an orange, good but is this natural?
 
Definetely not,and most likely that so-called orange won't be a healty food either ı guess.
 
Neden buradan yürüyerek pasaport,vize vs. olmaksızın Yunanistan!a gidemiyorum?
 
Neden var bu yapay sınırlar?
 
Şeklinde gerçekten ilerici bir soruyu anlayabilirim, çünkü gerçekten dünya gezegeni üzerinde öylesi sınırlar yok,gözle görülür ve elle tutulur biçimde yok,insanlar tarafından belirlenmiş sanal haritalar üzerindeki sanal sınırlar onlar sadece,
 
fakat kadın ve erkek farklılığına gelirsek (eşitlik demedim farklılık dedim).
 
Kadın ve erkek en az elma ve portakal kadar birbirlerinden farklı iki canlı türüdür.
 
Laboratuvar ortamında genetik mühendislik yolu ile elmayı portakal'a çevirebiliriz elbette ancak bu durum doğal sayılamaz ayrıca bu şekilde yapay yolla elde edilmiş bir portakal'ın artık meyve cinsi olarak sağlıklı olabileceğinden şüphe duyarım, ,
 
ancak dikkat ederseniz eşitlikten söz etmiyorum farklılıktan söz ediyorum gözle görüleni elle tutulan somut ve tümüyle gerçek bir farklılık.
 
Eşitliğe gelince neye göre eşitlik?
 
Hangi açıdan eşitli?,
 
B şekilde genel bir kadın erkek eşitliği polemiği ahmakça ve gereksizdir çünkü kavramdan kavrama,durumdan duruma bu eşitlik ölçüsü değişir.
 
Örneğin kadın ve erkek medeni kanunlar ve evrensel insan hakları bakımından muhakkak eşittir, öyle de olmalıdır çünkü doğrusu budur, tartışılacak bir tarafı dahi yok.
 
Kadın ve erkek ilkel kaba güç bakımından eşittir diyebilirmiyiz?
 
Hayır fakat bir erkek ile bir ayı'da kaba kuvvet bakımından eşit değildir elbette, doğru ancak böyle olması kaba kuvvetin pratik yaşam sürecinde kimi zaman elzem olduğu yani bazen ona ciddi düzeyde gereksinim duyulduğu gerçeğini değiştirmez,
 
çünkü doğa koşulları maalesef zaman zaman pekala kaba güçte gerektirir.
 
Bir ayı size saldırdığında bir şekilde yolunu bulup başa çıkamazsanız sizi parçalar ve ayıda olsa ne yazık ki artık sizi yok etmiştir bir kere, gücünü ispatlamıştır, pratik anlamda kullanmıştır ve doğal görevini yaparak günlük yemek ihtiyacını temin etmiştir.
 
Yakınları ayı'yı mahkemeye veremezler zaten verseler de işe yaramaz,insan haklarına aykırı bir iş yaptığını iddia edemezler çünkü medeni zekası olmayan ve içgüdüleriyle hareket eden bir hayvan sonuçta
 
fakat kaba güç bakımından sizden üstün ve bu maalesef tümüyle gerçek.
 
Bir saldırıdan kaçmak için koşmak gerektiğinde kadından hızla koşarsanız buda bir suç değildir ve koşmak bir üstünlük biçimi de olsa sadece nadiren çok elzem olabilecek ve önemsiz bir üstünlük biçimidir.
 
Bakım,temizlik,titizlik,düzen gibi konularda kadın üstünlüğü son derce belirgindir o halde bir çok başka açıdan kadın erkekten üstündür.
 
O halde kadın erkek eşitmidir gibisinden bir sorudan çok kadın erkek şu yada bu kritere göre eşitmidir diye sormak daha doğru olacaktır.
 
Portakal ve elma eşitmidir?
 
Doğrusu tuhaf bir soru neye göre eşitmidir?
 
Lezzet bakımındanmı yoksa ne?
 
İşte kadın erkek eşitliği sorusu da aynı derecede böyle tuhaftır elma ve portakal eşit midir değilmidir doğrusu bilmiyorum ama bildiğim kesinlikle farklı olduklarıdır:)
 
Eden bahçesinde yaratılan Adem ve Havva'nın yanında bir üçüncü tür yaratılmadı ise büyük ihtimalle doğal tekamül açısından ona gerek duyulmadığındandır.
 
Evrensel Ying-Yang karşıtlığı ve aynı zamanda iç içe geçmişliği, siyah ve beyaz karşıtlığı yani dualite yasası elbette kadın ve erkek karşı cinsleri açısından da geçerlidir
 
fakat hormon dengesi açısından testosteron ağır basan kadınları ve östrojen ağır basan erkekleri kimse suçlayamaz,bu sadece doğal halidir, o halde normaldirler.
 
Yani bu biyolojik anormalliğe genetik,tıbbi bir çare bulunmadığı sürece bu insanlar doğal olarak karşıt cins rollerini yaşamakta haklıdırlar.
 
Söz konusu olan hormonel dengeslizlik sonucu doğan sözde anormalliktir,ruhsal bir hastalık değil.
 
Ama bu biyolojik sözde rahatsızlık ve toplumsal baskı, yani özetle faşizm bu insanların zamanla ruhsal açısıdan anksiyete geliştirerek depresif olmalarına yol açabilir.
 
Eurovision yarışma programları ve sözüm ona "Falanca Ülkenin yıldızı" gibi faşist düzenin ve popüler kültürün yozlaşmış Tv Show'ları aracılığıyla yapılmaya çalışılan anormal olanı normalleştirme çabaları,
 
henüz daha neyin ne olduğunu bile tam olarak kavrayamamış kendi halinde yaşayıp giden kalabalık yığınlarına yozlaşmış yoldan, kestirmeden giderek farkılıkları ve türlü anormallikleri kabul ettirebilme çabası benim açımdan olsa olsa şaklabanlık olarak değerlendirilebilir ancak.
 
Yapmaya çalıştıkları ir şeyleri düzelteyim derken dahada fazla batırmaktır.
 
Evet elma ve portakal, her ikisi de meyvedir,birer meyve çeşidi kadın ve erkek, her ikisi de insandır, bunlar da ortak yanları elbette:)
 
 
Bölüm 6
Sessiz Film:
Atlantiğin diğer yakasından binlerce kilometre uzakta biriyle hiç direkt iletişim kurmadan bir çeşit telapatik yöntemle sadece film ve diziler üzerinde konuşabilmek.
 
Bunun mümkün olabildiğini bizzat deneyimledim, her ikimizde de bu yetenek mevcutmuydu yoksa sadece birimizde vardı da diğeri sadece yararlanıyormuydu?
 
Nasıldı durum?
 
gerçekten şimdilik hiç bilemiyorum ama yaşadım ve hissediyor biliyor ve görüyorumki karşı taraf ta yaşadı, bazen gülünç süre giden bir polemik ve bilgi alışverişi,"bak şunu gördünmü", "yada sana demiştim" gibilerinden,
 
O kutsal hikaye dinsel öneminin yanı sıra felsefi ve ahlaki önem taşır, yeryüzündeki adaletsizliğin ve karanlık tarafın yeryüzündeki üstünlüğünün bir ibretlik ve güzel özetidir.
 
Suçsuz bir adamı bırakın onun çok ötesinde başlı başına bir peygamber'e yapılmıştır zulüm ve işkence,
 
O katledilir ve diğer yandan azılı bir cani halk tarafından suçsuz kabul edilerek bırakılır. "Barnabas"'a gelince o da bir çeşit anarşistti ama olumsuz yönde,
 
Yani aslında o sabah Roma valisi ve Yahudi halkı önünde iki anarşist birden duruyordu ama önemli bir farklı,İsa şiddete inanmayan barış yanlısı pasifist bir anarşist idi "Barnabas" ise yine Roma sömürüsüne ve tiranlığa karşıt,onlara vergi vermek istemeyen ve herkesi kendisi ile birlikte şiddet yolu ile direnmeye çalışan bir tutum içerisinde idi.
 
Adeta Martin Luther King ve Malcolmx ikilisi gibi.
 
İsa'nın tümüyle pürüssüz ve düzgün yolunu takip etmek Mahatma Gandhi gibilerinin yöntemi oldu.
 
Sevgi ve barış içinde şiddete bulaşmadan direnebilmenin yolları vardır, olduğu kanıtlanmıştır.
 
Atlantiğin diğer yakasından biriyle demiştik,
 
Common theories usually understand condradictions as kind of false conclusions,errors, illusional, sort of reactions confusing our brains
 
but actually they might be results of multiple dimensional way of thinking in a more sophisticated manner as well,
 
 
So if we do really think of the issue we may even determine those confusing condradictional ideas as valuable phenomenons
 
and in this case ı easily can say in terms of straight line logic that to condradict ourselves sometimes is not a bad thing actually,
 
and furdermore even necessary because, if you are no thinking then you would not be condradicing to yourself anyway,
 
so this is a typical anarchist way of thinking..
 
Kan Dökmek:
Gençliğimde bende bir çok aydın gibi hangi amaca yönelik olursa olsun kurban kesmenin ilkellik olduğunu falan söylerdim.
 
Kurban bayramlarında klasik bir söylemim vardı "Ya kardeşim al marketten tertemiz 2 kilo paketli et veya işlenmiş köfte" ver fakire gitsin ortalığı kirletme kan dökme milleti yağ ayıklamakla sert eti yumuşasın diye dövmekle veya günlerce bekletmekle uğraştırma,
 
adil olsun kimine büftek kimine ağırlıklı kemik ve yağ gitmesin vs. vs.
 
yardımını hayırını temiz temiz yap, artık çağa adapte etmek gerekir o dönemlerde bu şekilde modern satış yerleri yokmuş insanlar hayvanları günlük yaşamda bile kesip yiyiyormuş
 
fakat şimdi öylemi, artık değişmesi lazım bunların,hem insanın tek ihtiyacı etmidir?
 
al 5 kilo deterjan onu ver, hiç olmazsa tertemiz, sonuçta oda bir ihtiyaçtır vs.
 
Şimdilerde ise farklı düşünüyorum.
 
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler,
 
tarih boyunca bu kadar çok,farklı dini sebeblerle veya bereket için kurban törenleri düzenlenmesinin gerçekten bir manevi dayanağı yok mudur?
 
Veya basitçe tamamen batıl itikatmidir?
 
Antik Minos'ta veya Aztekler de insan kurban edilmesinin barbarlık cehalet ve batıl itikat ten öte gerçekten bir anlamı yok mudur?
Bir Anunnaki olan İbrahim peygambere son anda bir kurban gönderilmesi hikayesinin çıkış temeli boş mudur?
 
Satanist ainlerde ve benzeri sapkınlıklar da kedi kurban edilmesi ve benzeri eylemlerin bir başka perde arkası hikayesi ve dayanağı gerçekten yok mudur?
 
Mason localarında kesilen keçiler ve akıtılan kan nasıl bir spiritüel anlam taşımaktadır?
 
Seri katiller aslında neyin peşindeydiler ve neden öldürdükçe mutlu olduklarını hissettiklerini korkutucu ve ürkütücü biçimde söylediler?
 
Bence bütün bu tarih ve uzak geçmiş boyunca birbirini andıran dinsel törenler ve ritü eller de akıtılan kan aslında aynı astroloji gibidir.
 
Bilimsel olarak açıklanamaz, şimdilik kanıtlanamaz fakat gerçektir.
 
Benim anladığım kadarıyla kan kozmik bir güç verir.
 
Ve sanırım bu doğru,o anda kozmik evrende bir şeyleri değiştirmiş oluyor olabilirsiniz
 
mesela bir horoz alıp kafasını quantum fiziği açısından evrenin farklı yerlerinde aynı işlemi sonsuz kez tekrar tekrar tekrarlamış bile olabilirsiniz
 
çalışma prensibini ve arka perdede neler olup bittiğini bilmiyorum, ancak bildiğim şudur kesimhane görevlilerinin, kasap ve celeplerin hayvan işleriyle uğraşan insanların testestoron seviyeleri fazladır.
Toprak grubu burçları bu işlere aslında kısmen daha yatkındır, boğa,başak,oğlak burçları, bunlar tesadüfler ile açıklanamayacak gerçeklerdir bana göre.
 
Rundskop(Bullhead) adlı filmi izleyin ve demek istediğimi belki daha iyi anlayacaksınız.
 
Evet batıl itikat deyip geçebilirler bir zamanlar bende öyle diyordum fakat artık diyorum ki kurban etme kavramının gerçekten insana nedeni şimdilik belirsiz bir çeşit kozmik güç getirdiği doğrudur
 
Ve bir mağaza açılışında vs. kan dökmek adak adamak ritüellerini yapanlar bu ritüllerden elde edecekleri başarı olasılığının nasıl oluşabildiğini tam olarak bilmiyor ve açıklayamıyor olsalar bile,bu eylemlerinin bir somut dayanağı ve kozmik bir çeşit açıklaması mevcuttur.
 
Paganizme ve doğa dinlerine bakınız,
 
Kadınlar her ay neden adet görürler, yani adeta kanarlar.
 
İslam kültürü açısından kurban sadece yardım değil diğerlerine benzer bir ritüeldir
 
fakat ayın zamanda harfi harfine uyulması ve yerine getirilmesi gereken ritüeller içeren bir görevdir.
Savaşlarda ve özellikle orta çağ savaşlarında(kılıçlı olan) komutanlar ve bazı askerlerin giderek kendilerini daha güçlü ve ulaşılmaz hissettiklerini söylemelerinin ardındaki gizem nasıl açıklanmalıdır?
 
Örneğin "Büyük İskender" veya "Jullius Caesar"
 
İlluminati neden kan üzerinde çok duruyor?
 
Ve neden bir takım paganist ainler ile çok ilgililer.
 
Neden tarih boyunca bu mevzu üzerinde ısrarla durulmuştur.
 
Plasebo etkisi?
 
Sadece psikolojik temelli bir aldanış?
 
Bana öyle görünmüyor.
 
Kadın:
Yapay,sığ,şekilci,doğadan uzak,gri binaların ve şehirlerin içine boğulurcasına hapsolmuş,Avm'lerde ve barlarda kaybolmuş,
 
şımarık,kaprisli,çıkarcı,kendini bilmez,gösteriş budalası,sadece güzel olmanın yeterli olduğunu sanarak kendini geliştirme ihtiyacı hissetmeyen
 
fakat birgün yaşlanacağını elden ayaktan düşeceğini ve o zaman çevresinde kimseyi bulamayacağını unutmuş
 
,merhametsiz,acımasız,gerçek güzelliğin ancak ruhta ve kalpte olabileceğini bilmeyen,
 
popüler külrünü büyüsüne kendisini kaptırmış,yüzü gözü makyaj içinde,orasına burasına döğme yada piercing yaptırarak farklılaştığını sanan,
 
dikkat çekmek adına yapmadığını bırakmayan,açık saçık giyinmeyi batılılaşma sanan,
 
ruhunu para için satmış,kafası tın tın,cahil, paralı erkek bulup kendimi kurtarayım derdinde
 
fakat o paranın nasıl kazanıldığını allah bilir vergi kaçırarak mı yada yolsuzluk yaparak mı veya birilerini sömürerekmi, hangi garianların sırtından kazanıldığını sorgulamayan,
 
cep telefonu ile yapışık yaşayan,yeryüzüne biraz anlam katabilmek yerine marka ve alışveriş peşinde,moda kuklası, eline bir kitap alıp okumaktan aciz,
 
kontür harcamasın diye sevgilisinin telefonunu bir kez çaldırıp aranmayı bekleyen,bencil, sistemin esiri olmuş koyun sürüsünün bir üyesi olan dar görüşlü bağnaz,
 
cinselliği doğal bir ihtiyaç değil tabu olarak gören fakat birinin bir başkasını öldürmesini normal karşılayabilen, giyimi kuşa mı hamburger kafası lahmacun ,
 
nesli tükenmekte olan zavallı hayvanların postlarını derilerini üzerine utanmadan giyebilen,herkes nerede bende orada yüce felsefesi ile Herkes Facebook’ta Tweeter’da bir ben eksik kaldım diyerek balıklama jawslayan
 
hatta yanlışlıkla birde okuyup yazarken Facebook’u “fesbok” heceleyen(buna rastlamıştım)
 
ve farkında olmadan ABD'nin güdümünde fişlenen numaralanan ve artık her paylaşacağı bilgi her yazacağı cümle takip altında olan,
 
reklam bombardımanına açık,dedikoducu,insanların arkasından konuşan yüzüne gülen,sinsi, ailesinden ve çevresinden ne öğrenmiş ise onları gerçek doğru sanan
 
sorgulamadan herşeyi kabullenen,ne istediğini ve aradığını bilmeyen sanatı zanaatla karıştıran,kasaptan ehliyet ve araba alıp trafikte millete tedirginliği ile illallah dedirttiren,
 
sürekli tüketmek isteyen,teşvik ve pazarlama amacıyla uydurulmuş 14 şubat sevgililer günü gibi günleri sevgilisiyle tanıştığı günden fazla önemseyen
 
ve o güne bir kaç gün kala sırf o günü yanlız geçirmesin diye birden bire sevgili arayışına giren,
 
Bizim İzmir'in parkları gibi hoş ama boş
 
Yüksek lisansını Türk dizileri yapmış,72 ayrı diziyi ustalıkla takip eden ama discovery,Davinci learning,History Channel (veya web streaming) gibi reklamı az bilgisi bol kanalları gördümü anında zaplayan
 
bilgi olmasında ne olursa olsun modun da , bir insanı tanıdığında uzaylı sanan,
 
erkeklere yaranmak için futbolla ilgilenip takım tutan,hatta bahis oynayan,
 
"feminizm" hazır paket sunumu adına toptan evlilik kurumuna karşı çıkmak yerine koca sömürüsüne karşı çıkıp patron sömürüsüne eyvallah diyen,
 
özgür olmayı sadece yollarda otostop çekmek sanan,
 
biraz daha güzelleşebilmek uğruna bıçak altına yatacak kadar cesur ve kahraman,
 
silikonları patlamasın diye bazı yerlerini sevişirken ellettirmeyen,
 
tesettür takıp pantolon arkasında g-string'inin çizgi yaptığının farkında bile olmayan,
 
yobaz,kadın erkek eşitliğini savunup iş hesap ödemeye gelince birden pasifleşen,
 
İngilizce bir takım davetkar ve mal saçmalıklar yazan T-shirt'leri anlamını araştırmadan giyip sonra laf atıldığında sinirlenen
 
nezih yer olacak diye iki kuru kahveye servet ödettiren,
 
sırf meraktan arkadaşlık sitelerine üye olarak dalga geçmek zaman geçirmek adına aslında bir sevgili aramadığı halde arıyor kılığına bürünen ve vakit kaybettiren,
 
profil filtrelemeyi akıl edemeyip benden küçükler yazmasın vs. diyen
 
nasıl oluyosa kısa dönem ilişki seçeneğini yanlışlıkla işaretleyebilen
 
böyle bir kadın hiç tanıdınızmı?
 
Cevabınız evet ise siz tecrübe sahibisiniz.
 
Doğanın Zehirli meyveleri.
 
Her dişi zehirli bir meyvedir demek büyük haksızlık olur fakat her zehirli meyve kesinlikle bir dişidir.
 
Doğanın zehirli meyveleri ortalığa hızla ve kolayca saçılır.
 
Görünüm ve tadı güzel görüntüsü veren rengarenk bu meyveler cennetteki yasak elma gibi çekicidirler ve onları tatmak istersiniz,ancak onlar zehirlidir ve tattığınızda meyvenin zehir miktarına göre bir acı ızdırap uyuşukluk ve keder vucudunuza yayılır.
 
Bu konuda bağışıklık kazanmak güçtür ve aşılar çok işe yaramazlar.
 
O aşılardan birinin adı tecrübedir.
 
Fakat yinede zehirli meyveler hep sonuç verirler.
 
Kısa yada uzun dönem hastalığı baş gösterir.
 
Elbette ölümcül olanları bile vardır.
 
Suçu zehirli meyveler de aramak yanlış olur zira o onların doğasıdır ve yapabilecekleri bir şey yoktur.
 
Sadece zevkle ve heyecan ile bir zehirli meyve tüketmek istediğinizde elbette bunu yapın fakat sonuçlarına da katlanın,hastalanın ve zaman ilacını kullanarak o hastalığı yenin.
 
Bulunduğunuz çevrede zehirli olmayan bir dişi meyve bulduğunuzda ise değerini iyi bilin.
 
Zira çok şanslısınız ve bulunması zor bir değere sahipsiniz.
 
Elbette zehirli olanları kadar çekici olmayacaktır.
 
Sıkıcı ve hatta itici bile gelebilir ama işte zaten işin gizemli kısmıda budur.
 
Zehirden arınmış bir meyve uzun dönem hatta yaşam boyu uzun ömürlü süt gibi düşünülmelidir.
 
Asla bozulmaz size sadece uzun vadede huzur verir ve yolunuza giderken yoldaşınız olacak kişi ancak bir zehirsiz meyve olabilir.
 
Zifir karanlık ve şeffaf bedenimi farkettim.
 
Siyah satenden yapılmış gibiyim.
 
Kıvrak şekilde pencereden girdim ve odaya çöktüm.
 
Dürtmemle yaşlı gözleri korkuyla açıldı,bağırmak istiyordu belli ki çığlık atmak ama nafile. nefessiz sesi çıkamadı.
 
-Kim olduğumu biliyormusun?
 
-Evet
 
-Neden buradayım?
 
-ıhh lütfen
 
diyebildi.
 
Uzatmadan ruhunu emdim göz beyazları donuklaştı.
 
Dışarıda dolunay var
 
ve ben bir. diğerine yöneldim...
 
70'li,80'li yılların korku filmleri dahamı korkunçtu yoksa bana mı öyle geliyor.
 
Yada gençtik te dahamı fazla etkileniyorduk aslıbda doğrusu bilemiyorum. Fakat günümüz korku filmlerinden aynı tadı alamadığımı söyleyebilirim.
 
Bence şiddet filmleri korkutmuyor,bol kan vs. hayır korku filminin teması bilinmeyene dayalı olmalıdır,şeytan,cinler,ruhlar vs .
 
Bir çok kişi benimle aynı fikirde onuda biliyorum ama gel gelelim bizim düşündüğümüz bu basit gerçeği koca koca film yapımcıları düşünemiyor.
 
Şiddet filmleri ayrı bir kategori korku filmleri ayrı bir kategori olmalıdır.
 
Yıl 1987 Üniversitede ilk yılımız derslere falan pek girdiğimiz yok kantinde oturmuş geyik muhabbeti yapıyoruz.
 
Soğuk bir gün. Sıcak hazır çorbalardan falan içiyoruz. G
 
"Gökhan Dabak" espirilerini birbirimize gösterip gülüşüyoruz.
 
Derken biri çıka geliyor,
 
-Arkadaşlar "Prince Of Darkness"vizyona girmiş diyor.
 
Heyecanlandığımı hissediyorum beklediğim filmlerden Alice Cooper'ın bile rolü var o filmde.
 
İçimden umarım yeteri kadar korkunçtur, umarım ödüm bokuma karışır sabaha dek uyuyamam diye geçiriyorum.
 
Birlikte kalkıyoruz ve otobüs durağının yolunu tutuyoruz 4 kişiyiz. Durakta titreyerek otobüs bekliyoruz bizimkiler geyik muhabbetine devam ediyor ben Walkman'imden biraz müzik dinlemeyi tercih ediyorum.
 
Eski bir Walkman içinde 90'lık bir tdk kaset var, bir yüzü "Killing is My Business" diğer yüzü "Kill'em all "
 
alet eski bazen kaset kopuyor ama kalın palto cebimde kağıt makası,yapıştırıcı taşıyorum ve gerektiğinde anında müdahele ediyorum yinede şarkıların bazı yerleri ister istemez hafif atlamalı.
 
Ve Cebimde pamuklu kulak temizleyici ve kolonyada var onlarda aletin manyetik kafasını temizlemek amaçlı.
 
Sonunda otobüs geliyor ve içerideki sıcaklık cennet gibi büyük rahatlama duyuyorum
 
Arkadaşlarla birbirimize benzer giyindiğimizi farkediyorum otobüste.
 
Beyaz Gölge dizisinden aşina olabileceğiniz düz beyaz Nike ayakkabılar kirli ve her tarafı yamalı kotlar, yün hırka bol örgü kazaklar ve hepimizde oldukça uzun saçlar kirli sakallar.
 
Otobüsün tavan direğine tutunurken yüksek sesle şarkıya eşlik ediyorum genelde öyle yapardım ben de adetti.
 
-Hit the lights lights hit the lighhhts- mırıldanıyorum.
 
Önümde oturan eşarplı teyze tahmin edebileceğiniz bir yüz ifadesi ile bana bakıyor çok sevimli ve sempatik bir teyze ona göz kırpıyorum hızla kafasını çeviriyor.
 
Sinema salonuna girdiiğimizde çantamda içeri kaçak soktuğum pastörize sütü çıkarıp içmeye başlıyorum,diğerleri cola popcorn falan almış çok dolu değil verilen numaralara aldırmadan en arkaya diziliyoruz dönüp dönüp bize bakanlar var.
 
İnsanın içinden" ne bakıyorsun dik dik cebinimi diktik" cümlesinin daha kaba bir versiyonu geçiyor.
 
Film akıcı ve korkunç Cooper iyi rol kesiyor ödediğim paranın karşılığını aldığımı hissediyor ve gülümsüyorum.
 
Mutluyum korkumu sonra harcamak üzere depoluyorum.
 
Filmden çıktığımızda ortalık karanlık ve ürpertici. Bir arkadaş onun odasına gidip gitarlarla biraz takılmamızı teklif ediyor.
 
Odada 40'lık ev tipi Vox amplifier'lar kırmızı siyah Jack'larımız turuncu klasik distortion pedallarımız Ibanez gitarlarımız var.
 
Bir klasik alpej sonrasında %70 Overdrive'lı klasik 5'li akorlar ve emprovize gidiyoruz.
 
Arkadaşın annesi bize çay ve börek getiriyor harika.
 
Hala filmin etkisindeyim,biri death diyor ve bende rattle diyorum böylece Death Rattle adlı şarkı yaratılıyor.
 
O gece de o odada kalıyor ve bir dahada çalınmıyor.
 
Bölüm 7
Deniz fenerleri eskiden manuel olarak bekçiler yani insanlar tarafından kontrol edilir ve yönlendirilirlerdi, uyuyakalmak, sarhoşluk vs. gibi sebeblerle fenerler doğru yönlendirilemediklerinde ise ister istemez deniz kazalarına sebebiyet veriyorlardı,
 
örneğin benim şiir're çevirdiğim bir filmde olduğu gibi, kim bilir nice gemiler karaya oturdu, kıyılara vurdu niceleri kayboldu hatta öldü,
 
gerçek bir hikayeye dayanan o İrlanda filminde ise iki bekçiyi ayrıca fırtına nedeniyle ölümle burun buruna mahsur kalırken izlemiştik ve o olaydan sonra en az iki olan bekçi sayısı üç'e çıkarılmış (ben ise küçük yaşalardan beri hayalimdeki ideal meslek olan deniz feneri bekçiliğini hep tek başıma münzevi bir tarzda hayal etmişim)
 
ve nihayetinde 19. yüzyıl başlarından otomatik sisteme geçildi ve bekçi gerektirmeyen otomatik deniz fenerleri devreye sokuldu.
 
In my mind there's a hi-tech advanced sci-fi system for the far feature which's based on non-human unprejudiced artificial intelligence microchip based system,
 
advanced computers working instead of those primitive human based courts, governments, burearucracy and all the other similar agincies.
 
it's a highly complicated system, there's no mistake, no ruler and no master,, no elections won't be necessary either, yeah basicly there'll be no need for the rulers, masters and the govenments.
 
I don't consider Jesus as a kind of "master" infact the exact opposite,
 
of course through out the history a bunch of his false imaginary versions might had been created in minds,
 
but that's not the truth,
 
and of course a so-called infinite chaos can't be a good excuse in order to submit to any sort of dictatorship neither employers nor working class.
 
Ancient Mu's the mother land of humankind, first land of man that's why the first home sapines's named "Adamu",
 
Anunnaki's very first landing destination's the main continent of Mu in order to mind gold
 
because that was the exact location with the largest gold reserves on earth back then,
 
then they took the species named homo erectus and bred a human hybrid from their own DNA,
 
they helped the first man directly to buid a highly advanced civilization which's similar to their original one on The planet of Nibirıu,
 
and thus the first civilization of man on Earth had been born.
 
Lord Enlil (El)'s not happy with the situation however, because this advanced civilization and the knowledge of man's a serious obsticle for human race to be exploited and used as slaves in those gold mines,
 
therefore he decided to reset the counter and create an artificial mege-tsunami worldwide named as Noah's Flood
 
The main continent of Mu sank into the ocean but some of it's colonies such as Crete island, civilisation Minoan,Santorini, Rodos and Sardinia Islands etc. had survived the flood,
 
the island of Madagascar's just a small piece of land remaining from Mu and "Lemurs Of Madagascar "are genuine animal species left behind from "Mu",
 
and infact the residental places on those islands in nested circles shape forms're all sort of structered fashion designs of the ancient times specifically
 
because thats the original shape of the capital of Mu and Anunnaki's Nibiru.
 
Mars is the very first planet occupied by Anunnaki before Earth
 
and Atlantis was the first ancient holy place directly built by Anunnaki on Mars,
 
unfortunately when the knowledge of Mu Civilisation had been orally transferred to Plato by some ancient Egyptian hi priests they also had told him about the story of Atlantis and Anunnaki and probably he was just confused.
 
Bu gün işe gitmek için uyandım ve kısa sürede gittim tek yapmak gereken henüz yeni güncellediğim 4 boyutlu yazılım içinde Vr gözlüğümü takıp sanal ofise girmekti,
 
çöp tenekesine kağıt fırlatabilir çekmeceleri karıştırabilir masama oturabilir ve sanal yazılım içinde bulunan 2. bir ofis bilgisayarını boot edip çalışmaya başlayabilirdim, vay canına.
 
Bak sen şu işe 10 saniyede iş yerine varabilmek,masamda gerçekleştirilmesi gereken iş görevlerinin ayrıntılı bir dökümünü bulabilmek adeta oyun gibi işe koyulmak ve yine sanal ortamda hesabıma yatırılan maaşı ay sounda çekerek yine sanal olarak harcayabilmek ne güzel.
 
Geriye günün bol bir kısmını fiziksel egzersizlere ayırmak kalıyor çünkü bunu yapmassam kısa sürde sağlığım bozulacak.
 
Şeytan kaosta gizlidir aslında ve işte Lanetin ilahisi:
 
Sizleri beynimin kıvrımları arasında bir tura davet ediyorum.
 
İnişli çıkışlı eğlenceli bir turdur bu.
 
ban solağım meaning gelişmiş bir beyin sağ yarım küresi ve vasat bir sol küre.
 
Zeka çokta önemli değil zekidir işini yapar işinde başarılıdır vs.
 
Ama sanat üretmek için yazar olmak için vs. duyumsamak gerek işte bu duygusal zekadır ve önemsenmesi gereken de odur işte,
 
her neyse işimize bakalım evet bu beyin bir şeyi başarabiliyor oda kaotik kafa karıştırıcı nesnel objektif veya subjektif verilerden somut analizler ve sentezler ile sezgileri de işin içine katarak doğruyu ayırt edebiliyor.
 
Bir çok kez Dinsel inançsal görüşler tezler veya reel dogmalar ile oldukça radikal sol tam terste gibi gözükenlerin birbirleriyle ilginç şekilde örtüştüklerini görürsünüz,
 
keza meshepel ve dinsel dünya görüşleri içinde de bu paralellik mevcut,
 
nedeni basit,şeytan oldukça kurnazdır ve kafa karıştırmak konusunda üstattır.
 
Doğruların içini yanlışlar ve yanlışların içini doğrularla doldurmak onun uzmanlık alanı,
 
peki ya sizin beyniniz nasıl?
 
Bu ayrımları yapabilecek yeterlilikte mi?
 
Hep derdim dedim ve diyeceğim,tek başına salt doğruya ulaşmak hiç bir ideolojik teolojik veya bir başka doktrin ile mümkün değildir.
 
Sizi kurtaracak olan sadece derin sezgisel bir sentez ve analiz yeteneği olabilir.
 
İdeolojik anlamda gerçek Faşizm içinde bile bir takım doğrular bulmak mümkündür,mesela elit ve okumuş işinin ehli bir kesimin yönetim kademelerine hakim olması gerekliliği tezini ileri sürer
 
bu fikir bana yanlış gelmiyor,ekonomi işini bir sütçüye emanet etmek yerine ekonomi uzmanına emanet et diyor yani.
 
Tüm tarih boyunca bana göre gerçekleşmiş en vahim, en üzücü ve bana en çok dokunan olay kuşkusuz İskenderiye kütüphanesinin yakılması hadisesidir.
 
İşte tarihimizin bir noktadan sonraki karanlığı, bilinmezleri,Mu ve Atlantis gibi konulardaki somut veri eksikleri,yeterli kanıt olmaması ve kadim uygarlıkların marifetlerinin bizlere aktarılamamış olmasının yegane nedeni bu akıl almaz kültür ve bilgi katliamıdır.
 
Bunu kimin yaptığı çokta önemli değil,
 
Müslümanlara Hz. Ömer'e maledenler olduğu gibi tam tersi katoliklere de maleden tarihçiler vardır fakat esas önemli olan kim yapmış olursa olsun bu sonuçtan doğan sefaletin sabit olması.
 
O gün ben orada idim yaşananlardan size bir miktar alıntılamalıyım değilmi?
 
örneğin söz gelimi o gün ilginç bir olay olmuştu.
 
Yakıcı ve kavurucu güneş yetmezmiş gibi birde her tarafı kaplayan alevler çıtırdayan odun ve papirüs sesleri arasından fırlayan ter içindeki üstü başı kapkara zifir olmuş asker hızla komutanına koştu ve:
 
-evet
 
-Komutanım çok garip bir gelişme var
 
-Nedir
 
-Herşeyi yaktık ama ruloların içinden 3 farklı cisim bir patlama ile dışarı fırladı.
 
-e
 
-Onlar nedir bilmiyoruz ince levha gibi bir şeyler diğer belgeler gibi bükülebiliyorlar katlanabiliyorlar çok ince bir demirden yapılmış gibiler kıvrılıp bükülebiliyorlar ama bırakır bırakmaz eski hallerine dönüyorlar, en tuhafı o cisimleri birtürlü yakmayı başaramadık.
 
-Nasıl yani
 
-Yani yanmıyorlar efendim üstelik kesilip biçilemiyorlar,üzerlerinde tepindik yapmadığımız kalmadı nafile.
 
-Allah Allah getir bakayım bir tanesini çocuğum.
 
-Olur efendim
 
Hırslı biçimde eline aldığı cisme baktı, buda ne idi böyle incecik kağıt mı kumaş mı demir mi ne olduğu belirsiz bir maddeden,neredeyse gözleri güneş ışında kör edecek kadar ışıldayıp parlayan,üzerinde bir takım semboller ve oldukça tanıdık sembollerle ama farklı bir dilde yazı kabartmalarının olduğu bu cisim.
 
Birdenbire cisim ile oynarken garip bir çınlama sesi eşliğinde cisim mavimsi pembe renk alarak görünüm değiştiriri saydam bir camımsı maddeye dönüşür ve sonra üzerinde bir takım canlanmalar ve görüntüler oluşur Cisim adeta canlı ve organik gibidir, adeta bir bilinci vardır.
 
Büyük bir korkuya kapılan komutan cismi can havliyle bağırarak elinden güçlü bir refleks ile öyle bir uzağa fırlatır ki cisim en az 40 metre ötede tozlu kumların arasında 40 takla atar
 
fakat yine zarar görmeden ve yanlamasına dikine vaziyette elinizle koysanız beceremeyeceğiniz şekilde durur (diğer bir deyişle murphy genel yasaları o dönemde de farklı değildir)
 
o sırada komutanın arkasındaki askerlerin ötesinde bir ses dalgası yayılır,
 
"Malumunuz üzere tüketici mahkemeleri ve Yargıtay kararları uyarınca, kredi kartlarından yıllık üyelik aidatı tahsil edilmesinin haksız şart niteliğinde olduğu ve geriye dönük olarak on yıl boyunca talep edilebileceği sabit olmuştur".
 
-Buda ne be,kim ne diyor nece bu,kim diyor.
 
Bilmedikleri ise adeta içi çe geçen balon köpükleri misali,paralel evrenlerin zaman zaman çarpışmasından doğan ve bizim hayalet,in veya cin veya cin'imsi sandığımız gerçeklerin yansımalarıdır
 
ve işte öyle bir şey
işte öyle bir şeyyy işte öyle bir şey şey şey.
 
 
-ŞEYTAN İŞİ BU, LANETTİR BU
 
-Korkmayın efendim bir şey olmadı sonuçta,
 
-Bu ucube cismi diğerleri ile birlikte hemen yerin yedi kat dibine gömdürün,görevi güvenilir birine verin,sadece kendi bildiği bir yere götürüp gömsün ama dönüşte onu da öldürün.
 
-Emredersiniz efendim.
 
Bu sıcakta epey mesafe yürümüştüm,ayağıma batan çalılar çıngıraklıyılan fısıltıları,hayvan leşleri,cırcır böceği sesleri,olası taş altında gizlenen akrepler,yakıcı güneş susuzluğum ve ben. (maalesef yanıma yeterince su almamışım.)
 
Ben bir idealistmiyim? Bana verilen görevi hakkı ile,laiki ile yerine getirmelimiyim?
 
-Ve evet, yoksa ben delimiyim?
 
- Yo değilim.
 
-Benden bu garip,hafif ne olduğunu bilmediğim ve ne olabileceği hakkında en ufak bir fikir sahibi olmadığım garip cismi sadece benim bileceğim bir uzak diyara gömmemi istediler değilmi.
 
-Ama neden? neki bu?
 
Fakat bana neki, neyse ne,ben işime bakayım değilmi sayın seyirciler.
 
Hah,havasını alacak komutan neyse ki konuşmaları şans eseri duydum
 
Rabbim benim yanımda ve beni koruyor,kellemi alacaklarmış,peki ne uğruna bu gömeceğim zımbırtının yerini kimse bilmesin diye, şeytan işiymiş, musallatmış büyü malzemesiymiş, nereden biliyorsun peki?
 
Sanıyormusunuz ki ben şu anda gömü yeri arıyorum muhahahah ben sadece kaçıyorum.
 
Sizden uzaklara kaçıyorum şerefsizler.
 
Ve bu cismi de ne yapacağımı biliyorum,onu yanımda götüreceğim belli ki değerli bir şey ve iyi para edecektir çarşılarda.
 
O Sırada önündeki yamacın ardından bir ışık silsilesi belirir ve silsilenin içinde bir karanlık.
 
Asker daha ne olduğunu anlamadan içeri çekilir ve alien gemi uzaklaşır.
 
-Ne bu niye,aldınız bunu.
 
-Faşistmi?
 
-Hayır
 
-E nedir?
 
O bir zavallı askerdi ve atalarımızın ilk deneyi olan Mu ana karası uygarlığının geliştirdiği bir el bilgisayarı ve veri depolayıcısını yaktıkları kütüphanede tesadüfen ele geçirerek şeytan işi olarak nitelendirip buna gömdürmek istediler.
 
Netekim kaçıyor idi ve satacaktı bunu.
 
-Yani bir koleksiyonumuz var biliyorsun bu genetik yapının ilk ama en başarılı uygarlığının son aşamalarında geliştirdikleri bir antika cihazdır bu,
 
bizim için önem taşır,neden elden ele dolaşsın,kalsın bizde bu askeri de belki hybrid nesil projesinde kullanırız,yabana gitmez atmayız.
 
- İyi iyi güzel maşallah.
 
6 parmaklı homonoid gülümsedi, ve gemi uzaklaşıp gitti ufukta.
 
İşte bu bir lanettir.
 
İllaki olağanüstü bilgiler bir şekilde yok olacak ve biz hep sezdiğimiz metafizik değerleri biliyor ama ispatlayamıyor duruma düşeceğiz.
 
İşte bu kitapta bir ilahidir.
 
Lanetin ilahisi....
 
Bu diyarda hiç bir şey yok, mucize bekleme, fazla renk umm, her şey tekdüzedir, sürprizlere yer yok ,genel geçer kurallar,hep aynı şeyler,kin nefret ve acımasızlık,burası boş,burası ölü, burası karanlık.
 
Google çalışanına bir mail atmam gerekiyordu bende attım ve aramızdaki iletişim şu şekildeydi:
 
-Ben Çöp kutumdan yanlışlıkla sildiğim dosyayı geri istiyorum o mail'i bana tekrar yollarmısınız?
 
Cevap:
Mail'inizi çöp kutunuzda aramanızı öneririm
 
Hehe ve bu hanım İrlanda'da Google'da çalışıyor ve anlama kabiliyei dehşet
 
 
Bu tür durumlar çoktur,anlama özürlü kişilerle muhatap olmak zorunda kalır işinizi halledebilmek için bin dereden su getirirsiniz.
 
Bu da bu gezegenin cilvelerinden biridir işte katlanmak zorundasınız.
 
Duygusal,zayıd veyüksek libido kişilik
=periyodik,kronik mutsuzluk,olası genç yaşta ölüm.
 
Duygusal+zayıf+yüksek Libido+vizyonist,hayalperest
=merhametli+aşk insanı
 
Sanatçı+gizemli ve özgür ruh
= Olası madde bağımlılıkları+İsyankar ve asi ruh
 
Uyumsuz,mevcut toplum düzenini kabul etmeyen, anenevi değerleri benimsemeyen yenilikçi,devrimci,revizyonist
 
maceracı...
 
Jupiter ve Pluto bir araya gelince
herşeye muhalefe, herşeye karşı
 
kanlı ay tutulmasından sonra ve önce
 
özgür bırak beni
ve bırakma...
 
Bölüm 8
 
Ruhlar Yön gösterir:
Ruhlar yön verir, yol gösterirler yakınlarına, akrabalarına, bu dünyadaki yoldaşlarına,onlar kulaklara sessizce fısıldayan kudrete sahipler,
 
tamamen terkedip gittiler sanmayın sizleri, algılayamadığınız boyutlarından gizlice müdahele ederler yaşamınıza,sizi kollayıp gözetmeye,korumaya devam ederler, doğru olan bir düşünceyi aklınıza getiriverirler,yani aklınızı olumlu yönde manupule edebilirler,
 
başınıza gelebilecek kötü bir hadiseden sakınmanızı sağlarlar güçleri yettiğince,elverdiğince,ruhlar kendi mutlu dünyalarında bu dünyadan sevdiklerine rehberlik ederler sessizce, ışık tutarlar geleceğe.
 
Onların ortamında, bizim algı kapasitemiz dışında kalan yalıtılmış o boyutta zaman kavramı olmadığından geçmiş ve gelecek birdir,
 
o nedenle onlar bizim geçmişimizi ve geleceğimizi aynı çizgide okuyabilirler ve böylece büyüklerimiz kendi kapasiteleri el verdiği ölçüde bizlere yardım etmeye çalışırlar, onların dünyasından bizimkine uzanan ışık kapısından süzülerek.
 
Birazda dünyayı kurtaralım:
 
Bilinmelidirki her türlü devrim için fırsatlar ve şartlar genellikle bir kez olasıdır.
 
Çinde veya Rusya'da nereye bakarsanız bakın devrimler yapıldığında süreç monarşik idi ve başta krallar,imparatorlar vardı.
 
Bizim ülkemiz için bu süreç kuşkusuz kurtuluş savaşı sırasında idi,başta yine padişah vardı ve sistem monarşi idi.
 
Yani iyi bir fırsat,fakat Kemalist devrim ile yetinildi.
 
Bu tür fırsatlar zor ele geçer,bir kere demokratik yaşama geçildikten sonra artık devrim mevrim hikaye ancak demokratik yoldan başa gelirsiniz ve Fransadaki veya İngilteredeki gibi sözde işçi partileri veya sosyalist partiler ile sözde solu deneyimlersiniz.
 
Marks ve Engelsin en büyük hatası dinler ile araların mesafe koymak oldu.
 
Bunu yapmayabilirlerdi ve devrim sonrası süreçte sindirterek ve hazmettirerek bu işi rayına oturtaiblirlerdi.
 
Büyük halk kitlelerini kaybetmek veya karşına almak sana bir şey kazandırmaz.
 
Sonuçta senin devrimini yapacak olanda elindeki kazması küreği ile köylüdür,işçidir,halktır.
 
Evet şimdi boşverin şu takvim ve saate bir bakalım 7 ocak 2013 saat 10.51 a.m gösteriyor hani 21 aralık 2012'de maya takvimi uyarınca kıyamet kopacaktı,bakın yaşam sürüyor,
 
Saat vede tarihe baktık çünkü sizin bu gün ve şu dakikada ne yaptığınızı sorgulamanızı istiyorum,geriye dönüp hatırlamaya çalışın,hatırladınız mı?
 
Güzel işte bende o anda bu satırları yazıyor idim:)
 
Şimdi geleceğe doğru yolculuğa çıkalım ve İzmir Çankaya'da konumlanmış bir şirkete gidelim.
 
Kapıda şöyle yazmaktadır:
 
Geçici olarak ölümü deneyimleyin.
 
Alt başlıklar:
 
Bİr süreliğine gerçek ölüm deneyimini yaşayın,hiç bir risk yok tamamen güvenilir dr. larımız ve “bilmem ne” belgeli profosyone kadromuz falan filan işte
 
Ve sonra uyandırılıp günlük yaşamınıza geri dönün.
 
Deneyimlerini çevreniz ile paylaşın hatta facebook’ta paylaşın “bakın şu kadar saat ölü kaldım ve şunları şunları deneyimledim vs.”
Fiyat listesi de var ve bakıyoruz:
-20 dakika %75 neredeyse ölü vaziyette ve geri dönüş ücreti 120 bitcoin.
 
-?
 
-45 dakika tam ölü vaziyette hayatla bağlarınız kopuk ve geri dönüşte çiçekli ve kokteyli karşılama + yaşama dönüş partisi,toplam ücret 320 bitcoin.
-daha seçenekler var menüde ama saymayalım.
İçeri yöneliyorum ve gözlüklü tipik sekreter ile söyleşiyorum .
 
Beni tipik zorlama müşteri karşılama gülüşü ile karşılıyor.
 
-Buyrun nasıl yarımcı olabilirim,ölmeye mi geldiniz?
 
-indirim iskonto var mı? kaç taksit?
 
-Kartınız nedir?
 
-Diamond var birde City kart.
 
-"Diamond 6 City kart 12 taksit vade farksız bitcoin ödemesi alıyoruz.
 
-Geri dönememe riski var mı mortlamayalım bu yaşta?
 
-yüzde sıfır risk, programımıza yüzbinden fazla kişi kişi katıldı bir kişi bile ölmedi tamamen güvenlirdir vs. vs.,sertifikalarımız ve özenle yetiştirilmiş diplomalı ekibimizle hizmenitinizdeyiz efendim.
 
-Hımm,peki yaşananlar ortak deneyimler mi neler oluyormuş diğer tarafta mesela?
 
-Genelde aynı şeyler anlatılıyor ben henüz deneyimlemedim para biriktiriyorum ama inanın fırsatım olur olmaz deneyimleyeceğim.
 
Örneğin beyaz bir tünele giriyor ve inanılmaz huzur verici bir ışığa yöneliyor sonrasında 3 boyut dışı bir ortamda özgürce ve ışık hızının üzerinde istediğiniz yöne hareket ediyormuşsunuz,anlatılanlar hep bu ortak payda da kimisi o ışık için güneş diyor, ama yıldız diyen de var arada.
-Vay canına uçuyor millet resmen ne günlere geldik bu günleri de mi görecektir.
 
-Daha neler neler göreceğiz.
 
-Doğrudur
 
-Evet kayıt yapalım mı randevu sistemimiz var.
 
-Şimdi ben hangisini seçeyim, promosyon falan yok mu ya çok pahallı bu fiyatlar:(
 
-Bence 30 dakika tam ölü ve dönüşte üzüm suyu alın Diamond kartınıza 12 taksit hemde!
 
-Neden üzüm suyu ama?
 
-Kızılay'da kan vermiyoruz ki kan yapsın?
 
-Siz bilirsiniz, üzüm suyu iyidir ama, (zoraki sırıtıyor yine)
 
-Şunu kırmızı şarap yapabilir miyiz?
 
-Müdürüme sormam lazım
 
-Sor bakalım
 
-havada bir x çizdi ve hologram açıldı.
 
-evet?
 
-Efendim bir müşterimiz üzüm sulu kampanyamız kırmızı şaraplı olsa olur mu diye soruyor aynı fiyattan.
 
-olur ama bizden çevresine söz etmesi kaydıyla (sırıtıyor)
 
-ederiz.
 
-Ok.
Kartımı uzatıyorum kartım işaret parmağımın derisi altında görünmeyen bir çip doku
 
yüzeye dokunuyorum ve işlem tamam.
 
-Sİzi önümüzdeki çarşamba öğleden sonra 13.30'da bekliyoruz efendim.
 
Neyse uzatmayalım o gün geliyor ve gidiyoruz,beni bir odaya alıp anadan doğma soyunmamı istiyorlar.
 
-Garip şeffaf parlak ince kumaş bir elbise giyiyorum elbisemin bazı yerlerine kablosuz şeffaf elektrotlar yerleştiriliyor hafif bir ses, sanki vızıldama şeklinde, göz kapaklarım kapanıyor ve gerisi boş.
 
-Uyandığımda sanki yeni uyumuşum gibiydi zamanın nasıl aktığını anlayamadım hatta zaman yok gibiydi fakat gerçekten de resmen odanın tavanından uzanmış yatsn bedenimi izledim.
 
Sözü edilen tünel ve beyaz ışığı bende gördüm ve ışığı geçince büyük bir hızla çok kısa süreli bir kontrolsüzlük ve sonrasında kontrolü ele alıyorsunuz güzel bir deneyim, güneşe doğru çekilirken geri döndürüldüm.
 
-Dışarı çıktığımda hava daha bir soğumuş gibiydi hızlı adımlarla hemen karşıda gördüğüm kafe'ye yöneliyorum.
 
Çay iyi geldi içimi ısıttı şimdi diğer hedefime gitme planları yapıyorum çok uzak değil orası da yeni geliştirdikleri bir sistemin her yere reklamını vermişlerdi.
 
Vucudunuz'un o andaki haliyle bir sağlık backup’ı(yedeklemesi) alabiliyor ve sizin için saklıyorlarmış.
 
Bir iyileştirme yok mevcut hastalıklarınız var ise onlarla beraber ancak genetik backup alınabiliyor fakat gelecekte başka yeni hastalıklarınız oluşur ise bu genetik kodlama dijital backup'ı ile geriye dönüş yapabiliyorsunuz.
 
Veya gençleşmek amacıyla yaşlandıkça dönebilirsiniz.
 
Çayın parasını ödeyip yola çıkıyorum ve kapıdan girdiğimde içeride sadece bir kişi vardı.
 
-Buyrun
-Backup için geldim.
-Bana bir forma uzatarak doldurmamı istedi koridordaki koltuğa kurulup eğilir vaziyette alçak masada formu doldurmaya çalışıyorum,
 
form bir dijital form elbette ve parmağımla gerekli boşluklara tıklayarak dijital kalem veya sanal klavye seçeneklerinden biriyle dolduruyorum .
 
Sorulardan biri dikkatimi çekti bugün daha önce gittiğim yerle ilgili, o geçici ölüm deneyimi programına daha önce katılıp katılmadığımı soruyor ,
 
oldukça meşkul görüne kadına dönerek soruyorum:
 
-Bu 7 No’lu soru ne amaçla?
 
-Daha önce o programa katılmış kişilerin genetik yedeğinin alınamadığını deneyimledik.
 
-Nasıl?
 
-Yani orada her neler oluyor ise bizim sistemleri kitliyor ve bir türlü
genetik yedekleme yapamıyoruz .
 
-E Katıldıysak ne olacak?
 
Diye soruyorum hayal kırıklığıyla
 
-Maalesef o zaman şimdilik size işlem yapamayız fakat üzerinde çalışıyorlar,durumunuz öyle ise formunuzdaki iletişim bilgilerinizden sorun hallolduğunda size geri dönüş yapılacaktır .
 
-Açıkçası daha bugün yaptım o işi, hatta şimdi oradan geliyorum.
 
Kadın belli ki bozuntuya vermemeye çalışarak ve yüz mimiklerini kontrol ederek devam ediyor:
 
-Olsun siz formu yinede tümüyle doldurun ve iletişim bilgilerinizi eksiksiz girin size geri döneceğiz.
 
-Kendimi adeta iş başvurusu yapıyor gibi hissediyorum ister istemez.
 
-Denileni yapıyor ve kapıdan çıkıp gidiyorum,yolda bir sigara yaktım soğuk iliklerime kadar işledi üstelik nemli bir soğu, hay allah işe bak keşke ilk buraya gelseydim diye düşünüyorum
 
ve ayrıca önceki yer bana neden bu durumdan bahsetmedi ki bilmiyor olamazlar en azından uyarmalı idiler gidip sorsam mı acaba.
 
Fakat gözüm yemiyor ve yorgunlukta çöktü eve yöneliyorum.
 
-Bu sabah kendimi çokta iyi hissetmiyorum dün o sokaklarda soğuk kaptım belkide, başım ağrıyor
 
Mutfakta dolabı açıp biraz süt içmeye çalışıyorum ve çayımı alıyorum .
 
Hologram pc’im de haberlere bakıyorum 3 boyutlu çok gerçekçi görüntüler evimin duvarlarından süzülerek odamı dolduruyor ve geri gidiyor .
 
Derken iletişim görseli açıldı dün gittiğim ikinci yerdeki kadın hatta
 
-Buyrun
 
-Beyefendi günaydın
 
Günaydın buyrun?
 
-Şirketimiz üst yönetimi dün bizden önce gittiğiniz *** şirketini dava etmeye karar verdi.
 
-Öylemi
 
-Evet
 
-Beni neden aradınız?
 
-Bize son gelen kişisiniz sizi bu konuda sanırız uyarmamışlar dı diğer potansiyel müşterilerimizi de uyarmamışlar.
 
-Evet uyarmamışlar dı gerçekten
 
-Tanıklık yaparmısınız bu konuda
 
-Tanıklık mı?
 
-Evet Mahkemede onların aleyhine bizim lehimize tanıklık yaparsanız sorun hallolduğunda şirketimiz size Backup’ınızı ücretsiz yapacak.
 
-Ciddi mi
 
-Evet:)
 
-Peki o zaman olur .
 
-Mahkeme sunucusuna evden hologram olarak bağlanacaksınız size gerekli talimatlar bildirilecektir,sisteminiz açık olmalıdır,
 
-Anladım tamam.
 
“1.5 Ay Sonra”
 
-Yaşlı ve ağırbaşlı beyaz saçları,gözlükleri ve objektif haliyle hakim hanımefendi gözlüklerinin altından salonumda bana bakıyor,lütfen ayağa kalkın
-buyrun
-*** şirketine giderek geçici ölüm deneyimlediniz mi?
-Evet
-Size deney öncesinde genetik yedekleme işleminin bu deney sonrasında yapılamayacağı bilgisi verildi mi?
-Verilmedi
-Teşekkürler iyi günler
 
-Bu kadar mı?
 
-Kendini aşmak en azından 4. boyuta ulaşmaktır, eterik bedenle kontrollü yolculuktur.
 
-Sonra?
 
-Cevap gelmeden hologram kapanıyor
 
Doğrusu bu kadar kısa süreceğini tahmin etmemiştim,daha önce tanıklık yapmadım hiç, bir çok soru ummuştum fakat oldukça kısa sürdü,neyse .
 
Her kim olayları tek taraftan ve tek kaynaktan takip ediyor ise bence o kişi tam olarak aydın değildir.
 
Her kim madalyonun analizini yapmak adına madalyonun tek yüzüne bakıyor ise o kişi aydın değildir.
 
İdeolojisi ne olur ise olsun sadece o ideolojinin sınırlarında yayın yapan basını takip ederek yolun geliş tarafındaki görüş ve değerlendirmeleri incelemeyen kişi aydın değildir.
 
Ufukları geniş değildir dar görüşlü ve bağnazdır.
 
Akıllı bir zat her görüşü dinleyip sentezleyebilen,dünyayı tek renk görmeyen ve olguları derinlemesine süzmeye çalışan kişidir.
 
Provokosyonlara kolayca alet olan ,fanatik ve çabuk karar verilen kişilerle yollara çıkmayınız.
 
 
 
Yazabileceğim çok şey var fakat yazmıyorum, evet çok şey var aslında, yaratıcılığımın sınırları yok
 
fakat yazmıyorum gerçekten tam anlamıyla yazıyormuyum?
 
 
Cevabım Hayır! fakat neden?
 
Çünkü bu gezegenin atmosferine güvenmiyorum, okuyacak olanın algı kapasitesine güvenmiyorum, nice hikayeler var kafamda evet, fakat yazmıyorum.
 
Matrix'in yada Kafkanın şatosunun çevresinde gezerken birden farkedilmiş yada herşeyi farketmiş bir kaçak misali tüm tiyatro perdesinin ardını görebilmiş biri gibisinden,
 
oyunun sonunu getirmiş batan güneşi son kez izlemiş ve artık oynamak istemeyen bir çocuğun ruh haline benzer biçimd,
 
zaman zaman 3 boyutlu çevrenin duvarlarından sıçrayarak aşıyor ve ardına bakıyorum,
 
sadece kendimin değil dedemin, anneannemin, atalaramın ve ayrıca rezonans içinde bulunduğu bir çok eski ruhun anılarının dünyalarında zaman yolculuklarına çıkıyorum,
 
o dünyaların yapısal koşullarını, eşya dokularını hatta özgün kokularını ve ezgilerini dahi yaşıyor,duyuyor ve hissedebiliyorum
 
işte bu bir sıçrama oluyor sonra tekrar yere düşüyor ve sadece duvarı görüyoru, dinlenip gücümü toplayınca merakla tekrar sıçrıyor olan biteni, varlığı ve yokluğu daha net görmeye çalışıyorum.
 
"Venüs Projes"i türünden projeler bile ilk bakışta hoş gözükmesine rağmen, bir çok konuda aslında ortak düşündüğüm proje yaratıcıları dahi bir şeyleri kaçırıyorlar gibiydi işin ilginç tarafı
 
birden bire salt faşizm'e rahatlıkla dönüşmeye açık sistematik,simetrik ve obsesif bir proje
 
iyi niyetinden şüphe duymuyor ve altında yatan mükemmel teknik dehayı taktir ediyorum
 
ama bence teknik detayların içinde boğuluyorlar ve mühendisliğin o kuru,duyguları göz ardı eden matematik ruhu içinde değerlendirmelerde bulunmaktan kendilerini alamıyorlar.
 
Sevgili dostum yemyeşil bir çevre içinde çevre ile tamamen uyumlu modern yapılarla (gördüğüm tam olarak bu değildi) bilgisayarların karar verdiği ve böylece hata payının en aza indirgendiği bir dünya geçmişte benim de düşlerimden biriydi
 
 
halen de öyle ne var ki bu proje başka şey duygular başka, örneğin o konformist tiyatrolardan birinde başlayacak ucuz bir pop konserini bangır bangır dinlemek istemem ve dinliyorsam benim açımdan aslında hiç birşey değişmemiştir
 
bu tür projeleri mutlaka kendi lehine çevirmek isteyecek, kar elde etme aracı olarak kullanmaya çalışacak olan o kötü niyetin doğuştan kaynaklanmadığını veya genlerle ilgisi olduğunu aslında sadece kaynaklarla ilgili çevresel ve sosyopolitik olduğunu söylemekte ne yazıkki doğru değil
 
niyeti tetikleyen çevresel koşullar vardır evet ama tek başına değil "natural born xx" gibisinden özdeyişlerin hatta şarkıların türemesine doğal olarak yol açan ne ise işin ucu oradadır,
 
kıt kaynakların yerini bolluk aldığında artık kötü niyet ortadan kalkar gibisinden bir tez hiçbir psikosomatik hastalık doğuştan değil çevresel ve genetiktir demeye benzer
 
ama ne yazık ki sadece babası şizofren olduğu için şizofren olan ve şizofren doğan, dünyaya zaten öyle gelen bir çok hasta var
 
ayrıca sadece bugün için, şimdilik, iyi niyetli, yetim hakkı gerçekten yemeyecek kimselerin politikacı olmasını düşleyebilmek anlaşılır bi rşey ama onları kimler seçecek?
 
O dürüst erdemli insanlar seçilseler dahi nereye kadar gitmelerine izin verilecek?
 
İzin verirlermi?
 
Neden herşey bu kadar yanlış.
 
İyi niyetin tukaka ilan edildiği bu gezegen, değerli olanın değerinin bilinemediği bu gezegen de misafir olmuş peygamberlerden biri resmen idam edildi, katledildi.
 
Düşünebiliyormusun bizim için buradaydı, olanı biteni özetledi, ve bunu kendini feda ederek yaptı, kendini kurban verdi,bunun anlamını tam olarak anlayamayan çok,ben ise anlayanlardan biriyim.
 
Venüs projesine dönelim,belkide yeni dünya düzeni konsepti tamda budur işte, yeni bir Atlantis evet,
 
yapısal konsept birebir "Atlantis" ve "Mu" kopyas, belkide uzak geçmişte Sodom, Pompei ve benzeri felaketler aslında Mu ile ve Atlantis ile başlamıştır
 
belki bir izdüşümüdür belkide anı tazelemek, insan bilinçaltında atalarının geçmişini perdelemek, yada belki Mu farklı idi Atlantis Mu'nun bir alternatifi bir muhalefeti idi
 
Mu ile ilgili hislerim oldukça pozitif.
 
Belkide Mu eski dünya idi (Britanya imparatorluğu başta Avrupa imparatorlukları ve sömürgeleri) ve Atlantis yeni Dünya (bugünki ABD),
 
kimbilir belkide Atlantis ilk "The New World Order" denemesi idi,
 
zaten arkeolojik kazılar Atlantis'in aslında global bir yapı olduğunu ortaya koymaktadır,
 
Ege denizindeki santorini adası ve girit'te Atlantis'in kapsamındadır, o zamanlar henüz karla kaplı olmayan Antartika'da ve Atlantis okyanusundaki bazı adalar'da,kapadokya'da ve hatta elbette antik mısır uygarlığı bile,
 
bildiğiniz gibi Piri Reis haritası son derece keskin doğrulukta dır ve daha da eski daha başka birtakım antik haritalar'a dayanmaktadır, peki bu bilginin kaynağı nedir?
 
Bu batık kıtaların varlığının bilimsel anlamda reddedilişinin anatema'sı mutlaka konuyla ilgilidir,
 
nede olsa bilim de onların hizmetinde.
 
Yani "Yeni Dünya Düzeni" düşleyenlerin.
 
Demek ilk başarısız denemenin bir tekrarı arzulanıyor hemde birebir denizde ve ayrıca karada peki sizce oda batacak mı?
 
Batıran kim?
 
Bu deneme de geçmişinin kaderine boyun eğecek mi?
 
Titanik gemisi veya Satürn roketi gibi gibi bir meydan okumamı?
 
Gnostik bir meydan okuma, inanç değil pozitif bilgi temelli ibadet.
 
Viyana şehri gibi çemberlerle dönüp duran yapıların orta göbeğindeki o komplex nedir?
 
cimnastik merkezi ve sinemamı?
 
Yoksa hiyerarşinin tepesi mi?
 
Yoksa galaktik Anne'nin bir çağrışımı veya taklidimi?
 
Adı üzerinde Venüs - (Aphrodite) projesi, daya insanlara Aphrodisias'ı ve uyut,
 
merkezi medya,daya insanlara yalanı dolanı magazini ve yozlaşmışlığı ve uyut,
 
gerçeklerle yalanları, doğru olanla olmayanı şeytanca bir biçimde kaynaştır,
 
kaynaştır ki birbirinden ayırmak güçleşsin,düzgünü boz, doğruyu eğir.
 
Eğer gerçekten yeni bir şeyler olacak ise kadim geçmişin bir taklit tekrarı değil fakat öncelikle iyi niyet ve sevgi, sezgisel derinlik ve yükseklik içeren birşeyler olsun.
 
Derinlik ve Yükseklik, galaktikAnne'ye yaklaşmak!
 
Evet Atlantis Mu'nun bir kolonisi idi ve kısmen bugünün Amerika Birleşik Devletleri,eski dünyanın karşısında yeni dünya idi,
 
bilimsel bilgi ile yönetilen üst düzey teknolojisi ile Luciferian doktrinde bir kıta.
 
Yeni Dünya Düzeni,yeni dünya ülkesi Amerika Birleşik Devleleri'ni tüm dünya geneline yayma ve uygulama politikasıdır.
 
Ama İyi niyetli bir biçimde değil.
 
Faşist bir tarzda,kimbilir.
 
Belkide Amerika kıtası'da bir gün sular altında kalacaktır henüz daha o proje hayata geçemeden.
 
Antik Mısır Uygarlığı, Yunan ve Roma uygarlıkları Atlantis'ten kadim izler taşıdılar,
 
hem mimari hem de ezoterik anlamda bir takipçi oldular,
 
batık kıtalardan kalan az sayıda kesin bilgi İskenderiye kütüphanesi ile birlikte yok oldu.
 
Amerika Birleşik Devletleri aslında Eski dünya ülkeleri gibi Hristiyan temeller üzerine kuruldu ama daha işin başında Avrupa'dan Amerika'ya göç eden bir kısım Mason locaları üyeleri sayesinde yeni bür dünya ülkesine dönüştürüldü,
 
Aynı Atlantis gibi bilimsel bilgi temel alınarak ve Luciferian doktrin ile.
 
Mimari anlamda antik Mısır Yunan ve Roma izleri taşıyan yapılar inşa ettiler.
 
Baş kentleri Washington böyledir.
 
Uzaylı bilgisi barındıran jeopolitik düzlemde kasıtlı oluşumlar (doğu yakası şehirlerinin düz bir çizgide dizilmesi ve 3 Giza piramidinin yan yana Orion kemeri yıldızlarına yönelik bakması benzerlikleri gibisinden) düzenlediler.
 
Gezegenimizin patron ülkesi, süper güç haline geldiler, bir önceki geçici süper güç ve Atlantis varisi 3. Reich'in, hitler Almanyasının bilimsel kaynaklarını,beyinlerini,dehalarını ithal ederek (Project Paperclip) onun üzerine daha akılcı ve uyumlu bir yenisini inşa ettiler.
 
Gerçekten bir yakası Atlantik okyanusuna bakan yepyeni yeni bir Atlantis doğdu,ama tam olarak değil,
 
Özgürlük heykel'i İsis ana'yı, Sirius yıldızını ve Venüs'ü, Artemis ana'yı simgeler.
 
birebir oluşum ise Yeni Dünya Düzeni ile birlikte gelecektir.
 
Tüm Dünya Bir Amerika, Tüm Dünya bir Atlantis,
 
kadim Mu'ya Güneş'e İsa'ya iyi niyet'e,masumiyet'e Adonay'a Aldebaran baba'ya elveda,
 
ve tümüyle Ay'a Ay ışığına karanlığın gizemine,ürpertisine,gecenin huzuruna ve seszizliğine,ezoterik bilgiye,telepatik iletişim'e insan üstünde bulunacak yeni paranormal yeteneklere
 
üstün teknolojiye ve haz arayışına bir merhaba.
 
 
ama bu kez batmamak, batırılmamak için bilmediğim, göremediğim çeşitli önlemler alarak olsa gerek
 
(geçmiş tecrübelrde yola çıkarak) yoksa bunu atlayacak kadar ahmak olabilirlermi,
 
belkide inanmıyorlar ama ben inanıyorum ilki battı ise ve sonrası da battı ise devamı da elbet batacaktır.
 
Fakat içerisinde çinde istenmeyen bir şeyler de barındırıyor olmalı ki izin verilmiyor,
 
ben albümümüzde kısaca bu durumu şöyle isimlendirmiştim:
 
(Sunset In The Mud)
 
Horus'un gözü herşeyi görmelidir, hiçbir şey kaçamamalıdır o gözden,
 
ancak o zaman eksik kalan piramit tamamlanmış olacaktır,
 
kablosuz ağlar, çipler ,kameralar,kızıl ötesi ve teknoloji, dijital kimlikler paranın ortadan kalkması artık herşey'in kayıt altına alınabilmiş olması ve kimsenin vergi ödemekten kaçamaması bahane edilerek alında tam bir otoriter denetim sağlanacaktır.
 
Horus ve yardımcısı kuzeni yer altı tanrısı köpek başlı Anubis el ele negatif madde dünyayı yönetir.
 
peki gözün arka kapısı nedir nereye bakar en derinde?
 
şeytan?
 
insanı varetmiş, toprağa ekmiş olan uzaylılara?
 
belki her ikisi de?
 
Belkide insan'dan üzerine düşen görevi tam olarak yapması umulmaktadır, nihai görevini tamamlamasını, ve işte gizli bilgi dedikleri belkide tamda budur:)
 
Negatif tarafa yakın olanların tercihi daha çok ateizm'i yaygınlaştırmaktır (her ateist negatif çalışır demiyorum dikkat!)
 
böylece ahirete inanmayan bir toplum öngörülür,yani salt maddeye,toprağa inanan, yeryüzünü cennet kılan ve ölümle noktalanan kemik ve et ile sınırlı bir reankarnasyon kısır döngüsü,
 
sonsuza dek sürmesi beklenen, tümden gelen bir devrimci anlayış yerine tüme varan reformlardır beklentileri,
 
çevrecilik,feminizm,vejeteryenlık, gay hakları vs. ama çizgiyi geçmeden, tek tek, ayrı ayrı ele alınarak, ayrı ayrı paketlenmiş tüketilmeyi bekleyen hazır başlıklar halinde,
 
burjuvazi sınırları içerisinde kalarak, o çerçeve dışına taşmadan:),
 
toplumsal algı yönetimi kontrolünde pazarlanırlar.
 
Sadece gönül bağıyla Tanrıya bağlanmak isteyen bektaşi kültürü benzeri" deistler" ise aslında bilmeden İsa'nın çizgisinde güneşe doğru yürümektedirler.
 
Bir mısır Firavunu ayrıca Mu'ya ve güneş'e yürümek istemişti ve adı Akhenaton'du ama sonrasında tüm izleri,tüm anıları,ardında bıraktıkları, yozlaşmış mısır rahiplerince silinmeye ve yok edilmeye çalışılmıştı değil mi?
 
Evet Atlantis Ay idi ve Mu güneş!
 
Japonya'nın bayrağına miras kalmış o kadim güneş.
 
Hatırla,ve dedi ki İsa, "My kingdom is not of this world".
 
 
 
 
I think their keyword is "Addiction"
 
they want you to be addicted to almost everything except Rock 'N' Roll, lol,,
 
infact that was their basic marketing strategy since the beginning,
 
For isntance they want you to be addicted to smoking,because when you're addicted to a product specifically it's way more easier to sell you that very manufactured product,
 
in other words your addiction does guarantee the sales & marketing success of that specific product in a sense, you know,
 
For instance they want you to be addicted to Facebook,the social media and thus they 're able to track you, they can trace your existence easily,
 
they know who you are, they know exaclty what you think, they know what kind of a person you are,
 
basicly they want to know weather or not you're a potential threat to the system!
 
besides marketing process is easier through those social media platforms,
 
controlling and manupulating the masses is just a piece of cake,
 
they want you to be addicted to shopping, addicted to plastic credit cards, addicted to consuming products more and more and as much as possible,
 
addicted to fashion, addicted to celebrity culture, addicted to coke, addicted to coffee, addicted to fast food and junk food,
 
addicted to betting, addicted to gambling, so on so forth.
 
In short they want you to be a slave, a slave of the system precisely just as how it was thousands of years ago when the mankind had been forced to work
 
and their efforts and energy had been exploited in those gold mines,
 
just like how those African colored people once had been exposed to slave trade in both Europe and America in between 15 and 19th Centuries.
 
They don't want you to think,they don't want you to know things.
 
Of course we know The Bible story of Samson and Delilah from the old testament
 
but we also know that there's no difference between Zionism and Neo-Nazism idoologies
 
because both of those movements claim that their races are superior to other races
 
in other words both sides are racist and fascists,
 
those ultra-zionist hate groups and neo- nazi savages,
 
as far as we can see both sides are promoting just hate but no love
 
so no difference at all anyways.
 
Para kazanmayı bilmiyorum, çünkü özümde para kavramı olan bir doğaya ait değilim, burada hiçbir gücüm yok, aynı kriptonit kayaları üzerine atılıp hapsedilmiş bir Superman gibi:)
 
burada sözüm yok, çünkü tüm sözler zaten söylenmiş ve çoktan tükenmiş, burada hükmüm yok benim,tümüyle hükümsüzüm.
 
Artık Google android güncellemeleri, uygulama ikonları,arayüzler Google Drive upload'ları ve windows 10 uygulamaları bile renkle dolan tam bir çember şeklinde yuvarlayarak gerçekleşiyor,
 
pil tam dolu uyarısı amaçlı uygulamada seviye göstergesi yuvarlanarak ilerliyor ve tamamlanıyor,
 
windows 10 güncellemeleri aynı şekilde çağrışım yaratarak ve bilinçaltınızı hedefleyerek simgesel globalizm fikrine insanları alıştırmak amaçlanıyor.
 
Dolar üzerindeki yarım kalmış piramit'in üst bölümde yer alan her şey'i gören göz ile birleşerek tamamlanması mesajı.
 
Her şey o kadar karmaşık ve doğruyu yanıştan ayırmak o kadar güç ki böylesini ancak şeytanca bir kurgu başarabilirdi.
 
Komik bir örnek vereyim,Cadılık bir dereceye kadar gerçektir,elbette dokunulmasına ve cezalandırılmasına bende herkes gibi salt yobazlık gericilik olarak bakıyorum orası tartışılamaz,onlara dokunulamaz dokunulmamalıdır
 
fakat bazı kadınlar gerçekten belirli ölçüde cadıdır ve çeşitli negatif yeteneklere sahiptirler,
 
aralarında bir rütbe ve kıdem söz konusu olduğu bile söylenebilir sıradan bir aydın'a bunu söylediğinizde deli olduğunuzu düşünecektir veya cahil
 
oysa ilgisi yok,aura enerji ve şakra merkezleri gibi mevzularla ilintili konular sadece
 
aslında cahil olan kendisidir. biliniz ki tarih boyunca hiçbir isimlendirme, adlandırma, yersiz değildir, ardında gerçek bulunmayan mit, mitolojik hikaye anonim halk hikayesi de yoktur
 
ne tamamen doğrudur nede yanlış,şeytan hep ayrıntıda gizlidir ve gözleriniz yanlışı doğrudan ayırabilecek ölçüde keskin olmalıdır
 
işte o zaman gerçek bir aydınlanmadan söz edebilirsiniz:)
 
Bazen basit bir köy kırık-çıkık çısı kendi edindiği tecrübe ile derdinize çare olabilir,modern hastahane koşulların size sunamadığını sunabilir
 
veya bir alternatif tıp uygulamas olabilirı (bazen ülkeden ülkeye farkeden ileri tıp uygulamaları bile kendi kendine keşvedilir )
 
Örneğin kriyoterapi poliklinikleri ABD'de var bizde şu an için yok,oysa büyük ölçüde fıtık, benzeri ve başka birtakım eklem rahatsızlıkları tedavisinde başarılı uygulamalardır ve hatta bazılarında kendi kendine keşvedilebilmiş yöntemlerdir.
 
Well ı know all the stuff including a lot of technical details such as managing the softwares, and studio tasks,
 
rendering and processing the sound waves, tuning the amplificators, controlling the mixer channels, tuning the drum kids,
 
meausering and correction of the exact distances of microphones between amplificaters and instruments to avoid from unwanted disturbing resonants and similar sounds,
 
for instance vicious circle delays between microphones and pickups of the guitars on the stage and etc.
 
Let's talk about freedom, when a producer or film maker guy come up and says, hey listen buddy,we are up to a new production,
 
just working on a brand new film, so can you compose the soundtracks and the music?
 
I would say no,
 
but why?
 
because ı have to create my piece of artwork when ı got inspired only, i
 
 
f there's sparkle of inspiration then ı would do it at the exact time specifically when ı want and when ı need,
 
this is a choice of freedom
 
because ı'm not a factory machine man, because ı'm not a production, and hense ı's not gonna produce such artworks, you kno, ı don't like industries, and ı don't like fabricated mass productions.
 
Actually this's the exact main problem of that system
 
it's the disease of capitalism, they always intend to put everyone in a sort of race.
 
"Every piece of artwork is like a child to be born"
 
yes of course, ı agree, but the exact hight, weight, and body shape of that child should not be determined by the others
 
but only by myself, you know and ı don't like time and locality limitations either.
 
One thing is for sur, Music's a business of profound emotions ,deep feelings and freedom, you knoe, and every single composing is like a single stone thrown in the ocean.
 
On the other hand of course what Hollywood composers are doing is a highly professional and difficult way of business,but totally different from manistream custom music concept.
 
For instance, he is trying to compose a completely fitting correspondent soundtrack for a specific film scene by watching the texture of that single shot, or an action scene ,whatever.
 
Well that is pretty admirable way of a difficult and specific business ı have to admit, however it doesn't fit me well, lol
 
But if ı watch a movie randomly and then get an inspiration coincidentally that is fine with me, no problem lol.
 
Anarşism'e kısa bakış:
Aklıma gerçekten güzel bir şeyler geldi fakat kalkıp bu kitaba eklemeye üşendim daha sonra da unuttum gitti,
 
yani eklesem iyi olurmuş yinede hayıflanmayacağım çünkü bu yaşanmışlık, bu negatif deneyim bana aklıma gelen bana göre ilginç düşünceleri anında kitabıma eklemeyi yada en azından not almayı öğretti, yani belkide gelecekte daha önemli bir fikir bu vesile ile buraya eklenmiş olacak.
 
Bir aksilik olduğunda örneğin en basitinden bir şey kaybettiğimde "her insanın mutlaka yaşam sürecinde eni sonu kaybetmesi gereken şeyler vardır, böyle bir hata payı vardır,
 
aynı büyük marketlerin örneğin çalınan heba olan ürünler ve kasa kayıpları için ayırdıkları amortisman payları gibidir, o halde bu durum son derece doğaldır ve normal karşılanmalıdır,
 
o halde üzülecekte pek bir şey yoktur" şeklinde düşünerek durumu doğal karşılar ve bir çeşit Polyanna'cılık oynamaya çalışırım,
 
Peki bu eylem doğal doğa yasalarınla uyumlu olmaya çalışmak sanatımıdıy?
 
Yoksa tam tersine doğal doğa yasalarının (Murphy kanunları) neden sonuç ilişkisi içerisinde bizden beklediği üzülme ve kötü hissetme eylemini hiçe saymamız bakımından bir çeşit isyanmıdır?
 
Doğal doğa yasalarına bir başkaldırı ve protesto'mudur?
Unfortunately this golem is for real, this golem is responsible from all known world wars in the history of mankind,destructions,Pearl Harbor,9/11,
 
invasions,millions of death, this is not a game this is the most important problem of this world,
 
a masonic invasion, an ongoing outrages campain filled with pop music culture, pornographic promotion, and ignorance which has nothing to do with science or intellect as it's been claimed,
 
you know that,ı know that and ı believe sooner or later everybody will know the truth ,
 
this golem is "Standard Oil company" this golem is "Exxon" this golem is "Phillip Moris" this ugly ,disgusting golem has a name and it's "llluminati" or "666
 
if you'll but if you are a part of it of course you can not deal with it,ı totally understand that,
 
but at least mabe you could try not to support and promote it no more
 
ı'm sick of it, tired of their global degeneration and lies,
 
Mcdonalds everywhere ,Starbucks everywhere,they wanna put those goddamn microchips inside of us,
 
they intend to turn us to fucking slave robots! some sort of products,
 
Anarşizm ile Faşism arasındaki çizgi Delilik ile Dahilik arasındaki çizgi kadardır.
 
Belgesel ve film sitemde faşist Franco rejimine karşı geçmişte verilmiş Anarko -Komunist direnişi konu edinen "Libertarias" ve "Land Of Freedom" filmleri için yazdığım önsöze bir bakalım:
 
"Bu haft"Faşit Franco Cuntası"na karşı devrimci mücadele veren Anarşistleri(Liberterleri) konu edinen 1995 yapımı 2 film birden sunuyorum.
 
Bu mücadelede yer almış olan aydın kadınların erkeklerle birlikte mertçe omuz omuza savaştığını görüyoruz.
 
1936-39 Yıllaısı arasında gerçekleşmiş olan İspanya iç savaşında Faşist Franco yönetimine direnen insanlar daha sonra Katalonya bölgesinde Barcelona'da "CNT" örgütü kapsamında ve ayrıca Bask Batusuna bölgesinin bağımsızlığı için mücadele verenlerdir.
 
1959'da kurulmuş olan ve günümüzde bile halen var olan "ETA" örgütü kurucularıdır,
 
CNT anarşist daha doğrusu anarko komünist bir örgüt olmakla birlikte bask bölgesi ve ETA daha çok marksist-leninist bir çizgidedir ama elbette anarşist üyeleride vardı ve belki halen vardır.
 
"CNT" faşist Franco askeri darbesine yani diktasına en büyük direnişi iç savaşın sonlarına doğru Barcelona'da göstermiştir fakat ne yazıkki yenilmişlerdir, telefon santrelleri ve devlet radyosunu ele geçirdiler, anarşist radyo yayınları başlamıştı,
 
ingilizce olarak uluslararası düzeyde herkesi, tüm dünya işcilerini ve solcuları direnişe çağırdılar,
 
 
öyleki bu davet aynı 1960'larda The Mamas & The Papas grubu eski üyesi Scott Mckenzie'nin hippie gençliğini, çiçek çocuklarını yani bir anlamda pasifist anarşistleri şarkısında San Francisco'ya davet etmesine benziyordu,"If you're going to San Francisco Be sure to wear some flowers in your hair If you're going to San Francisco You're gonna meet some gentle people there" fakat elde çiçekler yerine silahlar, pasifist anlayış yerine aktivism vardr ve bence bariz tek fark bu idi:) .
 
Uluslararası düzeyde bir çok farklı ülkeden aktivis,katılımcı onlarla birlikte direndiler,
 
Almanlar, İngilizler,İtalyanlar, kollektivist anlayış, ortak mülkiyet temelli bir anlayış kısa süre içinde olsa devreye sokulabildi ve mükemmel şekilde yürüdü,
 
insanlar gönüllü olarak yardımlaştılar, hiçbir emir komuta zinciri ve yönetici sınıf olmadan yaşamlarını sürdürdüler, para ortadan kalktı, ihtiyacı olan ihtiyaçlarını ortak halk sandıklardan ve yardımlardan karşıladılar, birlikte yemekler yendi, şarkılar söylendi bütün dünya ütopik, mantıksız ve işlemez denen anarşist yaşam biçiminin 4x4 şekilde yürüyebildiğini ve işleyebildiğini görmüş oldu,
 
yeter ki çoğunluk aynı çizgide durabilsin,aynı iyi niyete ve anlayışa sahip olsun
 
"kötülük, devlet kavramından ve sömürüden doğar,doğduğunda henüz bir bebekken kimse kötü değildir" şeklinde bir anlayıştı onlarınki.
 
Peki neden yenildiler,çünkü Stalin'ci çizgide duran diğer solcular onları sattı,
 
o sırada zaten bolşevikler anarşistleri hedef tahtasına oturtmuştu bile, bolşeviklere göre anarşistler sözde küçük burjuvazinin bir başka formu idiler ve yok edilmeleri gerekirdi, onlarla olmaktansa kapitalistler ile ve Franco faşist diktası ile aynı çizgide olmayı tercih ettiler ve bu nedenle tarihi Barcelona direnişi çöktü.
 
19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın erken dönemleri bir çok farklı ülkede Anarşism'in yükselişine tanıklık etmiştir bir çok olay yaşandı buna ABD'de dahil,
 
bir "John Baez" şarkısına konu olan Sacco& Vanzetti'yi hatırlayın ne yazık ki tümüyle masum oldukları halde acımasızca idam edildiler.
 
Yani adeta bir uzun deneme girişimleri süreci tekrar tekrar sahneye konmak istendi ama farklı nedenlerle bir türlü olamadı,
 
en büyük nedenlerden biri kafaları karıştıran ve yönlendiren menşevik ve bolşevik hareketleri ve komünist Sovyet modelinin haksız biçimde ön plana çıkışıdır,
 
sözde sosyalist özünde faşist Stalin diktası ise bu engelin tuzu biberidir.
 
Anarşism "başta bir belirleyici, yön veren yönetici sınıf ile birlikte sosyal düzen anlayışı sanki daha gerçekçi ve ayakları yere basan bir düzen anlayışıdır" şeklinde yanıltıcı bir propagandaya kurban olmuştur bile diyebiliriz,
 
oysa hiç alakası yoktur sosyalizm ne derece gerçekçiyse ortak mülkiyet ve sınıfsız toplum anlayışına dayalı anarko-komünist model o derece gerçek ve pratiği olan uygulanabilir bir modeldir,üstelik halen siyasal tarih boyunca tam olarak kitlesel bazda ve metropoller bazında denenmemiş,sınanmamış yegane modeldir aslında,
 
Metropol, şehir yaşamı ve anarşist ideoloji ne derece uyumludur o ayrı bir tartışma konusu:)
Anarşism'in ne olduğunu bilmeyen de çok nedeni kavram kargaşası ve genelde kaos kavramı yerine kullanılıyor olması ayrıca 12 eylül döneminden kalan bir cahillikle Politik kişilikler ve bazı Yöneticilerde her çıkan isyana veya ayaklanmaya bu adı yakıştırıyorlar hatta bazen "terörist" kavramı ile karıştırılıyor.
 
Her Anarşist terörirst değildir terörirt olan Anarşistler'de vardır tıpkı Sosyalizmden veya sağcı kesimlerden de terörist örgütler olabilmesi gibidir,
 
yani özetle hayatında eline silah almamış bir çok anarşist vardır.
 
Ateist olanları olduğu gibi Tanrı'a iman edenleri ve Tanrıdan başka otorite tanımıyorum"diyenlerde vardır ki buna benzer bir cümleyi "Hz. İsa" da kullanmıştır.
 
Her Anarşist direnişçi de değildir Örneğin bazı Anarko-Pasifistler hayatlarında bir eyleme katılmış bile değildirler.
 
Aynı Diğer yaygın ideolojilerde olduğu gibi Anarşism'de fraksiyonlara, alt kollara ayrılır.
 
Yani Bir ağaç ise alt dalları budakları vardır.
 
Örneğin Anarko-Komunizm, Sosyal anarşizm, Bireyci Anarşism,Anarko-Pasifizm vs.
 
Anarşism günü geldiğinde doğal olarak birden ve kendiliğinden ortaya çıkması beklenen bir gelecek hareketidir,bir kıvılcım sonrası aynı anda ve eş zamanlı olarak bir çok farklı bölgede hatta ülkede başlaması muhtemel bir harekettir,
 
bulaşıcı şekilde hızla yayılması beklenir artık her türlü yönetim anlayışını ve ideolojik anlayışı denemiş, hepsinin nafile olduğunu görmüş ve ümidini yitirmiş bilinçli bir çoğunluğun eseri olabilir ancak ,
 
ve bu çoğunluk epeyce bir çoğunluktur halkların büyük bölümünü kapsamaktadı,
 
böyle bir durumda iyi niyet ağırlıklı toplumlar ve topluluklar olacağından kendiliğinde uzlaşı yöntemi ve kollektivist bilinç ile anarko-sendikalar, halk örgütlenmeleri yardımıyla yeni bir yaşam biçimi doğar, para yoktur, sömürü yoktur,ezen,emreden yoktur itaat yoktur, efendiler yoktur, kullanılan ve hor görülen yoktur.
 
O nedenler pasifizm ve etliye sütlüye karışmadan sadece doğru zamanı beklemek biletek başına bir çeşit anarşist eylem olarak görülebilir ve açıklanabilir.
 
Örneğin Büyük İskender'e o ünlü "Gölge etme başka ihsan istemem senden" yanıtını veren Dyojen bile bir bakımı anarşist olarak değerlendirilebilir.
 
Çarklar dönmeli yanlışlar yaşanmalı, her türlü politik görüş ve hatta savaş yöntemi bir bir deneyimlenmelidir önce, ve halklar,milletler tüm bu yaşananlardan dersler çıkarmalıdırlar,
 
insanlar her türlü tecrübeyi kazanmalı ve sonunda her türlü politik görüşün ve yönetim tarzının nafile olduğunu kavramalıdırlar
 
ve en sonunda çoğunluğun potansiyel anlamda makul ölçüde bilgili,aydın ve zeki aşamaya gelmesi ile birlikte kendiliğinden bir devrimsel hareket oluşacak ve hatta devrimsel bir mücadeleye bile gerek kalmayacaktır,
 
ortak mülkiyet anlayışı, iyi niyet,yardımlaşma ve en önemlisi uzlaşı ile doğal şekilde akan su zaten yatağını bulacaktır.
 
Burada gerekli olan tek şey zamandır, tecrübedir,, bilgi akışı ve evrimsel süreçtir, kendiliğinden doğal süreç sonucu olgunlaşan meyveler misali halklar,toplumlar, bireyler olgunlaşacaktır ve sonrada büyük devrim sadece bir defaya mahsus olmak üzere, tek yönlü ve geri dönüşsüz biçimde kalıcı şekilde gerçekleşecektir,
 
Köklü,sağlam temelli kalıcı, sürekli,kusursuz tek devrim şekli doğal süreç sonucu oluşan kendiliğinden devrimdir.
 
Dediğim gibi, aynı diğer ideolojilerde olduğu gibi mantığı tutarlılığı ve pekala pratiği vardır, yani söylendiği gibi kaos,karmaşa anlamına gelmemektedir ayrıca ütopik falanda değildir
 
gayet uygulanabilirliği vardır ve uygulanmıştır mesela "Paris Komün'ü" sırasında yer yerkısa vadeli olarak pratiği denenmiş ve gündelik yaşama uyarlanabilmiştir,
 
önceden bahsettiğim gibi Barcelona direnişi sırasında pratik yaşamda uygulanabilmiş ve çok güzel ve olumlu sonuçlar vermiştir
 
ancak uzun vadede ve makro ölçekte denenmişliği yoktur bir anlamda bakirdir ve o nedenle tüm diğer denenmiş ve tutmamış ideolojilerden(Sosyalizm,Faşizm,Kapitalizm,Sosyal Demokrasi,Milliyetçilik,Teokratik Din temellei yönetimler. vs.) değerlidir
 
ve geleceğin tek umududur. İster istemez bir gün gelecekte tüm haksızlıklar eşitsizlikler ve adaletsizliklerden dolayı patlak verecek ve kendiliğinden yayılacaktır.
 
Bir gün insanlar kim başa gelirse gelsin farketmiyor, kime oy atarsak atalım bir şey değişmiyor her başa gelen iktidar olan sadece cebini doldurmakla yemekle,hortumlamakla veya yakınlarına akrabalarına kıyak geçmekle meşkul demeye başlayacaklar.
 
Artık temsil edilmek istemiyorum,ben orjinal ,kimselere benzemeyen şahsuna munhasır bir bireyim,neden bir başkasına temsil hakkı vereyim?
 
Artık temsili demokrasiye inanmıyorum demeye başlayacaktır.
 
Bir gün insanlar yönetilmeksizin yaşayabilmelerinin mümkün olabileceğini kavrayacaklar, bunun için tek gerekenin ise iyi niyet kollektif girişim, kooperatiflere ve mübadeleye dayalı bir yaşam biçimi olduğunu anlayacaklar.
 
Siz aydınlar lütfen halk diliyle konuşun İşçi veya emekçi demek varken "Proleter" demeyin mesela.
Bırakın artık entellektüel söylemleri kendi çukurunuzda debelenmeyin açık ve net olun,meseleleri basitçe ve anlaşışır şekilde izah edin, örneğin okuması yazması olmayan bir köylü sizleri kolayca anlayabilsin.
 
Bu benim bir istirhamımdır."
 
Ben olsa olsa bireyci bir anarşistim bazen bir anarko-Nihilist, bazen hiçbiri ve hep dediğim gibi aslında sadece tek bir sıfat taşımayı seviyorum
 
"Bir Evrenli"
 
Bu arada şunu da eklemek isterim1850'li yılların sonu ve 1900'lerin başlarındaki o ardı ardına anarşist girişimler'den biri bile başarıya ulaşabilmiş olsaydı, ardından gelen o faşist ve otoriter düzenler, Nazi Almanya'sı Mussolini faşist italyası, Stalin vs. belki hiç olmayacaktı
 
çünkü her ülkeden çeşitli insanlar kollektif bilincin ne kadar güzel işlediğini hiçte söylendiği gibi hayal ürünü, bir rüyadan ibaret ve ütobik olmadığını, pek ala uygulanabilirliği ve pratiği olduğunu görecekler ve o faşist zihniyetlere destek vermeyecekler,oy atmayacaklar hatta belki hiç onları başa getirmeyeceklerdi
 
veya en azından yaşanan o büyük travmalar,şiddet,ızdırap,acı,kayıplar bu denli büyük olmayacaktı.
 
Bu önemli, şanssızlık mıdır, kadermidir,Şeytanının, kötünün zaferimidir?
 
Bilmiyorum.
 
Nererede çokluk orada kirlilik felsefesine oldum olası inanmışımdır.
 
Örneğin kalabalık bir restoran'a gidin ve görün,servis gecikir yemekler soğuk gelir her şey özensizdir, kalabalık bir plajda yüzmeye kalkın yosunlar,kola kutuları gazoz şişeleri gazeteler olmadık nesneler arasından sıyrılarak kirli sulardan bir an önce açığa ulaşmaya çalışırsınız,fakat kimselerin olmadığı güzel ıssız bir koysa temiz sahil ve denizin keyfini çıkarabilirsiniz.
 
Peki neden bir çok insan illede kalabalıklara karışmayı ister?
 
Yanlızlık o kişileri bunaltır çünkü bu insanlar başkalarına muhtaçtır gözlemlemek ve gözlemlenmek ihtiyacı hissederler bazen hava basmak,caka satmak birer gerçek ihtiyaçtır onlara yani özetle bir çeşit aciziyet diyelim.
 
Kalabalık bir sinemada filmi net izleyemessiniz önde bulunanlar görüntüyü engeller, konuşan,teliyle bir şeyler yapan fısıldaşan sesler konsantrasyonunuzu bozar
 
ben bugüne dek kalabalıkların işe yaradığı veya lehime olduğu bir duruma henüz rastlamadım .
 
Kalabalık bir kafede bile oturmak istemem ayrıca kalabalık şehirde beni boğuyor emekli olur olmaz kaş veya kalkan gibi bir yerlere kapağı atacağım,sessilik ,tarihi eserler,doğa deniz,mangal, balık keyfi.
 
 
İrade'den söz etmek istiyorum,
 
Yaşamımızı sürdürürken bir çok sorun yaşıyor ve yaşayacak olduğumuz gerçeğine karşın savunma duvarımız nedir?
 
Bir firewall gerekmezmi?
 
işte o irade olmalıdır,elbette sabır tuzu biberi olacaktır.
 
Mademki yaşam başlı başına bir savaş,sürekli bir devinim,evrensel genel geçer diyalektik bir süreç söz konusudur ve her birimiz zorunlu birer savaşçıyız,
 
o halde direnebilmek,direnç gösterebilmek ancak bilinçli ve planlı bir savunma mekanizması eşliğinde pratiğe geçirilebilir ve işte mekanizma İrade gücüdür.
 
Nefsimiz ile mücadeleden bahsediyoruz karşımıza çıkan şeytansı davetlere karşın ortaya koymamız gereken olgun,aklı başında tepkilerdir söz konusu olan,işte bu denli basit.
 
En basitinden örneğin Sağlıklı yaşam adına albenili,doymuş yağ oranı yüksek, sağlıksız ve oldukça lezetli gıda tüketim ürünlerinin çekiciliklerine ve reklamlarına direnebilmek,yani akdeniz mutfağı usulü beslenmede ısrar edebilmek,yine sağlıklı yaşam adına işleyen demir ışıldar misali hareketli olabilmek, egzersiz yapabilmek vs. işte bu denli basit,ama asla kolay değil.
 
Madem bu 3 boyutlu düzenin mantıksız görünen hatta komik bazı yasaları var,yani Murphy kanunları var aklımıza yatsın yada yatmasın uyum göstermek zorundayız
 
öyle ya bu deveyi güdecek veya bu diyardan göçüp gideceğiz,hoş eni sonu herkes göçüp gider gidecektir doğrudur ancak biz yenilmek istemiyoruz
 
Bir filozof aslında "intahar" diye bir olgu olmadığını,intihar etmiş gibi görünen ancak ölümünün ardında yatan gerçek nedenlerin o kişinin çevresine ve sosyal koşullarına bağlı olduğunu yani aslında özetle genellikle intahar eden kişilerin aslında cinayete kurban gittiklerini söylerdi,
 
Zor olanı seçeceğiz irade,sabır,direnç,amansızca yılmaksızın salt mücadele...
 
İrade bir tavırdır ancak koşullara bağlı olmalıdır şöyle ki planlı,programlı usulünce bir pratik dönüşüm süreci yaşamak ve bunu yavaşça ayağımız kayıp düşmeden yara bere almadan yapabilmek
 
oda ayrı bir hüner elbette,acele işe şeytan elbette karışır o halde bu irade tavrı,bu firewall gelişitirilirken acelede edilmemelidir:)
 
 
Ne mutlu Rab ile başbaşa kalabilmek için yanlızlığı seçebilme cesaretini kendinde bulan o isimsiz münzevi kahramanlara.
 
Madem ders çalışırken yere yanlışlıkla düşürülen bir kalem gidebildiği en kuytu ve uzak köşeyi seçer ve bu genel geçer böyledir o halde bizde bunun farkında olmalıyız ve o kalemi masa altında almaya çalışırken belimizi incitmemeliyiz veya kafamızı oraya buraya çarpmamalıyız
 
hatta neden kırtasiyeye gidip yeni bir kalem almayı seçmeyelim alt tarafı kaç paralık şey:) veya yedek bulundurmayalım, Onu o uzak,kuytu ,erişilemez bölgeden alacaksın diye kendini paralamaya değmez aslında.
 
Yağmurlu havada taksi aramak yerine işimiz acil değil ise evde oturmayı tercih etmeyi bilmeli ve üstelememeliyiz ve üstelik sinirlenmemeliyiz,keskin sirke küpüne zarar değilmi:)
 
yada aradığımız bir ürünü bulamıyoruz diye bir mağaza daha olmadı bir tane daha deneyip akşama kadar vakit kaybetmek ,endini yiyip bitirmek yerine karşımıza kendiliğinden çıkmasını bekleyebiliriz:)
 
Bu anlamsız evrensel düzene direnç ancak bu şekilde mümkün olabilir yani onunla inatlaşmamak çünkü yenilen kesinlikle biz oluruz:)
 
Peki bunca seçenek bunca alternatif ve tahrik niye. reklamlar,hızına yetişilemez bir teknoloji devinimi, daha bir ürünün taksitlerini öderken kaçınılmaz olarak acımasız rekabet ortamında ve agresif kapitalist bir düzende eski ve demode olma sonucu doğar.
 
Bir çok yiyecek içecek seçeneği,hiper marketleri albenili ambalajı parlak ıvır zıvırlar nedir bunlar?
 
Sistemin bu işte hiçmiş suçu yoktur?
 
Olmaz olurmu gerçek sırıtıyor işte iktisadi açıdan makro düzeyde mal ve hizmet arz ve talebi arasında hiçbir denge yok,olmadığı gün gibi aşikardır
 
olmuyor arkadaşım,yürümüyor arkadaşım işte görünen köy kılavuz mu ister bunca insanı doyurabilmek için bir çok gerekli imiş görünen çakma ihtiyaç ve ürün ortaya konulması gerekiyor
 
Adaletsiz pastanın koca bir dilimini 3-5 kişi kalan çok çok azını büyük kitleler paylaşmak zorunda ise ister istemez yapay ve sağlıksız beslenme tetiklenir.
 
Makro boyuttaki diğer bilindik malum sorunları yeterince yazar dile getiriyor ve bence yeterince değiniliyor ben kıyıda köşede kalmış pek kimsenin değinmediği meselelere değinmeyi tercih ediyorum
 
böylesi bana daha mantıklı gelmektedir.
 
Bir seçmen bir partiye niye oy verir?
 
Kendi sorunlarını dile getiriyordur,kendi dünya görüşünü yansıtıyordur ve kendini yakın hissediyordur dahası kendine benziyordur.
 
Şahsen ben beni temsil etme hakkını kimselere vermem zira oldukça Nevi şahsına münhasır bir zat-ı muhteremim dir ve ancak ben kendi kendimi temsil edebilirim kimsenin beni temsil edebileceğini falanda sanmıyorum.
 
Fakat bana benzeyen saçları neredeyse belinde bir rock müzisyeni eminim kendisine en azından benzer birilerini mecliste görmek istemektedir.
 
Peki varmı böyle biri mecliste? Hayır Hiç oldumu? Olmad, Neden?
 
Bilemiyorum %10 barajı vs. onlar ayrı sorunlar diyorum ki en azından herhangi bir parti en azından bizlere benzer bizlerin sorunlarını dile getiren ve bizleri anlayan birilerini aday gösterebilirdi neden olamıyor ki?
 
(Siyah Death T-Shirtli Bir metal müzisyeni veya dinleyicisini kastediyorum Çelik, falan değil yani)
 
Oysa rock dinleyen ve rock sever kesimler genellikle toplumların en zeki,en değerli ve kültürlü insanlarıdır.
 
Belkide sorun tüm dünyada genelde ayakların başları yönetiyor olmasıdır.
 
"Bak orada barış satılıyor, ama kim satın alıyor?"
(Megadeth)
 
Gerçekçi olmak istersen eğer şöyle etrafına bir bak,
 
 
Maalesef savaş her yerde oldu,oluyor ve hep olacak, nedeni basit insan saldırgan bir varlık bir 100 yıl için tüm insanları bu gezegenden çıkarabilseydik eğer ve kalabilseydi kendi başına yeterli bir süre için ekolojik denge kendi kendini yeniler ve herşey normalleşirdi .
 
Döndüğünde inanamazdın gözlerine,sorunu başka yerde arama sorun bizleriz istisnasız hepimiz ve tek tek birer ayrı sorun ve gözyaşıyız.
 
Bana hikaye anlatma arkadaş bu saatten sonra renkler belirgin ve net kirlilik ve yozlaşma her yerde.
 
Kimsenin net birşey anlamadığı entellektüel söylemlerle halk devrimleri yapmaya kalktılar çünkü derdi "bak ben biiyorum,ne çok biliyorum,söylemlerimle piyasa yapıyor, karı kız tavlıyorum"
 
Hepimiz ayrı birer sorunuz tek başına ve sizde solcu geçinen küçük burjuvalar ,tek derdi mangır olanlar,bana hikaye anlatma karnım tok benim.
 
Görebiliyorum çirkinliğinizi ve tiyatro perdesinin arka yüzünü.
Maliyeti ucu ,doyurmasına doyuran ama sağlıksız şekilde yavaşça öldüren gıdalar ortalığı kaplar .
 
Adaletsiz ve dengesiz teraziler,kör gözü görmeyen güya adalet anlayışlar, peki nereye kadar yürüyecek?
 
Elbette kendi içine çöküp devasa bir kara delik oluşturana dek ve geri kalan her şey'i sonra içine çekecektir,ışığı bile yutacaktır.
Ne zaman ki aslında özünde doğaya ait bir varlık olan insan topraktan çıplak ayağını kesti ve gri betonarme binaların yani bir zindanın içine kendini hapsetti,
 
Ne zaman ki insan özünden uzaklaşıp doğal olan yerine yapayı,suni olanı tercih etti,,
 
kendi bünyesine uymayan zoraki bir yaşam düzenini inşa etti ve tercih etti.
 
işte o zaman her şey karanlığa büründü!
 
Robotlar gibi sabah işe akşam eve gidip gelen ve özgür olduğunu zanneden insan yığınları.
 
Yıllar önce bir alışveriş merkezinde bir kasiyerin yaptığı işe şöyle bir baktım,biraz gözlemledim, bir ürünü alıyor oradan oraya geçiriyor ve sonra kasa ödemesi alıyor,içimden "bir robottan ne farkı var" diye sordum.
 
Hiçbir zeka ve yaratıcılık gerektirmeyen bir iş,bir robot koluda bu işi yapar ,programlanır ve çalışır veya bir yazılım bir bankamatik şeklinde pc vs.
 
hayli üzülmüştüm ve bir kaç yıl evvel bir hipermarket' öngörüm gerçekleşti,o market'e dokunmatik ekranları olan ve kredi kartı yada nakitle ödeme alan ayaklı ödeme noktaları konumlandırdılar ve ardından bu sistem, yaygınlaşmaya başladı,24 saat hizmet verebilir,yemek yemez asla da yorulmaz:)
 
Evet gerçekten,Kaçınılmaz bir realite,uzak gelecekte onlar tamamen sistemi devralabilirler zira maliyetsiz,bir sefer kurarsın ve uzun yıllar zahmetsizce ürünlerin ödemesini alır işi yapanda bizzat müşteridir kasiyere ne gerek:)
 
Peki insanlar ne iş yapacak?
 
demektesiniz belki, elbette klasik bir soru değil mi:)
 
Suçu sistemde aramak gerek,işi yokuşa süren ve bu kaçınılmaz sonu kendi kendine dayatan sistemde:)
 
Antropolojik ve arkeolojik çalışmalar kesin olarak kanıtlamıştır ki ne zaman insanoğlu hareketli ve göçebe avcı yaşam tarzından yerleşik daha modern gibi görünen çiftçi bir düzene geçmiştir,ekip biçmeye hareket etmemeye beton evler yapmaya ve hayvanlarla eti ve sütü için süreklilik arz eden bir yakın temasta bulunarak bir bakımı içi içe yaşamaya başlamıştır,
 
(yani kısaca besicilikten söz ediyorum) işte o zaman hayvandan insana geçen hastalıklar kendini göstermeye başlamış ve salgın hastalıklar birden bire hızla yayılarak türemeye başlamıştır.
 
Yerleşik düzen tarımcılık ve besicilik,evet sonucu pekte iyi olmadı:)
 
İşin doğrusu onlardan önceki hareketli ve avcı jenerasyonlar daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdüler,ilginç mi geldi?
 
Fakat doğru:)
 
 
Hegel'ci "Tez,Antitez,Sentez" çıkarımı güçlü bir hipotezdir.
 
Aslında aynı meseleler üzerinde geliştirilen birbirinden farklı her tez diğerinin aynı zamanda bir bakımı antitezi sayılabilir.
 
O halde birbirinden farklı 2 tez de sentezlenebilir ve bu durumda "Tez-Tez-Sentez" gibi bir sonuç ortaya çıkar,her ikisi birbirinin antitezi olduğuna göre doğrusal temelli Aristo mantığı açısından aynı zamanda "Antitez-Antitez-Sentez" durumu ayrıca ortaya çıkar .
 
Tüm ikitisadi-politik,ideolojik yaklaşımlar ve yaşama açılan felsefi pencereler tek başına su götürmez doğru olmayabilir,bu güçlü bir ihtimaldir doğrular ve yanlışlar barındırırlar dogmatik teolojik inançlar keza öyledir tüm bunların özgün bir sentezini kendine yontabilen biri aslında oldukça isabetli bir iş yapıyor demektir
 
fakat böyle kaç kişi var?
 
Böyle kaç kişiye rastladınız?
 
Madem şeytan ayrıntıda gizlidir o halde detaylara derinlemesine inmek gerekmezmi?
 
Hep derin düşünene ve derin düşünceye saldırırlar ne gerek var?
 
Sen mi kurtarakcaksın Dünyayı?
 
Kendini boşa yoruyorsun hiçbir şey değişmiyor, fazla düşünüyorsun arkadaşım vs. vs.
 
Sormak lazım bu kişilere sen düşünmez isen ben düşünmez isem sonra nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Pratiğe dökelim,faşizm'in içinde bile doğrular vardır tek başına hiçbir ideoloji insan doğasını tanımlamaya yetmez tek çare doğruları ve yanlışları birbirinden detaylı şekilde ayırabilen dogmatik bir zekadır .
 
Buna ihtiyaç vardır.
 
Septisizm,fazla şüphecilik,pasifizm ve nihilizm doğurur,fazla dogma peşinde koşmak ise dikta yaklaşımlar doğurur bunları da terazi, kefesinde bir dengeye oturtmak gerek .
 
Ne fazla şüpheci ve ne de fazla kendinden emin.
 
Gördüğüm herhangi bir obje bile gerçek mi doğrusu bilemiyorum, bundan emin değilim diyebiliriz,
 
onu alıp kafamıza vurabilir acıyı hissedebilir ve bu acının da bir yanılsama olduğunu düşünebiliriz,
 
klişe şekilde tüm evreni bir Matrix ortamı farzedip devasa bir makro yazılımın içinde dolanıp durmamızda elbette mümkün ama tüm bunlar la pratikte nereye varırız?
 
Bunca geçen zaman rağmen Helenistik dönemden bu yana felsefe halen bazı can alıcı soruların yanıtlarını verebilmiş değil, ya felsefe adına yapay şekilde vucut bulan bilim?
 
Maalesef hayır o da hedefi tutturamadı, peki hedef nedir?
 
Yaşamımızın amacı nedir ve neden varız?
 
Teolojide karşılığı varmıdır? Hayır yani misyon açısından hayır .
 
Günahlar ve sevaplar tanımlanıyor,gereklilikler anlatılıyor fakat neden varız sorusunun düzgün bir açıklamasına hiçbir yerde bulabilmek mümkün değil gibi.
 
Bu soru güncel bir bilmece olarak yoluna devam ediyor ve en azından benim açımdan bir adım mesafe bile alınabilmiş değil.
 
 
Şeklen herkes birbirine benzese idi,adil ve eşit olsaydı her şey, güzellik çirkinlik ruhta ve bilinç düzeyinde,duygusal zekada aransaydı
 
tüm değerler güzellikler işte Zeta guys, The Grays (Siriuslular) örneği fakat onlarda duygularını yitirmiş ve kollektif bir bilinçle yaşıyorlar
 
o kısmı kötü, asla, duygular yitirilmesin sadece şekil kaygısı ortadan kalksın isterdim,ve özgür olalım.
 
Erich Fromm anne ve babaların çocuklarını kullanmaya eğilimli olduklarını söylerdi.
 
Kızım şunu getir oğlum şunu götür vs. eğitim vermek yetiştirmek bahaneleri altında çocukların iş gücünden ücretsiz yararlanmak onları köle gibi çalıştırmak veya kullanmak.
 
Biz Ebeveynler olarak çocuklarımızın yeteneklerinden iş güçlerinden ve yardımlarından istifade etmek hakkına sahip değiliz.
 
Kendileri arzu eder ve işlerimizde bize yardımcı olmak isterlerse elbette mümkün ancak lütfen zorla ve istemedikleri halde onları köle gibi kullanmayalım.
 
Benim çocuğuma ne yapacağımdan veya nasıl yetiştireceğimden sana ne diyenlere şöyle bir itirazım var:
 
sizin çocuğunuz olmuş olması bir kimlik bir sıfat değildir ancak bir insan olması,olmaları en evrensel kimlikleridir ve her insan beni ilgilendirir.
 
-Evladım hadi bir zahmet ucundan tutuver şunu taşıyalım,
 
-Koca kız oldun hala ev işlerinde annene yardımcı olmuyorsun,
 
-Koca adam oldun yazın okulunda yok neden babana iş yerinde yardımcı olmuyorsun?
 
 
Olur yada olmaz onun bileceği iştir,onun seçimidir,olmak zorunda değildi, senin kölen hizmetçin hiç değil.
 
Artık uyan ölü,
çatlamış betonlu yolda yürü
kuraklık,bir damla su olmadığında içecek
evet o gün bir şeyler değişecek.
 
Bir eylem,bir pratik tutarlı felsefi çıkarımlara dayandırıldığında ve bir mantığa oturtulduğunda benim için anlamlı ve değerlidir.
 
Aynı tarzda bir eylem herhangi tutarlı bir doktrine dayanmadığın da ve tüketim toplumunun bir parçası olmaktan öteye gidemediğinde pratikte diğerinden farksız olmasına rağmen benim için anlamsız,ahlaksız ve değersizdir.
 
-Sahneye Beyaz Adam'ı Davet ediyorum hep birlikte alkışlayalım
 
-Ona Beyaz adam demek haksızlık o Beyaz Tanrı
 
Hoşgeldiniz efendim ne yapacağımızı nasıl yaşayacağımızı siz belirlersiniz değilmi?
-Elbette
-Siz bilirsiniz her şeyin en iyisini en doğrusunu
-Ben Bilirim
-Yeryüzündeki tüm çiçekler tek çeşit olsa ne hoş olurdu değil mi?
-Tabi Çok Güzel
-Neden?
-Düzenli ve temiz,idaresi sevki kolay ve masrafsız
-Hımm,herkes beyinsiz olsa nasıl olurdu?
-Hoş Olurdu
-Neden?
-Herkez bizden olmuş olurdu
-Neye inanayım?
Benim dinime hatta meshebime
-Neye tapayım?
-Ben neye taparsam ona tapacaksın
-Ahlak ölçütleri?
-Biz belirleriz
-vay canına
-?
-hırsızlık?
-Az miktarda çalmak günahtır çok çalarsan sevap olur aynı şekilde birilerini öldürmek günah,kitle katliamları sevaptır
-?
-Adına göre değişir
-Civciv kafası ısırırsan vahşi ve iğrençsin,naapalm bombası atıp bir kaç milyon halledebilirsen hoş ve tatlısın.
-Ne yiyip içelim?
Biz belirleri, ambalajlı modern ve hijyenik,güzel ve doğal üstelik o biçim?
-Ne biçim?
-Bilirsin işte
-Peki mesela sana tapsak nasıl olur beyaz adam?
-Haşaaa,Allah birdir
-:)
 
Sexüel farklılıklar eleştiri ve kınama konusu olamazlar, İnsan haklarına aykırıdır nice değerli düşünürlerimiz,sanatçılarımız mevcuttur Oscar Wilde'ler Freddie Mercury'ler hatta Büyük İskenderler:)
 
kimsenin haddinede değildir ancak maalesef belirtmeliyim ki bu durum doğalda değildir üremek adına tasarlanmış bir olgu olan cinsellik ana amacını doğal sürece aykırı biçimde yitirmemelidir.
 
Büyük İskender bir elinde silah bir elinde kitap olan bir komutandı hem güçlüydü hemde entellektüeldi.
 
Aydın olmak kendini ezdirmek veya ezik yaşamak anlamına gelmemelidir tersine aslında tahakküm düşmanlığı maalesef bazen kaba güç gerektirir.
 
 
Efradını cami ağyarını mani bir ifade tarzında yani karşılığı "Omni et solis definitum'" olacak biçimde "Friedrich Wilhelm Nietzsche" anlayışı kapsamında ve o sınırları aşmadan (yani ırksal anlamı olmadan) insan üstü'ne evrilecek olanı arıyoruz.
 
128 saatlik hiçliğin ortasında açık arazide bir ambient ve HD yağmur yada kar manzarasını kaydedip net'e yükleyen ve videoyu paylaşan adam video'nun sonlarına doğru aniden belirerek oldukça yüklü miktarda bir parayı sandık içinde define gibi gömmüş olsun
 
bunu video'da farkedip gömünün yerini tespit eden ilk şanslı kişiye bu parayı bağışlayacak,
 
örneğin o video kaydını oturup sonuna dek izleyecek kişinin zaten böylesi bir bağışı hakedebileceğini düşünmüş.,ve helal etmiş olsun peki ama bundan bize ne?
 
Daha önce bahsetmişmiydim anımsamıyorum film sitem kapanmıştı ve kişisel sitemde kaliteli film,belgesel,konser ve albümleri paylaşmaya devam ettim
 
2011 yılı sonunda başlamıştım çeşitli nedenlerle ünlü bir ABD'li film yönetmeninin site ilgisini çekmişti,isim vermeyeceğim ama bir ipucu olarak kurtlar ve vampirler diyeceğim
 
aslında bu hanım da çevresine sözedince bir çok ünlü Hollywood yıldızı da benim underground belgesel ve film sitemden haberdar olmuş oldular sonuçta,
 
bu arada bu sözünü ettiğim belgesel sitem'i ben hep ıssız,uçsuz bucaksız sahillere benzetmişimdir, pek kimse yok ziyaret eden ama bu durumun benim için bir sakıncası da yok,
 
ziyaretçileri olsun yada olmasın bence son derece sıra dışı ve özel bir site,ben sanki milyonlarca ziyaretçisi varmış gibi kabul ediyor ve yayınlarımda bu özeni koruyorum.
California'daki arkadaşlarla sadece benim anlayabileceğim dilden çeşitli göndermeler ve espirilerle filmlerin arasına yerleştirdikleri mesajlar vasıtasıyla bir çeşit iletişim içindeydik
 
benim espirili bir diller paylaştığım filmlere göndermelerde bulunuyorlardı aslında hep beraber gülüyorduk zaman zaman sanırım.
 
The historical ancient wars?
 
Well,that is a completely different story in terms of both philosophical ethics and epistemology,
 
for instance born of ancient civilizations,
 
the only thing what today's modern wars actually doing is to merely destruct everything but then forming nothing instead of that horrible debris which they left behind,
 
so big difference right?
 
 
Infact there is a popular single word for that situation named as "Zeitgeist",
 
and besides,of course in many ways it might ben an advantege to know how to defend yourself against faschism or an imminent threat or for instance an unexpected brutal attack against you,
 
Surely that sort of harmless talent would not make you an agressive fighter or a war symphysist right?
 
Lol infact there's no actual contradiction but just a lack of profound thinking.
 
 
Talking a bit of bullshit harmlessly,sometimes blah-blah or whatever is infact a basic civil right!,
 
and furthermore sometimes even necessary in terms of improving our imagination capacity, yeah!
 
 
Ein Sof
 
"Before he gave any shape to this world, before he produced no form, he was alone, without a form and without resemblance to anything else.
 
So how come his existence was before the creation?
 
Hence,it is forbidden to lend him any sort of form or similitude,
 
or it is not even possible to call him by his sacred name,
 
or trying to indicate him by a single letter,symbol or a single point...
 
Thereafter he had created the form of the heavenly man,
 
He used him as a chariot in order to descend,
 
and He had wished to be called this very form, with the sacred name "YHWH".
 
-Right but "he" word should be replaced by a "she"
 
and the real sacred name is not "YHWH" but "mother" actually.
 
"God so transcends human understanding as to be practically non-existent."
 
-Correct, but "God" word should be replaced by the word "Goddess", (holy Galactic Mother of the Universe).
 
-Neither sexless Dark matter" nor sexless "Ein sof" (non-duality) are both not the root of everything but sexless galactic mother.
 
The importance and meaning of the planet Saturn:
Commercialism,materialism,Greed,selfishness,perversion etc.
 
must leave his ezoteric place to planet Jupiter (wisdom,true knowledge,philosphy,art, etc.)
 
I mean in terms of esoteric interpretation,just as how originally it was in ancient times
 
and materialistic racism must be replaced by pure spiritualism according to the original ancient knowledge.
 
Bölüm 9 
 
So god created mankind in his own image
 
Genesis: 1:27
Geldik kitabımın büyük bölümünü oluşturacak olan ana bölüme,kişisel teorilerimi açıklayacağım,tezlerimi ortaya koyacağım ve bu kitabın esas amacını teşkil edecek olan bölüm.
 
Yani bu bölüm (esas, ana bölüm) biraz uzun olacak,
 
Ey Marduk,! sen ki tanrıyı oynadın, olmadığın oldun, kendini Enlil'in yerine koydun, onun gibi davrandın, onun gibi olmaya çalıştın,
 
Mars'ı sakladın Jupiter'i çaldın,savaşçı kimliğin ve azmin vardı ama sen hırsına yenik düştün,
 
kendini Babil'e tanrı yaptın yetmedi antik kadim Mısır'a tanrı oldun, güneş oldun, Ra oldun, Amon oldun,kutsal oğul oldun,İsa oldun,
 
ancak elbette sebebleri vardı babanın hakkı yenmişti ve aynı zamanda amcan olan Enlil'in haksızlıklarına tahammülsüzdün, bir intikam harareti kavurdu yüreğini,
 
Ey Marduk!, Sümer üzerine bereket yağmış öyle bir yağmur ki kuru sümer toprağının çorak küf kokusunu hoş bir yağmurlu toprak kokusuna çevirmiş,
 
öylesi bir bereket ne Babil toprağında bulunur Ne Mısır nede Hitit diyarında, her yere tanrı oldun ama Sümer'e değil, Eridu'ya hiç değil.
Tanrılar ve çocukları Nephilim'ler türlü ahlaksızlıklar yapıyorlar ve hizmetlerindeki insanoğluna olmayacak eziyetler ediyorlar kadınlarıyla ilişkiye giriyorlardı,
 
sonrasında huzursuzluk baş gösterdi kutsal tapınaktaki rahibe kadınlar'a örnek teşkil etmesi için örtünmelerini söylediler, bu bir çeşit akım yarattı, diğer bölge kadınları onları izledi, kadınları örtünmek zorunda hissettiler kendilerini.
Nietzche'nin üstün insanı, Hitler faşizmi'nin perde arkası ve özenilen tümüyle aslında Annunaki'dir
 
tüm bu fikir ve akımlara kaynaklık etmiştir iblis bile Anunnaki soyundandı,
 
insana üstünlüğü olduğu halde eşit kabul edilmeyi hazmedemedi, konsey'e ve anunnaki'ye baş kaldırdı, ardından kovuldu. ve Yeryüzünü mesken edindi.
 
Yapmaya çalıştıkları açık ve basit, Hitler zulmünden yakınırmış gibi gözüküp onun bir başka gelişmiş versiyonu olabilmek ne kadar sinsice,yılansı ve iğrenç
 
İnsanın kendilerine benzemesini isterler insan onlara yetişmelidir, kendini aşmalı chakira merkezlerini kullanmayı öğrenmeli, aynı onlar gibi telepatik yeteneklere ve dahasına kavuşmalıdır,
 
bunu sağlayabilmenin en kestirme yolu bir çeşit "Hunger Games" filmi gibi yapay ölümcül ve hızla yayılan bir hastalığı laboratuvar ortamında geliştirmek, çocuk aşısı gibi bir bahaneyle sinsizce ve gizlice yaymak ardından salgına çağrı olarak yeni dünya düzeni teklifini getirmek
 
ve bu arada hayatta kalma mücadelesi verecek olan insanoğlunun büyük kısmı yok olacak ve doğal olarak sadece en güçlüler hayatta kalacaktır,
 
işte yaşama tutunabilen bu en güçlüler hayatlarını sürdürmeye ve yeni dünya düzeninin bir parçası olmaya adaydırlar,
 
onlar gibi olabilecek kapasiteye sahip bu insanlar kendilerini aşabilecekler ve onların aralarına karışabileceklerdir.
 
Planları bence budur ve er yada geç hiç şüphesiz bu planı devreye sokacaklar,faşizm kelimesinin esas tam karşılığı işte ancak o zaman tam anlamıyla yürürlükte olabilecektir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Infact basicly Annunaki's first attempt to create an artificial live earth-like blue planet including conditions that support life was planet of Mars,
 
in other words the lost city of Atlantis was on Mars not on Earth lol,
 
however the subject highly advanced Martian civilization destroyed itself very likely as a result of a mega destructive nuclear war due to inevitable well known human problems (which still exist today here on earth)
 
such as greed,agressions,militancy,selfishness etc.
 
or mabe everything on the planet were just wiped out of a sudden caused by a gigantic astroid impact just like our "dinosaurs disappearance 65 million years ago" story who knows,
 
Afterwards their second attempt had taken place (the holy creation process) and our artifical but beautiful planet earth attached along with an artificial satellite named Moon (for spying&stalking purposes) had been born
 
and by the way,please believe me,actually Man walked on this planet millions of years ago but not definetely just a couple of some one hundred and thousand years.
 
Alhough they're an highly advenced civilization compared to us and their avarage life expextancy is far beyond us (like 400-500 years) still for today it's impossible for them to travel interstellar distances within a complete lifetime period of an extraterrestrial (but human like us) entity
 
therefore they have to wait for some 3600 years to be completed of their planet's one orbital journey, when it's close enough they jump to the earth by their mothership
 
but even though they don't have appropriate conditions in order to be able to shave in that ship,
 
therefore when they got here usually their beards are pretty long just as a Hermit's or mabe as much as "ZZ Top" Band members lol (remember Sumerian tablets?)
 
and ı'm pretty sure that they're all long haired as well,all bad-ass rocker dudes yeah.
 
Anyways, it's a good possibility that Isis Mary is their sun (The real one)
 
that's why we see Sirius star logo everywhere whereever we look (ı mean as a sign of them)indicating that they're the one in other words they're the real boss around here you know)
 
please note that Sirius is also an extremely important star which has a strong influence and power in terms of astrological effects on earth since very ancient times but that's another story.
 
 
When the subject comes to Those "grey aliens" well you know what? infact they are just like our greenish android guy lol
 
but of course a little bit "further tech" or mabe that rover "Curiosity" currently continuing missions to explore on Mars might be a sort of primitive version of those humonoids
 
essentially they are capable of controlling their ships remotely with their brains,
 
other words what we are talking about an integrated wireless but biological control mechanim via using their brains's synapsis as virtual ports,
 
can you imagine how advanced they are,these man-made entities have chackras just like us,
 
they know how to use their wide open third eye,they are able to communicate
telepathically mind to mind,
 
also they have hypnotic mind control and manipulation abilities etc.
 
however in the far future surely we will be able to manufacture similar biological humonoid life forms who have extreme artificial intelligence but still at the disposal of mankind
 
it's very likely that they will be highly intelligent robotic entities having a lack of common basic emotions (that's the difficult part by the way)
 
but apparently ther are acting collectively and also perfectly following orders,
 
Some of those Hollywood movie screenplay are inspired by thesede facts, for instance Terminator movie series and etc.
 
yesss,they are surely watching us!
 
since hundres of thounsand of years,
 
it's needless to say that it's a pretty ancient program.
 
Ok. check this out ,you know what, ı think one day there will be a term like "Virtual Border Security" meaning they will establish a virtual security force inorder to secure the virtual borders of the" Matrix",
 
heavens, gigantic virtual territories made of hologramic multi-dimensional environments filled with artificial tons of bytes memories and of course a dozen of pink lies, stuff like that.
 
 
 
When Annunaki had decided to start an artifical genetical engineering and manupulation process on Earth,firstly they had created a sql sort of database by choosing a various certain amount of the subject geniune dna pattern prototypes of the life forms originally belong to their world,
 
that explains why some people look alike almost as bros. physically, mentally and moreover even when they are acting and behaving in daily life.
Anyway you gotta be asking how the hell ı know all those stuff right? well ı think ı get all those information through mind to mind telephatic communication, or such similar way or somethingbelieve it or not your choice lol .
 
 
War,battles,fighting,weapons,bombs,violence,crime?
 
all of those terms are satanic
 
 
Peace,compassion,being sentimental,helpfulness,goodwill,smiling face?
 
you are belong to God
 
 
Arrogance,vanity, lord it over,ruthlesness,cruelty,greediness,hungary for power,malice,all sort of lies?
 
you are belong to Satan
 
 
humility,tolerance,sensibility,honesty,
 
you are belong to God
 
 
Numbness,inactivity junk foods,fast food,smoking,synthetic drugs?
 
all of those things are originated from Satan
 
 
Exercising, sport activities,hardworking,wealthy lifestlye,meditation?
 
all comes from God
 
 
Capitalism,monetary system,selfishness,The New World Order,money oriented society,worshipping material things?
 
are all belong to Satan
 
 
Free collectivism,sharing,equality,justice,knowledge,science?
 
these are all originated from God
 
 
Tyranny,dictatorship,totalitarianizm,fascizm,manupulation,management of perception,political engineering,monotype society,authority,imposition
 
are all come from Satan
 
 
Art,good music,slove,intellectual knowledge,natural things,reading,,knowing things,to be informed with the truth,,natural good foods,a lifestyle in harmony with nature,being natural,acting natural,dressing natural,enjoying your life
 
are all from God
 
 
fame,fashion,waywardness,recklesness,pop culture,idiotism,magazine,mainstream media,disinformation,sex without love,perversion,pornography,an artificial monotary lifestyle in cities ,Patroleum products,using old style energy sources,gas stations,factories harming the environment etc.
 
all comes from Satan
 
 
 
A modernized village sort of lifestyle,preference of natural energy sources,taking care of our environment and animals etc.
 
all comes from God
 
 
Freedom is from God
 
and ignorance is from Satan
 
 
Atlantis is moon
 
Mu is sun
 
 
 
"hate" you are Satan
 
and "love"surely you are God.
 
Ben ise sadece huzura kavuşmak istiyorum, yani evrensel anlamda,
 
hiçbir toplumsal vazifem yok benim.
 
Gerçek bir sanal yüzey mühendisliği,mükemmele yakın bir yazılım,içindekiler ise seçimsiz şekilde çaresizce varlıklarını sürdürüyorlar,
 
benim gibiler ise atmosferin dış kabuğuna dokunmaya cüret eden isyankarlar
 
ve işte o noktada insanlara göre delilik ama gerçeğe göre ise kaçış başlamaktadır.
durduğum nokta insanlar için anlaşılmaz ve normal dışı kabul edilen bir noktadır ve nokta.
 
Doğrumu peki?
 
Eğri ve doğru,dışı bir zikzak, o bile olabilir.
 
Galaktik Ana(9) ve dinlerin gizemli arka kapıları:
 
Zeki olanlar için oldukları söylenen, Museviliğin kabalacılık, Hristiyanlığın Thomas (gnostik) incilleri ve İslam'ın Mevleviliği,sufilik.
 
Yada Tibet öğretileri,uzakdoğu gizemi, aslında hiç farketmez,her biri bir okul,güzel bir okul ama hangi okuldan çıkarsan çık, yetişirsen yetiş sonuç aynı,
 
hepsi tek kapıya çıkar,evrensel erdemleri taşıdıktan ve Tanrı katına kabul edilebilecek seviyeye ulaştıktan sonra tekamülün sonra erer ve bir evrenli bilincine sahip olursun.
 
Artık alt kimliklerin önemi kalmaz,Türk,kürt müslüman hristiyan alevi sunni, cimbomlu fenerli, nede çok kimliği var insanların.
 
Ben tek bir kimliğe sahibim,bir evrenliyim ve hepsi o kadar.
 
Sınırlar kalktığında tümüyle din dil ırk ayırımı olmadan insanlar kardeşçe yaşamayı öğrenebildiklerinde ve dünya tek bir ülke olabildiğinde medeniyette gerçek anlamda yol alınmış olacaktır.
 
Sonsuz evrende diğer galaksilerdeki medeniyetlerle iletişim mümkün hale gelebilecek ve artık dünyalı ve ötesinde evrenli kimliği kabul görecektir.
 
Silahlar gereksizleşecek,yönetimler anlamsızlaşacak,üst bilinçteki insan üstünün yeni neslin ortak uzlaşı ve çabası ile seviye ilerleyecektir.
 
Her ne kadar doğanın kapitalist döngü ve içeriği bir dereceye kadar izin verecek olsa da şimdiden çok daha güzel ve anlamlısı mümkün görünüyor.
 
Çocukluğumdan beri yavaşça çekildiğim bilinç bana doğru ve yanlış gece ve gündüz haç ve ters haç erkek ve dişi gamalı haçın sağı solu pentagram'ın üst ve alt üçgeni ying&yang sembolünün siyah ve beyazı 9 sayısı ve tersi 6 sayısı Erkek güneş ve dişi ay, siyah ve beyaz didişen ve yenişemeyen 2 kedi,evrenin kalıcı dengesi başka?
 
sevgi ve nefret,hep derler Sevgi tanrıdır tanrı sevgidir peki ya o zaman şeytan nedir nefretten başka?
 
Hep derler kötülük olmadan iyiliğin değerini bilemeyiz ve artı ve eksi kutup olmadan ışık yanamaz asla.
 
Yada karanlık olmadan bilebilirmiydik aydınlığın güzelliğini vs.
 
işte demek istenen birbirlerine muhtaçlar ve ihtiyaç halindeler,iki tarafta gerekli iki tarafta görevini yapmakta o halde şeytanı suçlayamassın çünkü bir gereksinim ve ona kızamassın,içerleyemessin çünkü aslında sadece görevini yapmakta.
 
Ve o halde kusurlu insan kasmasa da olur kendini,özgürce de yaşayabilir doğaya ve başkalarına zarar vermeden,bu onun özgürlük alanı değilmidir?
 
Çokmu negatif bir düşünce? Belkide öyle:)
 
ve de artı ve eksi ,matematikte ki sıfır noktası yani hiçlik yani evrenin başlangıç noktası bir yanında artı sonsuz diğer yanında eksi sonsuz,gece ve gündüz karanlık ve aydınlık hepsi aynı şey.
 
Tanrı ve şeytan,evrensel denge denge denge...
 
Neden kötüyü melek sevgiyi tanrı yaptınız?
 
bu bir bütün. Ve elmanın 2 yarısı gibiler.
 
Siz ying&yang sembolünü yada pentagram'ı tam olarak anlamını kavramadan kolye yapanlar,veya yüzük, bilgiyi sembolleştiriyorsunuz ama ne anlıyosunuz?
 
Sadece kötünün içinde iyi iyinin içinde kötü barındığı şeklindeki kısır döngüyümü?
 
Kaos mudur?
 
Kaotik midir?
 
Tam olarak nedir aslında?
 
Bir olan tanrının iki yüzü,tura ve yazı.
 
Tümüyle Mu'nun güneş sembolü,Mu ana kara,Tanrının zaten bilinen 99 adının yanındaki o gizemli ad, evet o “Ana” dır.
 
Kainatın annesi.
 
Ataerkil toplum her ne kadar zorla onu “Baba” ya çevirmişse bile o anne.
 
 
Önemi yok okulların,her biri yöresel yemekler gibi kendine özgü,yarıştırtmayın kadim öğretileri ve maç kavgası yaptırtmayın.
 
Sonuç önemlidir Mevlana'nın saydığı 7 fazilet ne ise onlardır, amaç şekil değil, içerik önemlidir.
 
Nasıl,ne şekilde hangi görünüm ile ibadet ettiğin değil amaç fakat bunu aslında neden yaptığın esas olan.
 
"Tekkem hiç olmadı ben alaylıyım" misali:)
 
Bilmeden en kadim,en eski ve ilk din olan Ra- Mu dinine inanmışım farkında olmadan.
 
Sonradan Mısır'a giden ve orada kaybolan ardından astrolojiyle harmanlanarak farklı kisvelerle insanlığa sunulan aslında aynı yemek.
 
Tıpkı Mısır firavunlarından birinin bu bilgiye üstün körü ulaşması ve aynı ad altında fakat sadece sembolik önemini baz alarak yani içeriği atlayarak,güneş sembolünden yola çıkıp güneşin tanrı olduğu fikrine kapılarak bir dönem Mısır'da yaşatması gibi.
 
(Belkide atlamadı)
 
Ve ardından yeniden çok tanrılı paganizm'e dönüldü.
 
Aslında bence dinlerin tek amacı kişiyi erdem sahibi Ve tanrı mertebesine yakışır bir hale dönüştürebilmek olmalı idi.
 
Savaşlara,kıyamlara ve ilkelliğe neden olmak değil.
 
Tüm tek sayıların 1-3.5-7-9 ve tüm çift sayıların 2-4-6-8 iç toplamları 27 sayısını verir,27 kasım ve kadir gecesi doğdum.
 
27'nin iç toplamı ise 9'dur yani en tepedeki basamak.
 
Bitmeyen 5678.999999 ama hep 9 ve Hangi sayıyı 9 ile toplarsak toplayalım kendini verir 9+1=10 - 1+0=1
 
veya 9+2=11 ve 1+1= 2
 
veya ne ile çarparsak çarpalım 9 un katlarını yine 9 sayısı elde edilir,örneğin 9 çarpı 2 =18 ve 1+8=9
 
ve neye böler isek bölelim 9 sayısının altanlarını verir 9/2=4.5 ve 4+5 =9 gibi
 
sonsuza dek böyledir binom açılımında bile 3 3 3 ve 3 3 3'te 1 1 1 olarak açılır
 
yani sonsuza çıkar.
 
Atatürk kadim Mu'nun,onun kolonisi ve uzantısı Atlantis'in, 9 sayısının ve bir çok başka gizemin daha farkında olan bir önderdi ve kendisi de zaten bizzat bir inisiye dir.
 
Bir çok yaşama veda etmiş gizemli sanatçı Jim morrison Janis joplin John Lennon, Jımi hendrix(Benimle aynı gün doğumlu ve benim gibi solak) Son olarak Kurt Cobain ve bir kaç kişi daha bir anlamda Rock ekolünü yayma adına önderlik ettiler.
 
Bizler ortak bir dili konuşan ve paylaşan ruhlar gibiyiz.
 
Belkide "Diamond Head" bu gizemin başka bir kapısında durdu, ve Metallica'nın da sevdiklerinden olsa gerek cover yaparak yorumladıkları ve Dave Mustaine'in de sanırım sevdiği "Am ı Evil" adlı o şarkıda “27 everyone is nice” Diyecek kadar üstü örtülü mesajlar verdi.
 
Ama onlar işi tersten almışlar gibi.
 
İblis'e sembolik anlamda atfedilen meşhur"666" rakamının bile iç toplamı 18'dir ve 18'in içi toplamı da toplamı 9 eder,9 ayda doğarız ve 9 gezegenli bir ortamdayız.
 
Amerika'da '27 club' olarak bilinen efsaneden geriye ne kaldı.
 
"Dan Millman" ve bizde örneğin rahmetli Cenk Koray gibi yazarlar numarolojiyi açıklama gayretine girerek aslında Pisagor'un başlattığı sayıların gizemini ve aynı astroloji dekine benzer şekilde yaşam yolunda misyonumuzu belirleyen numarololojik anlamları açıklama yoluna gittiler,
 
fakat gün ay ve yıl toplamı ile belirledikleri bu standardın kimi insanda sadece doğduğu gün sayısının iç toplamı olduğunu bilmiyorlardı.
 
Bu işler biraz karışık gibi görünmektedir,aslına bakarsanız tarot ,astroloji,numeroloji ve mitoloji bir kutsal karenin dört kenarıdır.
 
Hepsinin tam bütünleyeni, karşılığı bir diğerinde mevcuttur ve aslında sadece birbirlerini tamamlarlar.
 
Led Zeppelin'in gizemli münzevi kartını albüm kapağı yapması, veya mesela bazı günümüz gothic rock grupları (Mesela Therion) veya Pink Floyd'un o kadim 1972 Pompei konseri
 
veya Eloy'un okyanus'u,hepsi aslında aynı şeyi anlatmaya çalışmaktadır.
 
Ama artık aydınlanıyoruz.
 
İç huzurumu bulmalıydım, mindere aynı Buda gibi bağdaş kurup bir ağacın altında sessizce ve gülümseyen bir eda ile evreni sentezleyerek içime akıtarak sonrada omu emerek doyuma ulaşabilirdim.
 
Ve işte alında cinsellik bile aslında bir bakımı böyledir, bana karşı geçmişte haksızlık eden herkesi kendimce affederdim,yükselirdim ve sonrasında negatif olan her şey çok uzaklarda kalırdı,
 
bence işte tanrıya ermek budur.
 
Çok kez tekrarlanmış olsa da günümüz dünyasına bakınca görülüyor ki kronik meselelerin gündeme getirilerek tartışılması bakımından daha fazla tekrara ihtiyaç vardır.
 
Bende bir tekrar yapayım o halde:
 
Tanrı sevgidir,merhamettir. ışık ve aydınlıktır.
 
Şeytan ise nefret ve acımasızlık.
 
Tanrı tüm Evrenin ve her şey'in yüce anasıdır.
 
Sevgi kendisine tapılma gereksinimi duymaz,o anlaşılmak ister,içimizde kalbimizde onu hissetmeliyiz ibadet budur,sevgiyi algılamak ve yüreğinde taşımak ve çok merhametli olabilmek.
 
 
Diğer öğreti okulları gibi münzevilik'te bizzat bir okul sayılabilir.
 
Ama içinde tek başına var olabileceğiniz yalnız bir okul.
 
Aslında anlaşılabilmek için tam olarak anlaşılmak noktasında değil fakat algılanmakta sorun yaşıyorsunuz,
 
ama yinede aldırmayacaksınız,tek misyonunuz fırsat buldukça başkalarına rehberlik etmek ve bildiklerinizi aktarmak.
 
Yazılı yada sözel önemsiz,yalnız kalkmaktan korkmayacaksınız ve herşey'in temeli ve merkezi galaktik ana ile baş başa olacaksınız.
 
Size yardım edilecektir.
 
Münzevilik misyonu 9 ve katları sayısında doğanlara zaten doğal birer misyon olarak tanzim edilmiş gibi durmaktadır.
 
Taş devrine bir zaman seyahat cihazı aracılığıyla geri döndüğünüzü var sayın, ve okuma yazma bilmeyen ilkel insanlara bir şeyler anlatmaya çalışacaksınız,
 
kendinizi yalnız hissedeceğiniz kesin olsa da orada barınmanın ve bir şeyler izah etmenin yollarını bulmak zorundasınız.
 
Evet bu gezegen henüz ilkel bir gezegen,bir çok olgu yanlış anlaşılmakta yorumlanmakta.
 
Bilim henüz adeta bir bebek ve bilmediği bildiğinden çok fazla,ama yılmayacaksınız.
 
Her ne kadar kendinizi bir yabancı,bir uzaylı bir "Alien" hissedecek olsanız bile.
 
Sanatçılar özellikle de müzisyenler (gerçek olan) ve İlim irfan üretenler,düşünce üreticileri yazarları yaratan herkes zaten ibadetin en güzelini en kutsalını yapıyor ve yapmaktadır.
 
Bir Bektaşi gibi olabilirsiniz ve size dayatılan hiç bir biçimde ibadet etmeme hakkına
da elbette sahipsiniz.
 
Kendi özgün ibadet yönteminizi bile belirleyebilirsiniz tekrar ediyorum sonuç önemli Anne bir öcü değildir ve çocukların öcüyle korkutulması gibi yasaklar ve korkularla değil sevgi ve merak ile ona ulaşınız.
 
Çoğunluklar genelde yanılırlar ve bilgi hep azınlıklarda dır.
 
Sadece zekayı esas alanlara ise sözüm şudur. "Nötron bombasını bulan sağlam bir zekaya yeryüzüne anlam katan sağlam bir kalbi tercih ederim ."
 
Zeka yanında kötü niyeti barındırıyor ise yarar değil zarar getirecektir size.
 
Karşınızdakine zeki olup olmadığını sorduğunuzda yanında şunu da sorunuz +iyi niyetlimisin?
 
Ve farklı olanın farkının sadece farklı olanlar tarafından anlaşılabildiği teorisi de elbette doğrudur.
 
Duvarla konuşmaya gayret etmeyiniz.
 
Rehberliğinizi talep edenle meşgul olunuz etmeyenlere de dayatmayınız.
 
Sevgi ve ışık ile arama okul sokmam ben kendi özgün okulumun mezunu olacağım ve kendi diplomamı da kendime bizzat kendim verebilirim.
 
Aslında manastır yaşam tarzı en seçkin yaşam tarzlarından biridir ancak bunu idrak edebilmek için yeterli tekamül seviyesi gerekmektedir.
 
Evet ying-yang dulite sembolünde aslında siyah kısım beyaz'ın altında durmaktadır.
 
Satanizm aslında özetle Düşen melek Şeytan'ın sahip olduğu bu madde dünyayı cennet kabul etmektir.
 
Madde'ye taparak ebediyeti reddetmek ve imparatorlukları ve tüm egemenlikleri bu dünyada burada kurmayı düşlemektir.
 
Mega bir yazılımın içinde level atlaması gereken ruhlarımız var.
 
İsa sadece bir örnekti olunması gereken örnek varlık, başka bir kutsiyeti yoktur, aslında herkes peygamber olabilir,
 
tekamül seviyesinin en ileri aşaması, ulaşılacak son level ve ruhlarımız oraya dek tek tek önündeki engelleri aşarak ve o level'ları atlayarak saf Beyaz kısım'a yükselerek Tanrı'ya karışana dek devam etmelidir.
 
Satanizm bir protestodur tüm bu aşamaların,bu bir nevi oyunun protestosu, ne gerek var diye sorar baştan son aşamaya ulaşmış şekilde ruhumu yaratsaydın kestirmeden.
 
Fakat aslında ruhun yaratılmadı her ruh kendi kendini var etti varoluş sürecinin bir parçasıydı fakat bunu bilmek ve kabul etmek istememektedirler.
 
 
This is a well-known ancient Egyptians symbol named " Staff Sign" or "God Staff Ankh" most of the ancient Sumerian and Egyptian gods keep that precious ancient sign in their hands.
 
This symbol means "Life, "Zest for life",Future life,"Key of Nile" and life after death, sex and female side as well but ı believe it also means "Reincarnation"
 
 
This very symbol had been found in Peru used by the Mochia culture around the sevent century which reminds us the same old question "How is it possible that people who lived at different times and so far away can have so many things in common?",
 
It was adapted by Christian symbolism also and given the name "Crux Ansata" meaning "Coptic Cross" in Latin language.
 
This symbol is the symbol of eternity,yes it is a key ,the key of eternal life.
 
I just created some simple diagrams below which explain everything, check this out:
 
 
 
 
Öncelikle Hexamgram ve Science (Bilim) logosu arasındaki benzelik dikkatinizi çekmişmiydi onu soracağım:),
 
Sirius yıldızı bilimsel bilgi sunar ve destekler.
 
 
Elbette İsrail bayrağında hexagram yerine bir pentagram yer alıyor olabilirdi.
 
Ancak hem 12 İsrail kabilesini simgeleyen 12 kavmi. ve hem de yeryüzünün 6 yönünü simgelemesi bakımdan ayrılıyor
 
ama esas önemli olan alt uç,İs-Ra-El 'de ki "El" kısmı işte alt. uç orası karanlık ve negatif, o bölüm temsilen Satürn aynı isimlerindeki gibi.
 
Evrense dengeye bende inanıyor ve saygı duyuyorum ama o evrensel sevginin de galaktik ana ile teke indirgendiğini ve saf sevgiyle sarmalandığını biliyorum
 
ve böylece ikilik, iki başlılık nihayetinde yine tek'e indirgeniyor
 
fakat onların bu sembolde amaçladıkları maalesef bu evresel dengeye olan saygı değil,
 
niyetleri başka, ters pentagram'ı saymak ise düpedüz satanizm,
 
fakat normal şekilde düz duran bir pentagram, pozitif ve koruyucu etkiler taşır,antik ve koruyucu bir semboldür.
 
Infact hexagram is an older ancient symbol than pentagram and ı believe a better representer of the secret knowledge as well:)
 
Hexagram aynı zamanda Satürn gezegenini ve Oğlak burcunu simgeler, İsrail bayrağını süsleyen bu simge açıkça Satürn gezegenine, Oğlak burcuna ve Seth'e olan satanik, demonik sempatiyi yansıtmaktadır
 
ve bu elbette hiçte şaşırtıcı değildir ve aslında çok aydınlatıcı, açıklayıcıdır, Satürn gezegeni küp olarak ta simgesel ve sembolik olarak ifade edilebilmektedir,o halde küp'ü kutsal saymak Satürn'ü kutsamaktır aslında.
 
Ve aynı zamanda yukarı bakan üçgen Enki'yi aşağı doğru bakan üçken Enlil'i simgeler
 
fakat elbettde dişi ve erkek ayrımını ve diğer tüm zıtlıkları da simgeler,ruhun pozitif anlamda tekamülü yanı EnkiEnin izinden gitmek yani ruhsal anlamda güzel ve iyi olana doğruevrilebilmek dikkat çekici ve esas olandır.
 
"İs-Ra-El" İs ve Ra kısımlarına itirazım yok ama "El" kısmına var "El" hem Enlil'i hem satürn'ü simgeler
 
(daha sonraki notlarımda bu senaryo değişiyor okumaya devam edin)
 
"İs-Ra", "İs-Ra" + Jupiter yani mesela İs-Ra-Ki adında bir devlet olmalıydı belkide
 
Ve o zaman yeryüzü nünün o bölgesinin coğrafyasından kaynaklı uluslararası çatışmalar hiç olmayacaktı:)
 
Ne ilginç değil mi?
 
Hayır,itirazım var İs kısmı İsis ve Ay'ı değil İsis ve sirius yıldızını, Ra ise Hem güneşi hem Enki oğlu Marduk'u simgeler.
 
Anne,Oğul
 
Enlil+ saatürn kısmını bu kozmik denklemden çıkar ve geriye sadece anne ve oğlu iki kozmik güneş kalsın:)
 
Yahudilerin kutsal günü,Cumartesi (Saturday) yani Saturn day, Satürn günü, Hristiyanların kutsal günü Pazar (sunday) yani sun day, güneş günü veya güneşli gün
 
öyle anlaşılıyor ki bu dinlerden biri Satürn gezegenine diğeri güneş'e ve bir diğeri de ay'a tapmıştır
 
Özetle Cuma,cumartesi ve pazar,
 
bu günlerin arka arkaya sıralanmış olmaları bir tesadüf olabilirmi?
 
Bence hayır. (Cuma toplanmak anlamına gelir, cumartesi toplanma günü ertesi anlamı taşır.)
 
Öyle anlaşılıyorki birbirlerini yok etmek için birbirlerine alternatif olarak düşünüldüler ve geliştirildiler, futbol takımları gibi yarıştırıldılar,ne hazin.
 
İlginç olan eğer ille bir yıldız kutsal sayılacak ise o yıldız esas kutsal sayılması gerekenin, yani bunu gerçekten hak edenin muazzam astrolojik önemi ve etkileriyle devasa bir güneş olan Sirius yıldızı olduğu gerçeğidir.
 
ancak sami dinlerin tümü ne yazık ki kadim köklerinden geçen bu gerçeği es geçmiştir, hatta bastırmak istemiştir, belkide sırf dişi bir sembol diye, ama buraya tam da oturacak bir laf var,
 
"güneşi balçıkla sıvayamassın" :)
 
 
 
 
 
 
 
 
Mother=The Galactic Sun=Anu=A-nun-Na(Anunaki)=Ana=Mother Of Everything=9=Also Anne=Inanna=Mother of Mankind=Mother of Earth
 
 
Osiris=Brother Of Isis=Husband Of Isıs=Brother Of Seth=Brother of Nephthys=Male side=The Star Aldebaran,Male side of orion constellation,orion stars and orion belt=Father Of Horus=Uncle Of Anubis=Knight Cross (as a symbol)=red color=fire signs zodiac.
 
Seth=Set=Father Of Anubis=Brother Of Osiris=Brother Of Isis=Uncle of Horus=Typhon=Dog God=Disaster+disorder,Violence=Anarchy=Saturn==Earth=Soil=Satan=Negative side of the star Aldebaran=hades=Underworld=earth signs zodiac=Capricorn
 
 
Isis=Wife Of Osiris=Sister Of Osiris=Sister Of Seth=Sister Of Nephthys=Mother Of Horus=Aunt Of Horus=Female Side=blue color=water signs zodiac=The Star sirius=Lucifer=Pentagram (as a symbol)
 
Nephthys=Wife Of Seth=Sister Of Seth=Sister Of Osiris=Sister Of Isis=Mother Of Anubis=Aunt Of Anubis=Aunt Of Horus=negative side of the Star Sirius=negative side of Lucifer=Inverted Pentagram (as a symbol)=air signs zodiac.
 
 
 
 
Horus=God Of Life=The Divine Child=Soul=innocence=Son Of Osiris And Isis=Nephew Of Osiris ,Isis ,Nphthys and Seth==Sun=Ra=God=Zeus=Jupiter
 
 
Anubis=god of death and mummification=Cousin Of Horus=brother of horus=Guidiance to death and undwerworld=Nephew Of Osiris ,Isis, Nphthys and Seth=Hades=Pluto=Death=Scorpio=Scorpion=The Eye Of Ra=One Eye=Illuminati=The Thirth Eye=Thirth Eye Chakra=The Eye Of Amon-Ra=hades=underworld
 
 
First Horus Of The Horizon=East=East Rising Sun=Leo=Fire
 
 
Second Horus Of The Horizon=West=Sunset=Horus In Red=Horus In Blood=Ares=Mars=Athena=Wisdom+War=Fire=Hathor=Sekhmet
 
 
Ra=First Horus Of The Horizon+Second Horus Of The Horizon=east+west=Rising Sun+Sunset=Amon-Ra=Horus with two horizons=Ares+leo=Akhenaten's Sun=God=Mu=The Old World=Aries=Father of Hathor=Father of Sekhmet=Mars=Marduk
 
 
Hathor=Sekhmet=Second Horus Of The Horizon=Female Lion=Daughter Of Ra =Hera=Female Side=Aphrodite=Venüs=Beauty=Art&Culture=love & sex=lust=Wedding=Air=Libra=Liberty=Equality
 
 
Orion Belt:Source of all ancient egyptian gods=Ocean=Poseidon=God of seas and waters=water
 
 
Thoth:God of the moon=God of intelligence=God Of Emotions
 
 
Sobek=Sebek=Sebek-Ra=God Of crocodiles=god of Nile=god of dark water=god of Dark matter
 
 
Ptah:God of Architect's=God Of Egyptian Structures=God of city of memphis=Enki
 
 
 
Khnum:Potter God of the inundation silt and creation=God of creation,God of children=god of pyramids
 
 
Heksagram=2 opposite triangels=God vs Satan
 
 
The Fifth Element=Soul
 
 
 
Angels in Relegions=Mythological Gods
 
 
 
Ancient Mu
 
 
Ancient Atlantis
 
 
Ancient Sumer
 
 
Ancient Egypt
 
 
Ancient Greece
 
 
Ancient Rome
Europe
(The New Mu)
 
 
U.S.A.
 
 
(The New Atlantis)
 
 
*********
 
One World Government
 
******************************
 
-Final -
 
A brand new planet earth as a 9. member of Galactic Federation of the universe-
 
 
İsis'in tek gözü içinde siyah kısım iris Ra (Güneş),oğul ve geriye kalan beyaz ak kısım ve göz İsis'in (Sirius yıldızı) olarak düşünülmelidir.
 
 
 
 
Well ı Think the fifth point means spirit, the fifth element,etheric body, soul and so when it's inverted in a satanic way actually that means your soul's going down you're literally downgrading dude lol.
 
I believe,Orson Welles is one of the best known Hollywood actor as a figure of the Illuminati and mabe needless to say that he' s also a freemason lol.
 
"CBS “War of the Worlds” is radio broadcasted by Orson Wells, the guy who was funded indirectly by the Rockefeller Foundation through the Princeton Radio Project and guided at every stage by the CFR and psychologist Dr. Paul F. Lazarsfeld.
 
Frank Stanton who later became head of CBS radio and television and Dr. Hadley Cantril hired Orson Wells to adapt the story of H.G. Wells (who happens to have been also a 33° Freemason) classic science fiction book into a radio drama format in order to study the behavior of the citizens.
 
Orson Wells apologized and said it was only meant as a Halloween prank.
 
But it was crafted to create terror and analyze the reaction.
 
Allegedly Orson Wells received death threats from the Rockefellers
 
should he ever reveal that the unforeseen reaction to this broadcast is precisely what its perpetrators had hoped to achieve and analyze, demographically, psychographically and statistically."
 
What they are doing is actually quiet simple ,basicly what they want you to believe is:
 
the only way to reach out the truth is science and nothing else.
 
According to their claims witchcraft,black magic, paranormal incidents and all other similar things are only superstitious beliefs and nothing more.
 
Totally crap caused by ignorance,
 
all these things are the residues of the middle ages, the old world actually.
 
and so they want to keept the esoteric information for themselves only as a secret.
 
they wanna keep these sort of secret knowledge of absolute power in their hands, for instance kabbalah, kabal and similar ezoteric teachings.
 
they don't want you to know the truth however,
 
Their teaching philosphy is based on this basic principle in their bourgeois schools.
 
I know,it's hard to believe but please trust me, they are kust lying.
Of course they know that there are tons of ufos out there hovering over the sky.
 
they know that there's a continuing silent invasion
 
but nevertheless they lie and deny,because it means "zero point free source enegy powe" which is a serious threat for their mega energy companies such as "Standard Oil Company","Exxon" and etc.
 
They are also capable of manupulating and controlling our minds and in order to prove that (in a sarcastic way and as a demonstration) sometimes they are controlling my mind and forcing me in order to post and share some movies and videos which they want me to see.
 
What ı'm talking about ise such a complicated phonomania
 
but please trust me ı'm not mad,ı know,it sounds crazy but no,
 
You know what even though ı'm not surprised,that is not even something unusual to me at all.
 
infact these are merely natural abilities originated from our chakiras but of course most of the people don't know how to use those powers yet.
 
However in the distant future on the basis of human evolution that situation will be changing slowly.
 
In short if you wanna reach out the truth then first thing you gotta do is to research and thus to eliminate the right and wrong sides of every single belief system and political idea.
 
and then you have to synthesize and create a some sort of mixture of all these thoughts and ideas.
T
that'd probably gonna be the best possible way to discover yourself and to find out the truth,
 
in other words you have to choose your own original path to follow.
 
 
My father side is from Syria and mother side is from Island of Rodos and Crete islands
 
 
now ı know more about myself and ı recognize my probable direct bloodline connection with Anunnaki
 
 
Now ı see clearly,
 
 
Time is just a dimensional illusion which we're locked and trapped in,
 
we are all prisoners of that cosmic prison.
 
ı've been knowing this already from the very beginning but ı just could not name it.
 
 
Matrix is a highly important movie.
 
 
Now ı understand better that why Anu wanted me to say "Anu ı'm yours, ı'm belong to you" when ı's young.
 
Now I understand why ı've chosen "Alien" as a nickname.
 
 
I hope Anunnaki's next arrival comes true one day and perhaps ı can meet with Mr. Enki ı like him he's sign is sagittarius just like me, ı don't like to be introduced to Mr. Enlil (El), because he's sign is capricorn and he's responsible from the entire corruption and all other major problems of this world and also slavery which still exists today in a modern form.
 
 
On the other hand this bloodline does not mean to me anything because ı don't like fame and ı believe "modesty is a virture", ı like to be humble and wanna be remembered just like that, that's what ı am.
 
believe it or not ı don't care. Nibiru's sister planet is Neptun and the sign of Nİbiru is pisces.
 
2. Enlil (El) is the guy who's the leader of "NWO" his sign's saturn, elites or elitists words come from the word (Enlilists)
 
that's why Enlil (Enki's twin bro) is the guy who had considered jewish people as choosen people and had lead 'em to the promised lands
 
on the other hand "Enki represents" Philosphy, knowledge and wisdom
 
also he's the guy who had taught us civilization and he's the guy who's against slavery
 
his sign's sag and his planet is Jupiter ı guss.
 
Religious is just like Football it's a fake fabricated knowledge in order to decieve people and keep millions as slaves
 
(elbette böylesi toptan bir genelleme aslında tümüyle doğru değildir,egemen sınıfın işine gelen şekilde yontulmuşlar değiştirilmişlerdir, özünden saptırılmışlardır, halkın cehaletinden yararlanarak uyutma ve gerçekleri örtbas etmek için içleri boşaltılmıştır demek çok daha doğru olur.
 
Yani Özlerinde iyi niyetli ve yol göstericidirler ve artık özlerine dönmeleri gerekmektedir.
 
Listen, please listen,
we are all raped by the perverted system
a sexiest immoral industry considering woman as a sex object only, they do not respect to female being as an equal human in terms of universal ethics.
( nudity in art forms is a completely different ethic tophic but nothing to do with corruption)
 
A perverted zionist and Enlilist mass media ruled by a few billion dolar cooperations controlling the perception and manupilating the brains of masses
 
Pornography,corruption,materialism,nudity,immorality,pop culture,scandals,perverted film makers and so on,
 
they worship only a piece of yellow metal named golden
 
Listen, please listen,
It's time to wake up the sleeping ancient conflict
it's time to spark the cord of the historical holy war
it's time to gather up Enkiists, it's time to follow the path ofLord Enki, it's time to follow Jupiter but not Saturn,
 
we have to search for some philosophy,wisdom, and spiritualism in an artistic manner
 
it's time to evolve to another being superior to human
 
it's time to fly high
 
like an eagle.
 
Meditasyon Makinesi:
 
 
Eğer gerçekten plazma maddenin bir başka hali ise yani aynı katı,sıvı,gaz gibi ve örneğin güneşte bir çeşit plazma ise o halde neden Ufo'ların sık sık güneş içinden geçtikleri anlaşılabilir,
 
bu bir çeşit yakıt ikmali yöntemi olsa gerek,o gemi plazma haline indirgenebildiğinde herhangi bir solucan deliğine sızabilecek yoğunlukta olduğundan rahatlıkla ışık hızına ulaşarak hızla hedefine yönelebilir
 
ve ayrıca iç düzenekte plazma halinden etkilenmeyerek mevcut durumu stabile edebilecek bir başka yoğunluk katmanı teknolojisi mevcut olabilir veya belkide mevcut koşulları koruyan ve durumdan etkilenmeyen bir koruyucu tabaka.
 
Bakınız, Enki Poseidon'dur yunan mitolojisinde ve Neptün'dür Roma mitolojisinde balık burcudur Enki, fakat aynı zamanda Enki Ptah'tır yani Mısır mitolojisi karşılığıdır,
 
yaratıcılığın, evrensel mimarinin tanrısı ve Ptah belki aslında Siriuslu'dur,belkide değildir
 
dostlarım, belkide Nibiru yaniPlanet X sanılan bizzat sirius yıldızıdır, neden olmasın, belkide betlehem yıldızı bizzat, Sirius yıldızıdır, evet neden olmasın,ama belkide değildir
 
o sabah yıldızıdır, en başından beri bu gezegende her yerde onun izlerine rastladım, her yerde belkide Anunnaki uygarlığı kökte Sirius'ludur ve orion nebulasından dır
 
kökende İsis'in o kara gözleridir,dünyaya dikkatle bakan.
 
Veya Tiamat büyük ihtimalle gerçek olduğuna göre Nibiru da belki gerçektir de Sirius ve Orion kemeri civarı onların ana vatanıdır,
 
medeniyetlerinin ilk doğuş merkezidir falan, e nede olsa Osiris Ve Isis onlarla bir nevi ana baba gibi olduğuna göre:)
 
Yaşanan tüm medeniyet savaşları aslında Anunnaki ile ilgilidir fakat özellikle ikinci dünya savaşı aslında sadece Anunnaki mirasını kim sahiplenecek savaşıydı,
 
Yeryüzünde hüküm süren İki dominant ırk, Yahudiler ve Germenler hesaplaştılar ve Yahudi ırkı kazandı,
 
Gerçekten de mavi gözlü ve sarışın Anunnakiler ile Enlil soyundan gelen İsrailoğulları yeryüzündeki Grit ve latin kökenli elit çağın ardından gelen dönemlerde entellektüel boyutta önemli işler yaptılar denebilir,
 
bu yalan değildir, apaçık ortadadır,Alman mühendisliği ve Yahudi entellektüelizmi birbirlerine tahammül edemediler eni sonu bir gün zaten kapışacaklardı ve aynen öyle oldu.
 
 
Anunnakiler hurmayı çok severdi ve kavurmayı, ve bende sevdim,
 
"Lübnan - Baalbek" teki Jupiter tapınağı romalıların en azından bilinçaltlarında herşeyin farkında olduğunun kanıtıdır,
 
geldiler buldular ve üzerine inşa edilebilecek yagane yapının Jupiter (Zeus) yada (Enlil) diyelim, tapınağı olabileceğini düşündüler:)
 
bugünkü farkındalıktan fazlası demektir, 800 tonluk özenle kesilmiş Anunnaki taşları roma kalıntıları arasından seslenir,
 
"hey burası bir zamanlar bir spaceport'tu Enlil'e ait,alel acele zemini yükseltilmiş düz ve görkemli bir alan"
 
Tüylerin diken diken olmuyor mu birader?
 
Ve Marduk koç burcuydu elbette Ra olarak mısır tanrısı konumuna yükseltti kendini,
 
başka bir alterrnatif paralel uygarlık başlattı Sümer'e kendilerinkine benzeyen ve evet belkide gerçekten firavun Akhenaton'un biraderi Thutmose bizzat Musa peygamber idi,
 
zaten isim benzerliği dikkat çekici,evet "Mose" ('in oğlu) yani şu veya bu kişinin oğlu anlamına geliyor,
 
bizde bu şekilde soyadlar mevcut Ahmetoğlu,Mehmetoğlu vs. "Thut". kelimesini atıp "Mose" kelimesien sadece bir "s" harfi eklersek al sana "Moses"
 
neden olmasın belkide 2. Ramses'ten değil kardeşinden kaçıyordu ve yine kendisi gibi Anunnaki eşi ve belirgin şekilde uzunlamasına kafatasına sahip Nefertiti, peki o ne yapıyordu?
 
Yani abi kardeşten fikri alıp, bugünkü Museviliğin başlangıcana mı devşirtti?
 
 
Veya bir başka olasılık belkide biraderi değil kendisi yani bizzat Akhenaton da bir peygamberdi
 
tarihsel kayıtlarda hemen hemen aynı döneme denk gelmeleri bir tesadüf olmayabilir ilk tek tanrılı din fikrini ortaya attı, hem kendi hem eşi Anunnaki soyundan idi,
 
gerçekleri biliyorlardı ve Sirius yıldızının da bir güneş olduğunu ve Anunnaki tarafından en azından astrolojik anlamda kutsal kabul edildiğini gördüler.
 
Evet gerçektende astrolojik anlamda etkileri olan yani bir çeşit kozmik bilinci olan bir yıldıdızdır.
 
Aynı ezoterizm'i Mısır uygarlığına uyarlamak istedi ve dünyamızı aydınlatan kadim yıldız Güneş'in kutsiyeti fikrini oluşturdu.
 
Böylemi oldu birader?
İlk tek tanrılı din, güneş dini, özüne mi dönmek istemişti, kadim atalarının orjinal dinine yeni bir dönüşmüydü amaç gerçekten?
 
Ve Jupiter tapınağı evet,
 
Enki insan soyundan gelme torununa yazdırttı kitabını ve "Tarih tekerrürden ibarettir" cümlesini ilk kez kullanan da o oldu aslında,
 
ve evet beni haklı çıkardı Enki "kaderle kısmet arasındaki ayırımı burada, bu "alien" diyarda öğrendim" diyerek.
 
Biliyorum evet, bende zaten hep ne kesin bir kader var nede sadece tesadüfler demiştim,
 
ne demiştim, seçim şansımız var, kısmetimiz bir olasılıklar topluluğur ama sadece tek bir balık ağının içinde sıkışmış ve bu ağ bir kader ağıdır.
 
 
 
Last Years of the Anunnaki:
Atlantis' Agony
June 5th - 8498 B.C. 13 P.M. Gregorian Earthtime
 
Enoch
2800 B.C.
 
Noah and The Great Flood
2600 B.C.
 
Pharaoh Khufu (Cheops),The Great Pyramid,The Great sphinx
2550 B.C.
 
Abraham
2150 B.C.
 
Ishaac,Ishmael,Jacobs
2000-1800 B.C.
 
Moses
1592 B.C.
 
Exodues
1446 B.C.
 
 
Pharaoh Akhenaten & Nefertiti
1350 B.C.
 
Ramses II
1237 B.C.
 
Solomon & Solomon's Temple
950 B.C.
 
Siege of Jerusalem,Plunder & Destruction of Solomon's Temple
588 B.C.
 
Ezekiel
550 B.C.
 
Departure of the Nefilim & Anunnaki Gods
530 B.C.
 
 
Burada Moses,Exodus, ve Firavun Akhenaten'e ilişkin tarihlerin birbirlerine yakınlığı dikkat çekicidir, aralarında 100 yıldan az zaman var o halde gerçekten Akhenaten'in kardeşi olan Thutmose veya bizzat Akhenaten tarihsel Musa peygamber rolünü üstlenmiş olabilir ve anlatılandan biraz daha farklı bir senaryo ile. Exodus'ı gerçekleştirmişlerdir.
 
Diğer bir çıkarılabilecek sonuç bahsettiğim gibi Peygamberlerin hemen hemen hepsinin (Muhtemelen İsa hariç) Anunnaki soyundan geldikleri ve Anunnakilerin insan soyundan kadınlardan doğan çocukları olduklarıdır; bu nedenle özel sayılmışlar ve extra bilgilendirilmişlerdir,
 
yani Anunnaki kadim bilgileri bu seçilmiş özel kişilere aktarılmıştır.
 
Orjinalinden esinlenerek hazırlanan bu temsili resimde, muhtemelen Atlantisli olan bir Anunnaki kadınının (Tanrıçasının,Belkide Inanna) kafasında taşıdığı metal mekanizmanın otomatik olarak açılıp kapanabilen,maskeye dönüşen ve böylece yüzü kapatabilen ileri teknoloji bir mekanizma olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
 
Büyük ihtimalle kuş kafası şeklinde bir maske ve büyük ihtimalle Anunnaki sözde tanrı ve tanrıçaları bu maskeleri köle olarak sömürdükleri ve kullandıkları insan neslini daha kolay kontrol edebilmek için göz dağı vermek ve tanrısal bir eda ile korku uyandırmak amacıyla kullanıyorlardı, yani bir diğer deyişle imaj yaratıyorlardı.
 
 
Buradan esinlenerek yapılmış bazı filmlerde bu metal yüz maskelerinin nasıl oldukları, kullanım şekilleri Hollywood tarafından gayet güzel fakat elbette üstü örtülü biçimde yani çaktırmadan sergilenmiştir, örneğin bakınız Stargate (Yıldız Kapısı) filmi veya Iron Man (Demir Adam) filmi.
 
 
 
Elbette Antik Mısır dinlerine ve mitolojilerine o kuş kafalı tanrılar böyle yansıdılar, ortada iki ayrı tarihsel kült vardır, birbirine karışmış,gemici düğümüne dönmüş ve artık birbirinden ayırması son derece güç başlıca iki akım, güneş kültü ve Anunnaki kültü.
 
Ayrıca Anunnakilerin zümrüt taşını en az altına verdikleri değer kadar değer verdiklerini,giyim kuşamlarında ve süs eşyası olarak sıkça kullandıklarını artık biliyoruz.
 
Thoth'un zümrüt tabletleri'de bu görüşümü destekliyor elbette,
 
Atlantis'te de zümrütün ve hatta kısmen yakut'un çeşitli süslemelerde bolca kullanıldıklarını tahmin etmekte ve açıkçası hissetmekteyim,
 
Yukarıdaki emsili resmimizde de görüldüğü üzere anunnaki tanrıçası zümrüt süslemeler taşımaktadır ve yay burcunun da taşı ve rengi olan türkuaz rengini sevdikleri açıktır,tanrıça bu süsleme ile ayrıca alın chakira'ına gönderme yaparak 3. gözün gücünü ve önemini vurgulamaktadır.
 
bu anlattıklarımı daha henüz farketmemişken sözüm ona tesadüfen film ve belgesel sitemin tasarımında bu rengi kullanmış olmamın (daha doğrusu öyle denk gelmiş olmasının) bir tesadüf olduğuna elbette kesinlikle inanmıyorum. (Yay burcu olmamla ilgili bir gönderme yapmamıştım yani ilgisi yok.)
 
Her neyse kendimi Baalbe'teki o spaceport'un kırmızı granitten yapılma yükseltimiş zeminin üzerinde, pistin tam ortasına konumlanmış şekilde deniz lacivert davulumla, loş ışıkta spotların altında çalarken hayal ediyorum,
 
bir kere Bergama amphitheater'ında,oradaki izleyicilere bir konserde çalmıştım zaten,
 
ama bu sefer yanlızım ve pistin tam ortasında,
 
işte o anda hissedebileceğim duygu yoğunluğu tıpkı aynı Pink Floyd'un pompei konserine benzer bir duygu silsilesi olsa gerek.
 
Birgün meditasyon makinesi mutlaka icad edilmeli ve özünü kaybetmeden fabrikasyon seri üretimine geçilebilmelidir,
 
çünkü gerçekten bir devrim'e yol açabilecek muhteşem bir buluş olacaktır,
 
çünkü meditasyon yapmak isteyip te yapamayan veya üşenen veya konsantre olamayan niceleri aydınlanacak, ve bu gezegen bir nebze huzura kavuşacaktır.
 
Gençliğimde benimle iletişim kuran belkide sanırım bizzat Inanna idi,
 
Büyük dedemin kesin olarak Bağdat'ta doğduğunu zaten kesin olarak öğrenmiş bulunuyorum,
 
Bağdat ile antik Eridu şehri arası sadece 45 km.'dir.
 
Peki İnanna benimle neden iletişim kurma ihtiyacı hissetmişti, çünkü bence ben onun uzak torunuyum, o benim büyük büyük büyük büyük... annem, (ve elbette kızımın da o halde),
 
aramızdaki bağ genetik akrabalık mıdır yoksa ruhsal bir bağ mıdır veya her ikisi midir bilemem, ama bir bağ var sanırım.
 
Elbette o zaten herkesin annesidir çünkü Adem'i rahminde taşıdı ve onu emzirdi. fakat sanırım yeryüzünde hem tanrılar hemde insan sınıfından normal ilişkileri de olmuş,
 
onu bikinili bir heykelinde adeta bir resim pozu gibi el sallayarak bana gülümserken gördüm,
 
denize mi girmekteydi o sırada?
 
Yoksa sadece güneşleniyormuydu?
 
Bilmiyorum ve öğrendim ki zaten onun ilginç şekilde diğer bir adı "Anne" imiş , bu kadarı bence tesadüf olamaz.
 
Benden Söyle Anne ben sizinim" dememi istemişti ve bende içimden yıllar boyunca cümleyi söyledim.
 
Burcu terazi ve yükselen burcu aslan olan anne Hathor Inanna,
 
evet kadim Mısır'ın Sekhmet'i ayrıca Inannanın ta kendisidir
 
acaba şehvet kelimesi oradan mı türeme?
 
veya satrançtaki Şah Mat: )
 
yada ingilizcedeki "Nanny" kelimesi?
 
Mesela aynı ingilizcedeki düşünce,fikir anlamına gelen "Thought" kelimesiyle antik Mısır'ın binbir surat Tanrısı ikizler burcu (düşünce,bilimsel bilgi) bilgelik,mantık süzgeci,matematik "Thoth" (Nabu yada Hermes) arasındaki bağlantı gibi,
 
Veya Mısır askeri önderlik tanrısı Anhur ile Onur ismi arasındaki bağlantı gibi falan,
 
bilmiyorum, çocuklara geceleri uyumadan anlatılan masalların, tarih boyunca çeşitli kültürlerde oluşan mitolojik hikayelerin kökeninde Inanna'nın yer altına ikiz kız kardeşine yaptığı yolculuk (ölümü ve pozitif anlamda daha farklı bir Inanna olarak yenide doğuşu) ve mesela insanlık tarihinin ilk epik destanı olan "Gılgamış Destanı" gibisinden hikayeler ve hatta gerçekler mi var?
 
Bilmiyorum fakat bana çok olası görünüyor.
 
Ve ben anladım ki tüm inisiyeler ve peygamberler Anunnaki tarafından özenle seçilmiş ve bilgilendirilmiş ve ayrıca anunnakilerin insan soyuyla olan ilişkilerinden olma Anunnaki kanı taşıyan insanlardı.
 
Enoch (İdris peygamber) yada Ezekiel (Hezekile peygamber) gibi. Enki'nin gelecek nesillere anlatmak üzere kitabını kaleme almak için kendine seçtiği yazıcı gibi,
 
aynı zamanda torunuydu elbette, hepsi Göklere alındılar yani Anunnaki gemilerinde göklere çıkarıldılar ve onlara evrensel sırlar anlatıldı ve bilimsel bilgi öğretildi.
 
Bu mantık ile en son Anunnaki tarafından kim göklere alınıp bilgilendirildi ise işte o kişi aslında son peygamber sıfatını kazanmış olur.
Sirius kutsal anne ise güneş kutsal oğuldur, sirius isis ise güneş Ra'dır Horus'tur,
 
sirius eğer meryem ise güneş İsa'dır. ve sirius yıldızı ( ki oda devasa bir güneştir aslında) eğer astrolojik ve kozmik bir bilince sahip ise o halde pekala güneşimiz de sahiptir,
 
işte firavun Akhenaton'un (belkide Musa peygamber'in) mantığı böyle şekillenmişti besbelli.
 
Elbette kendisinin de bizzat kanını taşıdığı Anunnaki lerin aslında gerçek birer tanrı olmadıklarını biliyordu, ve bu saçmalığa bir son vermek istemişti.
 
Anunnakiler burayı M.Ö. 610 yılında terketti ve muhtemelen 2900 yılında veya en geç tam olarak 3000 yılı Millenium'unda geri dönmüş olacaklar
 
doğrusu neler olacak çok merak ediyorum ve görebilmeyi çok isterdim:)
 
Geri döndüklerinde onların zaman sistemine göre onlar açısından sadece bir tam yıl geçmiş olaca, yani şu anda onların açısından onlar ayrılalı sadece aylar oldu.
 
Büyük ihtimalle aynı Lahmu (Mars) - Atlantis bağlantısı gibi insanın ilk ana karası sayılan ve batmadan önceki konumu pasifik okyanusu Avustralya yakınları olarak gösterilen ana kıta Lamuria (Mu) aslında Nibiru gezegeninin ta kendisidir,
 
yani büyük ihtimalle Nibiru gezegeninin gerçek adı Lamuria (Mu)'dur. ve gerçekten bir çeşit ana vatan olarak elbette düşünülebilir.
 
Lemuria (Mu) yada Nibiru yerlisi olan Anunnakilerin ise ilk Ana vatanı Orion takım yıldızıdır
 
o nedenl Giza piramitleri orjinalinde o yöne bakar. Diğer bir ihtimal Lemuria (Mu)'nun Orion'daki ilk Anunnaki Ana vatan gezegen olabileceğidir.
 
Başka ihtimalleri de göz önünde bulunduralım, Orion Nebulası bölgesinin dünyayı konrol ettiği söylenen Reptillian+Draco'lar olabileceği ve Draco Centaruos'lular ile akraba olabileceğidir,
 
yine başka bir ihtimal ABD'nin anlaşmalı olduğu egemen Eben'lerin (The Grays) ilk vatan veya güncel vatanı olabileceğidir.
 
ve aynı şekilde Mars gezegeni de aynı şekilde bu farklı ırklardan en az birine ilk ev sahipliğini yapmış olabilir ve tapındıkları kutsal yıldızda Sirius olabilir, yani Sirius cult'ı, kültü-tarikatı) buradan kaynaklanıyor da olabilir
 
ve buna bizde dahiliz. Fakat kesin olan mitolojisi yansımış olan Orion bölgesi yaşam sürecinin sona ermiş olduğu ve yerini Sirius'un doldurduğudur.
 
Aldebaran yıldızı onların babası Sirius yıldızı ise Annesidir.
 
Baba Osiris elbette ölümü ve ölüm sonrasını simgeler ve aslında bu antik mısırlılar tarafından çok yerinde bir kadim mitolojik göndermedir,
 
çünkü aslında Orion takımyıldızı yakınlarındaki ilk ana gezegen nükleer savaşlarla çöle dönmüş ve yanlış ileri gelişme yüzünden yaşanmaz hale gelmiş
 
ve Anunnaki medeniyeti orayı terkederek Nibiru'ya göç etmek zorunda kalmıştır.
 
Orion takımyıldızı aynı zamanda kozmik kapılardır, Kozmik ana tanrıçaya ve dolayısıyla sonsuzluğa ve ölüm sonrasına açılan son evre son, son aşama ve son kapıdır.
 
"The Lost Religion (of Mu)" adlı bestemi yaptığımda hangi ilk kadim din'i hissiyat yoluyla keşvettiğimi ve vurguladığımı şimdi daha iyi anlıyorum.
 
O Lemuria'nın Sirius (Isis) dinidir aslında.
 
Fakat satanik olmayan ters değil düz pentagram, pozitivizmi teşvik eden ve derin, kadim bilgiyi anlatan.
 
"Bir Morning Star" (venüs gezegeniyle tarihsel süreçte özdeşen ve karışan) sabah yıldızı, o bir şimal yıldızı gökte parlayan ve bir astrolojik enerji birikimi bir çeşit kozmik bilinç hayli önemli olan
 
aynı "The alan parson's project" şarkısı "Eye In the Sky" 'da anlatıldığı üzere, çekici,büyüleyici fakat aynı zamanda tedirgin edici, ürkütücü ama görkemli bir güzel dişi, ve denizlerdeki mermaid kızı.
 
"The Doors" grubunun ismi ne kadar anlamlı,taktir etmemek elde değil,
 
çok ince düşünülmüş bir isim ve elbette ayrıca ölüm ötesinin,4. boyut ve sonrasına geçii ve uyanışı, aydınlanışı,yanı sıra kundalininin uyandırılış hikayesinin ve böylece 3. gözün ardına kadar açılarak tam kapasite faaliyete geçişini, fani bilinçten kozmik bilince sıçrayarak yükselmeyi,yani özetlekapıları aralamayı ve ardına geçmeyi'de simgelemekte aynı zamanda.
 
The Doors= Orion Nebulası Takımyıldızları
Anu ben sizinim.
Inanna ben sizinim
Isis (Sirius) ben sizinim.
"Galactic Mother", ebediyet ben sizinim
 
9/27 ben sizinim.
Anne ben sizinim
 
3. Göz demişken beynin 2 lobunun ortasında bulunan "pineal gland" yani epifiz bezinden'de kısaca bahsetmek lazım,
 
epifiz bezi serotonin,melatonin ve DMT molekükü gibi önemli salgılama faaliyetlerinden dolayı hem mutluluğun hemde pisijik alanın ve algının kapılarının hakimidir,
 
sadece bir mercimek tanesi büyüklüğünde olmasına rağmen çam kozalağını andıran görünümüyle tüm tarihte simgesel anlamda ön plana çıkabilmiştir,
 
onu Enki'nin elinde, Budha heykellerinde Antik mısır'da hatta Papa'nın asa'sında bile görürüz.
 
Aynı sihirli kırmızı mantar gibi, çünkü oda tüm tarih ve kültürler boyunca her yerdedir.
 
Eğer Epifiz beziniz sorunluysa, yumuşaklığını kaybetmiş ve kemikleşmişse serotinin azlığı nediyle anksiyete,deprasyon gibi nevrotik ve psikotik hastalıklar belirir,
 
eğer DMT molekülü salgısı az ve melatonin çoksa 6. his,sezgisellik,psijiklik,duyumsayış,SQ (duygusal zeka), maneviyatla yani mana ile iletişim sıkıntısı belirir.
 
Filozof Descartes'in dediği gibi epifiz bezi beden ile ruh arasındaki geçiş kapısıdır,
 
bu ikisi arasındaki iletişimden sorumludur. Hayvanlardaki meşhur ileri sezgisellik aynı nedenle vardır,
 
onlar depremi önceden sezebilirler ve göze görünmeyeni örneğin 4. boyuttan bir varlığı algılayabilirler,
 
köpek durup dururken birden nedensiz şekilde havlamaya başlar, bizi uyarmaya çalışır neden?
 
Çünkü epifiz bezleri bize oranla çok daha fazla DMT üretir ve çok daha az melatonin üretir.
 
Yaygın bir inanışa göre epifiz bezi 3. gözün bizzat ta kendisidir
 
, alın çakrasının yöneticisidir,kundalini enerjisini uyandırabilecek güç düğmesidir, kilit merkezdir,
 
bu görüşe göre epifiz bezi aynı zamanda Amerikan dolarının üzerin bulunan şu meşhur üçken üzerindeki gözdür,
 
İlluminati sembolüdür, horustur, Isis'in gözüdür, orion kemeridir,
 
The doors grubunu adına ilham everendir,yıldız kapısıdır,mistik kapılardır, geçiş noktasıdır herşeyi gören gözdür ve sirius yıldızıdır.,ruhun yatağı ve merkezidir.
 
Ve işte böylece burada'da makro ve mikro kozmos karşıtlığı,yukarıda olan aşağıdadır ve aşağıda olan yukarıdadır tezi bir kez daha kanıtlanmış olmaktadır.
 
Epifizi bezi trans halidir, DMT molekülü fazlalığı bizleri öte alemlerle buluşturur algının kapılarını açar, sezgisel dünyamızı, vizyonumuzu geliştirir,arttırır, halusinojen anlamda diğer boyutları algılatır,depresifliği ortadan kaldırır , mutluluk ve huzur verir,
 
Müzik,meditasyon,cinsel ilişki,orgazm gibi doğal araçların yanı sıra üzerik tohumu çayı ve benzeri doğal MAO inhibitörlerine de başvurulmaktadır
 
ama bu yöntemler risklidir, bilinçsizce kullanılmamalıdır ve zaten deprasyon ilaçları kullananların bu tür ürünleri tüketmesi sakıncalıdır, o yöntemler zaten tek başına doğal ilaçlardır bir anlamda alternatif tıptır.
 
Tarih boyunca antik mısır'da Sümer'de Güney Amerika medeniyetlerinde bugün amazon ormanlarındaki kabilelerde, kızıl derililer de ve elbette büyük ihtimalle Atlantis'de,Mu'da sıkça halisunojen araçlara yani mariuhana,haşhaş gibi doğada varolan bitkisel uyuşturucu ve yatıştırıcı araçlara başvurulmasının nedeni yine elbette aynıdır,
 
maneviyatla, tanrılarla,mana ile iletişim kurabilme ve yükselme güdüsü.
 
Günümüz bilimi maddeseldir ve şekilcidir, maneviyat günümüzde atlanmıştı, halende atlanmaktadır
 
fakat geçmişte öyle değildi, tam olarak ilerleme kaydedememizin nedeni işte tam olarak budur,
 
uzak geçmişteki büyük medeniyetler maddi ve manevi bilimi denge gözeterek stable şekilde sürdürebilme yetisine sahiptiler,
 
işte bu nedenle o medeniyetler çok görkemlidir, elbette bu kültürü tanrılardan öğrendiler, fakat zamanla bu bilgi unutuldu, tanrılar çekip gittiler veya yer altına indiler,
 
izleri kısmen kaldı., bilgi ortadan kayboldu,yo koldu ve halen bulunamadı, günümüz bilim anlayışı manevi bilimi,tekamül anlayışını görmezden geldiği ve bilimsel kabul etmediği için geridir.
 
Siz sizler pagan kültürünü ve paganizmi aşağılayanlar, sizden,sizlerden çok daha önce, daha sizler doğmadan o aşağıladığınız kültür bugün borçlu olduğunuz medeniyetin temellerini attı,
 
küçük gördüğünüz sözde putperestlik ve put tapıcılığı, döneminde yapıldı o görkemli mısır piramitleri, şeytanlık ve cehalet dediğiniz Sabah yıldızının hiç olmazsa kutsal sayıldığı dönemlerde yeşerdi matematik, bilim,sanat, edebiyat.
 
Batıl itikad dediğiniz mitlerdi düşüncenizin inancınızın, dayandığı temeller,
 
ilham kaynağınız dı antik kadim masallar, ve bazen gerçekler.zaten var olan evrensel yasalardı "kopyala-yapıştır" yöntemiyle arakladıklarınız.
 
Hor gördüğünüz anlayış anasıydı tüm ilericiliğin. Ve siz sizlerin anlayışı, ne verdiğiniz dünyaya ayrımcılık, gericilik,savaş,zulüm,çatışma ve cehallet ten başka, ne uğruna öldü milyonlar?
 
The whore of Babylon, ı love you so much because you're a good teacher, a good adviser you are a reflection of the holy,opposite of the couinciness and mighty, the twin sister,Nephthys,the sleeping goddess, kundalini,
 
Actually number 3 represents the three dimensional space
 
in other words materialistic world, number 6 represents her,
 
Isis,Sister Sirius,Mother Mary,next to the gates of Orion's belt she's a diamond,light bearer,the morning sun and serenity,mother of our sun. (son).
 
"Number nine"symbolically represents "The Galactic Mother" and the place where she dwells,the realm of the ninth dimension,the final destination, the main target of every single soul in other words, an everlasting dimension,the eternity.
 
 
It's an ancient universal relegion,lost and forgotten, and it's time to recall.
 
Isiac relegion,Alien Relegion,The Cult of Isis.
 
An ancient belief system universal and open to everyone, rich or poor, male or female, black or white, it doesn't matter, an alien religion accepting others unconditionally, regardless of who they're,
 
a spiritual movement based on civil rights, equality and freedom, a knowledge of true wisdom.
 
Mighty mother is tender, she cares about you, she understands your diversity and individuality, and she loves you so much.
 
 
Neden kasım başlangıcını, 31i ekim'i1 kasım'a bağlayan geceyi, son baharı ve kasım ayını çok sevdiğimi, o dönemde kendimi daha iyi hissettiğimi şimdi daha berrak şekilde, daha net anladım,
 
çünlü The Cult of Isis anlayışında o dönem, kutsalmış bir çeşit bayram ve şenlik. ve ayrıca mart ayı ortası.
 
Isis yaşamın,hayatın,üremenin ve elbette reenkarnasyonun tanrıçasıdır ve Eşi Osiris ölüm sonrasının, yer altının, diğer tarafın tanrısıdır ve Orion kemer'i (The Doors) çıkış kapısıdır.
Osiris Isis'ye yönelmiş izler, (Antik Mısır'a bakar).
 
Kleopatra Isis'in reenkarnasyonu olduğunu iddia etmişti,aslında Marcus Antonius ile olan aşkı sonrası Oktavian tarafından yenilgiye uğratılışı ve ölümü,
 
işte o kadim hikaye Isis kült'ünün tam yükselişe geçecek iken Hristiyanlık tarafından gölgelenişini anımsatır, hayli ilginç.
 
Sanırım "The New World Order" yeni dünya düzeni Isis kült'ünü yegane din olarak diriltmek niyetinde,ve bir dolar işareti bu durumu anlatıyor,
 
güzel fakat bunu kırıp dökmeden, insan bilincini manupule ederek eski bir faşizm türü yerine bir başka yeni versiyonunu getirerek yapmamalılar,
 
yozlaşma, edepsizlik pornografik dejenarasyon,kültürsüzlük ve cehalet promosyonu ile değil
 
ışık, aydınlık, iyi niyet, sevgi ve adalet üzerine temellenmiş bir anlayış ile olmalı,
 
çünkü Isis, çünkü pentagram çok merhametli ve aynen öyle. T
 
ers pentagram, Isis'in ikiz kız kardeşi "Nephthys" isimli zıttı ise tam olarak "The New World Order" konsepti ile uyumlu görünüyor ne yazıkki.
 
Aile olarak bakarsak İsis'in ikiz kız kardeşi "Nephtys" ve eşi Seth (Osiris'in kardeşi ve Osiris'i öldüren) ve oğulları Anubis, bu aile negatif (-) ve dişi taraftır "6" sayısına ve ters pentagram'a denk gelir,
 
Isis Eşi Osiris yani yaşam+ölüm ve oğulları "Horus" yada "Ra" diyebiliriz ve işte bu aile pozitif (+) ve erkek taraftır ve (9) sayısına denk gelir.
 
O halde artı ve eksi,negatif ve pozitif aynı zamanda akrabadır kardeştir, her ne kadar zıt kutuplar olsalar bile.
 
Bu aileler birbirleri olmadan yapamazlar, birbirlerine muhtaçtırlar, anı şekilde çiftler de öyle, yaşam ve ölüm döngüsü gibi.
 
Osiris artık yer altındadır fakat Isis'in rahmi üzerinde Horus'ta yeniden bedenlenmiş, şekillenmiş ve reenkarne olmuştur.
 
Anne ve oğul aynı zamanda Osiris'tir, Osiris anne ve oğuldur, Kutsal baba oğul ve kutsal ruh, aslında kutsal ana oğul ve kutsal ruhtur.
 
Gökyüzünde parlayan haç aslında bizzat yıldız Sirius'tur.
 
Sümerlerden bu yana şekllenmiş bu kadim antik din sami dinler öncesi insanın esas, ilk ve kök dinidir.
 
insan yaşamının özüdür,özetidir.
 
Eğer Orion kemeri ve üç kral (Orion' belt and the three kings) hikayesini bir yana bırakacak olur isek alternatif bir yaklaşımım olacak,
 
Orion kemerinin 3 yıldızı + Aldebaran ve sirius toplam be yıldız eder, yan, pentagram'ın beş kenarı.
 
Ama neresinden bakarsan bak Sirius evrensel kozmik bilinci bünyesinde toplama ve toplama görevini üstlenmişmuazzam, görkemli ve büyük, tam bir ana tanrıçadır, zaten atık evrenin bir bütün olduğunu ve içerisinde yeralan herşeyin birbirleriyle bağlantılı oldukları gerçeğini kesin olarak biliyoruz.
 
Belkide Enki ve İnanna Osiris-Isis çiftini ve Enlil ve yine Inanna'da Seth-Nephthys çiftini temsil ediyor olabilir
 
fakat Enlil'in eşi olarak Inanna bir başka zıt ruha sahiptir, negatif tarafıyla oradadır, yani İşhtar olarak bir başka tanrıça formundadır.
 
Osiris-Isis, Enlil-Ishtar, evet belkide Enlil yay değil oğlak burcu idi bu da diğer bir ihtimal gözüküyor.
 
Ve Sirius Isis'in bakire sıfatından dolayı başak burcu olduğu düşünülürse o halde mutlaka zıt ve ikiz kızkardeşi "Nephtys" akrep burcudur ve hatta belkide aynı 13. Zodiak sign teorisine benzer şekilde Sirius tek başına bağımsız olarak özgün kendi burcudur
 
Yani Sirius burcu, Eğer Marduk Koç değil Aslan burcu ise (Güneş) Ra'da aslan burcudur ve Horus'ta fakat Horus ve Ra farkı vardır.
 
Bazen Marduk Jupiter olarak ve yay burcu olarak ta düşünülebilir zaten Jupiter'de Güneş'in azılı rakibidir, aralarında bir çeşit kozmik rekabet söz konusudur aslında:)
 
Oğul tanrı olarak Güneş,Jupiter Mars ve Satürn daima tarihsel bir rekabet halindeydiler,
 
yani Marduk,Ra,Horus,Şamaş vs.erkek evlat tanrılar olarak düşünülmüşlerdir.
 
İnanna,Hahtor,Bastet,Aphrodite,Venus vs. ise kız evlat tanrıçalar,
 
ve elbette ebeveyn tanrı ve tanrıçalar aynı şekilde bir rekabet halindeydiler,Aldebarna yıldızı, Orion Nebulası,Sirius yıldızı, Osiris, Seth,İsis,Npehtys vs.
 
Yani yukarıdakiler ve aşağıdakiler mantığı, gökteki yaratıcı tanrılar ve aşağıdaki burada, yeryüzündeki çocuk tanrılar,
 
ve elbette en üstte onlarında yaratıcısı olan galaktik kabuk, tanrı veya tanrıça, işte kadim dünyaların geleneksel anlayışı.
 
Bu aşağıdakiler-yukarıdakiler mantığının diğer bir nedeni yukarıdakilerin o yıldızlarda milyonlarca yıl önce başlamış dünya dışı yaşam formları (Tanrılar) olması ve burada insan'ı genetik mutasyon yöntemiyle yaratarak çocuk yaşamı, aşağıdaki düzeni başlatmış olmalıdır.
Ve elbette onlardan çok önce bir başka kadim uygarlıkta onların var olmasını sağlamış olabilir:)
 
Ayrıca belliki Marduk ve Enlil çeşitli kültürlerde birbirleriyle karıştırılmış, Inanna, Isis,Hathor,Aphrodite, Venüs,Demeter,Artemis,Athena vs. tüm bu tanrıçalar da çağdan çağa kültürden kültüre ve toplumdan topluma farklı yorumlanmış,
 
yanlış anlaşılmalar,yanlış aktarılmalar bazen biri diğeri olmuş, birbirlerini yerine geçmiş bir tanrı karmaşası ve kaosu oluşmuştur.
 
Babil,AkatiAsur ve Fenikeliler dönemlerinde özellikle bu karışıklık artmıştır.
 
Şamaş, Samada gibi farklı isimlerle güneş tanrıları türemiştir hatta bazen bence tanrılar birbirlerinden kıskanılmıştır, aralarında bir rekabet doğmuştur aslında,
 
fakat ben inanıyorum ki aslında işin özünde ana tanrı ve tanrıçaların sayıları fazla değil
 
üstelik işin en başında gerçekten yaşamış dünya dışı yaşam formları, Tanrılar, (Anunnakiler) gerçekten olabilirler,
 
akla çok yakın ve mantıklı, önemli olan güneştir, güneşlerdir, tüm paganist çağlarda güneş ve yıldızlar ardından güneş sistemimizdeki gezegenler genellikle en görkemli ve en güçlü tanrılarla özdeştirilmiştir.
 
Tüm tarih güneşin hangi isimle anılması ve hangi tanrı ile simgelenmesi gerektiği mücadelesidir
 
bir bakımı buna sami dinlerde dahildir.
 
Isis ana ve Tüm boyutları, tüm evrenleri, zamanı ve geriye kalan herşey'i kapsayan kabuk, galaktik ana.
 
Her Gnostik hristiyan aynı zamanda bir paganissitir fakat her paganist bir gnostik hristiyan değildir,
 
gnostizm, yaradılışı, tanrıyı ve evrensel gerçekleri inançla değil, akıl yoluyla, mantık yürüterek ve içsellikle sezerek, sezgi yoluyla anlama biçimidir,
 
Tanrıyla insan arasında köprüye ve tercümeye gerek duymayan direk iletişim biçimidir, bir çeşit deizm dir.
 
Doğayı anlamanın ve keşvetmenin yolunu akıl,mantık ve bilgide bulur.
 
Adak Kuşu
Bir zamanlar antik efes'te Artemis tapınağında bir kadın, istediki tüm dilekleri gerçekleşsin ve kurban etti bir zavallı kuşu ve böylece adak adadı yüce tanrıça Artemis'e.
 
Girdi Artemis tapınağının görkemli mağbediğne ve sundu adağını Artemis heykelinin önüne mistik tütsüler eşliğinde tarih ve gizem kokan.
 
Duasını etti önce, ana tanrıçaya yalvardı ve yakardı, Artemis anne çok etkilendi,seromoni hoşuna gitti ve kabul etti çaresiz kadının adağını,
 
"O halde tüm dileklerini kabul ediyorum elvadım,şans, sağlık ve huzur veriyorum sana zavallı evladım ve elbette güzel bir gelecek" dedi ana tanrıça.
 
Artemis anne aldı o zavallı kuşun ruhunu gökler, Sirius yıldızına taşıdı önce ve oradan da enerji odağı Aldebaran yıldızına fırlattı ve orion kemeri boyunca yolculuğunda eşlik etti ona,
 
taştı yıldızdan kuşun ruhu ve insan bedeninde dünya'ya döndü, ve böylece tarihsel kadim yolculuğu ve serüvenleri başlamış oldu yıldız ruhunun.
 
Sahip çıktı ana tanrıça ödülüne, her defasında, her gelişinde, her reenkarnesinde,sevdi ve korudu onu,
 
Sahip çıktı Artemis ana evladına o kadının,
 
bir anlamda evlat edindi onu bugününde,geleceğinde ve ruhsal tekamülünde.
Hz, Isa hiç yaşamamış olsa dahi onun hikayesini seviyorum,o hikayeden dersler çıkarıyorum, onu etik ve ahlaki.öğretici bir kadim gerçeklik olarakalgılıyor ve görüyorum
 
İsa benim için örnek bir insandır ve bence onun yaşamından dersler çıkarılması gerekir, onun kadim hikayesini çok önemsiyorum, o hikaye beni derinden etkiliyor,
 
Golgotha tepesinde olan bitenler hiç yaşanamamış bile olsa beni duyuglandırıyor, bana acı veriyor, ve ayrıca Sirius, Isis ana'nın astrolojik gücüne inanıyor ve onu seviyorum. ondan güç alıyorum onu Kybele (önce Hitit'te Kubaba ardından Frigyalı Kybele) olarak doğa ana olarak'ta algılıyorum,
 
ve elbette Kybele'ye çok benzeyen bereket tanrıçası Efes'li Artemis, evet Artemis antik mısırda kedi tanrıça Bastet ile özdeşleştirilir fakat kedi tanrıça bastet tacında yine hep isis'i görürüz,
 
İsis onuruna yapılmıştır bazen Bastet heykelleri,
 
aslında tümünde aynı ortak fenomen vurgulanmak istenmektedir,söz konusu olan doğurganlık ve dişiliktir,
 
gelmiş geçmiş en büyük tapınak olan Artemis tapınağı uygun olmayan bataklı, çamur bir yüzeye rağmen tanrılardan gelen bilgi ile (Anunnaki bilgisi) profosyonel bir mühendislik çalışmasıyla oraya dikilmiş ve tüm görkemiyle tüm yunan-roma antik dünyasında ayni sirius yıldızı ışıldamıştır,
 
zaten romalılardan önce aslında antik efes'te saygı gösterilen, tapınılan,adak adanılan yegane tanrıça Artemis idi,
 
Tapınağın içinde onu simgeleyen ve adak adanılan devasa bir heykeli mevcuttu, (sonradan Roma döneminde bir heykeli daha yapılmıştır), özetle bence aslında Bastet ve Artemis'te Isis ile özdeşleştirilebilir aslında hepsi birdir, "Kadın"
 
ve bence artemis tapınağıda yüce ana'nın muazzam tapınağıdır,eşi benzeri olmayan.
 
ve elbette Sümerin Inanna'sı oda aynı kozmik ruh kapsamında,ayrıca uzaktan dahi Sirius'un kozmik ışığını alıyorum, koruyuculuğunu hep hissettim ve halen de hissediyorum,
 
sirius yıldızı tüm bu tanrıçaların ortak simgesi olarak düşünülebilir, antik Efes'te bir zamanlar var olmuş Artemis kült'ü de İsis kült'ü ile aynı kapsamda düşünülebilir,
 
bu yanlış olmaz, Sirius senin parlaklığına saygı duyuyorum, oğlun güneş ise burada, yakınımda sımsıcak içimi ısıtıyor ve beni aydınlatıyor, huzur veriyor, ve ayrıca herşeyi kapsayan galaktik ana,onu seviyorum.
 
Latince solar (güneş) ve (Lunar) Ay, simgesel aydınlık ve karanlık ve elbette solar child:), güneş çocuğu, yıldız çocuğu. Solar, Sol yani güneş yani aydınlık aynı zamanda siyasi görüş olarak sol, solculuk, yani aydınlıkçılık:)
 
Yüce Ana,Artemis, sen aynı zamanda İsis'in ruhusun,
 
Yüce Ana sen Sirius'ta parlıyorsun.
 
Artemis ana,21 temmuz 356'da Herostratus adlı o manyak yaktı senin eşsiz güzellikteki tapınağını ne yazıkki bir hiç uğruna, yani ün "ve şöhtet uğruna sözde bir kahraman (hero) olmak için ve aynı gece doğdu Büyük İskender" (AlexanderThe Great) ne ilginçtir,
 
yangınla ilgilenemedin elbette çünkü sen o esnada doğum sancıları içerisindeydin mitolojik anlamda:),
 
Artemis ana,sen de başak burcusun, İsis gibi ve sen de aşk yaşadın Aldebaran yıldızı ile,
 
işte ortak noktalar,bir çeşit kanıt niteliğinde.
 
Ayrıca Artemis ana seni kadim antik Efes toplumuna tanrıça olarak kazandıranlar aslında Efes'i kuran savaşçı amazon kadınları olabilirmi diye merak ediyorum,
 
Artemis ana, ne kadar güzelsin.
 
Evet Golgotha tepesinde, antik Mısır ve Pompei'nin'ın İsis ve Efes'in artemis tapınaklarında dolanıp dursun benim ruhum,
 
Gnostik hristiyanım ve yanısıra "The Cult of Isis & Artemis"'in bir üyesiyim ve ayrıca kozmik "27 Club"'ın da bir üyesiyim:).
 
The cult of Isis, The Cult of Artemis in ancient Ephesus, Isis,Bastet,Artemis, the goddess of fertility,Nine Months of Pregnancy, the goddess od hunting,the goddess of fishing etc.
 
Well actually makes no difference, it doesnt't matter how you name this idea,
 
basicly it's based on the same thing, a single source power of feminine goddess energy,
 
these are just names, for instance let's call it (The cult of İsis & Artemis), or (The cult of Sirius),(The cult of Holy Mother), (The cult of Pentagram), (The Cult of Number 9) in short "the alien christian gnosticism."
 
 
Shout it out loud,"Great is Artemis of the Ephesians!".
 
Evet böyle bağırmıştı kadim Efes halkı "Yüce olan Efeslilerin Artemisidir!
 
Paul (Pavlus) Hristiyanlık propagandası yaparken Efes'te aslında biraz da Efeslilerin müstakil evlerinde adak adamak mum yakmak,zil veya çan çalmak gibisinden ibadet ve süs amaçlı o çok satılan Artemis heykelciklerine olan rağbetin azalmasından şikayetçiydiler elbette:)
 
Sonunda onu şehirden kovdular ve Paul Kapadokya yollarına düştü.
 
Bende haykırıyorum evet,fakat elbette ticari kaygılarım olmadan ve gerçekte öyle hissettiğim için,
 
kadim Ana'yı sevdiğim için sadece:)
 
Great is Artemis of the Ephesians!
 
Aslında kadim anadolu tanrıçası Kibele ingilizce'de ve belki latince'de (Cybele) ve "Sibele" gibisinden okunur bizdeki "Sibel" ismine karşılık gelir, bu isimde bir sevgilim bile olmuştu bir zamanlar, sanırım tesadüf değildir.
 
Antik roma'da Isis kültü (The Cult of Isis) başka bir isimle yayılmış, (The Cult of Magna Mater) (Latince Tanrıların Anası) demek olarak internette geçiyor,
 
fakat sanırım doğrusu (Harika Ana) olacak,
 
bir dönem bu Anadolu tanrıçasını İsis karşılığı olarak benimsemişler fakat elbette aynı hristiyanlık gibi bu kült'ü romalılaştırmışlar, yani yerlileştirmişler, ritüellerini, ayin şekillerini değiştirerek kendi kültürlerine uyarlamışlar,
 
her neye dedim ya isimlerin bir önemi yok, burada kutsal ruh olarak algılanan tarihsel ve unutulmuş bir dişilik enerjisidir işin özeti bu.
 
Ay-in kelimesi ingilizcedeki (Eye) kelimesinden türemedir, bizde uydumuz Ay'a aslında (Göz) demiş oluruz, Gökyüzünde bizi izleyen bir göz.
 
Ay ve gece feminen tarafın sembolü olarak kabul edilir fakat esas kadim sembol Sirius yıldızıdır.
 
Bazen kendi kedime acaba Britanya kraliçesinin veya bir dönem başa getirilmek istenen "Hillary Clinton" gibilerin veya bir dönem Şark eyaletlerinde başkanlık yapmış "Benazir Button"'un simgesel anlamda bu konu ile bir ilgisi varmıdır diye soruyorum,
 
ve evet öyle gözüküyor ve bazen kendi kendime acaba bende mi bir çeşit free Mason'ım veya tapınak şovalyesiyim diye soruyorum
 
çünkü "Manly Palmer Hall" gibilerle özdeşen ortak noktalarım var gibi ancak onların bende olmayan karanlık bir tarafları var, IMF, dünya bankası, tefecilik, kan emicilik, Uluslararası banak sistemi, düzeysizlik ve kültürsüzlüğü özendirmek,
 
David Icke'nin çok haklı olarak vurguladıkları vs.
 
İşte tam bu noktada onlardan kesin bir çizgiyle ayrılıyorum.
 
Evet Ben kalben kesinlikle aydınlık taraftayım, iyinin güzelin ve merhametin yanındayım ve çevremde sadece yapay olmayan, derin, sezgileri güçlü, üçüncü gözleri açık , doğayı, yaşamı, hayvanları koruma iç güdüsü kuvvetli, sanat ve kültürle harmanlaşmış, ruhsal anlamda tekamül'ü veyüksekleri hedeflemiş insanlar görmeyi istiyorum.
 
Kadim antik Efes'te Artemis tapınak, heykel ve kültünün heme yukarısındaki yamaçta Meryem Ana evinin yeralıyor olması elbette bir tesadüf olamaz.
 
Kutsal Ana dini, bu tarikat tarihin en köklü ve eski ilk dinidir.
 
Antik Roma'da "Magna Mater" kültüne, bu kadim tarikat'a önderlik edenlerden biri olarak kendimi imgeliyorum.
 
Belliki Illimunati yani bu karanlık tarikat, dünyaya hükmeden ve seçkin olduğunu sanan bu iğrenç karanlık kabal Mars'ta kolonileşme planları üzerinde çalışmaktadır.
 
Elon Musk gibiler onların mühendislik işlerinde öncü fikirleri savunur, aynı o Matt Damon + Jodie Foster filmi Elysium'daki ana fikre uygun ve benzer şekilde belkide ana vatanları olarak gördükleri o verimsiz çöle dönmüş gezegende yeniden hayatı yeşerterek bu gezegeni terk edip gitmek ve böylece ardında bıraktıkları onlara göre aptal insan yığınlarının kaos karmaşa ve yıkım içerisinde bıraktıkları sefalet içerisindeki yaşamlarını uzaktan izlemek niyetindeler,
 
Uzun asırlar boyu manupüle ettikleri fabrikalarıyla ve yapay yaşam standardı dayatmalarıyla kirlettikleri dengesi bozulmuş ve gelecek vaad etmeyen doğa ile artık başa çıkmanın çok zor olduğunun elbette bilincindeler.
 
Mars'a yerleştiklerinde zamanla tıpkı kadim zamanlarda olduğu gibi dünya ve mars arasında yeniden birden fazla yıldız kapısı (Star Gate) yerleştirerek çok hızlı, düşük maliyetli ve çok verimli bir şekilde "anında yolculuk" sağlayacaklarını şimdiden öngörebiliyorum.
 
Elbette klasik ulaşım ve iletişim biçimleri terkedilecektir, yerini telepati ve ışınlanma alacaktır;
 
kundalini yükselktmek, ve ulaşılabilir maksimum düzeyde üçüncü göz güç kapasitesi insanlık için standart hale gelecektir.
 
Evet bu 3 boyutlu dar ortama,toprağın üzerine düşmüş ruhlarımız, düşmüşüz bir yada bir çok nedenle,
 
en azından bir üst katman olan 4. boyuttan belkide ve tekrar ruhlarımızı yükseltmek peşindeyiz,
 
düşmek, evet çevremde nereye baksam bir haksızlık bir rezalet ve düzeysizlik gördüm ve halen görüyorum,
 
gazete başlıkları,haberler hiç olmaması gereken toptan yanlış, kokuşmuş, tümüyle adil olmayan bir düzeni ve toplum yapısını anlatıyor,
 
alternatif düzen arayışları ve sunulan projeler ise ise kendi içlerinde çelişkili, eksik ve bu sefer çok başka açılardan cahil,
 
ruh, bilgelik,erdem,irfan yoksunu,kadim bilgiden uzak,yani kısacası al birini vur ötekine birader.
 
Uzaylılar,Anunnaki, Sürüngenimisler vs.
 
Hakkındaki alışılageldik geleneksel söylemler muhakkak aşırı şekilde bozulmuş (distorted), saptırılmış ve doğrununun içine yanlış, katılarak yanıltıcı,kafa karıştırıcı bir çıkmaza bir karmaşaya sürüklenmek istenmiş gibidir,
 
ve böylece her kafadan bir ses çıkacak ama asla kimse aslıl doğrunun ne olduğunu bilemeyecek,
 
o nedenle bu konularda aslında kimse fazla bir şey bilmiyor, kimisi biliyor gibi gözükme gayretinde, fakat hayır, nafile:)
 
masonların ki dahil çoğu sadece boş laf salatası,onlar dahi piramitin en üst tabakasındaki sözde elit azınlık tarafından yanlış yönlendiriliyor ve yanlış bilgilendiriliyorlar
 
fakat kesin olan orjinal haliyle bilmese kte ortada gizli bir gerçek olduğudur,ateş olmayan yerden elbette duman çıkmayacaktır.
 
The Ark of the Covenant (Ahit Sandığı), içinde gerçekte ne olduğunu bir basın toplatısı ile açıklayın!
 
Gerçekten aslında nerede o kutsal ahit?
 
Yoksa sanıldığı gibi Etopya'da değilde Mısır'da bir tapınağın altındamı?
 
Neden oldukça garip görünen özel bir kıyafet giyilerek açılması gerekiyor o sandığın ritüelistik anlamda?
 
Neden böyle bir önlem gerekiyor?
 
Neden gören kişi açısından gerekli tedbirler alınmadığında ölümcül ve tehlikeli olduğu iddia edilmektedir?
 
Bir çeşit laser güdümlü nükleer silahımıdır?
 
Bir füzyon santralimidır birader?
 
Çok gelişmiş bir jeneratör modelimidir?
 
eğer "We The People" lafına gerçekten inanıyor iseniz ki biliyoruz asla inanmıyorsunuz kendinizi seçkin bir azınlık yerine koyarak insan yığılarından bigli saklamayın,i
 
nsan nesli adına neyin doğru neyin yanlış olduğuna siz karar vermekten vazgeçin,
 
bilgiyi erdemi teknolojide değil içsellikte,münzevilikte,ruhta ve özde arayın,
 
felsefi edebi lirik derin bilgileri ön plana çıkarın, aklı ve ruhu manupüle etmeye çalışmaktan vazgeçin,
 
kadim değerleri diriltin, uzaylılar ve diğer meselelerrdeki tüm gerçekleri açıklayın,
 
benden bilgi saklayamassın birader,buna hakkın yok, tümüyle yanlış, sen tanrı değilsin, tanrıyı oynama'.
 
Kimine göre bu sandığın içindeki ölümsüzlük iksiridir, yada yöntemidir diyelim yani ölümsüz yaşamı bahşeden bir mekanizmadır,
 
fakat içinde bir miktar beyaz Monoatomik altın olabileceğini söyleyenlerde var, kim bilir azizim;
 
Giza vadisindeki üç piramitin tepelerine bakarsanız sadece büyük piramitin tepesinde som altından yapılmış başlık böümünün kalıntısının izlerini görebilirsiniz,fakat diğer ikisinde yoktur,
 
işte bu bile tek başına büyük piramitin öneminin diğer ikisiden farklı olduğunu yani bir başka bilinmeyen ve gizli anlamı olduğunu gösterir,
 
bir ipucu olarak başkaları tarafından yada en azından başkalarının yardımı ve kontrolüyle yapıldığını açıkça söylemektedir,
 
Bir Firavun mezarından çok daha fazlasıdır, bir iletişim ağı, bir enerji deposudur, iniş alanı olarak tanrılara yol göstermesinin yanı sıra dünyaya gelecek diğer dünya dışı medeniyete bu dünyanı geçmişini özetlemekte, tanrıların burada bir dönem bulunmuş ve belki halen bulunmakta olduğunu, bu dünyada akıllı yaşam formları bulunduğunu vurgulamaktadır.
 
Som altın kaplama güneşte görkemli biçimde pırıl pırıl parlamakta, ve dikkat çekici bir şekilde çok uzaklardan ve hatta uzaydan bile görülebilmekteydi.
 
İnanılmaz güzel bir iletişim biçimiydi.
 
Ahit sandığının büyük piramitin konumlandığı gize vadisi kayaları arasından bulunan suyun alterntif elektrik enerjisine dönüştürülmesi için kullanımış bir kapasitör olabileceği de söylenmektedir,
 
piramitin içindeki granitten yapılma şaftlar (hava kanalları) aracılığıyla bu kinetik enerji yukarıya en tepeye piramitin som altın kaplama en uç bölümüne iletilir,
 
ve böylece aynı Tesla'nın metal kulesine benzer biçimde kablosuz,zararsız ve tümüyle bedava, ücretsiz bir elektrik enerjisi üretici ve deposu ortaya çıkar.
 
Granit iyi bir iletkendir, büyük piramitin dışı beyaz kireç taşı ile sıkıca kaplı idi güneşte pırıl pırıl parlıyordu fakat aynı zamanda nefis bir yalıtıcı olduğundan dolayı bu enerjiyi içeride zararsız şekilde koruyor ve stabl halde tutabiliyordu.
 
bu sistem tam olarak bir modern elektrik kablosuna benzemektedir,dış plastik yalıtımlar ve en iç kısımda bakır iletken kısım.
 
Ne kadar dahice,böylece antik Mısır'da kablosuz elektrik enerjisinden yararlanılmış ve tanrıların antik mısırlılara hediye ettiği ve belki sonradan üretebilme yöntemlerini gösterdiği kablosuz ampuller kullanılmıştır,
 
kısa bir dönem için dünyanın yedi harikasından biri olan antik görkemli iskenderiye fenerinin 24 saat kesintisiz yanan ışığı yine aynı aydınlatma yöntemiyle mümkün olabilmiştir,.
 
Karanlık piramit koridorlarından kablosuz fener benzeri araçlarla dolanan antik mısırlıları gözünüzün önüne getirin.
 
O koridorlarda meşale izlerine rastlanamamıştır yani duvarlarda is yoktur oyda olması gerekirdi bu iddiayı güçlendiren bir ayrıntı.
 
Bu antik ileri teknolojinin bir bilinçlatı yansıması bir dahi olan Nikol Tesla'da ortaya çıkar,
 
Antik mısır ve Sümer'le bilinçaltı ve kozmik bir iletişim kurmuş ve modern çağ'da aynı teknoloji bilgisini zekasıyla yaratmış ve sunabilmiştir.
 
Alternatif akım enerjisini tanıtmaya çalıştı,zararsız,temiz,güvenle kablosuz olarak çok daha modern şeklide kullanılabilir,tüketilebilir bir enerji türüydü,
 
Bir elinde elektrik akımı diğer elinde ampul yanarken resim çektirdi ve olması gereken, yararlanılması gereken gerçeği apaçık gösterdi,
 
 
peki neden olmadı?
 
J.P. Morgan neden sponsorluğunu geri çekti ,neden finansmanlar ve yardımlar birden geri çekildi?
 
Bunun sadece bir tek nedeni var,kapitalism,yani itlik,uğursuzluk,şerefsizlik ne dersen de, sistemin şeytanın elinde oluşu çünkü bu alternaif akım, komünist bir beyin tarafından ortaya konmuş, tümüyle ücretsiz,bedava,fazla yatırım gerektirmeyen çok modern, halkçı yani komünist ve şeytanca bir icattı,
 
para babalarının servetlerine servet katacak bir icat değildi yani o halde gerçek bir icat değildi ve uygulanamazdı:)
 
Peki ya ne olmalıydı?
 
İnsanları öldürebilecek,riskli,tehlikeli bir o derece bağımlılık ve muhtaçlık yaratabilecek, pahallı,ilkel,enerji ve elektrik dağıtım şirketlerinin sevetlerine servet katacak, insanları güzelce kazıklayabilecek 220 volt şöyle güzel bir elektrik enerjisi,
 
alternatif akımda neymiş;
 
Bu arada unutmada Ahit sandığının Anunnaki ile ve Aldebaran ile iletişim, kominikasyon aracı olarak kullanılabilecek bir dünya dışı cihaz olduğunu iddia edenlerde var.
 
Hexagram ile ilgili olarak"biraz daha bilgi vermek istiyorum Pentagram'ın üst ucunun yükselen ruhu temsil ettiğini söylemiştik aynı şekilde hexagram içinde geçerlidir o halde 4 element ,hava,su,toprak,ateş dışında 5. element ruh ise hexagramın düşey alt ucu anti-ruh non-soul, non-spirit yani materyalizm, maddecilik olarak anlaşılmalıdır,
 
o halde açık şekilde bellidir ki maddecilik,materyalizm,ruh tekamülünün yani gerçek yükselişin önünde bir engeldir.
 
Hexagram'ın üst ucu ışık ve aydınlık alt ucu ise karanlık,şeytani enerji, ve aynı zamanda evrenin büyük kısmını kaplayan kara-madde'nin (dark-matter) simgesel bir ifadesidir.
 
Ve Hexagram'ın göbeğinde durduğu varsayılan göze görünmeyen 2-d 2 boyutlu küp, o küp, evet o küp Satürn'dür, satürn kronostur, zamandır.zaman çürümedir, zaman yavaş yavaş yok oluştur, sanal bir boyuttur,zaman bizzat şeytandır.
 
Satan ve Satürn kelimeleri ne kadar benzeşir, bir küpün etrafında saat yönünde dönüp dur, bir anlamda satürn'ün halkasını temsili olarak insan seli ile canlı oluştur ve sonra aslında ne yapmakta olduğunu sorgula:)
 
Oğlak burcunun ticari zekası ve soğukluğu yerini yay burcunun iyimserliği ve felsefi derinliğine bıraksın artık.
Birazda tanrıça İsis ile ilşkilendirilen diğer fenomenenlere değinelim ve kafa karışıklıklarını giderelim.
 
İsis-Ay ilşkisi
İsis sirius yıldızı ile erken dönem Mısır'da ve ay ile daha sonraki geç antik mısır dönemlerinde ilişkilendirlmiştir, keza bir çok paganist topluluk, farklı kadim mediniyetler kültürler ve druidler içinde ay çok iyi bilinen ve tanınan klasik bir dişi tanrıça ve semboldür.
 
Yengeç burcu ile özdeşleşen Ay aslında elbette dişi olmasına dişidir, zaten su grubu tümüyle dişidir, üyesi olan burçlar yengeç,akrep ve balık dişi burçlardır ne var ki kendine özgü bir gizemi ve estetiği olan ay ve ışığı tanrıça İsis ile kısmen hatalı olarak özdeşleştirilmektedir,
 
Güneş'ten çok daha büyük bir başa güneş olan Sirius yıldızı anne ve kapsayarak içine alabileceği çok daha küçük olan güneş oğlu olarak düşünüldüğünde oldukça akla yakındır
 
ancak Güneş'i kendisinden hayli daha küçük olan ay'ı onun çocuğu olarak düşündüğümüzde pekte mantıklıdır diyemeyiz:)
 
Muhakkak ay Antik medeniyetlerin tanrıçalarının en az biri ve belki birden fazlasıyla özdeştir,
 
ancak bu kesinlikle İsis olmamalıdır,fakat elbette oldukça kapsamlı ve genel bir ana tanrıça olan isis bereberinde tüm dişilik sembolü olan diğer tanrıçaları zaten tek başına simgelemektedir.
 
Yani bir yanıyla Ay zaten İsis kapsamındadır ama tam olarak odur da diyemeyiz.
 
İsis-Venüs gezegeni ilişkisi
İsis ile ilişkilendirilen Venüs gezegeni dişi bir gezegendir, Tanrıça Aforidit ve Venüs ile ve dolayısıyla terazi ve başak burçlarıyla tümüyle örtüşür,
 
doğuda gün doğumundan hemen önce aynı Sirius yıldızı gibi parıldayan ve dikkat çeken venüs aralarındaki bu benzerlik nedeniyle muhtemelen İsis ile özdeşleştirilmiştir ve hatta karıştırılmıştır,
 
Ayrıca oldukça önemli Sümer tanrıçası ve muhtemelen gerçek bir kişilik olan Anunnaki tanrıçası İnanna terazi burcuna ve Aslan yükselenine sahip olduğu için ve ay burcu başak olduğu için ayrıca tam terazi ve başak dönümüne yakın doğduğundan gezegeni olan Venüs hayli önem kazanmış ve çeşitli dönemlerde antik Mısır'da İsis olarak anılmıştır.
 
Ay daha çok Mısır tanrıçaları Sekhmet ve Hathor ile özdeştirilmelidir yani İsis ile değil bu hatayı aynı şekilde burada düzeltmek isterim fakat yine belirtmeliyimki oldukça kapsamlı ve genel bir ana tanrıça olan isis bereberinde tüm dişilik sembolü olan diğer tanrıçaları zaten tek başına simgelemektedir,
 
dişilik, kadınlık ve annelik,Yani bi yanıyla aynı Ay gibi venüs gezegeni de İsis kapsamındadır ama tam olarak odur diyemeyiz.
 
Luciferianism is not satanism, these two are totally different thelological doctrines
 
and also lucifer is not a lord but a queen and she's not satanic,
 
as a religious understanding basicly a true luciferian person should not harm anyone or anything in nature unless there's a known an imminent serious threat and also he/she should take utmost care of nature and for this reason a so-called luciferian doctrine such as "order from chaos" is unacceptable.
 
Similar such masonic rules as "The 3M Rule"(money,media,military) etc. are not compatible with the luciferian idea at all,
 
doesn't make sense, totally noncence.
 
Lucifer is light, she's the dog star sirius, She's knowledge, She's positive,
 
Satan is Saturn,Seth,darkness,The star sign Capricon,
 
Satan is cronos, satan is time, and time means dialectic, changing and decomposition, satan is a cube, satan is a goat.
 
commercialism,politics,advertisement,money,fame,power,
 
satan is inverted pentagram,satan is negative,satan is a trick,just an illusion,a simple lie.
 
Basicly Lucifer means "day-star" in ancient latin language or you might say morning star,light bearer,light bringer,sirius star,science,information,the suppressed secret and ancient knowledge,feminine side, female,woman etc.
Hexagram symbol basicly means duality,antagonism,such as feminine-masculine sides,,day and night number 6-number 9, satan-god, cross-inverted cross sun-moon,heaven and hell,yin and yang etc.
 
Infact it's a very ancient and powerful symbol, ı mean it's not particularly associated with Jewish people and the country of Israel,
 
that's not true at all, also Hexagram is not equivalence of Moloch (The god of sacrifice) but actually Leviathan,
 
In short some of the jews and fremasons worship duality, they believe in the eternal balance, the point zero in the middle surrounded by left and right wings as opposide sides ( "+ infinite" and "-infinite"),
 
therefore they're right,that's the way how it should be already because that's pretty logical isn't it?
 
Basicly hexagram and yin and yang symbols are both represent the same thing,no difference,the contrast between black & white which means eternity.
 
Nevertheless some say that the hexagram also represents the planet Saturn and that's the part which ı do not like
 
in that mystery (for instance sorcery,witchcraft,a powerful tool to invoke satan, put a hex meaning curse on people etc.)
 
This duality and karma however is surronded by a non-duality named dark-matter and non-existince and all other dimensions including non-existince are surrounded by the galactic mother.
 
The hexagram symbol must be replaced by ennagram (nine pointed star) and it must be associated with the planet jupiter instead of Saturn.
 
Ennagram the lost symbol of true wisdom,ancient of the ancient, the beauty.
 
The sacred symbol of ancinet Mu.
 
 
 
"Anunna-ki", also means "mother-earth" (Planet Nibiru) and also means "mother on earth "(Inanna),and the starships of the Anunnaki alse called "Mu"
 
Yes ı's right since the beginning,
 
 
Anunnaki's original home is Sirius star system not the planet Nibiru,
 
So sirius star is mother and our sun is son, Sirius-Our sun,Isis-Horus, Mary-Jesus in short Inanna-Adamu,Anunnaki-Humanity lol.
 
Bugünki Suriye devletinin ismi İngilizcedeki Syria,(Siriuslular) (Syrians) gibi bir kelime kökeni ile bağlantılı olabilir,bilmiyorum araştırmadım
 
fakat bugünkü Irak toprakları gibi tipik bir Anunnaki bölgesi olduğundan böylesi bir kök isim Anunnakilerin orjinalde Sirius'lu oldukları tezimi doğrular niteliktedir, araştırmadım Sirius kelimesi antik Yunanca'dan türemiş gibi duruyor bilmiyorum fakat ilginç
 
Günümüzde kuzey ırakta örneğin yezidiler gibi küçük kürt aşiret toplulukları kısmen ataları olan antik sümerlerin geleneklerini, örf adet ve inanışlarını yansıtmaktadırlar,
 
en azından bilerek yada bilmeyerek bir sirius yıldızı ve luciferianist anlayış ve inanışları mevcuttur.
 
kartacalı komutan Hannibal Roma'yı imparatorluğunu dize getirdi ve sonra Roma intikam aldı,
 
Kartacalılar bazı Türklerle genetik anlamda birleştiler sonraları venedikleştiler ve sonra İsrail-oğullarına karıştılar.
 
Bugün İsrail yönetimindeler,bugün Avrupa'nın köklü aileleri,elitleri ve yeni dünya düzenine yön veren sayılı güçler, (Black Nobles),
 
yapay siyah-beyaz bir dünya'dan sesleniyorum, nede güzel demişim o şarkıda.
 
 
Balık çağından (İsa çağından) kova çağına geçişle birlikte ki yakın gelecekte dünya tam anlamıylakova çağı yörüngesine girecek (şu anda aslında halen geçiş dönemi) elbette bir aydınlama çağı yani altın çağ başlayacak,
 
bu dönencenin astrolojik etkisiyle bireysel özgürlükler, insan haklarında büyük ilerleme kaydedilecek, bunlar kendiliğinden olacak, daha bağımsız ilişkiler söz konusu olacak, belki evlilik rafa kaldırılacak, semavi dinler çok küçük azınlıklara ancak hitab edebiliyor olacak
 
ve giderek silikleşecekler, yüksek teknoloji insanlığı yavaş yavaş Anunnaki konumuna getirecek,
 
Mars'ta ilk koloniler kurulacak, ve zamanla tüm samanyolunda insan yeni bir anunnaki olarak kolonileşecek,
 
Anunnakilerin geçtiği tüm yollardan insanlıkta geçecek ve onların çıktığı basamakları tek tek bizlerde çıkacağız:)
 
Ve elbette tahmin edersiniz ki sonunda bizde bir veya birden fazla henüz medeni anlamda taş devrini yaşamakta olan başka dünyalar keşvedeceğiz,
 
hiç şüphem yok ki oralara ineceğiz ve bizlerde aynı Anunnakiler gibi tanrıları oynayacağız,
 
onların kaynaklarını sömüreceğiz ama bu arada onlara öğreteceğiz ve onların gelişiminin öncüleri olacağız:)
 
Onlara Mu ve Atlantis benzeri o dönemdeki yüksek teknolojimize yakın kutsal gelişmiş uygarlıklar kurduracağız
 
ve onlarda açgözlülüğe yenik düşerek nükleer savaşlarla veya bir başka benzeri nedenle benzer şekilde batacaklar,
 
onlarında uygarlıkları aynı counter (sayaç) 'ın dönüp durarak bir yerde tek tuşla sıfırlanması gibi sıfırlanacak ve aynı reenkarnasyon gibi tekrar tekrar başa dönerek tekrar doğacaklar,
 
ve onlara medeniyeti öğreten bizler belki tarihin tozlu raflarında unutulacağız, aslında olmayan başka tanrılara,dinlere,mesheplere dönüşeceğiz,
 
Kulakta kulağa bilgini kirlenmesi ve tıpku uzun mu uzun yılların aynı deniz dalgalarının topraktan yapılma çocuk kalelerini gelip yıkması, ne varsa silip süpürmesi gibi masallara konu olacak, gerçek dışı hikayelere dönüşeceğiz.
 
Ardımızda sadece medeniyetimizi ve dünyamızı simgeleyen bazı sembolleri bırakıp gideceğiz,
 
onların gezegeninin orjinal taşlarından yapılmış ama teknolojisi bize ait kalıntılar,
 
yardım ederek onlara çabucak yaptırdığımız bazı anıtlar kalacak geriye bizlerden
 
aynı Anunnakilerden bizlere kalan Giza piramitler gibi.
 
Ve belki bir gün oralara tekrar döneceğiz, gemilerimiz onların atmosferinde birden parlayacak, peki inince onlara gerçekleri anlatacakmıyız?
 
Yanıldıklarını onlara izah edecek ve uzak geçmişlerini onlara anımsatacakmıyız?
 
Yoksa işimize gelmeyecek ve üstünlüğümüzü bir sömürü aracı olarak kullanmaya devam mı edeceğiz,?
 
O dönemde bile halen yıldızlararası emparyalist ve kapitalist bir mentaliteye sahip olacakmıyız?
 
Yoksa olması gerektiği gibi bir ilkellik olarak tarihe gömülmü mü olacak,?
 
yerini Michael Tellinger'ın "Ubuntu" hareketi gibi yeni akım gelişmiş senaryolara bırakabilecekmidir?
 
Parasız ve senetsiz herkesin üretime eşit olarak katkıda bulunduğu ve eşit olarak paylaştığı özgür ve ilerici bir ortam.
 
Elbette bu benzeşmeye nükleer çatışmalarda da dahil olabilir ve bir 3. dünya savaşı senaryosu medeniyeti toptan sıfırlayabilir ve öyle olur ise tekrar başa dönülür:)
 
Ve hatta belkide Anunnakiler bile başa dönmüştür ve artık yeni bir uygarlığın doğuş çağında emeklemektedirle, bu bile mümkün,kim bilir, henüz yaşanmamış olsa bile yaşanacak ta olabilir elbet.
 
Bir başka teoriye göre David Icke'ın Reptilian'ları yani reptilian-sürüngen türündeki dünya dışı uzaylı grubu aslında Anunnaki'nin bir koludur, (Bir klan olarak Enki tarafıdır)
 
ve anunnaki klan savaşları genel olarak sürüngen ve insanımsı türler arasında oluşmuştur ,
 
yani farklı Anunnaki türleri arasındaki husumetlerden doğmuştur,
 
Anunnaki bir çok farklı türü içermektedir,sadece insan görünümlü uzaylıları değil.
 
Sürüngenler büyük ölçüde diğer Anunnakilerle birlikte yeryüzünü terketmemiş burada kalmışlardır ve bugünkü İlllumnati elit yönetiminin kökenidir.
 
Bir başka görüşe göre bu Sürüngenlerin ana vatanı Orion kemeri ve Draco takımyıldızıdır
 
Sirius yıldızı ise Orion takımyıldızına açılarak yolu kısaltan ana geçiş kapısı yani (stargate)'tir (orion takımyıldızının dünyaya mesafesi 1400 ışık yılı) iken Sirius yıldızının sadece 8.5 ışık yılıdır.
 
Bu yıldız kapsının dünyadaki ucu büyük piramitin tabanında derinlerde gizlidir.
 
Veya kaynakları kimine göre bizzat Sirius yıldızıdır veya belki Sirius yıldızı kutsallarıdır,
 
Bu nedenle Büyük piramit bulunan hafa şaft'ının bir yüzü Orion bir yüzü Sirius ve bir yüzü Draco takımyıldızını işaret eder.
 
 
 
Büyük piramid'i yapan ve yaptıran aslında antik Mısırlılar değil fakat bu sürüngen türündeki Enki'ye bağlı Anunnaki soyudur.
 
Akdenizli Fenikeliler'in iş gücü yardımıyla piramitleri yapmışlardır.
 
Antik Mısırlılar ise piramit'i hazır şekilde bulmuş ve sadece revize etmişlerdir ve elbette kopyalamışlardı, dolayısıyla kültürlerinin bir parçası haline gelmiştir.
 
Zaten antik yazılı kaynaklarda Mısırlılar kendileride bunu söylemektedirler, "biz bu yapyıyı zaten hazır bu şekilde bulduk, hayran kaldık, kopyaladık ve bir çok başarısız girişimimiz de oldu, bir çok girişimi beceremedik, yanlış hesaplamalarla yarım kaldılar öylece terkettik veya yıktık ancak zamanla bu alanda bir tecrübemiz oldu".
 
Ve bu görüşe göre bu sürüngen tür ve Enki Eden bahçesinde gizli bilgiyi, tanrıların bilgisini insana veren, elmayı ısırtandır.
 
Dolayısıyla iyi niyetli görünmektedir.
 
Ancak günümüzde Mason ve sürüngen bağlantılı illuminati artık bu iyi niyetini kaybetmiş görünmektedir.
 
Yozlaşmanın ve kültürsüzleştirme sürecinin öncüleridirler, Bir köle sınıf olarak iş gücünde kullanmak üzere yarattıkları insan türü, bu hizmetçi sınıf artık kontrolden çıkmış aşırı derecede çoğalmış ,ihtiyaç duydukları iş gücünün çok üzerinde rakamlara ulaşmıştır
 
kendilerini bu dünyanın esas yerlisi ve medeniyetin kökeni olarak görmekte olan bu anunnaki sürüngenler grubu artık insan türü yerine robotları ve yapay zekayı koyarak insan türünden tamamen kurtulmak istemektedir,
 
veya sayısal anlamda çok düşük bir rakama indirgeyerek sadece kendilerine hem düşünce hemde yaşam biçimi açısından benzeyen insanları masonları ve kendi soylarından geldiğini düşündükleri yahudileri ve İsrail devletini sağ bırakacaklardır.
 
Diğer bir aryan tür olarak kendini gören Enlil tarafı klaı soyu ve Plaiades bağlantısı olan 2. Dünya savaşı dönemi Almanya'sı ile yıllar önce savaştılar ve kazandılar, o hesap çoktan kapandı.
 
Fakat aslında zaten her ik itaraf ta Anunnaki her iki tarafta faşist ve sorunlu peki iyi niyetli Anunnakiler ve sürüngenler yokmu?
 
Elbette var.
 
Yine bir görüşe göre Orion kemeri kökenli sürüngenler milyonlarca yıldır dünyadalar beyaz renkli ve çok uzun boylu Draco grubu liderleridir.
 
Satün'de ay'da bir çok başka gezegende ve aynı zamanda o gezegenlerin bazı uydularında kolonileri bulunmaktadır
 
bundan 12 bin yıl kadar önce dünyada ciddi bir iklim değişikliği olunca sıcağa çok dayanıksız olan sürüngenler yer altına inerek mağaralarda ve gizli yeraltı koridorlarında kendileri açısından daha uygun olan çevresel koşullara uyum sağlamış ve yeni bir yeraltı yaşamı başlatmışlardır,
 
Agartha,şhambala gibi büyük ve çok gelişmiş şehirler kurmuşlar kendi aryan ırklarını orada devam ettirmişlerdir.
 
Bugün de küresel ısınma sorunununun sık sık dile getirilmesinin ve paniğin nedeni bunlardır ana akım medya'da sıkça rastlarsınız:) kaygılılar çünkü sıcağa çok tahammülsüzler,
 
genel olarak bu sürüngenler 4. boyuta geçerek görünmez olma, oradanda 3 boyutlu ortamı gözlemleyebilme ve kontrol edebilme yetilerine sahiptirler,
 
atomun yapısı ve dinamikleriyle oynayabildiklerinden aynı biz nasıl kolayca suyu yarıp geçerek ilerleyebiliyor isek aynı şekilde duvarlardan geçebilme. görünmez olma, şekil değiştirebilme, telepati, beyni kontrol edebilme ve yönlendirebilme, yapay olarakdoğal afetler çıkarabilme gibi bir çok farklı yeteneğe sahiptirler.
 
Basitçe anlatmak gerekirse seni yansıtan ışığı bükebilirsen görünmez olursun.
 
yine ana akım medya yoluyla dezenfarmasyon yani yanlış bilgilendirme yolunu seçerek soğu savaş döneminde geliştirdikleri hava araçlarını kamufle etmek amacıyla Ufo masalı furyası oluşturmuşlardır,
 
İnsanlar onları gökte ararken onlar yer altında işlerini görüyorlardı ve halen görüyorlar.
 
Yanlız şunu da unutmamak gerekir embriyonun fetüs öncesi erken evrelerinde şekilsel görünüm açısından insanda oldukça reptilian'ı andırır,
 
ve beynimizin önemli bir kesiti sürüngen beynidir,bize genetik bir mirastır.,
 
(Hatta president Obama bir tv show'da bu gerçeği kere ağzından kaçırmış:)
 
İnsan arasına karışmış melez sürüngen olan grub genelde renkli ve mavi gözlüdür
 
çoğunlukla sarışındır dikkatli bir insan onları bakışlarından tanıyabilir sadece birbirlerinin organlarını kabul edebilen bir bünyeleri var,
 
ciddi bir hastalık ve organ nakli ihtiyacı onları kendi hemcinslerini bulmaya itecektir,
 
yüksek mevkilerde olabilenler, gibi ev hanımlığı gibi son derece sıradan ve mütevazi uğraşları olanlar da var birader,
 
genelde neşeliler ve espiri anlayışını seviyorlar.
 
Günümüzde yer altı sığınkları ve yerleşkeleri yerini dünya devletleri tarafından bizzat pahallı maliyetlerle yapılmış yapay yeratı üstlerine bırakmıştır,
 
mesela ABD'deki meşhur Dulce üssü gibi,
 
soğuğu sevdiklerinden genelde merkezleri soğuk yerlere kuruludur,
 
mesela Antartika kıtası,
 
2. Dünya savaşı sonrası yüksek teknoloji ile Antartika'ya sığınan naziler'le iş birliği içerisindeler ve birlikte halen yer altındalar,
 
Ses hızını aşan yer altı trenleri vasıtasıyla dünyanın hemen hemen her yerinde bulunan üslerine ulaşım sağlarlar,
 
kendi kültürlerini, öğretilerini yaşarlar, zaman zaman insanlara da öğretmeye çalışanları oldu zenbudizm gibi,
 
veya ruhu yükseltecek meditasyon, yoga,reeikii vs. teknikler gibi.
 
The greys (Greyler) olarak bilinen sözde uzaylı grubu daha önce de dediğim gibi onların yeni geliştirdikleri hizmetçi türüdür,
 
biyolojik yapay zeka, gelişmiş android ve diğer bir geliştirdikleri tür olan insan ile mukayese edilmekte, klon grupları oluşturularak incelenemekte ve tesler yapılmaktadır.
 
Gözlemlenen Ufo'lar aslında başka yerlerden gelmiyorlar,belki başka dünyalardan gelen başka uzaylı grupları da var ama ben böyle fazla örnek olduğunu sanmıyorum,
 
ufo gözlemleri yapılıyor ama genelde kaynakları bizzat burası dünyamız deniz altındaki ve yeratındaki sayısız üstlerinden kalkıyorlar,
 
artık bizimde üçgen ufolarımız var üstelik:) ( o teknolojiyi bize çoktan verdiler:), 80''li yıllarda ABD'de geliştirildi nükleer termo dinaik yasasıyla çalışıyor adı The TR-3B (USAF Top Secret Nuclear Powered Flying Triangle)
 
ve hatta artık gizliden gizliye Nato tatbikatlarına bile katılıyorlar ve askerler onları görünce ufo sanıp şaşırıyorlar:)
 
Üçgen biçimleri olmaları ise elbette tesadüf değil Illuminati gözü'ne, yeni dünya düzenine bir gönderme,
 
nede olsa onlar geleceğin global dünyasının gelişmiş yıldızlararası gemileridir:)
 
Nasa gibi kurumlar ise göstermelik düzmece tiyatro oyunlarıdır yani tamamen yalan dolan:)
 
O ofuların içlerinde ya android gri'ler var ya reptilian'lar ya insanlar veya bazen hiç kimse yok ve tamamen yapaya zeka kontrollü,
 
Yer çekimsizlik jeneratörü için dünyanın kuzey ve güney kutuplarından kaynaklı yeryüzünün manyetik alanı kullanılıyor,
 
manyetizm onlar için çok önemli çünkü tüm teknolojileri mıknatıs ilkesi üzerine kurulu:)
 
İnsan türü açısından umutsuz görünüyorla, insanlığı yok etmek veya tamamen kontrol altına alabilmek adına geliştirdikleri planlar açısından fazla bir seçenek yok,
 
tahmin edersiniz,80'lerdeki aids patlaması başarısız bir grişimdi insanları hızlıca ortadan kaldırabilecek son derece ölümcül ve tehlikeli bir vürüs arayışındala,
 
laboratuar ortamında milyarlarca dolar harcayarak testlere devam ediyorlar,
 
buldukları an harekete geçeceklerdir,
 
diğer seçenekleri bir nükleer 3. dünya savaşıdır,İsrail İngiltere ve ABD Çin İran ve Kuzey Kore gibi devletleri yoklamaya, tahrik etmeye devam ediyorlar, bir arayışları olduğu açık fakat her zaman Rusya önlerinde bir engel gibi.
 
Ve sahte,yapay bir dünya dışı istila seçeneği yeni dünya düzenine hızla geçiş'i kolaylştırabilecek samalarında duran bir başka plan,
 
ama biraz ütopik ve zor görünüyor .
 
Tüm devletleri ve dünyayı yöneten bu dünya dışı kökenli grub kendilerini bir çeşit kızılderli gibi görmektedirler,
 
yani kendilerince dünyanın yerlisidirler ve mağdurdurlar onlara göre insan ırkı saldırgan, aptal sorunlu, sorumsuz ve bencildir,
 
ve elbette bir bakımı haklı oldukları düşünülebilir ancak bu devasa bir genel katliam ve yozlaşma kültürünü ve aptallığı tetikleyen oluşumlara destek vermeyi aklar mı asla hayır,
 
Futbol, pop kültürü,dinler,abuk subuk yarışma programları, dizile, vs. insanları oyalayan, uyutan aptallaştıran afyon yerine geçen ne varsa,yeter ki fazla akıllanmasınlar ve köle bir sınıf olarak kalsınlar, olan biteni fazla kurcalamasınlar ve sorgulamasınlar, alabildiğine iğrençlik.
 
Büyük uluslararası şirketler, markalar, sahibi mason olan bü türden özel sektör kurumları ve devletler çaktırmadan gizlice logolarında, sloganlarında Reptilianlar ve anunnaki elitlerine gizli mesaj yollarlar ,
 
mesela Converse ayakkabı ve Pentagram yıldız Sirius logosu Nike gibi zaver tanrıçası göndermeleri veya bir araba markası diyeli mercedes ve meşhur yıldızı,
 
hemen hemen tüm uluslararası markaların isimleri, amblemleri ve logolarında bu aynı basit mesaj gizlidir ve mesaj özetle şudur:
 
Sizi biliyoruz, gizli bilginizi biliyoruz,varlığınızdan haberdarız,sizin farkınızdayız, bizler sizlerdeniz, sizlerin hizmetindeyiz, bizi koruyun, kurallarınızı tanıyoruz ve sizlere bağlıyız:)
 
Bu dünyanın parayı, ezilmeyi sağlayan he türlü aracı,boş inaçları ve safsatayı ortadan kaldırarak adil, eşit ve yeni sadece sevgi ve barışı hedefleyen yepyeni bir "John Lennon,'ın Imagine" şarkısında dile getirdiği şekilde yeni bir başlangıcı yapmaya elbette ihtiyacı var,
 
fakat sapkınlığa giden,toptan şiddet ve yok oluş içeren bir sürüngen darbesi ile asla değil.
 
Nietzche'nin savuna geldiği anlayışla yeni bir düzen için önce eskisinin tümüyle yıkımı gereklidir,
 
her yer dümdüz edilmelidir, taş üstünde taş kalmamalıdır türünden bir anlayışla değil, yeni bir bina yapmak için önce eskisini tamamen yıkmak gerek anlayışıyla değil .
 
fakat nasıl ?
 
eski düzene hiç dokunmadan fakat revizyonist olumlu örneklerle, prototiplerle yeninin güzel yanlarını avantajlarını göstermek ve eski düzene davetiye çıkarmak,
 
yeniye kendiğinden bir katılım sağlamak, imrendirmek özendirmek ve böylece eski kendiliğinden zaten yeni olacaktır.
 
Michael Tellinger'ın ubuntu hareketi güzel bir örnek ancak anlatıldığı gibi çokta yeni değil:) örneğin Anarko-sendikalizm, örneğin Bakunin'in genel ekonomi politik görüşleri ve önerileri.
 
Fakat ilginç şekilde onların kutsalı benim de kutsalım dır.
 
Ve Sonra:
Evet köklerimiz bu gezegenden çok uzaklarda, uzayın uzak diyarlarında olabilir, Sirius,Orion,Lyran,Draco;,
 
ama bizler sonuçta milyonlarca yıldır zaten buradayız,
 
o nedenle alında uzaylı falan değil fakat bu dünyanın gerçek yerlisiyiz,
 
ve en az Amerikan kızılderililer'i kadar mağduruz.
 
Biz dinozarlar la birlikte yürüdük, devasa kuşlar göklerde uçarken doğanın rengi bizim tenimiz kadar yeşildir ve kahverengidir odunları kadar,
 
çevrende nereye baksan ya ağaçların yeşilini görürsün ya odunların kahvesini ve geriye masmavi azur denizler, okyanuslar kalır.
 
!2 bin yıl öncesine kadar yeryüzünde barınabiliyor idik fakat iklim değişikleri nedeniyle yer altına indik,
 
ana vatanımız artık mağaralar,dehlizler, uzun mu uzun loş koridorlar dı,
 
Boşlukları ampullerle aydınlattık milyon yol öncesi teknoloji ile ve Antik Mısır'a örnek teşkil ettik.
 
Bizler huzur içinde yaşarken ait olduğumuz, gerçek ve ilk yerlisi olduğumuz bu gezegende, bir gün uzaklardan geldiler, o Anunnakiler,
 
mono atomik altın ihtiyaçları varmış gezegenlerini koruyacaklarmış, işlerine karışmadık sadece gözlemledik uzaktan gizli gizli, bakalım neler yapıyorlar diye,
 
zaten teknolojileri bize eşdeğerdi, ve elimizden pek bir şey gelmezdi, savaşsak oda evrensel galaktik federasyon yasalarına ters düşerdi,
 
12 kadim gelir ve bizi mahvederlerdi alim allah,
 
soyumuz tükenirdi, bir şey yapamazdık birader,
 
Ve Sonra iş gücü yetmedi onlara,
 
doğada gezen maymunumsu ile kendi DNA'larını eşleştirdiler ve bildiğimiz anlamda insanı yarattılar, o kan grubundan olma yani RH+
 
İlk başlarda fazla sorun çıkmadı ama akıllı maymun çoğaldıkça ortalıkta, düşündü ve düşündükçe aç gözlülüğü arttı,
 
her şeye sahip olmak istedi insan, bizler yer altının derinliklerine kaçtıkça onlar yeryüzünde yayıldılar bir virüs gibi.
 
Anunnaki altınları topladı boşalttı ne varsa derinlerde, onların olsun altın bizim olmazsa olmazımız zaten değildi
 
Bir gün çektiler ve gittiler ama ardlarında ne bıraktılar bıraktılar?
 
Bizim yanımızda ikinci bir akıllı nesil daha.
 
Bizim olan dünya artık onlarındı.
 
Ama bizler kadar zeki değillerdi, hipefiz bezleri gelişmemişti, 3. gözler henüz açılmamıştı, spiritüel yönleri zayıftı,
 
yoga meditasyon pek bilmezlerdi, bizden çok geriydiler bilimde ve teknolojide, tekemülleri zayıftı,
 
doğa ana'ya saygısızdılar, 3 boyut içine anunnakilerce hapsedilmişlerdi, 4. boyuta çıkacak bilgileri,enerjileri ve frekansları mevcut değildi ve cahilliklerinin sınırı yoktu,
 
fakat aslında suç onlarda değil onları cahil tutmak ve böylece sömürebilmek işlerine gelen Anunnki'lerindi.
 
Aynı devletleri ufak parçalara böl ve parçala taktiği uzak geçmişte dinler ve mehsepler içinde uygulandı
 
dinler ve meshepler, inançlar gittikçe çoğaltıld, ne kadar çok o kadar iyi insanlar birbirlerine düşerler ve birbirlerini yerler,böylece sayıları azalır.
 
Dilleri çoklaştırıldı, farklılaştırıldı ve karıştırıldı ki birbirlerini anlayamasınlar ve gelişim evreleri yavaşlasın.
 
O nedenle dinleri kurdurtmak için gerektiğinde melek kılığına bile girildi, büyüleyici ve korku dolu anlar etkiledi herkesi ve yanlış bilgilerle yönlendirildi insanlar sinsice.
 
Ve şimdi Anunnaki soyu için tek bir din,dil,devlet ve para kurundan oluşan baskıcı toteliter faşist dünya düzenini kurma vakti yaklaşıyor,
 
meyveler ve sebzeler ilaçlanıyor iyice yıkamadan yeniyor ve zehirleniyorlar, tüketim körükleniyor kola,patates cipsi hamburger sigara, obezite, damar tıkanıklığı bağımlılık yapan görünürde yararlı ama aslında daha çok zararlı ilaçlar, kanser, kalp krizleri,savaşlar yıkım ve ölüm,
 
işte sana Annunaki.
 
Enki bilgi verdi Adamu'ya Eden bahçesinde ama yetmedi,
 
Enlil şeytan ilan etti bilgiyi ve tanrı ilan etti cehaleti,
 
Bizlerde çok denedik insana öğretmeyi, ne medeniyetler kurdurttuk, başlattırdık ama sonunu getirdiler çabucak,
 
açgözlülük ve hırs damarlarını kapatamadık bir türlü.
 
Battı destek olup kurdurttuğumuz tüm medeniyetleri, meyve veremedi bir türlü bilgi ağaçları.
 
Ve ekolojik dengeyi gözetmeden güya medeni şekilde kurdukları çarpık yaşam şekli ve emperyalist & kapitalist ekonomi düzenleri, elbette yine eskiden olduğu gibi tıpkı sonlarını getirecektir.
 
Ama bizler bıktık artık,gerçekte bizlere ait olan bu dünyaya verdikleri zararlardan, usandık , yoruldukartık uygunsuz davranışlarından, kontrolsüz gelişimlerinden, bitmek bilmez aç gözlülüklerinden ve benclliklerinden.
 
Böyle giderse bu güzel gezegenden geriye hiç bir şey kalmayacak, ve bizler artık neredeyse sonuna ulaştığımız yer dibine dahada çekilmek zorunda kalacağız.
 
Bizi havasız bıraktılar adeta boğdular.
 
Geçen yüz binlerce yıl boyu karıştı kanmız anunnaki ve insana,
 
kimimiz iyice kötü oldu kimimiz kısmende olsa iyi yolda yürümekte diretti.
 
Bugün artık uluslararası şirketler, medya, ve ülkesel yönetimler, ya bizim veya anunnaki'nin yada her ikimizin birden ortak kanından gelen insan melezlerin kontrolünde.
 
Ama gerçek emirleri safkan olanlarımızdan alırlar
 
Masonik örgütlenme şeklini kurdutttuk onlara ve en tepeye çıkanları bu bilgiyi alır ve sonra anlarlarlar ki insan ırkından başka ve çok daha eski ikinci bir egemen yerli akıllı ırk var aslında,
 
çok eskilerden gelen kadim bilgi, o denli ki dinazorlarla birlikte yürümüş bir ırk.
 
Nükleer savaşlar, astroid çarpması hiç farketmez hepsi bir çok kere gerçekleşti dünyada,
 
ama onlar yok olurken yeraltı'nı kontrol etmeyi ve oraya sızmayı bilen bizler bu yeteneğimiz sayesinde yaşama tutunduk ve varlığımızı sürdürdük.
 
Sadece bizim kanımızdan ve Anunnakilerden seçilip geldi nice firavunlar,krallar,kraliçeler, soylular ve imparatorlarlar,
 
bizleriz iskender,Sezar,Napolyon veya Tesla,Newton,Einstein.
 
Biz kurduk medeniyetinizi bize borçlusunuz tüm her şeyi,
 
sizi gidi ayak takımı olarak seçilmiş fazla dayanıklı olmayan ve yaşayamayan al alade insan müsveddeleri,
 
Evet sayıları giderek artan insanoğlundan çekindik,korktuk ve kaçtık çünkü teknolojik anlamda onlardan ne derece üstün olursak olalım sayısal üstünlükleri bize göre çok fazla,
 
bizim doğal üreme hızımız onlara göre çok yavaş ayrıca çok saldırgan bir cins, kendilerine benzemeyen her şeyi bir tehdit olarak algılıyorlar,
 
Kimimiz hala umutsuzca da olsa yardım etmeye çalışıyoruz insanoğluna ama çoğumuz anunnakilere'e katıldı ve artık insanoğlunun yavaş yavaş sonunu hazırlıyoruz,
 
Ama öyle ama böyle, o veya bu şekilde ya nüfuslarını çok askeri bir düzeye indirecek ve geriye kalan melezler yada kısmen de olsa başarılı ve bizlere çok benzeyenleri ile yeni bir dünya düzeni ile,sadece tek bir din,dil, devlet ve para birimi ile yola devam edecek ya insanı toptan söküp atacağız bu dünyadan.
 
Yeni dünya düzeninde para da ortadan kalkacak bir gün ve eski tamamen yerini yeniye bırakacak,
 
diyalektik yasası gereği taş üstünde taş bırakmayacağız ki, gerçek ve yeni bir güzel medeniyet tekrar doğabilsin ve şekillenebilsin, çünkü eskiyi silmeden yeniyi inşa edemessin birader.
 
Zaten anunnaki soyundan gelenlerin de onlara köle olarak ihtiyaçları pek kalmadı, geliştirilen Eben'ler, yapay zeka ve robotlar mevcut artık.
 
Evet uçan dairelerimiz var ama insanların sandığı gibi dünya dışı kaynaklı değil, burada bulunan yer ve denizaltı üstlerimizden kalkıyor ve insanın doğaya verdiği zararı bir nebze olsun telafiye çalışıyorlar ve eğer istersek zaten onların gözüne görünmez olabiliyorlar.
Nükler savaşlarla yok olurken milletler,devletler, bizler yer altındaki son derece gelişmiş şehirlerimizde aryan saf ırk olarak yaşamımızı sürdürebileceğiz.
 
 
Bir şans Hitler ve 3. Reich Almanya'sına tanıdık eskilerde, bizim için hallet bu işi görelim dedik, ama başarılı olamadılar,
 
bu sefer 2. bir ari ırk olan Yahudilerle yola devam ettik, onlara öncülük ettiririz bu işlerde, İsrail kilit devlet ve olmaz ise olmazımız göz bebeğimiz,
 
İngiltere asaletimiz ve yuvamız, ABD ise yeni Atlantisimizdir, mega-silahımız ve yeni medeniyet beşiğimiz.
 
I believe in you Morning Star, the shining beauty,the fallen one.
 
Güzel senaryo ve kısmen doğru, böyle de olmuş olabilirdi fakat diğer bir ihtimal olarak Reptilianlar Anunnaki'nin bir ırksal kolu veya belki tümü çünkü (shapeshifter) şekil değiştirebilme yeteneklerinden dolayı hem devasa bir insanımsı hemde esas ve öz şekli olan sürüngenimsiye dönüşebilirler,
 
zevklerine kalmış canları nasıl isterse öyle, veya bir kısımı sürüngen bir kısım değil evet bu dünyada biz tek akıllı canlı türüyüz ama belkide onların dünyasında birden fazla canlı akıllı türü.
 
İnanna'nın hem insan hemde sürüngen olarak ayrı ayrı heyleklleri var demek ki bir shapeshifter, farklı 2 görünüme bürünebiliyor.
 
Bazı Anunnaki tanrılarını ayrıca melekimsi kanatlarla kartal başlı ve balık desen kamuflaj içinde görürüz,bir çok farklı şekilemi bürünebiliyorlar?
 
Fakat Kartal başlık giyilebilen bir maske şeklinde başlık ta olabilir, ayrıca kanatlarla birlikte Anunnakilerin göğe yükselebilme, kanatlanabilmek yani gemileriyle uçabilmek özelliklerini de vurguluyor olabilirler.
 
Ve ayrıca kanatlar Anunnaki tanrılarının bizlerden farklı olarak dışa yansıyabilen altın sarısı renkli ışıldayan auralarını (eterik bedenlerini) temsil ediyor olabilir,
 
melekimsi tanrılar olarak onları göstermek amaçlı da olabilir,veya spiritüel anlamda astral seyahat yapabiliyor olmaları özellikle vurgulanıyordur, amaç bu da olabilir.
 
Enki ve kafilesi ilk olarak basra körfezine gemileriyle indiklerinden bir anlamda denizden çıkıp geldiler balık desen giysi veya kamuflajın sebebi bu da olabilir,
 
ayrıca Enki balık burcu idi ve ayrıca su ve balık tanrısı olarak bilinir, antik yunan'da deniz, okyanus,su tanrısı Poseidon'dur ve Antik Roma'da Neptün,bu da bir neden olabilir fakat kesin olarak bilebilmek maalesef mümkün değil.
 
Antik Mısır'ın eski adı Kemet'tir ve Kemet en antik Sümer uygarlığı kadar eskidir yani iddia edildiği gibi daha yeni bir uygarlık falan değildir,
 
Bu iki uygarlık Atlantis ve Mu kalıntılarından doğup Anunnaki yardımıyla kısa sürede neredeyse bir gecede birlikte yeşerdiler.
 
Alchemy (Simya) veChemistry (kimya) isimleri Kemet'ten türediler, bu ilimler varlıklarını Kemet'e yani eski kadim Mısır'a borçlular.
Gizli Dostlar
Bir yanlış anlamadan ötürü kötü sandılar beni önce ve ilgi gösterdi böylece eski gizli dostlar, beynimi okudular,evimi taradılar ve anladılarki özde iyi biriyim ve sadece işin gırgırındayım.
 
Zaten eğer kötü olsaydım veya yanlış işlere bulaşmış olsaydım sanırım benim için iyi olmayacaktı.
 
Gizli dostlar zamanla dostum oldu ve telepatik yöntemlerle konuştular benimle, sohbetler ettik ve beraberce güldük.
 
4. Boyuttan seslendiler bana bazen tamamıyla durduğum noktada durdular, ve benim gözlerimden baktılar dünyaya, beni anlamaya çalıştılar. özelimi gözlemlediler ve ileriye gittiler biraz gereksizce.
 
Tesadüfen İlginç bir kişiliğe denk gelmişlerdi ve o biraz karışıklığa yol açtı. ama sonraları beni tanıdılar ve sevdiler.
 
Bende bu arada onları tanıdım şahit oldum yeteneklerine bizzat, beyni nasıl manülupe edebildiklerini veya nasıl istedikleri gibi yönlendirebildiklerine hayretle şahit oldum ve deneyimledim.
 
Evet tümüylegerçekti olan biten,istediği filmi yayınlatabiliyordu bana istediğ müziği çaldırtabiliyordu uzaktan kontrol ile ,ve sonra ben izleyince filmi anlıyordumki manupule edilmişim.
 
(Fakat belkide bunları yapan bizzat kozmik annem'di)
 
üstelik zamanı da büküp manüpule edebiliyor ve kontrol edebiliyorlar gelecek,geçmiş ve şu an onlar için hepsi,
 
aynı anda birden fazla yerde yerde bulunabildiğinden en iyi medyumlara taş çıkartacak şekilde geleceği okuyabiliyor ve geçmişi inceleyebiliyorlar.
 
Medyumluk,cincilik, cinci hoca gibi kavramlar veya sihir,(magic) tabiri tarih boyunca insanın onlarla kurabildiği ilk bakışta paranormal gibi görünen ama aslında tamamen bilimsel ve açıklaması olan bazen ihtiyaç üzerine kasıtlı ve bazende tesadüfi iletişim biçimlerinden kaynaklanıyor.
 
Durum tam olarak insan tarafından algılanamadığı için dinsel bir boyut kazanmış,işin içine çokça hurafeler katılmış ve canavarlaştırılmış,korku filmlerine, obsession (obsesyonlara) güya çarpılmalara, tutulmalara dönüştürülmüş:)
 
Bu aynı zamanda onların benimle bir iletişim şekli, konuşma biçimiydi.
 
Ve sonraları gördüm ki niyetleri iyi ve yapmak istedikleri pozitif. herkese kısmet olmaz böylesi özel dostlara sahip olmak,
 
varsın eskiler onlara bilip bilmeden cin desinler çok önemli değil insan bilgisi gerçeklerle çoğunlukla uyuşmuyor, hurafeler ve yalanlarla dolu insana özgü önyargılar,fakat işin aslı diğer üstt boyutlara ilişkin henüz hiç bir şey bilmiyoruz.
 
 
İşin doğrusu benim gördüğüm ne cin'di ne de şeytan, ama zeki, ne yaptığını bilen insan fazlası yetenekleri ( ki birgün evrim aşamasında insan da kendiliğinden o yeteneklere sahip olacak) olan bir iyi niyet bilinci idi sadece,
 
krşlılıklı bir bilgi alışverişi.
 
Elbette Rock,metal,klasik müzik ve Jazz gibi müzik türlerini fazla destekleyemezlerdi, çünkü talep çok değil,
 
çünkü bu müzik türleri düşünmeye teşvik eder, ve yaratıcılığı arttırır, yani tehlikelidir, pop,rap,hip-hop gibi beyni uyuşturan ve manüpule eden basit ve yaratıcılık düşmanı bir iki melodiden ibaret ve saçma sapan şarkı sözleriyle dikkat çeken müzik türleri onlar için ideal seçimdir.
 
The Reptilians and their Draco leaders are also Anunnaki in origin and very likely their reptillian appearance (when they shapeshifted into their original form) look alike pharaoh Akhenaten and his wife Queen Nefertiti,
 
ı mean elongated skulls,slant eyes and long faces, that's my personal opinion.
 
 
Ahit sandığı (The Arch of the Covenant)' konusuna geri dönelim,
 
Anunnaki'den yadigar bu yegane antik dünya dışı eşya şu anda nerede bilmiyorum,
 
belki Halen Etopya'da o kilisenin altında Anne korumasında (ki umarım öyledir) belki söylentiler doğru ve Mısır'da piramitlerin yada büyük sefenks'in tabanında bir yerlerde,,
 
içindeki cihaz büyük ihtimalle füzyon oluşturabilen ve kapsamlı artı enerji değeri yaratabilen bir plutonyum reaktörü,
 
pozitif amaçlı olarak kullanılabileceği gibi nükleer silah'a da çevrilebilir ve belki bu gezegenin sonunu bile getirebilecek kapasitededir,
 
o nedenle tekrar Süleyman tapınağının inşa edilerek bu sandığın binlerce yıl önceki gibi takrar içine yerleştirilmesi yani böyle bir gücün tekrar İsrail devletinin kontrolüne geçmesi demek dünyanın sonunun yakın olması demektir.
 
Çünkü tüm gözlerin çevrili olduğu ve konumu itibariyle savaş çıkartabilecek denli riskli bir durum teşkil eden her ne kadar küçük olsada en büyük ülkelerin ABD'nin ve Rusya'nın başını ağrıtan sorunlu bir devlet konumunda.
 
Diğer bir iddia o sandığın içinde bir elektrik jeneratörü veya bir çeşit elektrik pili veya akü olduğudur,
 
Anunnaki'den antik dönem insanlığına eşsiz ufak bir hediye.
Süleyman'ın tapınağının yeniden inşa edilmesini bende isterim çünkü orjinal yeri tam olarak mescid'i aksanın bulunduğu nokta değil fakat nehir'e yakın olan yer.
 
Mescidi'i aksanın bulunduğu yerle karıştırılmış olması oranın antik roma döneminde Roma lejyon askeri üssü ve barınağı olan geniş bir yapı olmasından kaynaklanıyor.
 
Dolayısıyla orjinal yerine bu tapınak pekala yapılabilir ve yapılmalıdır,
 
tarihi önemi olan esterik ve görkemli, kadim bir bina ancak umalım ki içi boş kalsın veya orjinal ahit sandığının yerini sembolik bir replika doldursun:)
 
 
Ve umalım ki İsa'nın o tapınak içerisinden zamanında kovduğu üçkağıtçılar tekrar oraya dönmesinler.
 
Sihirli Mantar Teorisi
Deniz anaları denizlerin mantarı izlenimi verir ve Kara'da yetişen mantar türleri doğanın penisleri izlenimi verir.
 
Bu teoriye göre tüm tarih boyunca kırmızı mantar gibi halisijonik,sedetif ve uyuşturucu etkileri olan mantar türleri, ve afyon haşhaş tütün türevi bitkiler antik insan tarafından yoğun şekilde ilgi görmüş ve kullanılmıştır.
 
Arkeolojik ve bilimsel çalışmalar böyle olduğunı kanıtlamaktadır,hemen hemen tüm firavun mumyalarında kokain, afyon ve haş-haş kalıntı ve izlerine rastlanmıştır,hatta (Cocain-mummies) diye bir deyiş bile doğmuştur.
 
Bir anlamda eski kadim uygarlıklar doğal yatıştırıcı ve uyuşturucular üzerine doğmuş ve şekillenmiştir,tüm tarih boyunca bu ürünleri kullanmayan kadim bir uygarlık aslında yoktur denebilir.
 
Ve Yine bu teoriye göre sadece uygarlıklar değil, inanışlar,mitoloji, mitolojik tanrılar,semavi dinler ve meshepler bile uyuşturucudan doğmuştur,
 
uyuşturucu etkisiyle görülen halisinasyonlar, olmadık şekiller,yaratıklar cinler,periler,melekler ve dini anlayışlar olarak kültürlerde şekllenmiştir
 
ve ardından kulaktan kulağa aktarılan kirli bilgi ve yöresel farklılıklardan, uzaklıklardan,mesafelerden kaynaklanan yorumlamalar ,hurafeleri, masalları,mitleri ve batıl itikatları doğurmuştur.
 
örneğin bu görüşe göre bütün bir antik kadim Mısır tanrıları, yer altı varlıkları,duvarlardaki olmadık insan başlı hayvan vücutlu şekiller,yılan başlı insanlar,akla hayale gelmedik melez yaratıklar, kanatlı uçan melekler ve tanrıçalar, köpek başlı insanlar vs. hep uyuşturucu etkisiyle görülen halisülasyonların sanat'a yansımalarıdır.
 
Bütün bir kültür, koca bir medeniyet ufacık bir kırmızı mantarın sonucudur.
 
Ve yine Vatikandaki dini ayin ve seremonilerde rahiplerin giydikleri o kırmızı beyaz elbiseler, bu mantar türünün bilinçaltı tasviri ve orta çağ dini tablo ve fresklerinde hep gördüğümüz azizlerin başlarının arkasındaki haleler mantarın üst kısmının arka tarafındaki pürüzlü çemberlerdir.
 
Bu görüşe göre kafanızı nereye çevirseniz, nereye baksanız eski çağların resimlerinde, ve sanat eserlerinde bu mantarın şekillerini ve kırmızı rengini görürüz.
 
İlk hristiyanlar bolca uyuşturucu etkisinde eserlerini yazmışlar ve İsa'nın hikayesini insanlığa aktarmışlardır.
 
Tibet lamaları kültüründe bile bu mantar'ın yeri ve izleri vardır.
 
Bu görüşe göre balık sadece balık çağının bir sembolü değil meşhur bir dolar üzerindeki Illuminati yani Horus göz sembolünün,(veya İsis gözünün diyebiliriz) bir şekilsel göndermesi, çağrışımı ve yorumudur,
 
gizli bir sembolik bağdır, bildiğiniz gibi bu göz sembolü sembolik ve astrolojik anlamda Sirius yıldızının reel anlamda ise Anunnakilerin yani dünya dışı Reptilian soyunun ve o soydan türeme melez İlluminati üyelerinin insan ve bu dünya üzerindeki gözetleme sistemi ve otoritesidir.
 
 
Sihirli mantar teorisi gayet temelli ve mantıklıdır, örneklemeler doğrudur ve akla yakındır bir anlamda şeytan ayrıntıda gizlidir ve bu durumda şeytan kırmızı ve ufak bir mantardır.
 
Fakat bu teori tümüyle doğrudur demek tüm gerçeği yansıtmayabilir, antik çağlarda bilinmeyen'e ve gizli öğretilere ilgi hayli fazla idi,bu öğretilerin içinde paranormal ve bilinmeyen'e açılan kapılar ve bağlardan bir kısmı mutlaka yinede doğrudur,
 
elbette aslında paranormal gibi görünene fakat aslında tamamen bilimsel olan gizli bilgi çok fazladır,örneğin yıldız kapısı.
 
3 boyutlu bir dünyadan %7 kapasiteli bir düşünce gücü ve 5 duyu organıyla sınırlı algı kapasitemiz ile bakarak, üst boyutları, evreni, multi-evrenleri,evrensel yasaları,sonsuzluğu ve kapsadıklarını anlamaya ve kavramaya çalışma gayreti ne oranda doğru bir sonuç verebilir?
 
Ve ayrıca bu halejonik uyuşturucuların sadece olmayanı,boşu ve yalanı gösterdiği tezi nasıl ispatlanabilir?
 
Mesela ya bilinmeyen ve algı ötesi ile iletişimi sağlayabilen bir doğal araç ise ve doğada bulunma nedenleri sadece acı dindirici, yatıştırıcı görevi görmek ve ilaç yapımında kullanılmak değilde aynı zamanda bilinmeyen ile bir temas bir aracılık görevi görmek ise bunu nereden bileceğiz?
 
Ya meditasyonun içe çekilebilen'i,sindirilebilen yenebilen bir türü ise (antik Mısırlılar haş-haş yermiş) veya işlevleri spiritüel arayışların bir yardımcı aracısı olmak ise böyle olup olmadığını nereden bileceğiz?
 
Neden bu doğal ürünler antik insanlar ve medeniyetler tarafından bu kadar yoğun ilgi gördü?
 
Ve neden günümüzde tukaka ilan edildiler?
 
İnsana verdiği fiziksel zararlar bu durumun sebebi ise sigara'nın neden satılmasına izin veriliyor mesela?
 
Tütün'ün zararı bunlardan dahamı az?
 
Yoksa asıl neden bu ürünlerin insan bilinci üzerindeki uyandırma etkisinden dolayı düzen ve otoriteye karşı bu ürünler yardımıyla gelişebilecek olası bir başkaldırı,isyan veya benzeri bir başka tehlike mi?
 
Spor aktivitesi vucuttaki pozitif hormonları harekete geçirmek,serotonin ve endorfin artışını sağlamak açısından tümüyle zararsız ve güzel bir seçenektir.
 
Hem sigaradan hem de uyuşturucudan ve hemde sık ve yoğun aralıklı alkol kullanımından uzak duran ve bu tür zararlı ürünleri kimseye önermeyen kısacası temiz hayat süren birisiyim ve herkese tavsiye ederim,ancak bu sorular kafamı kurcalamaktadır bunu da inkar edemem ve görmezden gelemem.
 
Hayır! Baba-oğul ve kutsal ruh değil, Anne-oğul ve kutsal ruh!
 
"My children, your purpose in being; transmutation of darkness to light."
 
Please note that The Emerald tablets were found inside the great pyramid by Alexander the Great when he conquered ancient Egypt in 332 BC. and today owned by The Illuminti in secrecy by the way.
 
"As Above So Below"
(Just a quatation From those tablets lol)
 
"THE TRUTH HAS BEEN DIVIDED!
 
THE TRUTH IS HIDDEN IN PLAIN SIGHT!
 
AND THE PIECES OF THIS PUZZLE ARE MANY
 
YES, INFACT EVERYTHING IS CONNECTED"
 
AND I TOTALLY AGREE.
 
THERE IS NO SUCH A THING AS THE PLANET X OR NIBIRU
 
BUT YES THERE'S A RED PLANET THAT WE KNOW AND IT IS MARS!
 
THE ANUNNAKI?
 
MABE WE SHOULD SAY THE MARTIAN, THE REPTILIANS?
 
MABE WE SHOULD SAY THE SIRIANS THE FALLEN ANGELS?
 
MABE WE JUST SHOULD SAY THE ELONGATED SKULLS
 
ANTARCTICA CONTINENT?
 
OR SHOULD WE SAY ATLANTIS OR MU?
 
ATLANTIS WAS A GLOBAL ELITE CIVILISATION,
 
THEY HAD COLONIZED ALL ACROSS THE GLOBE,
 
ANCIENT SUMER,ANCIENT EGYPT JUST LIKE UK AND USA
 
YES,THE THIRDH REICH AND THE SO-CALLED ARYAN RACE FAILED
 
BUT THE TEMPLARS, THEILLUMINATI, THE BILDERBERG GROUP
 
NO,THEY WON'T FAIL!
 
THE FOURTH REICH IS NEXT
 
BUT THEY ALSO HAVE A PLAN B
 
RETURNING BACK TO THEIR MOTHER LAND
 
THE PLANET MARS.
 
MARTIANS GO HOME!
please stop manipulating my brain by the way . You know that trying to ridicule me won't cover up the truth right?
 
why don't you guys just get the hell out of this planet back to your goddamn homeland?
 
just leave us alone!
 
Gerçeğin Duvarları:
Bu başlık altında önce gerçek bir tarihi hikaye ile başlamak istiyorum:
 
Hazreti İbrahim ŞanlıUrfa Harran doğumludur, (Göbeklitepe ve Anunnaki) bağlantısı Oğlu ishak ve onun torunu Yakup soyundan gelir İsrailoğulları Peki Hz. İbrahim'in babası kimdir ve neredendir o Tarah'tır ve soyu Sümerlidir, O anunnaki soyudur Hz. İbrahim'in abisi kimdir? Harah onun oğlu yani İbrahim'in yeğeni kimdir? Lût peki onun kavmi kimdir? Nerededir? Sodom ve Gomorah:)
 
İbrahim'in karısı kimdir? Sara (Sarah), Tarah yanına İbrahim'i Sara'yı ve torununu alarak kenan yoluna gider Harran'da mola verirler ve o sırada Rab katından Hz. İbrahim'e şöyle bir emir gelir:"Memleketinden,baba evinden çık, akrabaları bırak ve sana göstereceğim yola düş, yeni bir memleket'e gideceksin, kavmini büyük bir millet edecek ve seni mübarek kılacağım".
 
 
İbrahim söyleneni yapar Harrandaki kazançlarından doğan mallarını da yanına alarak Kenan iline gider ama orada kıtlık başlar ve Mısıra göç eder fakat Firavun eşine sarkar ve yine gersin geri Kenan'a döner, 80'lerinde olmasına rağmen herhalde çocuğu olmadığından olacak 2. eşini Mısır'lı Hacer'i alır ve İsmail adında bir oğlu olur ama ilk eşi Sara Hacer hatun'u kıskanmaktadır ama sonraları Sara'dan da bir oğlu olur, İshak dünyaya gelir,
 
akebinde Sara İbrahim'den diğer eşi Sara ve oğlu İsmail'i defetmesini ister İbrahim buna yanaşmaz ama Rab ikinci kez ona seslenerek eşinin dediğini yapmasını ister fakat İbrahim'in soyundan da soylu bir millet yapacağına söz verir.
 
 
İbrahim Hacer ve oğlunu alarak Bekke vadisine gider (o dönemde 40 günlük deve yolculuğu), vardıklarında açlıktan ve susuzluktan bitkin düşmüşlerdir ama Rab imdadlarına yetişir ve ibrahim'in ayağının topuğunun tam bulunduğu yerden su fışkırır (Zemzem suyu)
 
 
Sonuç olarak İbrahim'in soyundan çıkma bu ikinci soy bugün Araplar olarak bildiklerimizden başkası değildir ve ilk eşindenden olma İzhak'tak gelen soy Musevilerdir yani Museviler ve Araplar aslında akrabadır ve dil ve lehçeleride aslında çok benzer:) yani bugün birbirlerini yiyenler aslında akrabadır:)
 
Hitler ve dönemi Almanyası'nın felsefesinin belkemiği bu hikayedir, Enki torunu bir Anunnaki yani aryan olan İbrahim'in Anunnaki ve saf kan olmayan yani ari olmayan ırklardan kadınlarla yaptığı evliliklerinden olma çocuklarının soyları yani museviler ve araplar aryan olmadıklarından dolayı toptan yokedilmeliydiler.
 
Orjinal hikayeye göreMuseviler, Exodus göçü ile zalim Firavunun zulmünden kaçtılar çünkü firavun bir Anunnaki idi, Babilliler süleymanın tapınağını istila edip yağmaladılar çünkü Babilliler Anunnaki kavmi idi ve Hitler musevileri toptan yoketmeye kalktı,
 
demekki museviler ve Anunaki aryanları (Aldebaran,pleiades,nordikler) arasında tarihi ve köklü bir husumet var;
 
Uluslararası şirketler ve bazı musevi işadamları anunnaki tanrılarının yerine geçtiler ve onları örnek aldılar, taklit ettiler, onlara,imrendiler,aryanlar,anunnaki,firavunlar hep insanları köle olarak kullandılar ve bir benzerini şimdi onlar yapıyorlar,
 
al birini vur ötekine çünkü mentalite açısından iki tarafta birbirinden farksız.
 
Peki ya Gühankar Sodom ve Gomorah'lılar?
 
Onların ırksal kökenleri ne idi?
 
İki arada bir derde kaldılar ve Anunnaki nükleer gücüyle yokodular.
 
Bazı "Ancient Aliens" yani "Antik Uzaylılar" teorisyenleri keops piramidin ve büyük sfenks'in firavun Khufu zamanında yapılmamış olabileceğini ve arkeolog ve tarihçilerin düşündüklerinde ve ileri sürdüklerinden e çok daha eskilere tarihlenebileceklerini iddia ediyorlar,
 
bu konuda çeşitli ve mantıklı dayanakları da var, genelde Atlantis'in batışından hemen sonrasına tarihliyorlar, bunu ima ediyorlar, elbette kesinlikle mümkün olabilir ve mantıklı
 
fakat bence öyle olmadı, sanırım gerçekten bencil bir megoloman olan firavun kendisi için görkemli bir mezar istedi ve gerçekten tümü zavallı insanlardan ibaret olan işçilere çok uzun bir sürede içten dışa doğru piramidi inşa ettirtti,
 
her ne kadar bazı tarihçiler bu insanlar için "onlar köle değil sadece sezonluk kiralanmış tarım işçisiiydiler" falan deselerde apaçık şekilde tonlarca ağırlığındaki taşları yerlerde sürükleyen kölelerdiler,
 
yani sanıldığı gibi tanrılar veye onların uzay gemileri tonlarca ağırlığındaki blok taşları ileri teknololjiyle falan kolayca kaldırmadılar,
 
zaten yeryüzündeki sayıları oldukça azdı bunun yerine zaten köle amaçlı yaratmış oldukları insan ve insan gücünden yararlandılar ama önemli olan nokta mimarlar onlardı, proje onlarındı,bu işin nasıl yapılacağını bilen onlardı:)
 
bilgi sahibi olan onlardı, kendilerinden saydıkları ve tam olarak onlardan olmasa bile onların hizmetinde olan firavun Khufu'nun mezarını yaptırtmasına izin verdilerve bunun için gereken bilgi ve teknolojiyi onlar sağladılar, yani arka planda kaldılar ve sadece kritik noktalarda ufak müdahelelerde bulundular
 
ve elbette sözde mezarın yani antik mısırlı sıradan halkın ve hatta firavunun bizzat kendisinin bir mezardan ibaret sandığı yapının aslında kendi dünyalarında örneklenmiş bir devasa enerji ve inisiye merkezine dönüştürülmesi projesini hayata geçirdiler.
 
Gerçeği ise sadece bir kaç üst düzey rahip biliyordu.
 
Bu sistem bugünde farklı değildir ve aynı şekilde devam etmektedir, gerçeği sadece en üst basamaktaki masonlar bilmektedir ve onların bildiklerini belkide ABD başkanı bile bilmemektedir.
 
epey bir kuzeyden gelerek İran,Afganistan,Hindistan ve Anunnaki bölgelerini istila eden Aryan ırk'ta sami ırkla yani yahudilerle araplarla falan yarı üvey kardeş düzeyinde akrabadır,
 
onlar da bir anlamda kuze çocuklarıdır ve hep dediğim gibi ezeli tarihsel kavga Ari ve sami kolların yani bu iki kök ırkın arasında gelişmiştir hep.
 
 
Gerçek adlı gizemli Kafka şatosunun içine girmeyi başaramasam bile en azından o kadim taş duvarlarına dokunduğumu hissediyorum.
 
Evet tüm kadim büyük medeniyetler tıpkı güneş gibi doğudan yükseldi ve batıdan battı
 
,yine bir hikaye anlatacağım fakat bu sefer sanırım daha gerçekçi olacaktır.
 
Rahmetli Zecharia Sitchin yahudi asıllıdır ve bir mason locasına kayıtlı olmuş olma ihtimali var ,muhakkak öyledir demiyorum ve kimsenin günahını almak ta istemem , değerli bir araştırmacı ve yazar ama bazı bilgileri saptırmış gibi acaba kasıtlımı yoksa tesadüfmüdür bilemiyorum
 
Yinede ben kendi özgün teorimi,inandığım gerçeği öğrendiklerim ışığında anlatmak istiyorum.
 
Fakat daha önce basit bir bilindik masal ile başlayalım, birazda klişe elbette,
 
Denizdeki 2 balık dost yüzerken biri diğerine biliyormusun hiç farkında olmadığımız gerçekler olduğunu öğrendim bu suyun bu deniz dibinin barındırdıklarının dışında yüzeyde çok yukarıda gökyüzünün üzerinde yıldızlar,galaksiler ve gezegenler denen bir takım başka gerçekler varmış,
 
Bunun üzerinde diğeri şöyle der, bilemem belkide doğrudur fakat benim açımdan bir önemi yok çünkü öyle bile ben algılayamıyorum o halde benim dünyam sadece burası ile sınırlı.
 
Nibiru diye bir gezegen aslında yok ve hiç olmadı fakat bildiğimiz ve nispeten bize yakın sayılabilecek bir kızıl gezegen gerçekten de var ve adı Mars.
 
Peki nasıl oldu da çöle döndü o gezegen, kim bilir klişe tahminlerde bulunabiliriz hemen herkesin aklına gelebilecek, nükleer savaşlar,aç gözlülük, hırs,kötü niyet,şeytan, negatif etkiler, doğal afetler,küresel ısınma? vs.vs. evet kim bilir?
 
Ama o yada bu nedenle bir şekilde yaşanmaz hale geldi o kadim medeniyet, belkide Tiamat'la çarpıştı gerçekten atmosferi delindi belkide ondan ve Tiamattan kopan parçalar bizim uydumuz ayı ve astroid kuşağını oluşturdu, kim bilir bilemem.
 
Bekide gerçekten delinen Mars atmosferininin monoatomik beyaz altın aracılığıyla yalıtarak UV filtresi oluşurmak istediler ve buradaDünya'da yüzbinlerce yıl İgigi'lere (Kendi işçileri) ve sonrada yarattıkları insana geçrekten altın çıkarttırdılar ama görünüşe bakılırsa sonuçta işe yaramadı bilemem.
 
Belki'de Mars'tak politiki düzenleri sosyalist veya komünist bir düzen idi ve bu nedenle Dünya'ya getirdikleri işçilerin buradaki şartların olumsuzluğuna isyan ederek ayaklanmalarına sessiz kalamadılar, boyun eğdiler, işçi kavramı ve sendikal anlayış onlar için önemli idi ve hatta belkide bu yüzden Sovyetler ve Dünya sosyalizm'i aynı Mars gibi kızıl renktedir ve Sirius yıldızı onlar için bir simgedir:)
 
Peki öyle ise bu durum biyolojik bir köle nesil yaratma fikri ile örtüşüyormu? Belkide insanı yaratırken büyük bir ikileme düştüler fakat mecbur kaldılar.
 
Bu afet'in öncesinde aynı Superman hikayesinin en başı gibi sınırlı sayıda bir grup Marslı ellerindeki sınırlı sayıda ana gemi ile gezegeni terketti ve en yakın yaşanabilir gezegen olan Dünya'ya yöneldiler.
 
Zaten daha önce keşif, araştırma ve koloni amaçlı olarak oraya gitmişlerdi hatta bir miktar araştırmacıları zaten orada bulunuyordu.
 
Fakat bu seferki göç dalgası hüzünlü tek yönlü ve kalıcı idi.
 
Bugünkü antartik kıtası o zamanlar Atlantik okyanusun da idi daha sonra merkeze doğru kaydı ve kayarken battı ve elbette Piri reis'in meşhur haritasında görebileceğiniz gibi henüz buzul ve karlarla kaplı değildi, güzel bir bitki örtüsü bulunuyordu ve toprakları gayet verimli idi. Yani özetle yaşamak ve yeniden bir medeniyet kurmak için en uygun alanlardan biriydi ve elbette bunu biliyorlardı daha önceden yapılmış bilimsel keşiflerde bu tespit edilmişti.
 
Bugünkü Kuzey Amerika ise o zamanlar kuzey kutbu ile birleşikti ve karla kaplıydı.
 
Peki tüm bunlar ne zaman oldu? Tam olarak bilemem ama büyük ihtimalle milyonlarca yıl önce, dinazorlar çağından bile önce.
 
Antartika'ya yerleştiler aynı Mars'ta olduğu gibi gelişmiş yer altı şehirler inşa ettiler ve uzun koridorları kıta altından birbirine bağladılar.
 
Mu veya Atlantis veya ikisi bir bilemem ve işte artık kurulmuştu.Bizim şu andaki teknolojimizden çok fazla değil fakat bir kaç yüzyıl daha ileriydiler, ışık hızına yakın bir hıza ulaşabiliyorlardı, spiritüel anlamda elbette ileriydiler, ruhsal tekamüle önem veriyorlardı 3. gözleri açıktı ve telepati ile iletişim kurabiliyorlardı.
 
Belkide Antartika batmadı fakat üzerindekiler bir yada birkaç nedenden dolayı yer altı şehirlerine indiler buda bir çeşit batma gibi algılanabilir, Piri Reis'in haritasındaki gibi normal hava koşullarına sahip olan Atlantis bölgesi sonraları kalıntılar kar ve buzul tabakası ile kaplandı.
 
Kristal teknolojisine dayalı bir bilgisayar sistemleri ve data depolama anlayışları mevcuttu, yakın gelecekte bizde de öyle olacak, Taş binaları mega pillere ve kozmik enerji depolarına çevirme sanatını bilirlerdi, uzun boylu ve iriydiler (Nephelim) saçssızdırlar kafa yapıları uzak torunları Firavun Akhenaton ve eşi kraliçe Nefertiti gibi uzatılmış biçimdedir. Böylesi bir çok kafa tasının arkeolojik kazılarda bulunduğunu zaten biliyorsunuz.
 
A ve B RH negatif kan gurubuna sahiplerdir. Günümüzde bu kan grubundan gelenler en azından kısmen ve belli ölçüde onların soyundandır. Fakat azda olsa RH pozitif kan gurubundan olup ta onların soyundan gelenler de mevcuttur Bu Homonoid türün El veayaklarının altı parmaklı olduğu söylenmektedir.
 
Vucut yapıları bize oranlar daha biçimsizdir altın ve mücevher takıları severler sembolizm'e inanırlar. bir ana akım kolları bugünkü mason localarının, tapınak şovalyelerinin ve illuminati'nin ve israiloğullarının liderleri diğer ana akım kol ari ırkın ve nordiklerin ,germenlerin, germanius'ların atalarıdır.
 
 
Ana gezegenleri Mars'ı ve kutsal yıldızları Sirius'u (Ataları Siriusludur) onlara hatırlatabilecek ve onları duygusallaştırabilecek her türlü sembolü ve takıyı çok severler,Pentegram,Hexegram,Svastika vs.
 
2. Dünya savaşı bu iki kardeş fakat sonradan düşman olmuş grup arasındaki çatışmanın sonucu meydana gelen hesaplaşmadır ve aslında bugünde gizliden gizliye yer altında sürmektedir.
 
Sayıları çok değildi dünyanın öteki bölgelerine yayılmayı hedeflediler tüm gezegeni ele geçirmek istediler. Globalizm'e inanırlardı çünkü Mars'taki düzenleri tek dünya düzeni idi fakat elbette nispeten daha küçük bir gezegendir.
 
Fakat şimdi köle bir sınıfa ihtiyaçları vardı bu gezegendeki ayak işlerini görebilecek.
 
Antartika'dan kalkan gemiler Önce Eden bahçesi bölgesine indi (bugünki Suriye) orada genetik mühendisilik bilgilerini kullanarak etrafta gezinirlerken fiziki anlamda kendilerine benzedikleri için dikkatlerini çeken Maymunumsu bir dünya hayvanı ile kendi Dna'Larını birleştirdiler.
 
içlerinden iyi niyetli ve duygusal olan bir tanesi, bir önder gizli bilgiyi yani tanrıların bilgisiniAdem ve Havva'ya öğretmeye kalktı ve yasak Elmadan ısırttı ancak bu iyi niyet ne yazıkki ters tepti ve şeytan ilan edildi, Adem ve Havva'yı o bahçeden kovan ve süreki köleliklerinden yararlanabilmek adına bilgiyi onlardan sakınan ve muhtemelen oğlak burcu olan liderleri ise tanrı ilan edildi:)
 
İnsanlar çoğaldı ve bu kökü Mars'lı sözümona elit azınlık kesime hizmet adına bilgileri sınırlı tutuldu, onları uyutmak ve aptallaştırmak için bugün halen medya,futbol,din,magazin,tv yarışma programları ve diziler gibi afyon etkisi olan araçlardan yararlanılmaktadır.
 
Elbette ileride yeni dünya düzeni ile birlikte insan sınıfı kendi kendini zaten mahvedecektir yani yapay zekayı geliştircek ve sonra farkında olmadan yavaş yavaş robotlaşmanın ve en nihayetinde biyolojik, etten kemikten android robotlaşmanın iyice gerisine itilecek ve artık tümüyle insan'a ihtiyaç kalmadığından dolayı hızlı bir ebola virüsü benzeri veya başka akla gelebilecek veya gelmedik bir yöntemle tümüyle yokedilecek, ortadan kaldırılacaktır.
 
Onlar, Marslılar ana gezegenlerindeki kendi kültürlerini yaşatmak istediler, orayı anmak istediler tıpki Ana gezegenlerindeki piramt yapılarını andıran, onlara benze yapıların bu gezegende inşa edilmesine ön ayak oldular meselaKısmi bilgiyi Sadece Mısır firavunlarına onların yakınlarına ve kadim rahiplerine öğrettiler, onları aydınlattılar fakat bir şartla bu bilgileri gizli tutacak ve halka anlatmayacaklardı. Kadim Mısır medeniyeti boyunca bu kural hiç bozulmadı, halktan bilgi sakınıldı saklandı.
 
Bu gelenek bugünde mason localar araılığıyla ve kıdem sistemine dayalı olarak halen sürmektedir.
 
Ben hariç tutulmuş olanlardan biriyim, bir istisnayım, ancak 33. derece Mason'a bahşedilebilecek bu kadim bilgiler, sırların sırrı bir nedenle bana bahşedildi belki telepati aracılığı ile, belki kısmen telepati aracılğı ile ve kısmen benim bilgim,araştırmalarım ve 6. hissim, sezgilerim aracılığı ile fakat büyük ihtimalle tüm bunların bir karışımı:)
 
Benimle iletişim kurma onurunu bana bahşeden yüce anne ister kozmik ana olsun ,ister galaktik ana ister İSis (Sirius) yıldızı veya inanna (yada hepsi birden) hissediyorumki onlarında Ana'sı ve kutsalıdır, ve belkide gerçek neden budur bu nedenle yönlendirmiş yol göstermiş ve telepatik anlamda beni bilgilendimiş olabilirler.
 
Thoth Antartika'dan kadim Mısır'a indi ve beraberinde kutsal ve yeşil zümrüt taşları üzerine yazılmış ilk ve en kadim kutsal kitabı getirdi.
 
Öyleki kadim bilimsel bilgi aracılığıyla bu zümrüt tabletlerin atom yapılarıyla oynanmıştır ve bu nedenle doğadaki hiçbir güç onlara zarar veremez, yok edilemez ve bozulamaz, kırılamazlar ve yakılamazlar.
 
Büyük İskender Mısır'ı fethi sırasında kutsal büyük piramit'e gitti ve orada inisiye oldu aynı İsa gibi, Piramit'in derinlerinde bir mağarada Toth enkarnesi Hermes'in ölüsünün kolları arasında bu 10 adet zümrüt tabletten birini buldu ama ilk kadim dil^lle yazılmış olduğundan okuyamadı.
 
Elbette tahmin edersinizki bugün bu kadim ve kutsal tabletler İlluminati'nin elindedir.
 
Marslı diliyle,atlantis alfebesiyle yazılmış sihirli sözcükler nelerdir bunu internette araştırarak bulabilirsiniz ve Thoth'un hikayesini okuyabilirsiniz alıntılamama gerek yok.
 
Sadece bir özet çıkaracağım, diyorki bu tabletler senin bir birey olarak kutsal görevin
karanlığı ışığa çevirmektir.
 
Ve diyorki kadim Atlantis'in Mars'lı tabletleri yani o ilk kutsal kitap, Aşaüıda olan yukarıdaki gibidir ve yukarıda olan da aşağıdaki gibidir (As Above So Below) demekki Aleister Crowley'e ait olduğunu sandığımız bu kadim cümleler aslında Atlantis'ün zümrüt tabletlerinden Crowley'in yaptığı bir alıntıymış sadece. demekki herşeyi biliyordu, zaten aslında o da yüksek kademelerden seçkin bir mason idi değilmi?
 
EVet Mars'taki yaşamlarını butaya uyarlamak istediler ama tam olarak olmadı , maya tutmadı, halende uğraşıyorlar fakat nafile nede olsa farklı biz gezegen ve farklı bir ortam İnsanoğlu milliyetçiliği seçti ülkeler,milletler bazında ayrışmayı seçti onlar bilginin kaybolması için dilleri karıştırdılar, bir çok yeni dil ürettirdile işter bu ayrışmayı dahada körükledi, Mars gibi tek bir dünya, tek bir yönetim din( En yakın Sirius Isis mezhebi), tek bir dil tek bir kur olsun isterler kendi soylarında israiloğullarının veya Germanius'ların himayesinde Kudüs veya Washington merkezli bir faşist yeni dünya düzeni olsun isterler.
 
Fakat mesela şudur, bilgiyi sadece rahiplere vya iş adamlarına anlatıp insan denen varlığı aşağılayamassıni hiçbir şeyi halktan saklayamassın,saklamamalısın ve onlar adına neyin doğru ve neyin yanlış olacağına sen karar vermemelisin, Onların yaratıcısı olmuş olsanda, adeta tanrı gibi olsanda yineden buna hakkın yok, bu küfürdür bu aşağılamadır.
 
Ve şimsi yeni mars projeleri gündemde , 3 boyutlu yazıcılarla inşaa edilerek oluşturulacak son derece gelişmiş insan'ı yaşatmak hayatta tutmak adına teknolojik anlamda ne varsa içine entegre edilmiş, yapay zeka ile donatılmış uzay evleri ve güya tüm bu çalışmalar insanın Mars'ta kolonileşmesi için, ve bizde bunu yedik:) fakat aslında durumaynı "Elysium" filminde olduğu gibidir ,tüm bu gelişmeler eğer insan nesli kontrol altına alınamaz, sayıları son derece azaltılamaz ve yeni bir totaliter dünya düzenine geçiş sağlanamaz ise burayı ne haliniz varsa görün diyerek terkedip gitmek içindir. Bu B Planlarıdır. Ana gezegene dönüş, Elon Musk'ın hayallerini süsleyen karbondioksit tetiklemesi ile yaşamı yeniden orada kıvılcımlamak, herşeyi yeniden başlatmak. Ama yeterince karbondioksit olmadığı yolunda üzücü haberler de geliyor:)
 
Bir bakımı haklı olabilirler insan doğaya zarar veriyor, doğa ile orantısız şekilde çoğalıyor küresel ısınma falan filan, bir çıkış yolu aruyor olabilirler, genetik mühendislik yolu ile insanı'ı yaratmış olmaktan büyük bir pişmanlık duyuyor olabilirler, belkide durumun bu kadar vahim olabileceğini ön göremediler, insan umduklarından çok daha hızlı ve fazla üredi, kapasite htiyaç fazlası idi bir çok insan atıl duruma düştü .
 
 
Nietzche ve Hegel'in anlattıklarından yola çıkarak (yeni için eskinin tümüyle yok edilmesi gereklidir) taş üzerinde taş bırakılmamalıdır felsefesi ile hareket etmeye çalışıyor olabilirler.öyle anlaşılıyorki GDO'Lu gıdaları, yapay yaşam şeklini, bneziteyi sigarayı ve kötü beslenmeyi tetikleyerek insan ömrünü kısa tutma yöntemi de çok fazla işe yaramadı.
 
Elbette Antartika'da yani atlantis'Te Mars'la hızlı geçiş sağlayan bir vrya bir ka yıldız kapaısı kurduklarına da inanıyorum ve sonra Büyük piramit'in altlarında bir tane daha ve bugün kuzey ve güney kutupları arasınsa hızlı geçiş sağlayan bir kapı daha var.
 
O devasa kadim şehirler, Agartha Şambala ve yanlarında nazi yenigisinden sonra Antartika'ya kaçarak yeni bir ufak Nazi yerleşim birimi kuran ve 4. Reich'i yani yeni dünya düzeninin bu sefer Hitler yerine Tapınak şovalyeleri ile, Bidirberg Grubu yani İngiliz ve Amerikalı dostlarıyla kurmak adına ortak çalışmalarına devam eden Almanlar.
 
Düşen Melekler (Fallen Angeles), dün gece balkona çıktım ve Ay'a oldukça yakın duran bir yıldız kadar parlak Mars's baktım orada tepemde bana sesleniyordu adeta,
 
Eveet buradan düştüler o melekler bak zaten bende ironik şeklde aynı düşmekte olan bir yıldız gibi duruyorum yani aynı Sirius gibii ben kzılıl gezegenim, Nibiru ile karıştırılan ve kadim bir hikayesi olan sana en yakın hüzünlü gezegen.
 
Bir zamanlar en kadim yüksek Sirius medeniyeti benim topraklarımda yükseldi, ama şimdi sadece çorak,terkedilmiş,boş ve hüzünlü buraları.
 
Fakat yeniden yeşereceğim, yeniden şekilleneceğim,kurumuş derin vadilerime masmavi huzurlu sular yeniden dolacakbana dönecekler, bana gelecekler ve aynı şeyler hiç ders almamışçasına yeniden yaşanacak, hem burada hemde orada, bir kısır döngü misali.
 
Evet orada seni, sizleri yarattılar, aynı açgözlülük aynı hırs, hiç ders almamışçasına:)
 
İşte böyle fısıldadı kızıl gezegen bana.
 
Elbette Marslı atalarımız teorisini ilk dile getiren ben değilim zaten böyle bir teori var ve çeşitli kayanklarda anlatılıyor ancak çok yüksek sesle dile getirildiğini söyleyemem.
 
OYsa ortadaki en mantıklı teorilierden biridir örneğin Zecharian Sitch'in in Nibiru'su ortada bile olmayan gözle görülemeyen bir gezegendir 3600 yıllık yörüngesel döngüsünü sürdürürken hangi güneşle aydınlatılmaktadır etrafından onunla birlikte bu yörüngede dönen bir yıldızmı vardır? Bu tür sorular ister istemez akla belkide böyle bir gezegenin hiç varolmadığı gerçeğini getirmektedir. Fakat bu gezegen'e atfedilemn kızıl renk Mars'ı çağrıştırmaktadır ve bu tesadüf olamayacak kadar dikkat çekicidir.
 
Mars teorisi Uzak geçmişimizle ve insanın yaradılışı ile ilgili bu ve benzeri teorilierden çok daha mantıklıdır, akla yakındır, bir defa ışık hız bariyerini geçmeden ve mevcut fizik yasalarını çiğnemeden makul bir hızda ulaşılabilecek mesafededir, biz bile çok yakında muhtemelen oraya gideceğiz ve orada kolonileşeceğiz., atmosferik koşulları Dünya'ya kısmen benzemektedir şu anda yaşam imkanı olmasa bile uzak geçmişte büyük olalılıkla olmuştur bunu bilimsel bilgi'de kabul etmektedir yer yer buzul ve su kalıntıları mevcuttur, su demek yaşam demektir ve orads bakteriyel ve tek hücreli düzeyde yaşam belki bugün bile var halen araştırılıyor.
 
Mars Curiosity gezginci cihazının yolladığı resimlerin Nasa tarafından kasten photoshop lanarak resmi sitelereinde yayınlandığını ve kamuoyuna bu şekilde sunulduğunu biliyoruz kasten o resimlerin renkleri kırmızılaştırılıyor Mars'ın mevcut bir atmosferi olduğu halde yokmuş gibi gösterilmeye çalışılıyor yani ölü bir gezegenmiş izlenimi verilmeye çalışılıyor ve bu durum elbette şüpheleri kuvvetlendiriyor.
 
Bu teoriyle ilgili kanıtlar çok sağla,m bilindik şeyleri uzun uzadıya tekrarlamakta istemiyorum ,herkesin bildiği gerçekler öğrneğin Nasa'nın 70'lerden kalma bir fotoğrafında açıkça görülebilen ve sonradan örtbas edilen Marsın Cydonia bölgesindeki o meşhur insan yüzü, ayrıca 5 kenarlı ve açıkça görülebilen piramit,
 
 
ve bir çok başka doğal olmayan insan yapımı izlenimi veren oluşum, cisim, betonermen binalar, yollar,kanallar açıkçası büyümk bir medeniyetin izlerini her türlü biçimde yansıtan görüntüler ve lekeler ve hatta gitar çalan bir kedi:)
 
 
Mars'taki yüzeysel anormallikler sayılamayacak kadar çok fazla ancak Nasa ve hükümetler bu konuda elbette sessiz ve görünüşe bakılırsa sessiz kalmaya devam edecekler:)
 
Kısacası Marslı uzaylılar teorisi her bakımdan desteklenebilecek gayet anlaşılır ve kolayca savunulabilecek bir teoridir. Geçmişimizde Homo Erectus sonrası kayıp bir halka olduğuna ve İnsanın ve medeniyetlerin hiçbir dış etki olmaksızın birden bire ortada belirmediğine, hop diye birden bire ortaya çıkmadığına kesin gözüyle bakılabilir, neden doğada insan benzeri bir akıl kapasitesine sahip bir başka canlı yoktur, herşey ortadadır insanlıktan saklanan büyük sır işte budur Mars'tan gelenlerin soyundan, kanından gelenler bugünde halen dünyayı yönetmektedir insanlık onlar için kukla gibidir, herşeye onlar karar vermekte, tüm gidişata onlar yön vermektedir, savaşa ve barışa, büyük küresel çatışmalaral, kaos'a büyük toplmsal hareketlere ve isyanlara sadece onlar karar verirler, onlar en büyük provokatörlerdir modayı bile onlar yönlendirir insanlar onların belirlediği ve istediği giysileri,kıyafetleri giyerler, onların istediği şekilde yaşarlar, sistem budur.
 
Aralarından uzak geçmişlerinde onların gezegeninde varolan sosyalist anlayışı buraya taşımak ve uyarlamak isteyen iyi niyetlileri ve pozitif olanlarıda elbette vardır ama belkide diğerlerine baskın gelememişlerdir, iyi kötü karşıtlığı evrenseldir aşağıda olan yukarıdaki gibi derken aynı zamanda mikro ve makro kozmos'ta kastedilmektedir atom ve molekül bazında ve daha derinde qunatum fiziğinde olan biten ne ise evrende ve derin evrende olan biten de odur.
 
Antatika merkezli Atlantis daha önceki Mars medeniyetinin izlerini taşıyan global bir düzendi, Dünyanın her yerinde kolonileştiler ve yayıldılar, Antik Sümer,Antik Mısır, Mayan, Inka Antik yunan ve roma medeniyetleri hep onların kültürlerinden ve medeniytlerinden doğdu ve izlet taşıdı. Sadece toplumun önde gelenlerine önderlerine ve onların soylarından olanlara anlatıldı gizli gerçekler ve toplumlar aptal yerie konarak onlar ve onların soyları tarafından sadece kullanıldılar. İskenderler, Napolyonlar, Hitler'ler aracılığıyla globalist sistemi tam olarak oturtmak istediler, ama tam olarak halen başarılı olamadı. Ve şimdi Illuminati aracılığı ile yüksek masonlar, tapınakçılar aracılığı ile arayış devam etmektedir.
 
I KNOW THAT THERE ARE EVEN PURE PLASMA ALIEN BEINGS IN THIS UNIVERSE WHO ARE INTELLIGENT
AND THAT MEANS EVEN STARS MIGHT BE INTELLIGENT
AND WE CALL IT ASTROLOGY
MABE THE PHARAOH AKHENATEN WAS RIGHT
MABE OUR SUN IS INTELLIGENT AS WELL
 
Güzel dedim, evet devam edelim bunlar elbette küresel ısınma konusunda çok rahatsızlar fakat çevre duyarlılıklarından dolayı değil, açığa çıkacakları için, karlar ve buzul tabakaları eridikçe Antatika'da bulunan istasyonları,binaları, yapıları kısacası gerçekler ortaya saçılıp dökülüyor ve dökülecek işte ondan.
 
1938'lerde Naziler Antartika'yı keşvederken bu Marslılar'ın iri yarı ve çok uzun boylu ölü bedenlerini oldukça deforme olmuş bir halde buldular, elbette yer altı şehirlerini de buldular ve oraya bir Nazi üssü kurdular.
 
1948'dek Nazileri ezmek amaçlı "High Jump" operasyonu sonrası Amiral Byrd kafayı yedi operasyon sırasında ortadan bir 3 saat kaybolmuşluğu var o kesin, işte o sırada uçağının kontrollerinin Marslılar veya naziler tarafından ele geçirildiğini yer altına çekildiğini ve Nordik görünümlü sarışın biri tarafından ona söylev çekildiğini günlüklerinde anlatır., sonra tekrar uçağına bindirilmiş bir süre sonra uçağın kontrolü teslim edilmiş ve yollanmış elbette sonraları sözde intihar etti, kaldığı hasanenin 6. katından ufacık bir pencereden atladı (elbette aslında öldürüldü ve intahar süsü verildi).
 
Çok normal çünkü bu konu halen bugün bile bu Dünyanın en gizli ve örtpas edilmiş konusudur Marslıların (yada Atlantislilerde diyebilirsiniz) bir ana gemisinin Antartika'da çekilmiş resmi bir ara Google Earth'te kazara belirmiş ve sonra hemen ört pas edilmişti:)
 
4. Reich yükseliyor, aşırı sağ eğilimler hemen hemen tüm dünya'da yine rağbet görmeye başladı ve tetikleyicisi bunlar.
 
 
Anlattığım tüm kayıp bilgiler çok daha detaylı,ayrıntılı şekilde kadim İskenderiye kütüphanesinde bulunmaktaydı, daha önce de dediğim gibi o kütüphanenin yanmış olmasuı tatihsel anlamda en büyük kayıpardan biri hatta diyeilirimki en büyüğüdür tamn şeytanlık bir iştir, şeytancadır en değerli kadim bilgiler yok olup gitti ve böylece cehalete büyük bir geçiş kapısı açılmış oldu.
 
Dediğim gibi Marslılar-Atlantisliler teorisini destekleyebilecek somut kanıt çoktur bu teoriyi savunmak son derece kolaydır, Şanlıurfa'daki 12 bin yıllık Göbeklitepe'yi hatırlayın, tüm geleneksel arkeoloji ezberlerini bozmuş olan bir yerdir, son yapılan arkeolojik çalışmalar insanoğlunun yüzbinler hatta milyonlarlarca yıldır yeryüzünde varolduğunu göstermektedir.
 
(Elongated Skulls) uzunlamasına kafatası kalıntıları Peru'da bir çok farklı yerde bulunmuş ve üzerilerinde yapılan DNA testleri açıkça insan kalıntısı olmadıklarını göstermiştir.
 
 
Boşuna Mısır firavunlarına "Sons of Gods", "Tanrıların Oğulları" denmiyordu, çünkü gerçekten de bir anlamda öyleydiler. Onlar Marslıların,Atlantislilerin çocuklarıydı.
 
Herşey apaçık ortadadır, gizem büyük ölçüde benim açımdan çözülmüştür,Enki amca,İnanna ve diğerleri aslında hepsi Atlantisli'idir ve dolayısıyla Marslı'dır ve özde Sirius'lu ve belki Orion'ludur, birde Alpha Draco faktörü var belki.
 
Mısır'da yükselen o görkemli piramit ve sfenks Atlantislilerin eseridir benzerleri ve dahada görkemlileri Atlantis'te Mars'ta Sirius'tadır. Aslan gövdeli sfensk'in estetik anlamda uyumsuz ve bariz şekildedaha küçük duran Ramses II'nin insan başının sonradab yapıldığını ve orjinalinde bir aslan başı olduğunu biliyoruz, Aslan tüm tarihsel büyük medeniyetler ve kültürler boyunca aynı yılan gibi sık rastlanan önemli bir figürdür, Belkide bu sfenks'ten bir tane 'de diğer tarafa zıt yönde bakan vardı yani biri aşağı mısır diğeri yukarı mısır'a bakıyordu fakat anlaşılan o kayboldu burada söylemeye belki gerek bile yok ama Mısır'ın kudreti ve gücü vurgulanmak istenmekte idi belliki. Kimine göre bu başın değiştirilme nedeni II. Ramses'in egosudur kimine göre orjinal baş bir depremle doğal bir felaket sırasında kırılmış ve yokolmuştur.
 
Arkeolojik veriler büyük piramitin ve sfensk'in söylendiği şekilde 2500 yıl önce firavun Kufu zamanında değil çok daha eski zamanlarda yapıldığını göstermektedir ve hatta neredeyse kesin gibidir. 14 bin yıl önce Toth ve Atlantislilerce yapılmış ve 12 bin yıl kadar önce büyük tufanla birlikte Atlantis batmıştır batmadan öncemi sonramı yapıdıkları halen tartışma konusudur. Atlantis batıktan sonra anlaşılan zamanla daha aşağı güneye doğru kaydı ve epeyce büyük bi kısmı bügünkü antartika kıtasının altına girdi ve orada gizlendi bir diğer kısım bugünkü Amerika kıtasının doğusu ile birleşti, geri kalanı ise dağıldı ve yok oldu. Yani bir anlamda Antartika kıtası Atlantis'tir gerçek o buzul katmanlarının altında yatmakta ve kasten gizlenmekte, insnalık önünde bu gerçek ortaya çıkarılmamaktadır.
 
Diğer dikkat çekici ve ön çıkan akıllı yaşam olduğu gerçeği doğru olabilecek bazı merkezler şunlardır:
Nazi almanyası spiritüel grupları,gizli cemiyetleri ve uzun saçlı vril tarikatı cadılarının (tersine onlara vril rahibeleri denirdi:) hayli önemsediği ve ileri bilgi aldıklarını iddia ettikleri sözde Ari ırkın bulunduğu orion kemeri üzerinde yükselen ve parlayan, boğa takımyıldızına bulunan (Hitler boğa burcu idi) 65 ışık yılı uzaklıktaki Aldebaran gezegeni, yine boğa takımyıldızında bulunan 7 kız kardeşin buluştuğu (heights) yani yüksekler kelimesiyle ilişkili (ve elbette Hypatia ile:) (ve ayrıca antik yunancada Yağmur kelimesi ile) 153 ışık yılı uzaklıktaki Hyades'tedir (ayrıca unutmamak lazım venüs gezegeni sadece terazi'yi değil boğa burcunu!da yönetir), masmavi görünümüyle büyüleyici 385 ışık yılı kadar uzaklıktaki nordiklerin bulunduğu söylenen ve kuzeyli, iskandina ve germen sarışın ırkın ataları olduğu iddia edilen pleiades ayrıca çok ileri bir medeniyet oldukları söylenen Arkturus ve arkturuslular,ayrıca boğa, aslan ve yay takımyıldızı bölgeleri. 36 ışık yılı uzaklıktaki Zeta Reticuli ve Alpha Centauri.
 
Orionluların ve Zeta Reticuli'lilerin the greys tipinde olduğu söylenmektedir daha önce yazmıştım The greys grubu biyolokik androidlerdir, etten kemikten çok gelişmiş robotlar, duygu bilinçleri yoktur ve kollektif hareket ederler ancak aynı tipte veya benzeri gerçek uzaylılar olabileceği de söylenmektedir, uzun boylu olanı kısa ve saha kısa boylu olanları vs. görünümler arasında ilk bakışta fark yok gibi gözüksede dikkatli bakınca fark bariz şekilde görülürmüş robot olanların gözleri parlak ve donukken gerçek olanlarınki humanoid ve canlı bakarlarmış, solda gerçek sağda yapay örnek.
 
 
bu Marslı ve atlantislilerin ve onların soylarından gelenlerin yeni sayılabilecek icadıdır yani the greys'ler de onların kontrolünde ve emrindedir,gerçek bir grey görünümünde yola çıkmış olabilirler,yavaşça yapay zeka ile birlikte insanın yerini almaktadır ve tümüyle alınca insana ihtiyaç kalamyacak ve toptan otadan kaldırılacaktır ayrıca insan dna'sıyla melezleme yoluna gidilerek bir başka ırk daha yaratılmaya çalışılmaktadır bu hybrid nesil alttan alta gizliden gizliye giderek insan içine karışmakta ve çoğalmaktadır adeta sessiz bir istila söz konusudur, geçiş evresi için böyle bir hazırlık belkide gereklidir ve geçiş aşamasından onlardan özellikle yararlanılacaktır.
 
Fakat bunlardan çok daha gerçek olma olasılığı olan ve benim çok daha fazla önemsediğim teori sözettiğim (Mars-Atlantis-Antartika-Anunnaki) bağlantılı teoridir, esas üzerinde durulması gereken ve bizi ilgilendiren bu gerçekliktir.
 
Ben sözkonusu Marslı & Atlantislilerin epifiz bezlerinin bize oranla çok daha gelişmiş olduğunu düşünüyorum, epifiz bezinin öneminden daha önce sözetmiştim, telepatik,psijik,telekinetik, boyutsal ve diğer olağanüstü yetenekleri büyük ihtimalle bu nedenledir, RH negatif kan grubunun yanısıra renkli gözler ve özellikle mavi gözler dikkat çekicidir, dünya'ya getirdikleri ve insan nesline karışmış diğer bir özellikleri olabilir.
 
Superman filmlerini anımsayın Clark Kent kent yaşamı içerisinde büyük metropol de inssanların arasına karışarak gizlenir, superman insanların arasında kamufle olmuş marslılar'ı,atlantislileri sembolik olarak temsil eder, insan'a oranla üstün güçleri,yetenekleri vardır Superman hikayesi elbette bir tesadüf değildir.
 
İnanna ile birlikte Nanna (ay-Tanrısı) Babil'de ve Asurlular da (Sin) ve Sin ingilizcede günah demektir hatılayalım, Nanna Inanna'nın ataerkilliştirilmiş versiyonudur anlaşılan Inanna yeryüzüne gece inmişti belkide dolunay zamanı:) Şmaş ise yine Babilliler'de güne, tanırısıdır, Yani Ra'dır Horu'tur ve elbette İsa'dır:)
 
inanna ve nanna kelimelerinden nine,anne,ana ingilizcedeki nanny gibi kelimeler hemen çağrışım yapacaktır.:)
 
Antik medeniyetlerde ve özellikle antik Mısır'da durum erken bronz çağı seviyesindeki bir medeniyetin içine karıştırılmış, sıkıştırılmış ve tuhaf derecede sırıtan yüksek teknoloji ve medeniyet şeklindedir, aslında ayni durum Nazi Almanya'sı için de geçerliydi 1930'ların 40'ların teknolojik gelişim seviyesinde olması gereken bir Avrupa ülkesinin teknolojisine çok daha ileri seviyede bir yüksek teknoloji karışmış gibiydi, uzaktan kontrollü patlayabiir bomba, taklar, v1 ve v2 roketleri,i lk güdümlü füzeler tuhaf tek kişilik denizaltılar,vril projesi çan şeklinde ve bugünkü modern Ufoları andıran uçan daireler vs. O generallerin parıldayan kıyafetleri,semboller ve inşa etmeye çalıştıkları yeni Almanya adeta Atlantis'in bir başka modern versiyonu gibidir.
 
Peki bu durum neyi gösterir? elbette şunu, her iki zaman diliminde de hem antik sümerler,mısırlılar, kadim uygarlıklar ve hem de nazi almanyası aynı ortak kaynaktan yüksek teknoloji yardımı almışlardır ve bu kaynak dünya dışı kökenlidir, Marslı-Atlantisli bilinç,tanrılar.
 
Elohim, tanrılar onlar buraya indiler, düştüler (fallen angels),insanı yarattılar, sonra parayı ve vergiyi insana icad ettirdiller para başlı başına bir sömürü aracı idi, ona muhtaç olacak olan insanlar ister istemez koşulsuz itaat'e zorlanacaktı yok pahasına emeklerini, alın terlerini tanrılara ve onların doylarından gelenlere sömürteceklerdi.
 
Mars-Atlantis-Anunnaki grubunun içlerinde emperyalist olanlarına karşıt olarak sosyalist hata aslında anarşist olan kollar vardır Komünist sovyetlerin ve anarko-momünizm'in pentagram yıdızını anımsayın, onların içinde sanıyorum vejeteryan olanları da var yani et yeme anlayışının ilkelliğin bir formu olduğunu düşünüyor olabilirler belki Mars'ta onların eski ana uygarlığında et yenmiyordu fakat burası Mars değil bir başak gezegen, özetle onlarda kendi içlerinde ayrışma ve çatışma içindedirler bir çok farklı ırksal çeşitlilikleri de elbet mevcuttur, aynı bizler gibi.
 
Nazi Almanyasının aldebaran yıldızı aryan medeniyeti olarak algıladığı ve Sitchin'in Nibiru'lu Anunnaki medeniyeti olarak bahsettiği medeniyet bana göre Mars-Atlantis medeniyetidir. Kolonileri Mars'taydı diyeceklerdir tam tersi, bizzat marstaydılar ve başka yerlerde kolonileri vardı aynı dünya gibi, ve Maria orsic ve arkadaşları uçan daire yapımı bilgisini ve diğer bilgileri işte bu kolonilerden birinden aldı belkide Aldebaran kolonisidir kim bilir:)
 
Museviler onlara rakip olarak görünen ve varlığına tahammül edemedikleri bir başka fakat aynı kökten egemen ırk idi germenlerin Nietzche'sine Wagner'ine yetenekli mühendislerine karşılık Musevilerden örneğin Freud gibi Bakunin gibi Marks gibi tarihin akışına yön veren üstün düşünce adamları çıkabiliyordu bu nedenler musevileri ortadan kaldırarak yeryüzündeki tek egemen aryan ırksal sınıf olmak istediler, kendi inanışları ve düşünce biçimleri bence bu şekildeydi.
 
Boğa takımyıldızını, Hyeds's a ve Aldebarana yıldızına biraz daha yakından bakalım, Bu yıldız güneşin 44 katı kadar büyük, yani Sirius'tan bile büyük, (Türkçesi Hyades kümes yani Boğa veya öküz kümesi diyebiliriz) önünde duruyor fakat 350 bin yıl kadar önce ayrı duruyordu ve o dönemde gökteki en parlak yıldızdı, sirius'u bile gölgede bırakıyordu şimdi ise Arcturus yıldızından sonra en parlak yıldızlardan biri sanırı m13'üncü binary sistem bir yıldız daha var ona eşlik eden ve adı ilgin şekilde Sol:) Aldebaran yıldızının diyer adı ise planet "A" yani adının baş harfi yani eski sami dili kenan grubu dillerinden mesela Fenikelilerin dillerinde veya ibranicede Alef,Elf,Elif,Sonradan antik yunancada Alfa yani başlangıç yani ters çevrilmiş haliyle öküz yada boğa kafasına benzeyen şekliyle A harfi:).
 
"Alulim" bu isim Eridu Sümer şehrinin ilk kralının adıymış: (lim) İbranicede halk veya insanlar demek yani Alu halkı yani Aldebaran halkı ve onların soyundan gelenler:)
 
Elohim,Aleim,Alulim, Eridu Enki amcanın şehri idi o a halde Enki amca (Ea) aldebaranlıydı.
 
Birde aynı Nibiru yani Planet X gezgeninie benzer biçimde bilimin ne onayladığı ve kabul ettiği nede reddettiği yaklaşık Jupiter büyüklüğinde bir dev gezegen var Aldebaran yıldızı yörüngesinde dönen ve adı Planet B veya Aldebaran B buda ilginç ayrıca Aldebaran yıldızına eşlik eden 2.. bir cüce yıldız daha var veonunda adı "Sol" bu daha da ilginç:) onun ise ömrü dolmak üzere yavaş yavaş içine çöküyor yakında patlayarak kara deliüğe dönüşecek ve söylentiye göre patladığında değil Aldebaran B gezegenine dünya'ya bile büyük zarar verecek yakıp yıkacak kavuracak, dünya venüs'ten bile daha sıcak bir gezegen olacak çünkü böyle bir zarar verecek kadar gezegenimize yakın Aldebaran sistemi.
 
Konumuza dönelim 350 bin yıl kadar önceki konumu itibarıyla Aldebaran Düya'ya Sirius yıldızından bile daha yakındı 21.5 ışık yılı kadar sirius ise 25.2 ışık yılı kadar uzaktaydı. 350 bin yıl kadar önce dedik tanrıların dünyaya gelmesiyle kesişen bir zaman dilimi olabilirmi?
 
Daha farklı bir konumdaydı ve zamanla Hyades kümesi ile örtüşerek önünde durur bir konum aldı ve sarımsı turuncu rengiyle dünya'dan çok parlak bir şekilde kırmızı dev bir yıldız gibi gözükmüş olmalı. bir boğa yada öküz kafası yada gözü gibi belkide meşhur üçgen içindeki Illuminati gözü gibi, veya İsis'in gözünün içi gib, ayrıcai Aldebaran yıldız orion kemeri çıkışı sonrası aynı çizgideki ilk parlak yıldızdır. Yani kapılardan geçiten sonraki öte alem veya herkülün sutunlarının ötesinde çıkıştan sonraki ülke kadim Atlantis:)
 
 
Oldukça dikkat çekici. 16 derecelik 30 saat ve 33 dakikalık bir yörüngesel sapması var 33. dakika kısmı da Masonik hiyerarşi deki tepe seviye olan 33. basamağı çağrıştırıyor gerçekten, ciddi parlaklığı nedeni ile gökte bulması en kolay yıldızlardan biri.
 
Neden alfebe A harfi ile başlar ve Z ile biter, Alpha ve Zeta?
 
Acaba Dogon kabilesi bu yüzdenmi boğa başlıkları takıyordu, bu yüzdenim tarih boyunca boğa kutsal bir hayvan sayıldı Minos uygarlığında ona tapıldı Apis öküzü başında üçgen Mısır mitolojisinde belirdi?
 
Acaba dogonlar yıldızdan gelen tanrılardan söz ederken Sirius'la Aldebaran'ı mı karıştırdı veya yanlışlıkla Aldebaran yıldızını kayıtlarına Sirius yıldızı olarakmı geçirdiler, Acaba pentagram,i hexagram sembolleri aslında Sirius'u değil Aldebaran'ınımı kastediyor, Acaba tanrıça İsis, Inanna aslında onlar Aldebaran tanrıçaları mı? ya venüs? Acaba tanrıça Inanna terazi değil boğa burcumuydu?
 
Acaba iki ırk arasındaki kavga, germenler ve yahudilerin kavgası aynı zamanda Musevileri, ayrıca ABD ve İngiltere'yi temsil eden orion kemeri öncesindeki Sirius yıldızı ve sonrasındaki Aldebaran yıldızı arasındamıydı? Yan bizim yıldızımızın çocuk güneşimizin anası olabilecek 2 dev yıldız, acaba yüzbinlerce yıl önce dünyaya bu iki yıldızın çevresinden gelen 2 farklı dünya dışı yaşam formu mu var, ve bu ikisi arasında o zamanlardan kalan bir husumet bir çekişme mi var?
 
Acaba batık Mars onlardan birinin kolonilerinden birimiydi?
 
Görüldüğü üzere Atlantis-Marslı teorisine rakip olabilecek Nazi Almanyası'nın inandığı Aldebaran-Atlantis-Anunnaki teorisi de aslında oldukça akla yakın ve mantıklıdır. Yani en azından aksi ispatlanamamış bir teoridir acaba Sitchin bu gerçeği Mason camiası adına gölgeleyebilmek içinmi Nibiru teorisini ortaya attı? Olabilirmi Nazilerin bu gerçeği dışa vurmuş olması bastırılmış örtbas edilmek istenmiş olabilirmi?
 
Evet oldukça mantıklı neden olmasın? Belkide gerçekler insanlığa unutturulmak istendi veya kafa karışıklığı yaratılmak istendi? örneğin herkes şunu soracaktı Nazilerin Aldebaran hikayrsi doğru ise mars neyin nesi Pleiades'liler kim vs. oysa aslında pleiades'lilerde anunnaki onlarda aryan ırkı olarak atası sayılıyorlar, hatta onlarda Aldebaranlı sayılırlar Boğa takımyıldızında üstte pleiades, altta Hyades ve onun altında Aldebaran yıldızı konumludur yani bir aile gibidirler:) görünüşe göre basitçe boğa takımyıldızı aryan bölgesidir bile diyebiliriz:) Nibiru gezegenin aslında hiç varolmadığını var sayar isek geriye ya Atlantis-Mars yada Aldebaran-Mars teorisi kalır,
 
Kesin gerçeği bilmesem de çok yaklaşmış olabilirim keşke bu konularda daha fazla bilgi sahibi olmuş olsa idim:(
 
Şöyle de oldum olabilir Aldebaran gezegeninden bir kısım tanrılar, yani elohim yeryüzündeki hem sami hemde arı ırkın ataları çeşitli nedenlerle Mars'a indiler ama orasıda bozuldu ve Dünya'ya indiler. Atlantis'e yada Antartika'ya belkide Atlantis zaten Antartikadır ve sonra oradan yer altı şehirlerine, Agartha,Ya şambala'ya, Tibet lamalarının bildikleri o gizemli yerlere Sümer bölgesine,Mısır'a vs. BelkideEnki amca sarışın ve mavi gözlü bir pleiades kökenli Aryan Aldebaranlı olarak Ari ırkın babası ve üvey kardeşi Enlil bir başka uygarlığın soyundan gelme bir Aldebaran'lı olarak Sami ırkın babasıydı kim bilir ama ilk Dna mutasyonu Enki amcanın DNS'sından İnanna rahminde gerçekleştiğine göre büyük ihtimalle Adamu yani Adem Sarışın ve mavi gözlü idi:) ve hatta Eve, Havva bile. ama sonraları Enlil Dna'sıda manupule edilmiş olabilir.
 
Veya belki hepsi sarışın ve renkli gözlüydü ve ilk insanda Genetik Dna yapısı baskındı fakat İnsanı genetiklemek için alınan Maymunumsu DNA farklı ırksal kökeni nedeni sonradan gelen insan neslinde zaman zaman baskın çıkarak sami ırka yansıdı, eğer öyleyse hitler Almanya'sı tezinde bir ölçüde ve bir anlamda haklı demektir ama tam olarak değil çünkü sonuçta bu iki ana damar kardeştir:)
 
VE HERŞEY AYDINLANIYOR:
 
Melammu= Shining Ones, Anu,Elu,El,Elohim=Eloah=Allah
 
Aleph=26 numorik sayı değeri=1
26+1=27
 
Sayısal kökü=9
 
Al Dabaran kelimesi (Aldabaran/Aldebaran)=9
A=1, L=3, D=4 B=2,R=9,N=5
Aleph=Boğa takımyıldızı, Öndeki Boğa (The Bull in front)
 
EL=TARU=BOĞA=YAHWEH
 
AL (EL)-DABAR-AN
 
ANU=BULL=BOĞA
 
Sümer Mitolojisi, Gu, Gal,An.Na=the great bull of heaven, GU..AN.NA, bull of heaven, Taurus veya boğa başı=Aleph
 
Gılgamış destanı, Alu=Kutsal Boğa
 
Bu arada google,yahoo gibi arama moturu adları bile muhtemelen bu kelimelerden türeme:)
 
 
Ben, Cihangir muhtemelen fiziken veya ruhen veya her ikisi birlikte Anunnaki'yim ve Aldebaran soyundan gelmeyim.
 
Peki ama mavi gözlü ve sarışın olman gerekirdi diyeceksiniz?
 
:) Hayır pekte öyle sayılmaz daha doğrusu o kadar basit değil yukarıda anlatmaya çalıştım ille öyle olması gerekmiyor:)
 
Bu arada büyük önder rahmetli Atatürk mavi gözlü ve Sarışındı aslına bakarsanız, ve 9 sayısına özel bir ilgisi vardı değilmi?.)
 
Maria Orsic ve diğerlerinin Aldebara!a döndükleri söyleniyor ortadan kayboldular ama bence Antartika'dan Kuzey Kutbundan veya Tibet'tten yer altındaki gizli aryan şehirlerine indiler.
 
Orsic ve arkadaşlarının Aldebaran'dan medyumsal yetenekleriyle aldıkları Uçan daire yapımı bilgisinin Jodie Foster'ın Contact filmine yansıdığını ve orada ima edildiğini söyleyebiliriz, zaten bende o filmi sinema'da izlemiş ve çok etkilenmiştim aynı Star Gate'i sinemada izlediğim ve ışınlanm,geçiş sahnelerinde ağladığım gibi.
 
Belkide Stargate'in en köklüsü Aldebaran ve Tibet arasındadır veya Aldebaran ve Büyük piramitin altı veya aldebaran ve Antartika:) kim bilir? Yine sinemada izlediğim Thor filminde ise sarışın ve siyah saçlı esmer iki kardeş biribirine giriyordu:) bir şey ibilmeyi çok isterdim acaba Hz. İbrahim sarışınmıydı esmermiydi veya onun babası Terah (veya Azer) bilebilseydim işte o zaman kafamdaki bazı sorulara yanıt bulmuş ta olacaktım. Abraham Lincoln, evet ilk adı Abraham, ne kadar ironik:)
 
Büyük ihtimalle hem Kenan'a göç hem de kurban kesme sırasında kendisiyle iletişime giren o Rab altın sarısı gökte parıldıyan ve göz kamaştıran gemisiyle ya Enki amca idi veya oğlu Marduk (Ra) Elbette Musa (veya belki firavun akhenaton)'da öyle. bunlar tam olarak M.Ö. 2048'lerde olmuş, Marduk'un o sıralar Harran ovasına geldiğini Göbeklitepe'yi ziyaret ettiğini ve o sırada Anunnaki yönetim merkezinde ve Eridu'da hatta belki ana vatan Aldebaran'da bir asker idaebe planladığını biliyoruz yani eş başından bu yana babasının yenmiş.çiğnenmiş olan hakkını arıyor ve savunuyordu, Marduk'un kardeşi ile aralarında taht kavgasına benzer şekilde bir husumet doğar ve kardeşi Enlil tarafı yardımıyla Marduk'un uzay üssü Sina yarımadasını nükleer silahla vurur ardından Kenan bölgesini vurur ve bu arada İbrahim'in yeğeni musevi Lut kavminin Sodom ve gomara'sı da bu saldırıyla birlikte elbette göçer, taş üstünde taş kalmaz ve insanalar o kesimin yşam biçimlerinden bu kavmin cezalandırıldığını düşünürler yani bunu tanrıların gazabına bağlarlar:)
 
Sina yarımadasında ve ölü deniz bölgesinde bugün bile radyasyon kalıntıları tespit edilebilir, keza Pakistan'a ve başka yerlere düşen nükleer bombalar da vardır.
 
Kuzey sümer bölgesi aryan bölgesi ve Enlil bölgesi ise demekki sarışın ve mavi gözlü olan Enlil'de olabilir ve demekki Enlil-Enki çatışması aryan ve sami ırklar arası çatışmalar şekinde Aryan-Musevi Aryan-Arap, Hristiyan-Müslüman vs. bugünde sürmektedir, anladığım kadarıyla ve büyük ihtimalle Hz. İbrahim'in babası sarışın ve renkli gözlüydü fakat esmer bir hanımla evlilik yapmıştı:) veya Hz ibrahim darışın ve mavi gözlüydü fakat eşi Sara esmerdi bda olabilir,, Arap veya Musevi veya Ari hiç farketmez kökü Hz. İbrahimdir, Anunnaki'dir Terrar'dır Petra, Hindistandır,Tibettir,Afganistan'dır, hepsi kardeştir.Hz. İbrahim ilk sünnetlidir o nedenle hem museviler hem müslümanlarda kuraldır. İshak oğlu Yakup'un adı İsrael (İsrail) olarak değişir ve Kenan-,filistin bölgesi İbrahim kavmine vaadedilmiş toprak olarak İsrail olarak anılır. Kimdir Vadeden? Anunnaki'dir Aldebarandır, Enki amca veya oğlu Marduk'tur neden peki neden İbahim? Çünkü babası Enki amcanın soyundandır Anunnakidir peki tüm peygamberler Hz. İbrahim^in doyundanmıdır? Evet rasul olanlarıda ve olmayanlarıda öyledir, her şey açıkça ortadadır:) Enkinin oğullarından Marduk'un abisi Ningishzidda yani Thoth yani Hermes (İkizler burcu) ise Atlantis veya belki Antartika'ya atanmışken oradan Kemet yani Mısır bölgesine çıkıp gelir ve zümrüt tabletleri beraberinde getirir, büyük piramit'i yapar ve Mısır uygarlığını başlatır. sonrada Marduk yani Ra her yerde olduğu gibi baskın çıkarak antik Mısır'a yazıı,alfabe ve yeraltı tanırısı Thoth'tan daha üst kademede ana güneş tanrısı olarak kendini kabul ettirir.
 
Thot'un yazı ve alfebe tanrısı olması gayet mantıklıdır çünkü hem beraberinde zümrüt tabletleri getirdi ve hemde antik Mısır'lılara yazmayı, çivi yazısı tekniğini ve 700'den fazla harften oluşan antik Mısır hiyeroglifini öğretti.
 
Hitler gibi bir caninin ve 3. Rech felsefesi gib biri sapıklığın emrine uçan daire yapım şeması vermek hangi ileri uygarlık düzeyi ve mantıkla açıklanabilir? İşte bunu anlamak çok güç acaba Aldebaran'daki ideolojik taraflardan sadece birisimidir, kötü niyetli olan taraf? Kim bilir, belkide bu durum ters pentagram'la yani şeytan'la açıklanabilir yani Aldebaran gezegeninde kötü niyetli olan emperyalist kesim ve onlara direnen anarşist kesim:)
 
Sirius yıldızı Aldebaran yıldızı ile tarih boyunca karıştırıldı zira her iki yıldızda çok parlak ve birbirine çok yakın, benzeşiyorlar ve ayrıca uzak kgeçmişte Aldebaran Dünya'ya sirius'tan daha yakın idi.
 
Hikayeyi baştan alalım ve bir özet çıkarıp toparlayalım,, Aldeberan yıldızını kutsal sayan ve Ataları Pleiades,Hyades ve belki Arcturus'tan olan Aldebaran gezegeni yaşam formları gittikçe ısınan gezegenlerinde uzun vadede yaşam imkanı bulunmadığını göz önünde bulundurarak ve ayrıca yoğun rasyasyona!a maruz kalan atmosferlerini kendi gezegenlerinde nadir bulunan monoatomik altın yardımıyla koruyabilmek için evrenin çeşitli yerlerinde koloniler kurdular buna Mars'ta dahil uzun süre Mars'ta altın çıkardılar ve medeniyetler kurdular ancak bir nedenle belki saldırıya uğrayaral belki doğal nedenlerle veya nükleer savaşlar sonucu o gezegen yaşanmaz hale geldi.
 
450 veya 350 bin yıl kadar önce Dünya'ya Atlantik okyanusundaki Atlantis'e veya Antartika'ya bu çok iri varlıklar indiler,düştüler (fallen angels) orası merkez olmak kaydıyla Mezemotamya'da, Afrika'da ve güney Amerika'da koloniler oluşturdular., uzun süre altın çıkardılar kendi gezegenlerinden gelen çalışan sınıfı isyan etti çareyi genetik mühendislik yoluyla kendi dna'larını ve homo erectus dna' manupule ederek 50 bin yıl kadar önce Mezemotamya'da köle sınıfı, Adamu'yı Adem'i yani insanı yarattılar
 
Uzunumsu bir kafa yapıları vardı sarışındılar ve mavi gözlüydüler. fakat yarattıkları iilk insan normal kafa şekliyle yine sarışın ve mavi gözlüydü, fakat sonraki nesiller, homo erectus dna'sı nedeniylefarklı ırksal formlarda geldi,esmerler,sarı tenliler,kızıl tenliler vs.
 
Atlantis 14 bin yıl kadar önce büyük tufanla birlikte battı ve Antartika'ya kaydı Toth yanında atomik yapısı değiştirilmiş Aldebaran zümrütü üzerine kutsal yazılar yazılmış tabletlerle birlikte Mısır'a giderek antik mısır uygarlığının temellerini attı büyük piramit'i ve sfenks'i inşa etti, babası Enki Sümer uygarlığının öncülüğünü yaptı, Marduk tüm yönetimi ele geçirmek istedi Mısır'ın günei tanrısı Ra oldu zeus'laştı, Jupiterleşti kardeşi ile aralarında ve Enlil ve Enki tarafları arasında nükleer çatışmalar yaşandı. Sodom ve Gomora çöktü.
 
Anunnaki bilgisini Enki insanlığa verdi, Devler Hephilim'le, tanrı çocukları dünya'da yürüdü ve vahşet yarattılar, yamyamlığın, bazı güney amerika antik medeniyetlerinde ve ilkel kabilelerde bugün bile rastlanan kanibalismin öncüsü oldular büyük tufan onları silmek ,köklerini kazımak,yok etmek içindi.
 
Enki torunu Enoch'u göklere çıkardı ona bilgi verdi Enoch torunu Noah'a yani Nuh'a tufan öncesi bilgi verdi tüm insanın ve hayvan cinslerinin Dna örneklerini çok uzun zamandır topluyordu onları bir sandığa koydu ve Nuh'a emanet etti, ona gemi sandığı yaptırdı, onu ve beraberindekileri tufandan korudu Ağrı dağı tepesinde sona eren yolculuk sonucu Ana Aldebaran gemisinden ağaç fidanları ve tohumlar getirerek oraya ekti, yaşamı yeniden tetikletti. İnsan'ı korudu önceden buka karşı olan Enlil sonradan fikir değiştirdi ve bu durumdam memnun kaldı ama o Enki'nin aksine insanın kutsal bilgiden uzak durmasını ve köle olarka kalmasını arzu etti ve bunun için insan uyutulmalıydı.
 
Bu arada Anunnaki soyu homo sapiens sapiens görünümü çekici ve tahrik edici bularak insan ırkıyla direk cinsel temas kurdu ve böylece direk soyları RH negatif kan gurubuyla insan içine karışmış oldu (Hybridler).
 
Nuh soyundan yani Anunnaki soyundan gelen İbrahim'e Enki amca oğlu Marduk sahip çıktı ona yol gösterdi, kutsal toprakları, Kenan ilini vaadetti,
 
İbrahim soyundan yani Anunnaki soyundan gelen Musa Antik Mısır'da egemen sınıf olması gerekirken tersine ezilen sınıf olan Musevileri Mısır'dan çıkararak vaadedilen topraklar'a Kenan iline götürdü ve bu sırada Enki amca veya belki Marduk'tan 10 emir'i aldı (aslında 9 emir).
 
Ama belkide Musa bizzat Firavun akhenaton idi tarihler yakın:)
 
belkide gerçekten o hikayede oldupu gibi Nehirde bulundu ve evlat yetiştirildi:) belki o hikayeyi bizzat Anunnaki yönetti ve böylece kendi soylarını Mısır'ın başına geçirmiş oldular, Firavun Akhenaton ve onun soyunu.)
 
Eşi ve aynı zamanda öz kızkardeşi olan Nefertiti ile birlikte uzunumsu kafatasına sahiplerdi, belkide aynı Ataları İbrahim soyunda da olduğu şekildedir:)
 
Bir bakalım:
Aldebaran ve Anunnaki Geliş, ve Mu,Atlantis M.Ö: 350 bin
 
Hazreti Adem & Havva, M.Ö: 50 bin
 
Eridu antik sümer,Baalbek M.Ö. 30-10 bin
 
1. Büyük Tufan, M.Ö. 14 bin
 
Atlantis batış veya kar buz altında kalış ilk tufan M.Ö: 14 bin
 
Büyük piramit & Sefenks, M.Ö. 12 bin
 
Göbeklitepe, M. Ö. 9-10 bin
 
Enoch yani İdris peygamber M.Ö.,3138-2772 (adam neredeyse 1000 yıl yaşamış tam Anunnaki kanı:)
 
2. büyük tufan, M.Ö: 2000 civarı (gördüğünüz gibi aslında bir değil iki büyük tufan var ve ikisinin arasında 10-12 bin yıl var)
 
Olası Exodus yani Mısır'dan Museviler'in çıkış tarihi yaklaşık ve varsayımsal olarak M.Ö1400 veya 1300'lü yıllar
 
Firavun Akhenaton'un ölüm tarihi MÖ 1336
Eski ahitte Musa'yı kovaladığı söylenen firavun 2. Ramses dönemi, M.Ö. 1279-1213 resmen 60 yıl hükümdarlık yapmış adam:)
 
Süleyman'ın tapınağı M.Ö. 967
 
Ethopya Kraliçe Shiba'dan oğlu Menelik ve ahit sandığının Afrika'daki Ethopya ülkesine gidişi M.Ö: 930 civarı
 
Babillilerin Kudüs'ü istilası M.Ö: 588
 
Ezekiel ve kitabı M.Ö. 570 civarı
 
Anunnaki'nin büyük kısmının Dünya'dan ayrılışı M.Ö. 550 civarı.
 
 
 
Elbette Akhenaton ve eşi atalarının yani Aldebaran'lıların Aldebaran yıldızını kutsal saydıklarından ötürü onları örnek alarak Aton'u yani Güneş'i tek tanrı ilan ettiler ve kutsal şehri inşa ettirdikleri El-Amarna'ya taşıdılar (baştaki El kısmına dikkat!), Güneş'in plazma içeriğini ve buradan kaynaklanan astrolojik bilincini bile belkide biliyorlardı bunu tanrılar onlara belkide öğretmişti:)
 
Özellikle mısır rahipleri açısından bu umulmadık, beklenmedik şaşırtıcı büyük değişimin tek nedeni birden kadim Mısır'ın başına Hz. İdris ve İbrahim soyundan olan Anunnaki soyunun gelmesidir,sonraları büyük İskender, Aslan yürekli Richard,Kral Arthur,İsis reenkarnesi olduğunu düşünen Cleopatra, Troy kralı Priam, Sparta kralı Menelaos, Kral Leonidas,Julius Sezar ve günümüz Britanya kraliyet ailesi gibi üst tabaka mevkilerde olanlar,Tapınakçılar, Illuminati üyeleri ve çok üst düzey 33. derece ve üstü Masonlar ile bu aryan ırk ve peygamber soyu yönetici, egemen sınıf alışkanlığı ve geleneği devam etmiştir ve elbette günümüzde halen etmektedir.
 
Peki Lucifer, ışık getiren sabah yıldızı hangisidir Sirius'mu Aldebaran'mı? Doğrusu bilmiyorum tarihsel kayıtlara göre Sirius ama sanırım sanırım aslında orjinali Aldebaran yıldızı ne ilginç:)
 
Peki depremlerle yıkılmış olan giza vadisindeki o dördüncü büyük piramit Aldebaran yıldızının geçmişte o dönemdeki konumuyla kavuşumlu? Sanırım evet:)
 
Ya Betlehem yıldızı Sirius'mu aldebaran'mı? İşte o sirius ve ona Mesih yıldızı da diyebiliriz, hatta ruh yıldızı, orion kamerine ve sonrasında Aldebaran'a açılan geçiş kapısı, bir yıldız kapısı:)
 
Giza piramitleri Orion yıldızları ile kavuşumlu çünkü orion kemeri aldebaran'a yani tanrıların, aryanların,Anunnaki'lerin geldikleri yere giden yoldur.
 
Aslında yazmakta olduğum bu kitap hayli önemli ve ilginç:)
 
Şöyle düşünün bir giriş kapısı yıldızı (Sirius) bir yol (Orion Kemeri) ve Tepede yükseklere açılan (Hyades-Pleiades) bir çıkış kapısı yıldızı (Aldebaran), işte bu sistem ve bu bölge Anunnakilerin, tanrıların evidir,oralardan geldiler ve o nedenle onların izleri, o bölgenin yıldızları, bu dünyanın sembollerinde,bayraklarında,kutsallarında,ayinlerinde,gizeminde,tarihi yapılarında ve tapınaklarında, kısacası her yerdeler.
 
Artık aldebaran'daki yönetim biçiminin kendi ırklarının kutsiyetine ve yüceltilmesine dayalı bir çeşit sosyalizm olduğundan eminim, hatta belkide tümüyle anarşist ve komünist bir yönetimsiz ortak mülkiyet çizgisi aşamasına doğru gidilmektedir ve hatta belkide çoktan gidilmiştir.
 
Öyle olduğundan olsa gerek Hitler bu çizgiyi örnek alarak fakat bu arada oldukça saptırarak Nasyonal sosyalist bir Almanya öngörmüştü, Aldebaran düzeninden etkilenmiş ve oradan yola çıkmıştı.
 
Bir bakımı Hitler ve Nazi Almanyası Hz. İbrahim öncesi çizgisine dünyayı döndürmek istemişi o güzel fizikli ve kendilerine göre üstünjenerasyonu canlandırmak istemiş ve Hz. ibrahim'in her iki eşinden gelen diğer soyları yani Musevi ve arapları silmek istemiştir Musevilerin seçilmiş üstün ırk oldukları iddiasının temelinde de aynı sebep yatmaktadır onlara göre en azİbrahim Peygamber kadar anna Sara (Sarah)'ta aynı derecede aridir, aryandır Anunnaki dir Ancak Nazi Almanya'sı bu iddiayı reddeder ve sadece nordik ve germen ırkının ari olabileceği tezini savunur ve elbette her iki kesimde bilimsel açıdan kısmen haklıdır ve kısmen de yanılmaktadır:)
 
Kaldıki tümüyle haklı olsalar dahi bu kimseye diğerlerinin, yani geri kalan çoğunluğun haklarını gaspetme yetkisini onlara vermez, faşistlik adına haklılık tanımaz ve evrensel eşitlik ilkesini ihlal etmeleri çin mazeret olamaz, sömürme yetkisi vermez,emperyalizm, hakkı tanımaz, şerefsizlik sonucu çıkmaz bunlardan.
 
Üstelik materyalizm bir yana işin ruhsal boyutu ne olacaktır? Ruhsal tekamül ırklar!a göre şekil almaz ve hak belirlemez, bir yaşamında İsveçli olan öteki yaşamında Pakistan'lı, Musevi veya Arkturus'lu doğabilir:)
 
Irk diye bir şey yoktur tarihsel lsüreç boyunca artık ırklar çözülemez bir vaziyette karışmıştır ve iç içe girmiştir.
 
Beden sadece bit geçici giysidir, bir elbisedir, ruhsal tekamül evrensel esastır.
 
BULL OF HEAVEN=GÖKLERİN,CENNETİN BOĞASI=BOĞA TAKIMYILDIZI
 
 
ANU=AN=SKY GODDESS
 
QUICK SUMMARY:
Legandary Ancient Atlantis is actually the continent of Antarctica,Anunnaki's main base and first spaceport and also first stargate portal on earth since the very beginning.
 
The Anunnaki (the Aryan Race) are from Aldebaran, Hyades, And Pleiades, right upon sirius and orion belt.
 
In short Taurus Constellation.
 
They intend to invade this planet by means of their direct descendents on earth (The Illuminati).
 
THEIR FIRST INTERPLANETARY COUP ATTEMPT WAS VIA HITLER AND THE THIRD REICH BUT FAILED
 
SO IN THEIR SECOND ATTEMPT THEY TRY IT WITH THE HELP OF TEMPLARS, ZIONISTS, HIGH RANKED TOP FREEMASONS ETC.
 
IN SHORT THE ILLUMINATI.
 
Because the Star Aldebaran (their sun) is about to explode and turn into a supernova, a black hole, it's very old.
 
Their mother planet "Planet B" is not inhabitable no more,They need our Earth and also Mars.
 
The greys are their biological android entities, their servants, their highly advanced humanoid robots in flesh and blood.
 
They consider mankind as a primitive slave race and they don't need us no more,so they have launched a hybridization program between those 2 species (The greys & the human race).
 
They intend to invade this planet by means of this project which took place thousands of years ago.
 
This program still continuous even today,it's a silent and sinister long term invasion Plan,
To erase,totally wiping out The Human race,
Just like Neanderthals!!!
 
Evet sonunda anladım işte acı gerçek bu, ingilizce olarak yazdım Anunnaki yani aryan ırk, maci gözlü sarılın ve büyük ihtimalle saf kanları yada en azında bir bölümü uzunlamasına kafa yapısına sahip bu iri varlıklar Orion kemerinin hemen üzerindeki Aldebaran,Haides ve Pleiades 'teler devasa Aldebaran yıldızı çok yaşlı çöküş aşamasında, yakında patlayacak ve içine çökerek devasa bir kara delik oluşturacak.
Gezenenleri Planet B artık çok ısındı yanamaz duruma doğru evriliyor, gözlerine gezegenimizi ve Mars'ı kestirdiler 2 yaşama elverişli gezegen buradaki soyları İlluminati aracıllığıyla Mars'ıda yaşama elverişli hale getirecekler, Hitler ve Nazi Almanya'ı onların ezegenler arası ilk kalkışmaları ilk darbe girişimi denemeleriydi, elbette doğal olarak bu görevi aryan Alman ırkına verdiler ancak başarılı olamadı ikinci denemeyi karşıt grup ile yapmayı düşündüler nede olsa Hz. İBrahim soyundan 2. bir evlatları daha var Zionistler, çok yüksek dereceli masonlar.Tapınakçılar, bu defa onlarla deniyorlar,
 
Sinsi bir uzun vadeli planları var ve binlerce yıldız sürüyor modern köle diyebileceğimiz Ebenler, yani, The Greys denen kısa boylu etten kemikten robotlar, androidler varkn insanı ne yapsınlar onlara göre insan doğayı kirleten, ilkel,çirkin ve aptal bir varlık, zamanında planet B gezegeninin aldeberan güneşine karşı korunması için burada altın çıkarmak ve ayrıca zümtür yakut,elmas gibi madenleri yani bu gezegenin değerli kaynaklarını sömürebilmek adına genetik mühendislik yoluyla onlar tarafından yaratılmıştık fakat artık daha modern, ileri teknoloji köleleri var:) bizi ne yapsınlar
 
O klonladıkları eben androiler ile (bu arada onların orjinallerinin bir başka uzaylı cinsi olabileceğini düşünüyorum mesela orionlular veya zeta-retuculi veya her ikiside) insan dna'sını genetik mühendislik yolu ile manupule derek yavaş yavaş insan ırkı içerisine bu melez ırkı karıştırıyorlar ve böylece uzun vadede sinsice ve sessizce bu gezegen zaten hiçbir kaba güç kullanmaya gerek olmaksızın ele geçirilmiş olacaktır ve anlaşılan bu plan tamamlanıncaya kadar aldeberan yıldızının patlamasını ummuyorlar ve beklemiyorlar bir kaç milyon yılı daha var ama anca o kadar işte, fakat önlem olarak ne olur ne olmaz diye bir yandan buradaki yardımcı dostları aracılığıyla darbeler planlamaktan ve yapmaya çalışmaktan yani "The New World Order" yeni dünya düzeni konseptini pratik anlamda hayata geçirmeye geri durmuyorlar.
 
Pleiades ve hyaides bölgelerinde kendi ırklarından sosyalist ve hatta anarşist diyebizeceğimiz koloniler mevcut ve anlaşılan onlar bu plana karşı çıkmaktadırlar, yani yi niyetli, kapitalist, emperyalist, sömürgeci ve faşist olmayan bir kesim Anunnakiler de elbette var.
 
Düşünün bir İkinci dünya savaşı öncesin Hitler, arkadaşları, 3. Reich o aşırı güveni kendinde nasıl buluyordu?, Kayıtsızca,hiç umursamadan, son derece rahat bir biçimde Polonya'yı Avusturya'yı Fransa'yı Sovyetler'i işgal etme cüretini nereden buluyorlardı.? Neydi bu aşırı güvenin kaynağı bellki arkalarında bir güç vardı yada en azındna olduğunu düşünüyorlardır kimdi, kimlerdi o güç?
 
Cevabı biliyorsunuz,Anunnaki:), Aldebaranlı ari ırk Ataları olduklarını düşündükleri dünya dışı yaşam formu elbette.
 
Ama anlaşılan aynı savaşın sonlarına doğru Antartika'daki Anunnaki üssüne sığınan yüksek rütbeli alman subayları ve mühendisleri gibi son anda Hitler çökerken Hitlerin istediği desteği geri çevirdiler, onunçok güvendiği ve beklediği yardım elini uzatmadılar veya uzatamadılar,
 
 
Peki neden? Bilmiyorum belki çok uzakta olduklarından dolayı veya belkide düşene bir tekmede siz vurun faşist atasözüne benzer biçimde bir anlayıştan dolayı olabilir.
 
Evet bu anlattıklarımdan sonra Neden Hitler Almanyasının Yahudilerden başlayarak büyük katliamlara,soykırımlara giriştiğini, Hitler'in bu emri nereden aldığını herhalde daha iyi anlıyorsunuz, o, rezaletin,kabusun, insanlık suçlarının, tonlarca ağırlıkta insan saçı birikmiş tepelerin gaz odalarının, nedeninin anlıyorsunuz,evet bir denemeydi, girişimdi ve başarılı olamadı ama şimdi Illuminati yardımıyla ve melezleme programıyla kavgssız gürültüsüz sonuç alabilecekler.
 
Neden Mussolinin'nin antik roma imparatorluğunu diriltmek hayali ile ilk fethettiği ve sömürgeleştirmek istediği yerin Eityopya olduğunu anlıyorsunuz çünkü büyük bir savaş gücü ve kudret olduğunu düşündüğü Ahit sandığını (The Arch of the Covenant) ele geçirmek istemişti.
 
Şimdi neden Amiral Byrd'e Antartika'da bir üst mevkii aryan tarafından söylev çekildiğini daha iyi anlyorsunuz, çünkü orası ilk merkezleri,yıldız kapıları,portalları,yer altı depoları,şehirleri dünyadaki en kutsal bölgeleri kısaca ona ülkene dön bizim üstün olduğumuzu ve bizimle başa çıkamayacaklarını onlara iyice anlat dediler.
 
Bir daha da kimse Antartika'ya askeri operasyona cesaret edemedi fakat onlarla anlaşmak yoluna gitmenin daha akıllıca olduğunu düşündüler her ne kadar sonuçta insan ırkını toptan yok etmeyi düşünüyor olsalar bile.
 
 
Not: Bu resmin çakma olabileceğini photosoplandığını ve Maria'nın daha farklı biri olduğunu söyleyenler var, mantıklı çünkü kaçtıysa belkide tanınmak istememiştir.
 
NOW I CAN SEE THE REAL REASON BEHIND THE JEWISH HOLOCAUST
 
I UNDERSTAND THE REAL REASON OF HITLER'S UNBEARABLE ARROGANCE AND EXTREME SELF CONFIDINCE OF THE 3. REICH.
 
DON'T BELIEVE IN THE REPTILIANS THEORY, THE NIBIRU, PLANET X ETC. AND SIMILAR CRAP .
 
WHAT THEY'RE TRYING TO DO IS TO DISTRACT YOUR ATTENTION FROM THE REAL POINT.
 
ANUNNAKI HAVE ELONGATED SKULLS BLONDE HAIR AND BLUE EYES ALSO THEY'RE SO BIG.
 
NAZI GERMANS WERE RIGHT
 
BUT THEY HAD BEEN DISAPPOINTED BY THE ANUNNAKI AT THE FINAL STAGE OF WWII.
 
THEY COULD NOT GET THE HELP WHICH THAY HAD EXPECTED
 
BUT WHY?
 
LOOK AT HER BIRTH DATE, HALLOWEEN NIGHT SHE'S SCORPIO
 
LOOK AT HER EYES,SHE'S A REAL WITCH.
 
 
WHAT I'M TELLING IS THE TRUTH,THE BIGGEST SECRET OF ALL TIMES!!!
 
Peki Anunnaki gibi süper üstün bir teknolojiye sahip otorite ve güç neden bir melezleme programına ihtiyaç duyar? Zaten istese gelip ezemezmi, kaba güç kullanarak insan neslini yok edemezmi?
 
Heh heh işler okadar basit değil dahaönce Mars'ta olan bitenler belki onlar için bir deneyimdi, kötü bir deneyim, yedi milyar insanı ortadan kaldırmak ve bu arada gezenin ekolojik dengesine, özüne,doğasına ve koşullarına zarar vermemeyi başarmak sanıldığı kadar kolay olmayabilir, hatta Anunnnaki için bile:) İnsan neslini ortadan kaldırmak adına kullanacakları nükleer silah gücü onarılmaz tahribatlara yol açar ve uzun vadede bu gezegeni Mars'a çevirir, bunu biliyorlar onlara gereken sağlıklı ve temiz bir yeni gezegen, mahvolmuş bir doğa değil, zaten kendi gezegenleriyle başları dertte yeni bir dert neden istesinler:)
 
Nazi Almanyası Aldaberan ve Anunnaki gerçeği konusunda haklıydı haklı olmasınada bu gerçeği insanlar kabul etmek istemeyeceklerdir ve bunun sadece bir basit nedeni var "Evet Naziler haklıydı" demek istemezler. çünkü onlar kötüydü, çok kötü ve genel insan anlayışı gereği kötüler genelde asla haklı olamazlar, bu tuhaftır, oysa kötülerde elbette haklı olabilirler:) fakat olan biten onca iğrençlik zalimlikten sonra bu düşünce biçimi anlaşılabilir bir durumdur.
 
Günümüz modern Illuminati'sine gelinc bu gizli cemiyet orjinal Alman gizli vril cemiyetinin kötü bir çakmasından başka bir şey deildir:) Ne onun kadar orjinal olabilmiştir nede onun kadar gizremli, sadece kötü bir taklitten ibaret.
 
Orta dolanan para kokusu almış komplo teorisyenlerine inanmayın. çok atıp tutuyorlar,popülerizm ve para peşindeler sadece, söylediklerinin yazdıklarının çoğu kuru iftiradan ve gerçek dışı masallardan ibaret gerçekleri,evet kimsenin duymak istemediği, görmek istemediği, inanmak istemediği acı gerçekleri işte ben bu kitapta anlattım ve şunu unutmayın, tarihi hep yenilenler değil kazananlar yazmıştır ve yazar, bunu anlamı aslında şu:gerçekleri tam olarak doğru şekliyle öğrenmek belkide hiçbir zaman mümkün olamayacaktır:)
 
Anunnaki güneşi (Ana- Metyem) ve bizim güneşimiz (Çocuk-İSa) Anunnaki medeniyeti Ana ve Yeryüzü medeniyet içocuk dedik.
 
Peki Anunaki yıldızına ne ad vermişti Nazi almanyası (Black Sun) Siyah güneş peki en iyi hangi sembolle ifade edilebilir ve ettiler? Şimdi tanıdık bir sembol gelecek:)
 
 
Peki ya tapınakçılar?
 
 
Evet gördüğünüz gibi her iki kesimin birbirinden bir farkı olmadığı tezim bir kez daha kanıtlanmış olabilir zaten onlar aslında üvey kardeşler, baba bir anneler farklı:)
 
evet daha önce dediğim gibi aslında haç hristiyanlıktan çok daha eskilere dayanan kadim bir semboldür, Anunnakinin,kadim yaşlı yıldızının, güneşinin sembolü, Kara güneş, Ana,Anne.27,9.
 
 
The Black Sun adı Black Sabbath grubunun adı ile tesadüf olmadığını düşündüğüm bir çağrışım yapmaktadır, War Pigs adlı şarkıları bu şüpheyi kuvvetlendirir niteliktedir, ,ve ayrıca bildiğiniz gibi Motorhead Lemmy siyah Alman demir haçını süs ve kolye olarak kullanmakta ısrarcı idi:)
 
 
Söylentiye göre gizli vril cemiyeti üyeleri Anunnaki teknolojisi ile geliştirdikleri vril projesi U.FO.'larından biri ile kadim babil ve sümer'e bir geçmişe zaman yolculuğu kapsamında seyahat etmişler ve o dönemde yeryüzünde bulunan Anunnakiler ile tanışma fırsatı bulmuşlar:) belki sadeced bir masal belki gerçek payı var:) Vril cadılarının bir gemiyle Aldaberan'a 25 yık gibi bir sürede ulaştığı ve orada yaşamlarını sürdürdükleri söylentisinden de bahsetmiştim:)
 
1952'deki ABD'nin başkenti Washington D.C:'deki ufo olayını hatırlayın Beyaz sarayın tepesinde beliren ufolar, gerçek oldukları kesin, örtbas edilmiş bir başak gerçek hikaye peki kimlerdi onlar grilermi?
 
 
Hayır Antartika'daki yani Atlantisteki 2. dünya savaşı kaçağı denizci bazı Nazi, subay ve bilimadamlarının Anunnaki teknoloji ile ürettikleri ufoları idi sadece. ve Belki o yanlarına sığındıkları ufak Anunnaki üssünden onlara katılmış bizzat bazıları
 
Peki yapmaya çalışıyorlardı? Bir gözdağı bir tehditti Amerikalılara bizi Antartika'da kovalamayın bizimle anlaşma yolunu seçin yoksa sizden daha üstün olan teknolojimiz ile sizleri mahvederiz dahası aşağı iner insanlığa bütün gizli gerçekleri açarız, anlatırız:)
 
ve Başarılı oldu anlaşmaya varıldı Eisonhoveranlaşmaya yanaştı Antartika nazileri ABD'de gizli bir konsoloslul bile açtılar ve büyükelçi atadılar, bugün hala mevcut. ABD,Rusya ve diğer ülkelerde onlarla başa çıkamayacaklarını anlayıp kovalamayı bıraktılar:)
 
 
Laura Eisenhover yani Ike'ın torununun torunu'da ailesinden öğrendiği kadarıyla bu gerçekleri kamuoyuyla dürüstçe paylaşmaktadıri taktir edilecek bir davranış.
 
Masmavi gözleriyle hem kendisi ve hem de elbettebüyük Dedesi Ike Anunnaki soyundandır.
 
Bu arada yeni bir bilgi edindim sanırım bazı ufolar ve uzaylılar zaman yolculukları yapabiliyorlar, geçmişe önebiliyor gelecekte madde olarak şekillenebilmeyi başarabiliyorlar fakat sandığımız gibi büyük zamanlarında değili sadece saniyenin binde biri gibi bir zaman diliminde yani bir-iki,milisaniye,birşeyleri değiştirmeye müdahele etmeye yetecek kadar uzun bir süre değil:) Bırak değiştirmeyi gdip geldiğini hissedemez ve anlayamaz hiçbir değişiklik hissedemez, o halde anlamı ne? Bir işe yarıyormu? Bilmiyorum bence hızlıseyahat adına kendiğinden kazanılan bir özellik bir amaç taşımıyor ama bence üzerinde çalışıyorlardır elbet:)
 
What ı'm talkin is about unintentionally hiding the truth, those fake alien stories,fabricated alien types a commercialist approach,marketing strategies all those sort of stuff accidentally cover up the reality besides unfortunately there are a bunch of idiots out there for instance on yotube perpetually producing, hoaxes, fake film,docs,unreal stories,tones of lies,pretty realistic but false alien images.pro cgi works, on and on so forth, however that's not funny UFOs and aliens are a serious matter furthermore mabe the most important issue of this planet.
 
 
So, please just tell the truth about Anunnaki,Alpha Centauri,Aldebaran and the Aryan race, those grey types are just clones, android robots of Anunnaki in flesh and blood, what they are doin is just to perform their regular missions and duties according to Anunnaki's schedules,agendas and will.
 
Infact Sirians,Vegans,The pleiadians and so many others are merely the colonies of Anunaki already, they are all orig inated from the same exact aryan race, in other words you may call all of those different alien civilisations under the heading of a single definition as "Anunnaki" lol. but the center,ı mean the root of all those similar civilisations is the Bull's Eye, the mother star, The black sun named Aldebaran,ancient of the ancient and their common godlike power is vril energy that's the whole point.
 
You're right by the way, of course unfortunately Anunnaki also means, imperialism,capitalism all sort of coins,taxation money,power,exploitation and fascism but ı like Maria she's cool besides she's still alive and well ı suppose lol.
 
Evet vegan lyria pleiades ve başka bir çok uygarlık aslında sadece Anunnaki'nin kolonileridir, Anunnaki demek aynı zamandasömürü,baskı,para,otorite,vergilendirme,bitcoin vs.,emperyalizm,kapitalzm demektir,dinsel sömürü,aldatmaca,kandırmaca demektir, Büyük imparatorlukların o yayılmacı politikaları, o ortak anlayış sadece Anunnaki'yi taklit etmekti, ve inanırmısınız inanmazmısınız bilmem ama "Büyüklerine saygılı ol" veya "büyüklerinin yanında bacak bacak üstüne atılmaz" gibisinden ailenizden, yakınlarınızdan ve büyüklerinizden çocukken duyduğunuz bu ve benzeri sözlerin kaynağı dahi Anunnaki'dir, onların uzak geçmişte kalmış öğretilerinin genetik yolla ve ruhsal tekalüm yoluyla yan ireenkarnasyon ile nesilden nesile aktarılmış köklü gizli bilgisdir ve bu nedenledirki tüm o diğer uzaylı uygarlık grupları sadece tek bir Anunnaki başlığı altında toplanabilirler.
 
Önemli olan en eski en antik merkezin kökün yani Ana'nın Boğa'nın gözü (ki tam olarak boğanın bir gözüne denk gelmektedir boğa takımyılsızının uzaydaki şekli itibarı ile) olmasıdır. Ve Hepsinin ortak enerjisi ücretsiz,bedave ve temiz ama en güçlü ve etkili enerji biçimi olan ve göze görünmeyen vril enerjisidir, (bir çeşit plazm enerjisi) ona sahip olan herşeye sahip olur, güce ve ihtişama, yüzüklerin efensidi roman miti bile buradan kaynaklanır:) ve elbette Harry potter'da felsefe taşı olarak vril enerjisi kastedilir:)
 
Vegan'lardemişken isim çağrışım yapıyor bir uygarlık belirtisi olarak et yemiyor olabilirlermi:?:) kelime itibarı ile alaka varmıdır? bilmiyorum, Belkide merkez Anunnaki'de yemiyordur kim bilir ama sanırım yiyiyorlar en azından Enki amca kesinlikle yiyordu:) bu arada Hitler'de zaten vejeteryan idi belkide bunu biliyordu ve etkilenmişti kim bilir fakat sömürü düzeni gibi bir siyasi anlayışları olduğuna göre en azından öncelik sıralamalarında bir hata var demektir:), ama sosyalist hatta anarşist Anunnaki cemiyetleri,yaşam formları ve gezegenleri olduğun da biliyoruz elbette:) Hemde epey çok. mesela sanırım Pleiades Anunnaki grubu öyle en azından.
 
Bu arada elbette tahmin edersinizkiVril enerjisi aynı zamanda kodomanların, Illuminati'nin açığa çıkmasını istemediği enerji türüdür, gizliklik bu nedenle ilkel fosil yakıt türü petrole dayalı sistemin en şeytansı biçimde devam edebilmesi esastır:)
 
Bu nedenle söz konusu Alman gizli cemiyetinin adı olarakta seçilmiştir:)
 
Yes as above so below right, bot don't forget and also as below so above lol.
 
Actually their motherships landed on Antarctica firstly and then they started to explore around the world by their smaller ships in the meantime their highly advanced digital sensors dedected huge amount of golden reserves specifically around the territory of Mesopotamia and that's the real reason why they had decided to land in the Gulf at the first place.
 
Another thing, about 350.000 yearsa ago The star A was closer to earth rather than the star Sirius it was brighter and giving a very similar impression of today's Sirius star, ı mean it was looking just like the star Sirius therefore ancient people (for instance The Dogon tribe) were confused between those two stars lol.
 
Ok. let me put it this way, if Orion belt is the King and Sirius is the Queen then the Star Aldebaran is mother of those king and queen, pretty much older, much more ancient.the mother sun of Anunnaki.
 
 
Obviously the Bull's eye is also Illuminati eye lol.
 
Anthrax: Blood Eagle Wings adlı videoclip clearly depicts the dark side of the Illuminati and the Anunnaki.(please notice that the bad guy is blonde which means he's a master aryan type bloodline.)
 
By the way ı think this is not an imaginary videoclip,infact it's telling about something mysterious,dark and pretty much real.
 
There are so many different kind of alien planets out there such as zeta1,2,Serpo and also artiifical life forms and genetically engineered or modifed biological entities,alien hybrid species etc. in the deep dark universe created by Anunnaki.
 
Please note that interestingly some of those genetically engineered or modified clone type hybrid alien species are also capable of genetically engineering or modifying those sort of other alien species hence of course there're many kind of weirdo freaky type of artifical life forms mabe even beyond our comphrension,even unimaginable and unfortunately this's where things start to get a little bit complicated:)
 
Yes,Nibiru was the name of an Anunnaki mothership that's correct, but unfortunately The Dogon Tribe was confused between The Star Aldebaran and The Star Sirius, and also between Tha planet B (Aldebaran) and Sirius B because about 330.000 years ago The star Aldebaran was closer to Earth rather than the star Sirius.
 
The Anunnaki are originally from Planet B Aldebaran (The bull's Eye, The eye of providence on dollar bill) and actually Nazi Germans were right about this subject.
 
The Vril Society was established after Orsic received communication from extraterrestrials who had once lived in what is now Sumeria.
 
These beings eventually departed Earth for the Aldebaran solar system. The Vril named themselves after the ancient Sumerian word “Vri-ll,” meaning “God-like.”
 
The Illuminati side are heavily struggling to suppress the truth about the Anunnaki and especially about the Aldebaran fact therefore ı kindly would like to ask you about not to insist on false information because everything's so clear,so thanks.
 
Also please note that there are no such a thing as "shape-shifter Reptillians", actually David Icke is on Illuminati side that's why he's still alive and well that's why Hollywood is making a film about him,
 
What he's tryin to do is just to manipulate the people's mind, to confuse people lol.
 
Anunnaki are originally in shape of elongated skulls blonde hairs, blue eyes and of course they are huge guys, pretty big lol.
 
Evet aslında Nibiru bir gezegen değil fakat Anunnaki ana gemilerinden en büyüğünün adıydı (mothership).
 
Şu hacıların hocaların tarikat liderlerinin bir baş köşede koltukta oturup muritlerine nasihatla,öğütlerr vermesi,birşeyler anlatması veya onları dinlemesi bile insanın bilinçaltına işlenmiş ve genetik hafızasında yer etmiş Anunnaki alışkanlığı,öğretisidir gizliden gizliye, ve hatta bir yaşlı kadının çocuklar etrafıma toplanın size bir masal anlatacağım demesi bile:)
 
Anunnakiler genetik mühendisliğin babası bu konuda onlardan iyisi yok tıp alanında çok ileriler, o kadarki onlar için bu eğlenceki bir uğraş, oyun gibi şu antik sümer ve mısır duvar süslemelerindeki insan başı aslan vucutlarını, tasma takıp gezdirdikleri maymun vucutlu kertenkele başlı ucubeleri anımsayın.
 
Kendi varlıklarına arşı iyiler kendi gezegenlerinde adil ve sosyalist hatta anarşist bir anlayışa sahiptirler fakat iş başkalarına başak dünyalara ve kendi yarattıklarına gelince durum farklıdır, bir küçümseyiş,hor görme köleleştirme çabası işte hitler Almanyası bu nedenle nasyonel sosyalistti milliyetçi bir sosyalizm fakat onların sosyalist anlayış bölümü elbette örtpas edildi faşit bir çizgide oldukları imajı esas idi ve bugün ABD kendi insanlarına refah vaadederek emperyalist arayıştadır, geçmişte Britanya imparatorluğu aynı şekilde yani özetle buda bir Anunnaki öğretisi ve bilincidir.
 
Anunnaki uzak,derin ve kranlık evrenlerde bir çok farklı yerde yapay gezegenler bile yaratmıştır (mesela Zeta 1,2,Serpo vs.) ve genetik mühendislik yoluyla yarattıkları yapay biyolojik canlı türlerini bu yapay gezegenlere yerleştirerek yapay yaşamlar başlatmıştır. Hatta bu yapay canlılar da başka yapay canlılar yaratmıştır bu iş o denli karışık, hayal bile edemeyeceğimiz farklı tiplerde klon, cinsel uzunvları olmayan biyolojik ama beyin nöronları tümüyle Anunnaki emrinde canlı türleri
 
 
Bizde de DARPA nöron manipulasyon'u çalışmalarını çoktan başlatmıştır ve çok yakında Yeni dünya düzeni hizmetinde çalışacak olan cyoberg askerleri beyin nöronlarının uzaktan kontrolüyle aldıkları emirleri uygulayabilen bir anlamda köleleştirilmiş subaylar, askerler,teknisyenler,piotlar hemşireler hatta yarı biyolojik yarı robot ev hizmetçileri görmeye başlayacağız biz göremesek bile gelecek kuşaklar muhakkak görecektir.
 
Herhalde Maria Orsic ve arkadaşlarının benimde çocukken sinemada izlediğim "The Contact" filmiyle olan benzerlik (özellikle senaryonun uzaylılardan gemi uçan daire yapımı bilgisinin alınması kısmı)'e dikkat çekme aslında gerek bile yok.
 
AL-DABAR-AN
 
AL=EL=ELOHIM=GOD
 
DABAR:YHWH=YAHWEH=I AM
 
AN=ANU=ANUNNAKI
 
I AM ANU, I AM GOD=27=9
 
 
ALDEBARAN: THE FOLLOWER, THE WATCHER
 
VRIL POWER=PLASMA SOURCE ENERGY=ZERO POINT ENERGY
 
Vril is lucifer,occult free source energy, lucifer vril'dir.
 
Vril Enerjisi: Bedava ve en güçlü,Plazma,güneş,yıldız enerjisi üstelik psijik.
Al-Dabar-An=Aldebaran=Ben Tanrıyım (Ana'yım), Ben Anu'yum, seni takip eden ve seni gözleyenim. ve 27=9 sayısıyım, yani 9sayısı iel sembolik anlamda temsil edilebilirim.
 
Bu durumda Antik Mısır'ın Ankh'ına yeni bir yorum getirmek istiyorum, bu gizemli sembol orion'un kapılarının kilidini açarak Ana güneş Aldebaran'a yükselmeye sağlayan anahtardır uçtaki haç Aldebaran'ı simgeler,maddiyattan maneviyata geçiştir ve yaradan'a uzanan sır'dır, sonsuzluğun ve evrensel yaşamın bit tasviridir ve elbette aynı zamanda kadim kutsal nehir Nil'in ahantarıdır.
 
 
Yeni bilgiler ışığında tanrıların farklı medeniyetlerdeki karşılıkları meselesine tekrar dönelim, Antik Mısır pantheon'u:
 
Benim mantığıma göre Ptah Ve Sekhmet'in Yani Enki ve Inanna'nın en köklü ve eskiye uzanan tanrılar olması gerekir öyle değilse bile öyle olması gerekir bu çiftin çocuğu dünyaya gelir kim? elbette Ra yani Güneş yani Atum yani Amun,Amon yada Amen yani Marduk bir diğer deyişle Inanna yani İsis yani Meryem Marduk'u yani Ra'yı yani İsa'yı doğurur.
 
Ama antik Mısır mitolojisine göre böyle olmamıştır özetle şöyledir: Evren en başta hiçlik'tir ve sadece karanlık madde yani karanlık enerji ile doludur (bugün modern pozitif bilim de karanlık madde teorisini ileri sürmektedir bu teoriye göre evrenin yaklaşık %84'ü bu maddeden ibarettir) bu karanlık madde^yi antik Mısır yaradılış mitolojisi karanlık su,karanlık sular olarak düşünür. ve birden ansızın Atum yani Ra yani Amen yani Marduk bu karanlık suların taşmasıyla (Nil nehrinin taşması gibi) ortaya çıkar.
 
Marduk hem güneştir hem Jupiter hem de Mars, Hem Bel ismiyle Babil'in savaş tanrısıdır yani Mars'tır hem Ra olarak Mısır'ı aydınlatan güneştir ve hemde Zeus'un karşılığı olarak dev gezegen Jupiter'dir tanrıların yöneticisi ve lideridir,göklerin tanrısı. Yani marduk aslında ateş grubu burçlarını simgeler (Aslan,Koç veYay), Jupiter-Yay göklerin tanrısı kısmını Enlil'den araklamıştır onun misyonunu üstlenmiştir, babası Enki'nin bilgeliğinide aynı zamanda bir şekilde edinmiştir yani artık Marduk Hem Enlil'dir hem Enki'dir ve hemde kendisidir.
 
(Ayrıca belkide ayrıca Enki sadece balık burcunu değil tüm su grubu,İnanna hava grubu ve Enlil toprak grubu burçlarını simgelemektedir).
 
Demek istiyorumki tarih sürecinde farklı medeniyetlerin getirdiği farklı yorumlar ve değişen koşullara göre (örneğin kıtlık, verimsizlik,felaketler,depremler vs.) tanrılara yükledikleri anlamlar ve misyonlarda değişmiştir işte karışıklığın nedeni de budur.
 
Devam edelim Marduk'tan Şu ve Tefnut adlı tek yumurta ikizi kardeşler doğar biri erkek biri dişi fakat aslında dualite'yi yani ikililiği simgelemektedirler yani Ying ve Yang siyah ve beyaz Hititler'in iki başlı Aslan'ı veya çift başlı kartal vs. Ve aslında Şu ve Tefnut Sümer mitolojisinin Enlil ve Enki'sine eşdeğerdir çünkü bu iki üvey kardeşte kötü ve iyiyi gece ve gündüzü yani evrensel dengeyi ve iki başlığı simgelemektedir.
 
Tanrı Şu ve tanrıça Tefnut'un (Hava ve Nem'i simgelerler), iki çocuğu doğar ve böylece dünya gezegeni meydana gelir kimdir bu çocuklar Nut (yani adından da anlaşılacağı üzere gökyüzü tanrıçası yani evreni saran sarmalayan kabuksu dış kısım ve bana göre diğer bir deyişle galaktik anne) ve Geb (gebe kalmak kavramı bu isimden türeme olabilir Geb yeryüzü ve toprak tanrısıdır) yine burada Geb ile Enki yani ki yani yeryüzü tanrısı ile bir eşleşme görüyoruz yani diğer bir deyişle tam moda mod bir karşılıklı uyum olmasa bile tekrarlar ve benzerlikler silsilesi ile devam eden eşleşmeler vardır be bence bu birbirlerinden nede olsa uzak olan farklı uygarlık ve toplulukların özel durumlarına göre değişen farklı yorumlardır yani bir çeşit kulaktan kuılağa oyunu gibi ama sonuçta hep özde aynı tanrılar vurgulanmaktadır o halde soru şudur bu tanrılar sadece hayalgücüne dayalı uydurma ve hayali mitolojik tanrılarmıdır? (Klasik bilim ve arkeolojinin iddiası) yoksa işin en başında yani Sümer mitolojisinde, Anunnakiler olarak gerçekten yaşamış insansı, hümonoid ettten kemikten tanrılarmıydı? ve Dünya dışıi uzaylı kökenli varlıklarmıydı? (Örneğin antik uzaylılar teorisi ddiası).
 
Sümerler'de açık şekilde resmen insan gibi resmedilmişler, heykelleştirilmişler ve gerçekten yaşamış anlatılmışlardır ama yinede antik yunan ve roma'da olduğu gibi onlarda da aslında sadece mitolojik bir kurgumuydu yoksa değilmiydi? Sonraki medeniyetlerde değil fakat özellikle Sümerler'de ve onlardan türeme coğrafyası benzer ve yakın medeniyetlerde(Akad,Asur,Babil vs.) bu durum oldukça tuhaf gözükmektedir.
 
Devam edelim, Gökyüzü Nut veYeryüzü Geb (Yine evrensel ikililik ilkesi vurgusu) doğduklarında yani dünya yaratıldığında birden Ra'nın yani Marduk'un çocukları Şu ve Tefnut ortadan kaybolurlar. Marduk onları aramak için gözünü yollar ve göz onları bulur (yani aslında bence hipefiz bezini, 3. gözünü yani evrensel gözünü kullanarak remote viewing, yani durugörü yöntemiyle onları bulur bir teoriye göre hipefiz bezi tarihin erken çağlarında tanrılarda ve ilk yaratılan varlıklarda, belkide Nephilim lerde açıkça başın üst bölümünde durmakta olan yegane göz idi mesela türk mitolojisinde ki dev Tepegöz gibi fakat zamanla normal gözlerin ortaya çıkmasıyla birlikte daha az kullanılır hale geldiğinden evrim sürecinde başın içine gömülerek ortadan kayboldu ve işte bu nedenle bugün insnalar da beyin organının içine gömülü durumdadır.) Tepegöz açıkça bir Nephilim'dir.
 
Güneşe bakmanın meditasyon ile birlikte hipefiz bezini olumlu yönde aktive eden en önemli etkinlik olduğunu biliyormuydunuz?, elbette gündüz değil ultraviyole ışınlar gözünüze zarar verecektir fakat sabah doğmakta olan güneşin ve akşam batmakta olan kızıl güneşin ultraviyole yoğunluğu sıfır'a eşittir yani sabah doğmakta olan ve akşam batmakta olan güneş'i izlemek bir çok farklı açıdan insan sağlığı için çok yararlıdır ve özellikle hipefiz bezi aktivasyonu için.
 
Elbette mutlu olmak mutluluk başlı başına bir olumlu etkendir, bütün mesele beynin çeşitli düşük megahertz aralıklarındaki çalışma frekanslarının daha uzun zamanlı ve yoğun biçimde sağlanabilmesidir mesela derin uyku Delta frekansı, trans, Beta frekansı vs. gibi ve bu düşük megaherz aralık frekkansları deprasyonu,anksiyeteyi, ruhsal ve nörolojik rahatsızlıkları ortadan kaldırabilirler bu tür hastalıklar aslında bir çok fizyolojik rahatsızlığında tetikleyicisidir, kökte yatan eas nedenlerdir, beyin organı yönetici organdır o nedenle otomatik olarak onlarda büyük oranda azalacak veya belkide tümüyle ortadan kalkabileceklerdir.
 
Özetle ilaç tedavisi nafiledir gelecek bu fekanslar da ve onların yapay olarak devreye sokulabilir hale getirilebilmelerindedir (Mesela yeni yeni ortaya çıkmakta olan beyne elektrotlar bağlanması ve frekans bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılması yoluyla uygulanabilen Nöroterapi tekniği gibi).
 
Devam edelim Ra yani Marduk çocuklarını ararken ağlar ve gözyaşları insana dönüşür böylece insan yaratılmıştır. Burada gözyaşları sperm'i temsil ediyor ve insanın yapay yolla yaratılmış olduğunu vurgulamaya çalışıyor olabilir.
 
Osiris ve Seth Atum'un yani Ra'nın yani Marduk'un oğullarıydı peki yani Şu ve Tefnut'un kardeşi yada abisimiydi?
 
Bence bu noktada Antik Mısır Mitolojisinde yine değişiklik yapmalıyız:)
 
Osiris ve Seth Geb ve Nut'ın yani gökyüzü ve yeryüzünün yani Dünyamızın çocukları olsunlar.
 
Osiris=Hades=Yer altı tanrısı=karanlıkların gizemli tanrısı=Scorpio-Scorpion=Akrep Burcu (benim daha önceki tanrılar levhasında bir değişiklik: Orion demiştim daha önce orada)
 
Seth'de bir değişiklik yok Oğlak:)
 
peki ya bereket ve sağlık tanrıçası İsis=akrep ve karanlık ve ölüm tanrıçası Nephthys=oğlak onlar nereden çıktılar?
 
Geb ve Nut'un çocukları değildiler Nut'un Atlantisli Thoth ile yani Antartika'dan çıkıp gelerek büyük piramit ve sfensk'i diken Enki oğlu Marduk'un abisi Nabu ile olan bir diğer ilişkisinden doğdular aslında:)
 
ve sonrasını biliyorsunuz Osiris ve İsis'ten horus doğar yani Sirius yıldızı ve Orion kemerinden güneş doğar yani aslında Ra yani Amen yani marduk yani Jupiter peki bu nasıl mümkün olabilir?
 
İşte bu nedenle mısır tanrıları Ra ve horus hep birbirlerine karıştırılmaktadır her ikiside güneştir her ikiside Zeus'tur,Mars'tır savaş tanrısıdır Jupiterdir.
 
Marduk Reenkarne olmuştur kızının kızının oğlu yani torunu ile yeniden dünyaya gelir, yeniden vucut bulur demek öncesinde bir şekilde ölmüştür.
 
Set ve Nephthys'ten çakal başlı mumyalama tanrısı Anubis doğar, Set Osiris'i öldürür ve parçalara ayırır İsis kocasının parçalarının çoğunu kurtarmayı başarır Anubis tarafından mumyalanır ve böylece yeraltının ölülerin tanrısı olur.
 
Bu arada horus oğlak burcu amcasını savaşta yener ve Seth çöle sürülür bu hikaye yunan mitolojisinde Zeus'un babası oğlak burcu kronos'u yenmesi şeklinde az bir parça değişikliğe uğramıştır:) ama çok sayılmaz amca yerine baba figürü yani demek istediğim bu mitolojik hikayeler gerçekten yaşanmış olan biten bir şeyleri anlatmaya çalışmaktadır büyük ihtimalle.
 
Şimdi ben Mısır yaradılış mitolojisini kendi mantığıma göre kafa karışıklığına yol açmayan olması gereken şekliyle en baştan yazacağım, yepyeni bir kurgu:)
 
En baştaki Ptah ve Sekhmet'i ve karanlık sulardan çıkıp gelenAtum'u yani Amon'u yani Ra'yı silelim gitsin.
 
Nut'u kocası geb'de geberip gitsin:)
 
En başta söz yoktu fakat onun yerine Nut vardı yani kabuk yani karanlık madde yani evreni sarıp sarmalayan galaktik ana ve ondan öncesi zaten yoktu olamazdı hiç olmadı.
 
 
Nut'in kendi içinden yıldızlar taştı ayni nil henrinin taşması gibi,
 
Bu taşan yıldızlardan biri'de elbette Aldebaran'dı, yüce Ana, Gerçek Betlehem yıldızı seni buldum'
(Anunnaki medeniyeti)
 
Not:
(Nazi sembol ifadesi olarak ve onların faşizmi ile hiçbir alakası, ilgisi yoktur! Bu güzel güneşi tersten ve farklı yorumlamışlardıri nefretle kınıyorum, aynı sembol Anunnaki tanrılarının üzerinde ve tapınak şovalyelerinde de var onlar da bu gerçeği biliyordu çünkü, kutsal topraklarda farkettiler).
 
 
 
(Şövalye haçı, Germen demir haçı veya askeri onur nişanımı dediniz?, hayır bana göre aslen Anunnaki haçı ve Aldebaran yıldız sembolü:)
 
Ve Aldebaran'dan 4 evlat taştı
(Anunnaki kolonileri)
 
Osiris (Orion kemeri),Seth(Satürn),İsis (Sirius yıldızı) ve Nephthys (Satürn).,
Dualite, iki başlılık,yaşam ve ölüm,artı kutup ve eksi kutup,ying ve yang
 
 
Osiris & Isis Çifti=Yaşam,Sağlık,Mutluluk,Beyaz büyü,Sirius yıldızı pozitif,Pentagram
Seth & Nephtys çifti=Ölüm,Hastalık,Karanlık,Kara Büyü,Sirus yıldızı negatif,ters pentagram
 
 
Osiris (orion kemeri) ve isis (Sirius yıldızı) çiftinden kutsal çocuk doğdu.
 
 
Orjinal Sümer versiyonu:
 
Gökyüzü Tanrıçası Anu'nun yani Aldebaran'ın evladı Enki yani Ki yani yeryüzü ve yeğeni Inanna yani Gökyüzü ilişkisiden Marduk yani dünyanın kralı,efendisi yani güneş yani jupiter hatta mars doğdu. ve aynı zamanda elbette böylece Anunnaki insanlığı yaratmış oldu.
 
 
Ayrıca farklı bir yorum:
Sirius yıldızı (daha çok sembolik ters pentagram haliyle) ve Aldebaran yıldızı bir anlamda belki artı ve eksi kutuplar şeytan ve tanrı olarakta düşünülebilirler orion kemerinin her iki ucunda konumlanmışlardır sirius yıldızı sanki yeryüzüne düşüyor gibi durur öyle bir havadadır ve şeytandır Aldebaran diğer uçta yukarıda tanrıyı yada tanrıçayı simgeler gibidir.
 
Anunnaki döneminin günümüz dillerine olan etkisi muazzam bir kaç örnek İnanna'nın eşi Dimuzi'nin Babil versiyonu ismi Tammuz yani bizdeki temmuz ayı, herhalde yengeç burcuydu, Enlil'in Asur tanrısı versiyonu adı Ashur büyük ihtimalle bizdeki aşure tatlısı ve aşure bayramıyla ilişkili, Marduk'un Babil tanrısı versiyonu ismi Bel bizdeki vucudun Bel kısmı veya belki ingilizcedeki "Bell" yani zil ile ilişkili olabilir bilmiyorum araştırmadım ama kesinlikle böyle çok örnek var, Antik Sümer medeniyeti ve Anunnaki sonradan gelen kültür ve medeniyetleri büyük ölçüde etkilemiş, öncülüğünü yapmış o kesin ama belliki bu dillere'de yansımış Anunnaki sümer'in pantheon'udur evet ama gerçeklerle ve gerçekten yaşanmış olanla ilişkili bir pantheon büyük ihtimalle.
 
İbranice,arapça hatta farsça konuşulurken dinleyin ve o zamanlar Sümerlilerin ve belkide Anunnaki tanrılarının konuştuğu orjinal kök dile oldukça yakın bir gırtlaktan gelen ilginç bir ses tonu şeklinde lehçe, konuşma.söyleyiş tarzı dinlemiş olursunuz., Aldebaran dili,Uzaylı dili:)
 
Anunnaki bir göktaşını,meteor'u dünyamıza yönlendirebilecek kudreter sahiptir, beni biliyor olduklarını düşünmüş ve yazmıştım ve ertesi günü balkona çıktığımda ateşten bir topun büyük bir hızla kayarak düştüğünü gözlemledim, inanılmaz bir görüntüydü, bence bu bir çeşit onaydı, evet elbette seni biliyoruz Cihangir:)
 
Biraz astrolojik çağlara bakalım, bildiğiniz gibi astroljik çağlar yaklaşık 2100 yılda bir geçiş yaparlar ve 25000 yıl da bir 12 burcun tüm döngüsü tamamlanır, (12 diyoruz ama aslında 13) M.Ö 10000-8000 yılları aslan burcuna tekabül eder sfenksin ve büyük piramidin sanılandan çok daha erken bir dönemde yapıldığı tezini doğrular niteliktedir, boğa çağı M.Ö. 4000 civarına tekabül eder, Antik sümer'in Anunnaki'nin, mezepotamya kültürünün yükseliş dönemi yani Aldebaran tezini doğrular niteliktedir, M.Ö. 2000-0 arası koç burcuna tekabül eder bir anlamda Marduk çağı:), yani savaş çatışma çağı,Büyük İskender gibilerin dillere destan fetih ve savaşları bu dönemdedir tesadüf olmasa gerek, 0-2000 balık çağı, bu çağ tipik İsa,merhamet,sezgisellik,dinsel inançlar dönemidir İslam dini bu dönemde yükselişe geçmiştir,hristiyanlık dininin balıkla simgeleniyor oluşu tesadüf olmasa gerek:)
 
Ve geliyoruz kova çağı önümüzdeki 2000 yıl ,şu anda çok başında bile olsa bu çağın içindeyiz ve bağımsızlığa,özgürlüğe doğru evrilen bir değişimi sizde hissediyorsunuzdur, muhtelemlen global bir dünya anlayışı yavaşça ön plana çıkarken bireysel özgürlükler önem kazanacak ve körü körüne inanış anlayışı yerini spiritüel bir yükselişe, 3. gözün devreye girmesine hipefiz bezinin uyandırılmasına ve daha faal olarak kullanılmaya başlamasına bırakacaktır, buna paralel olarak hem sezgisel deneyimler ve hemde akıl ve mantık yürüterek gerçeği kavramaya çalışma anlayışı toplumlarda ve topluluklarda hakim olmaya başlayacaktır, ne kadar hoş fakat ne yazıkki globalizm tersten okunarak diktacı, totaliter, şekilci bir anlayış ile insanları robotlaştırmak isteyen ve evreni teknolojik bir çöplüpe dönüştürme ideali ile yanıp tutuşan yeni dünya düzeni liderleri bu olumlu gelişmeleri yozlaştırmaya çalışacağından kova çağı beraberinde risklerde barındırmaktadır, evet ne yazıkki böyle.
 
İki savaş kaybeden Almanya yanlış yaptığını aslında tek kurşun atmadan topa tüfeğe gerek olmaksızın yeni dünya düzeni idealini gerçekleştirebileceğini ikinci dünya savaşının sonunda anlamıştır, Anunnaki geleneğini sürdüren emperyalist İngiltere ve bugünün ABD'si savaşmaksızın, fethetmekte ve sömürmektedir, Almanya ise güçlü ve dinamik alt yapasına, üstün mühendisliğine rağmen bu yeteneklerini verimli biçimde sonuç alabilecek politikalara dönüştüremedi, eğer dönüştürebilseydi zaten bugü nüç dört kat daha büyük bir Almanya olurdu.
 
Aklıma gelmişken Almanya'nın soykırım cinayetleri ve türlü bezeri rezaletlerinden itilaf devletleri'nide bir derece sorumlu tutmak mümkündür, çünkü birinci düya savaşı sonrası aralarında imzalanan Versay anlaşması ile Almanya "Wilson ilkeleri" yok sayılarak o kadar inanılmaz bir meblağda tazminatlara mahkum edilmiş ve o kadar akıll almaz bedeller ödemeye zorlanmıştır ki sonradan gelen bir genç neslin, yani Hitler gençliğinin tümüyle çıldırması gayet anlaşılırdır ve aynı nedenle mareşal Hindernburg gibi devlet büyükleri ve Alman elitleri aslında adım adım, yavaş yavaş yaklaşan felaketi öngörebilmelerine, olacakları adeta sezmelerine rağmen Hitler'in önünü kesmeye cesaret edememişlerdir, yüzleri tutmamıştır, diğer bir deyişle elleri kuvvetli değildi zira dayatılan şartlar çok ağırdı, onuru kırılan, küçük düşürülen ve üstelik oldukça milliyetçi ve agresif yönüyle iyi tanınan büyük bir devlet olmaları, halkın ve 1. dünya savaşına katılan asker gazi ve subayların gözünde aslında savaşı kaybetmedikleri fakat beceriksiz politikacıların masa üzerinde savaşı kaybettiğine dair olan yaygın inanış,askeri kaynakların ve bütçenin sınırlanması asker sayısının yüz bine düşürülmesi, bütün ağır silahların, gemilerin ve teçhizatın imha edilmesi gibi yüz kızartıcı sonuçlar bir yana bugünün parasıyla 880 milyar dolar gibi akıllara zarar taksite bağlanmış inanılmaz bir borç yükü altında ezilen ve çaresizce fakirlik içinde kuru ekmeğe talim inim inim inlerken soğuk Münih sokaklarında, kaldırımlarında aylak aylak dolaşan, ona buna sataşan,komünistlere meydan dayağı atan ve o sırada etleri butları kilo kilo alıp alıp evine giden yahudi işadamlarını uzaktan izleyen ve kulaktan dolma bilgilerle doldurularak,nefret söylemleri ve masa üzeri birahane nutuklarıyla beyinleri yıkanmış cahil,bugünün dazlak faşistlerini andıran tavırlarıyla saldırgan kahverengi gömlekliler, işte size Hitler gençliği, işte kısaca sebebler ve sonuçlar, işte 1920'li yılların sonu ve 30'ların başlarının Almanya'sı, evet bu tablodan o ağır ve katlanılmaz şartları aç gözlülükle imzalattıran emperyalist Britinya imparatorluğu ve yandaşları da ciddi bir derece sorumludur elbette.
 
Nederler bilirsiniz "biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar".
 
Hitler ve eşi Eva Braun'ın aslında ölmedikleri ve Arşantin'e kaçtıkları şeklindeki komplo teorisini bilirsiniz, Hitler'in sağ kolu ve sekreteri Martin Bormann ince bir plan yapmış bir kaç gün öncesinden Hitler ve eşinin yerine dublörler yerleştirilmiş ve sonra öüdürülerek yakılmışlar zaten bugün bile Hitler ve eşinin öldülerine dair somut bir kanıt bulunmamaktadır neden bir ölü üç ton benzin dökülerek üç bin derece sıcaklıkta yakılır ve cesedi ancak bu şekilde tanınmaz hale getirilir, yoksa normal bir yakma işleminde ceset bu derece tanınmaz hale gelmez (bakınız Joseph Goebbles ve ailesinin cesetleri) bir tuhaflık olduğu kesin, bu yanma sonucu geride sadece Hitlerin Alt çene kemiği ve dişleri kalmıştır ve DNA testlerinde Hitler ile örtüimektedir ancak eminim üçüncü Reich için buda bir şekilde haledilebilir bir konuydu kimsenin aklına gelemiyeek bir formülle bu örtüşmeyi sağlamış olabilirler. geride hiç iz kalmasın, kimse şüphelenmesin ve Hitler ve ailesini arayıp sormasınlar diye. Arjanti ise çok mantıklı bir seçim İngiltere ile husumetleri olan ABD'ye mesafeli ve daha çok Almanya yanlısı bir ülkedir, hatta içinde küçük bavyeralar, adeta Alman kolonileri barındırmaktadır, öyleki bu kasabalardaki evler mimari anlamda tıpkı Alman köylerindeki evleri andırmaktadırlar.
 
Evet kaçmış olmaları mantıklıdır, çünkü Nazi ideolojisi öyle kolay kolay vazgeçilecek bir ideoloji değildir yenide toparlanarak fırsatını bulur bulmaz dördüncü Reich'i kurmak için düğmeye basmak isteyeceklerdi, yılmayacaklardı,onların anlayışında teslim olmak ve yılmak yok intihar Hitler için kolay bir kaçış olurdu, yeniden toparlanıp savaşa dönmek varken neden bu yollu seçsin,güya ölü yada diri ele geçirilmek istememiş bir onur meselesi ama biliyoruzki bir çok başka üst düzey Nazi kaçmıştır, psikopat doktor Joseph Mengele bile kaçmıştır ABD'de görülmüş yaşamıi hatta filmleri yapılmıştır,dahası "Operation Paper Clip" ile üstün yetenekleri olan Nazi mühendisleri ve bilim adamları ABD tarafından ithal edildiler, demekki alttan alta çaktırmadan Nazilere bir destek söz konusudur.
 
Nihayetinde saklanan Hitler'in rahat ve sorunsuz bir yaşam sürdüğü 73 yaşında, 1962'de Arjantin'de doğal ölümünün gerçekleştiği söylenmektedir.
 
Dördüncü Reich savaşla oluşmayacaktır bu sefer uyandılar, bir ülkeyi fethetmek için savaşa gerek yoktur o ülkenin işletmelerini satın alırsın, kendi şirketerini o ülkeye yerleştirirsin, o ülke ekonomisini kendine bağımlı hale getirirsin, uçak üretmek istese senden üretim için gerekli bir vidayı bile ithal edemese uçak üretimi sekteye uğrar,yarım kalır,tefecilik yapar o ülkeye ağır faizlerlerle borç verirsin, faizi ödemeye çalışırken bile sana yeniden borçlanmak zorunda kalırlar artık o ülke senindir savaşa ne gerek var?
 
Aryan ırk ideolojisi bugün Avrupa Birliği denen kuruluşun felsefesinin derinlerinde halen mevcuttur Avrupa Birliği demek Almanya demektir, bu oluşumun gizli lideri Almanya'dır İngilterenin Brexit'i aslında bu nedenle bir tepki olarak doğmuştur, bu durumu farkettiler. Avrupa birliği gibi bir oluşum Almanya'nın savaşı kaybettiği tezini olumsuzlamaktadır, hayır aslında kaybetmediler.bugün halen varlar!
 
Yani üçüncü reich dördüncü reich olarak yeni dünya düzeni için Avrupa birliği ile birlikte evrilmekte daha modern ve sorunsuz bir anlayışa dönüşmektedir, zaman zaman Avrupa Birliği ile ABD arasında sürtüşmelere tanık olursunuz, Avrupa birliğinin Euro'su ve ABD doları bile gizli bir çekişme halindedir. şunu diyebiliriz ABD İsrail ve musevi güdümündedir, Avrupa birliği ise aryan ırk ve Almanya güdümündedir yani bu kitapta daha önce sözettiğim Anunnaki soyu ve geleneğinden gelen iki üstünlük iddasındaki soy'un bu iki ırkın ezeli rekabeti ve savaşı halen sürmektedir fakat her iki tarafında ideali aynıdır, yeni dünya düzeni bu ideal uğruna yöntemleride benzeşmektedir, böl,parçala sömür, ortadoğu projeleri ve en nihayetinde tepeden başlayarak birleştir tek ve totaliter hale getir.
 
Hangi taraf bu ideali gerçekleştirir ise etsin sonuç değişmeyecektir, aslında hiç farketmez kendi ırkı, kendi soyu ve elit kesim hariç geriye kalan herkesin toptan imhası, Aryan ırk geride sadece aryan ırkı bırakmak istemektedir ve isteyecektir Museviler'de Kudüs ve Washington merkezli kendi ırklarının üstünlüğüne dayalı bir tek dünya devleti kurmak isteyecekler. Her iki tarafta çok az nufusla birleşik bir yeni dünya hayali kurmaktadır.
 
Siemens gibi Wolkswagen gibi Mercedes Benz gibi Deutczsche Bank gibi dev Alman şirketleri savaş öncesi kuruldular ve savaşta 3. Reich'e büyük bir destek sağladılar, büyük oranda katkıları oldu fakat onlar Almanya gibi savaşı kaybetmediler, aksine savaştan daha da güçlenerek çıktılar, daha da büyüdüler ve bugün İngiltere ve ABD şirketler ive yatırımlarıyla kıyasıya bir mücadele içindeler. Zaman zaman iki taraf iş birliğinede gitmekte ve birlikte iş yapmaktadırlar, çünkü global bir ekonomide elbette birbirlerine muhtaçtırlar bunu biliyorlar, yan kamuoyuna karşı biz beraberiz, birlikte iş yapıyoruz imajı vermektedirler işlerine bu gelmektedir, sürtüşme demek ekonomik kayıp demektir, ama gizliden gizliye derinlerde birbirlerine diş bilemekte ve üstünlük için fırsat kollamaktadırlar bir birlerinin zayıf yanlarını kollayarak, sezmeye çalışarak sadece görünürde ortak bir politika izlemeye devam ediyorlar.
 
Bizde halen avrupa birliğine katılmak için çabalıyoruz, işte bu şekilde savaşmaya, tek kurşun atmaya gerek olmaksızın o çok arzuladığınız ülkeler arası birliği sağlamış olursunuz yeni dünya düzenine giden yolda emin adımlarla yürürsünüz, savaşarak vatanlarını zorla fethettiğiniz milletler en ufak bir zayıf anınızda,zaafınızda bu durumu fırsat bilerek baş kaldıracaklardır ve başarabilirlerse elbette doğal olarak bağımsızlık ilan edeceklerdir, süreki tetikte olmak zorunda kalırsınız,sürekli huzursuzluk, oysa bu şekilde milletler sizin bünyenize katılmak için can atacaklardır, son derece heveslidirler:)
 
Bu arada Hitler'in mavi gözleriyle tipik bir Anunnaki soyu mensubu olduğunu söyleyebiliriz, eminim kan grubuda RH negatif idi:)
 
The Origin of the Blue eyes, the fascist Ancient gods and their royal descendants, The Anunnaki,
 
Some of 'em are good and some bad, ı mean just like us, you know, of course there're truly noble Anunnaki guys and also you have their descendants for instance Uncle Enki,Atatürk,Eisenhower,Tesla etc. these are ultimate-leaders,mega scientists,in short great guys.
 
But on the other hand for instance you have Enlil, Hitler,Ted Bundy etc, the most evil guys in history.
 
But yes, the conventional Anunnaki foreign policy consist of classic imperialism you may say that, that's true their minds are commonly fascist against aliens but definetely not to their own people, actually their common world view is pretty similar to national socialism of historical Nazi germany in the past lol.
 
Hammurabi Kanunları:
Anunnaki soyundan Babil kralı Hammurabi tarihin en eski kanun kitaplarından birini Marduk'tan aldığı emirler doğrultusunda Akatça dilinde bir granit taş üzerine yazdırtmıştı. (M.Ö. 1760 civarı),
 
 
Üstte hamurabi kanunları taşı ,taşın en üst kısmında oturur durumda oldukça iri Anunnaki Marduğun yani (Mısır tanrısı Ra'nın) Hammurabi'ye direktifleri verirken resmedilmiş kabartması ve gövde bölümde çiviyazısı ile yazılmış kanun maddeleri.
 
282 madden oluşan bu kanunlar sonderece katı ve acımasızdır mesela "hırsızlık yapanın eli kesilir", "soygun yapma amaçlı olarak bir evin duvarını delip giren hırsızda deldiği o duvarın tam önünde öldürülür" gibisinden, belki söylemeye bile gerek yok ama bu kanunların en azından bir bölümünün sonradan oluşan günümüz semavi dinlerine ve özellikle İslam dinine açıkça ilham kaynağı olduğu ve hatta resmen alıntılandığı,kopyalandığı son derece açıktır, nettir, herşey ortadadır, bunu görememek kusur,görmek istememek fanatiklik ve tesadüfe yormak olsa olsa düpedüz saflıktır.
 
Şimdi esas konuya gelelim bu derece acımasız kanunlara uzaydan gelmiş, her bakımdan son derece gelişmiş bir uygarlık olarak Anunnaki nasıl müsaade etmiştir? Hatta Müsaade etmek bir yana bizzat kendi yazdırıtmıştır, peki bu nasıl olabilir? Ço çelişkili gözükmektedir, düz mantık açısındanböyle birşey beklenemez.
 
Birinci ihtimal: o dönem için yani insanlığın gelişiminin erken evreleri için, ilkel bir dönem için bu kanunlar zorunlu olarak uygulanması ve uyulması gereken kanunlardır, çünkü ortak akıl ve ortalama insan bilinci henüz tam olarak olgunlaşmış ve medeni bir kıvamda değildir yani suç işleme potansiyeli oldukça fazladır,yanlış yapma oranın doğru ve güzel olanı ortaya koyma becerisine oranla çok daha yüksektir, Bu kanunlar ilk örnektir ve insanlığın gelişimi aşamalarına paralel olarak kanunlarda evrilecek, modernleşecek ve daha fazla hümanist,insancıl bir aşamaya gelecektir.
 
Özetle zamanın ruhu kuramı diyelim.
 
Birde buna ek olarak tanrılardan korkacak olan insanlara çeki düzen verilme amacı olabilir yani onları sömürme adına bir din fenomeni yaratma amacı taşımaktadır göz dağı verilmektedir, haddini bil denilmektedir, benden korkacaksın, çalıp ççırpmayacaksın yoksa vay haline.
 
İkinci ihtimal: Anunnaki faşist bir bilince sahiptir,emperyalist,sömürgeci, bencil ve ve çok çıkarcı bir bilince sahiptirler,çok gelişmiş olmalarına rağmen sadece kendi dünyalarındaki soydaşlarına ve birde kendi soylarından gelenlere karşı merhametli ,yumuşak ve iyi huyludurlar(yani aynı Naziler gibi: Alman işçi haklarına, sendikalara büyük önem verdiler sosyalist bir anlayışla onları hoş tuttular tatillere gönderdiler,tatil kampları inşa ettiler, Alman milletini yücelttiler korumaya çalıştılar, adil şekilde her Alman vatandaşını eşit ve varlıklı görmek istediler,Henry Ford'u taklit ederek her işçiye ucuz bir vosvos araba edindirmeye çalıştılar hehe bunlar yadsınamayacak gerçeklerdir) yabancıya karşı ise son derece acımasızdırlar, sonuçta insan köle amaçlı olarak yaratılmış bir varlıktır ve onlar açısından fazla bir ehemmiyeti yoktur.
 
üçüncü İhtimal: Marduk diye uzaydan gelmiş etten kemikten bir Anunnaki tanrısı falan ortada zaten yoktur,tıpkı antik yunan, antik roma medeniyetlerinde olduğu gibi Mezopotamya tanrıları,yani anunnakiler'de devasa insan şekilleriyle resmedilen fakat aslında hiç var olmayan mitolojik tanrılardır. Sümerlerin ve onlardan doğan diğer mezepotamya medeniyetlerinin ortak akıllarının, hayal güçlerinin eseridirler,edebi, lirik yaratıcılıkların eseridirler,sadece etten kemikten insan şekline büründürülmüş heykeller,heykelciklerdirler.
 
Babil kralı Hammurabi bizzat kendisi katı biridir belkide toprak grubu burçlarından biriydi veya belki yükselen burcu, boğa, başak veya oğlak,yani oldukça katı,otoriter aynı zamanda ağırbaşlı fakat kurallara muntazam şekilde riayet edilmesini bekleyen disiplinli bir kraldı ve sonuçta bu kanunları kendi iradesiyle bizzat kendisi yazdı yada daha büyük ihtimal kendi söyledi ve birilerine yazdırttı,hayalgücünü, yaratıcılığını kullandı fakat gel gelelim tanrılara ve özellikle kadim antik Babil'in baş tanrısı Marduk'a olan saygısı,ve sevgisi gereği (ve belki elbette korkusu) bu çalışmayı ona maletti, kanunların emirler şeklinde bizzat ondan geldiğini iddia etti çünkü böylece kanunlar tanrı sözü sayıldığı için etkileri çok daha güçlü olacaktı neden olsa bunlar tanrı buyruklarıydı insanlar tanrıların,tanrının hışmından korkarlar yani tanrıları insanlar yarattı ama özellikle yöneticiler,krallar,feodal toprak sahipleri ve çıkarları olanlar.
 
Peki sizce bu üç ihtimalden hangisi daha mantıklı? Dahaönce burada yazdıklarımdan,anlattıklarımdan yola çıkarak ne düşünürsünüz? Ne düşünüyorsunuz? Sizce hangi ihtimal daha kuvvetlidir?:)
 
Bilmiyoruz belkide bu üç ihtimalin bir karmasıdır amaeminim buihtimallerin dışında bir şeyler değil.
 
Belkide sözünü ettiğim gizli dostlar Anunnaki'lerdi, kim bilir:) yaptıklarına bakılırsa adeta tanrı gibiydiler, zamanı eğip bükmeleri olmadık şeyleri olmadıkyerlerde karşıma çıkarabilme kudretleri çok etkileyici ve muazzamdı, son derece tanrısal ve bir o derece ürkütücüydü aslında.
 
Peki ben neye inanırım? Benyıldızlara inanırım:), onların insan üzerindeki kozmik, astrolojik olumlu ve olumsuz etkilerine inanırım, takımyıldızların büyüsüne inanırım biliyorumki bu dünya üzerinde Aldebaran, Sirius ve daha birçok yıldızın son derece anlamlı etkileri vardır bize olan uzaklık ve yakınlıkları yani mesafeler,büyüklük,kutsiyet,yaş,kıdem yıllara mevsimlere göre konumları, hatta duruş şekilleri diğer yıldızlarla ve gezegenlerle yaptıkları açılar, eterik plazma bilinçleri, evet bunların tümü bana göre mümkün ve mantıklıdır.
 
Peki bu inanç biçimi bir çeşit paganizm'mi? Yoksa Gnostisizmmi? Bilemem, bilmiyorum, bilme ihtiyacı da hissetmiyorum evet belkide kadim dünyaların antik insanları bu yıldıları ve takımyıldızları, gezegenleri.güneş'i ve ayı gözlemlediler onları ismlendirdiler hareketlerini anlamlandırmaya çalıştılar, bir şeyler söylemeye çalıştıklarını düşünmüşte olabilirler belki onları putlaştırdılar sembolik heykellere,heykelciklere, tablolara resimlere dönüştürdüler,ayrıca bir yıldızı sembolikleştirerek o sembol (sözün gelimi diyelim bir heykel) üzerinden ilgili tanrı yada tanrıçayla özdeşleştirilen kutsal kabul edilmiş yıldıza veya gezegene tapınmak veya adaklar adamak tam olarak puta tapmak falanda değildir aslına bakarsanız ve bence her mitin ve mitolojik hikayelerin altında gerçekler yatar,birden çok yıldız ve gezegen olduğuna göre doğal olarak çok tanrılı bir anlayışa sahip oldular zira her burcun, her yıldızın,misyonu,etkisi farklıdır ve buradan yola çıkarak her tanrı yada tanrıçanın üstlendiği görev de farklıdır şeklinde düşündüler belliki,
 
örneğin biri bereket tanrıçasını ele alalım tarımsal bereket açısından mevsimsel,yıldızsal olumlu bir etkisini farketmişlerdir ve o şekilde anlamlandırmışlardır:) fakat elbette her zaman her yerde olduğu gibi sıradan halkın bir bölümü işin kozmik yanını,önemini kavrayamayarak şekilci bir biçimde bu anlayışı yozlaşlaştırarak özünden uzaklaşmasına neden olmuştur,simge yerine maddenin kendisine tapar hale geldiler, işi ticarete dökerek put ve heykel alım satımındaki kazançla ilişkilendirdiler, parayla maddiyatla dini bilgiyi alakalaştırdılar işin manevi boyutunu es geçtiler, Firavun Akhenaton bu durumu, bu yozlaşmayı farketti ve o nedenle müdahele etme ihtiyacı hissetti,güneşin kendisi bir sembol olur ise başka aracıya gerek kalmaz şeklinde düşündü ve haklıydı:) isa'da eğer gerçekten yaşadı ise ve gerçekten o tapınakta aynı işi yapan dolandırıcılara müdahele etti ise oda elbette haklıydı, aynı şey sayılır:) evet bunlar oldu oldu olmasına da bu olanlar günümüz semavi dinleri içinde geçerlidir.) hiç farkı yoktur, din üzerinden sömürü ve ticaret anlayışı, işin özünü manevi boyutunu anlamayarak, bilmeyerek ezbere şekilde ritüelleri uygulama ve sevaba geçtiğini zannetme,dini ögeleri putlaştırma ve farkında olmadan cisimlere,eşyalara tapınma evet bugünde geçerlidir, örneğin eldeki tespih bir nesne bir çeşit puttur,kabe aynı anlamda küp şeklinde tasvir edilen satürn gezegenini simgeler, meryem ve isah heykelleri,haçlar mücevherlerle özene bezene yaratılmış vatikan süslemeleri, musevilerin solomon tapınağı duvarı kalıntısı sandığı oysa büyük ihtimalle Küdüs roma lejyonları baraka veya barınak kalıntısı olan ağlama duvarı,budizm'de buda heykel ve heykelcikleri vs. işte bunların tümü pekala putlaştırılmış ve abartılmış maddeler,nesnelerdir, tek tanrıya geçiş sonucu ortada bir medenileşme durumu kesinlikle yok, yozluk,sofuluk,örümcek kafalılık o günlerde de vardı ve bugünde var:)
 
Hele hele nazar boncuğu misali nesneler, kınalar vs.:) onlar artık iyice boyu aşan tam anlamıyla paganist kültür kalıntısı batıl itikat sembolleridir olsa olsa.
 
Konuya dönelim peki Bu antik insanlar o ilkellik seviyesinde mesela erken bronz çağında bu kadar derin astrolojik ve astronomik bilgiyi nereden edindiler? Mesela en basitinden 1930'larda anca keşvedebildiğimiz ve çıplak gözle görülmesi imkansız Pluto gezegeninin varlığından nasıl haberdar olabildiler o devasa,muazzam anıtları,piramitleri,sfenksleri diken mimarlık mühendilik bilgisi nasıl birden bire adeta bir gecede beliriverdi?
 
Ben kutsal ana'ya ve onun merhametine inanırım ve benim için uğurlu olan dokuz sayısının onu simgelediğine de inanıyorum kesinlikle:)
 
Bu arada tapınak şovalyelelerinin ilk kurucularının dokuz şovalyeden oluştuğunu öğrendim, bu kitabın başlarında biryerlerde renkli gözlere ve özellikle mavi gözlere karşı pekte olumlu sayılamayacak önyargılarımdan sözetmiştim, özetle hep kilit liderlik pozisyonlarında yönetici sıfatlarda onları farkettiğimi ve bencil ve çıkarcı bir tazları olduğunu hissettiğimi yazmıştım ancak o zamanlar anunnaki ve mavi gözler,RH negatif kan grubu ve beyaz tenli sarışın sözde ari ırk arasındaki ilişkiyi bilmiyorum sonradan öğrendim ve bu durum bana sezgilerimin,6. hissimin (yada hipefiz bezimin ve 3. gözümün diyedebilirim) ne derece kuvvetli olduğu bir kez daha kanıtlamış oldu:)
 
Kurucu tapınak şovalyelerinden biri güçlü bir ihtimalle Fransa Şampanya (Provins)bölgesi kontu Hugh'dur, bu zat 1125'te resmen tapınak şovalyesi ünvanının almıştır. En az iki kez Kudüs haçlsı seferine katıldığı söylenir, peki bu adam neden benim dikkatimi çekti? Bu kitapta demişimdir bu tapınakçılar çocukluğumdan bu yana olur olmaz yerlerde hep karşıma çıktılar, onlarla bir ilgim alakam olduğundan adım gibi eminim ben.
 
Onunla ilgili gizemli ve ilginç bir şeyler var, Kudüs'te bir şey buldu, önemli bir şey bu dünyadan olmayan bir şey belkide bir Anunnaki nesnesi ve Onu Avrupa'Ya getirdi ve oda aynı Ahit sandığı veThoth'un zümrüt yazıtları gibi Illuminati elinde veya kontrolünde, İsviçre'de İskoçya'da Fransa'da veya İngiltere'de olabilir belkde ABD'de Rockefeller himayesinde,evet buda mümkün.
 
Fransa'nın normandiya bölgesi sadece D-Day çıkartması ile ünlü değil tatihsel kayıtlarda büyük önemi olan bu bölge bol miktarda tapınak şovalyesi üretmiştir ve Normandiyalıların ataları sanıldığı gibi Fransızlar değil aslında Vikinglerdir, İsveç Norveçlilerdir, Germenlerdir yani ari ırktır yani Anunnaki'dir ve ispanya Bask bölgesi solcuları da aynı şekilde Anunnaki ile ilintilidir işte sağ ve soldan iki taraflı bir kuşak devşirmesi anlattıklarımı ve kişisel tezlerimi doğrular nitelikte:)
 
18 marta 1314'te Jacqus De Molay diri diri yakılırken duyduğu büyük acıya, ızdıraba rağmen aklında halen uğradığı büyük haksızlıklar,iftiralar,karalama kampanyalarına olan dehşet verici büyüklükteki kini, nefreti vardı, ve bu adam yerden göğe kadar haklıydı, orta çağ karanlığının ve cehaletinin hışmına uğramıştı o ve beraberindeki asil kudüs savaşçıları, ülkelerini zenginleştiren, büyük bir bilgi birikimini ve serveti beraberlerinde ülkelerine getiren şovalyeler, kıskançlığın ve becereksizliğin kurbanı oldular, De Molay son nefesini verirken ünlü lanetini etti, Kilisiyi,Vatikan'ı ve bağnazlığı,sofululu,örümcek kafalılığı lanetledi,öyle yerinde bir lanetki evrende yerini tam olarak aldı ve gücünü defalarca kanıtladı.
 
Benim kitabımın adı'da lanetin ilahisi bu adı seçerken yazdıklarımla ilintilendirmemiştim, bunlar hiç aklıma bile gelmemişti, ancak şimdi farkediyorumki sanki bir ilgisi var, o adam büyük bir ızdırap içinde etleri kavrulurken büyük bir lanet etti ve o lanet bir ilahiye, bir hüzünlü tarihsel şarkıya dönüştü ve sonradan gelen bir çok başka tarihsel gelişmede dolaylı yada dolaysız rol oynadı
 
Bugün yeni dünya düzeninin acımasızlığında ve hışmında bile yavaştan ve derinlerden, çok derinlerden bu ilahinin melodileri duyuluyor gibidir, siyah bir elbise içinde eski zamanların bir güzel divasının ağzından, ağıt misali, tarihin tüm haksızlıklarına,tüm adaletsizliklerine, ve zamanın ruhunun kinine.
 
!3. Cuma mitini bilirsiniz uğursuz gün, jason'ın lanet'ikült korku filmleri seriesi vs. Bu mitin kaynağı kimine göre Tapınak şovalyelerine yapılan darbenin 13 cuma gününün sabaha karşı erken saatlerine denk gelmesidir beklemedikleri bir anda çoğu uyurken baskına uğradılar ve evlerinde tutuklandılar fakat kimi bu mitin Babil kralı Hammurabi'ninkanunlarına13. maddeyi batıl itikatından ötürü yazdırmamış olmasıdır, ve bunun danedeni muhtemelen Sümerlerin 12 sayısını mükemmel sayı olarak kabul etmeleri ve ondan bir sonra gelen sayıyı yani 13 sayısını dışlamalarıdır eğer o kanunları etten kemikten bir Anunnaki tanrısı yani Marduk Hammurabi'yr yazdırttıysa gerçekten ki buda bir ihtimal o haldeaynı zamanda Anunnaki içinde bu sayı uğursuz demektir,belkiuzaylıların bilebatıl itikatları vardır kim bilir:)
 
Neyse biz biliyoruzki mükemmel sayı aslında 9'dır ve özellikle de Anunnaki için:)
 
1942,The Battle of L.A. UFO incident might be a hoax as well, probably an original first class Hollywood scenario lol,ı think they're technologically capable of creating such a fake show in 1942, just 4 years after Orson Welles's sansational and historical "fake alien invasion" radio show in 1938, just a coincidence?
 
For instance on that pic it seems like there're several spot lights on the top of that hill forwarded directly to the alleged UFO in order to illuminate that craft,honestly that looks like a typical Hollywood scene to me lol ı think what they're trying to do is to measuere masses reaction, a sort of psychological test related to TNWO concept ı guess, but we ain't no fools of course lol .
 
Birden farkettimde 1942yılındaLos Angeles kentinde yaşananUFO vakası ve savaşı 1938 yılındaki Orsen Welles'in sahte uzaylı istilası şovundan sadece dört yıl sonraya tekabül eder tesadüf olabilirmi.? Sanmıyorum:) şimdi alttaki resmedikkatle bakın
 
 
REsmen birinci sınıf bie Hollywood işçiliği gibi durmuyorum sizce de? O tepede bulunan bazı spot ışıkları UFO'ya doğru onun görkemli imajını arrtıracak şekilde ufo'ya yönlendirilmiş gibi durmuyormu ışıklar ufo'dan geliyormuş izlenimi verlemek istenmiş gibi son derece şüphe uyandırcı,1942 yılında Hollywood bu gösteriyi yaratabilecek teknolojiye sahipti. bence Orson welles'in gösterisinden sonra bu kez bu senaryo devreye sokuldu yapmak istedikleri kitlelerin tepkisini ölçmekti, bir çeşit psikolojik test, daha önce sözetmiştim, elbette yeni dünya düzeni ile ilgili bir mesele,bu arada orson Welles!te mavi güzlüydü değilmi:) hehe. Bu 1942 L.A: ufosunun yavaş hareket etmesinin ve ortada göze görünür sadece tek bir tane ufo omasının benim tarafımdan ortaya konulan gerçekçi bir açıklamasıdır.
 
Gerçek bir Ufo kendini hemen belli ediyor parıldaması aynı güneş gibidir, evet tıpkı ufak yıldızlara, güneşlere benziyorlar çünkü maddenin 4. hali olan plazma enerjisi kıvamındalar,
 
 
adeta yapay güneççiklere dönüyorlar, vril enerjisi ve uzay boşluğundaki yabacı cisimlere karşı muazzam, çok etkili bir kalkan'da oluşturmuş oluyorlar aynı zamanda katı bir cisim fırlatarak güneşe zarar verebilirmisiniz? Anında kavrulup yokolur:), plazma vril enerjisi çok hızlı manevralar yapabilmelerini ve ışık hızında muazzam bir itiş gücü yakalayabilmelerini sağlar, çekirdek fuzyonu sonucu ortaya çıkan mega enerji, ancak geminin iç tabakasında adeta ikinci bir gemi mevcuttur aradaki göze görünmez ileri teknoloji kabuk kalkanı iç gemiyi kamufle eder ve dış katmandaki plazma vril enerjisine karşı yalıtım sağlar bu yalıtımı sağlayanda vril enerjisinin daha düşük ve farklı bir frekansıdır.
 
Evet İsi güneşti, kutsal çocuktu fakat aynı zamanda etten kemikten bir insan olarak'ta yaşadı belki ismi Jesus yada İsa değildir, başka bir isim fakat yaşadı ve doğduğu sanılan sıfır tarihinden 4 yıl kadar sonra doğdu M.Ö. 4 evet, balık çağına imza attı zaten kendiside mart doğumluydu ve balık burcuydu, merhametliydi merhametli olanları sevdi ve merhametli tavsiye tti, onun özdeyişleri kelamları ojinal'e en yakın haliyle Thomas incilinde kayıtlıdır, yani İsa hem güneştir hemde İsa'dır aslında Nazi'lerde sembolleşmiş siyah demir haç veya tapınakçıların kırmızı gül olanı veya Anunnaki haçı yada hristiyan haçı hiç farketmez, hepsi tek yere çıkar terk gerçeği açıklar Anne'yi, Kara güneş'iAldebaran'ı. Tapınakçıların bayrağındaki siyah ve beyaz ise elbette dualite'yi anlatmaktadır, evet o halde ben bir gnostik hristiyanım ve aynı zamanda paganistim'de:) çünkü Sirius gibi başka yıldızların'Da etkisi ve önemine inanıyorum.
 
 
 
 
 
Djinn, you mean the entities of the fourth dimension, yeah right,ı agree, they do exist however they are not aliens, beyond that contrarily the most ancient inhabitants of this planet,truly indiginous people of this earth (just as American indians or Australians aboriginal peoples) way long before the mankind, even older than the jurassic time periods man,
 
Yes, they've the power to shapeshift, they can do that, they're shapeshifters, and also they're able to control and manipulate human's mind,ı know that very well because one of 'em supposedly from Hollywood (who had a really good sence of humour) had demonstrate such kind of show on me proving that they really had such sort of occult energy and power. (believe it or not as you wish, ı really don't care lol).
 
 
Originally,they re not in a reptilian form however of course they are capable of being in any kind of alien form as they wish in tree dimensional space including a reptilian fashion.
 
In short this subject's nothin to do with Aliens & UFOs etc.
 
Evet ve böylece bu konuda aydınlanmış oluyor Djinn bizde karlışığı Cin yani 4. boyut varlıklar mevcuttur, iyileri vardır kötüleri vardır David Icke'ın Reptilian diye adlandırdığı varlıklar bunlar olsa gerek ancak cinlerini uzaylılar ile ilgisi yoktur, onlar bu dünyanın gerçek yerlisidirler ve ezelden beridir buradalar, insandan çok önce dinazorlardan önce, insanı pek sevmediklerini ve bu gezegenin gerçek sahipleri olarak insanın doğaya zarar verdiğini düşündüklerini biliyoruz, yapıları gereği onlar doğayla barışıktır, kızılderililer veya aborjinler gibidirler, doğa anayla iç içedirler ve Anunnaki'nin genetik münendislik yoluyla insanı yaratması sonrası büyük bir memnuniyetsizlik içine girmişlerdir doğayı insanla birliktr paylaşmak istemediler, insandan üstündürler fakat tukaka inan edildiler, şeytanlaştırıldılar ve korkulan varlıklara dönüştürüldüler hatta belkide düşen melek ve cenneten kovulan şeytan gibisinden mitolojik hikayeleri buradan kaynaklanmaktadır
 
Onların orjinal görünümü reptilian şeklinde falanda değildir normalde göze görünmezler, siyah bir karartı veya fırtına hortumu gibi görülmüşlükleri var ama isterlerse elbette reptilian veya istedikleri bir herhangi uzaylı formuna girebilirler, üç boyutlu ortamda şekil değiştirebilme yetileri mevcuttur, muhtemelen Hollywood'dan olan veya hollywood'un görevlendirdiği veya kontrol ettiği ve yönlendirdiği bir tanesi (bu yönledirme için bir medyum kullanmışta olabilirler) yok yere ve tamamen gereksiz biçimde beni manupule etmişti,önyargı hatta düpedüz faşizm, bir Amerikalı olsaydım gündemi asla olmazdı (bu kitapta daha önce sözetmiştim o nedenel tekrarlamayacağım) üstelik ince bir espiri anlayışı vardı, gördüğüm kadarıyla zamanda ileri ve geri hareket edebilmek kabiliyeti vardı, zamanı bükebiliyordu, insan beynini kontrol edebiliyor ve yönlendirebiliyordu ayrıca telepati yöntemi ile iletişim sağlayabiliyordu onu hiç görmedim ve görmekte istemem.
 
Bu 4. boyut varlıklarınında vril (plazma) enerjisine veya en azından oldukça benzer bir enerjiye sahip olduklarına inanıyorum, anladığım kadarıyla tüm parapsikolojik meseleler aynı, okült ezoterik enerji biçimine dayanmaktadır, vril power, plazma güneş enerjisi. O nedenler ufolar uzaylılar, cinler gibi konular birbirleriyle kolayça karştırılabilmektedirler, çünkü bir bakımı aynı ortak enerji birimi ile hareket ettiklerinden dolayı birbirleriyle iç içedirler.
 
Peki dünyanın gerçek efendileri ve yerlisi olan bu ilginç dört boyutlu ortam varlıklarının Anunnaki ile bir temasları, iletişimleri olmuşmudur?
 
Doğrusu bilmiyorum, eğer Anunnaki teknolojik açıdan dört boyutlu ortama sızma yetisine sahipse ki muhtemeldir onlarla karşılaşmış olabilirler ama insanı yarattıklarından dolayı Anunnakileri sevmiyor olmaları pek muhtemeldir.
 
Cinlerin illuminati ile ilişkisi mevcuttur her iki taraf kendi çıkarları doğruştusunda iş birliği yaparlar birbirlerini kullanabilirler ve yönlendirebilirler ayrıca cinler ünlü insanların, liderlerin, politikacıların ve sanatçıların bilinçlerini kendi çıkarları ve amaçları doğrultusunda yönlendirebilirler. Bu geçmişte olmuştur, halen olmaktadır ve gelecekte olacaktır.
 
 
Bir aynayı kırmaya çalışırsanız bu arada kendinizde açığa çıkabilirsiniz. Ben bir aynayım adlı şarkımda (The Mirror) gizli saklı birşeylerim olduğunu kastetmedim evrensel anlamda kozmik biçinci yansıtan gizli bir yönüm olduğunu anlatmaya çalıştım fakat o oldukça yanlış anladı ve yanlış yorumladı.
 
Cinlerin en başında kökenleri nedir, neresidir, dünya dışımıdır bilmiyorum belki evet muhtemeldir fakat öyle bile olsa o kadar uzun zamandır ve herkesten, herşeyden öncesinde buradalarki artık onlara sadece dünyalı denebilir, dünyalı. 4 boyutlu ortama adapte olmuş insandan üstün ve neşeli varkıklar. Ancak evrimleşme aşamasında bir gün insanda dört boyutla tanışacak ve hipefiz bezinin yoğun kullanımına paralel olarak onların özelliklerine sahip olacaktır yani insanlarda birer cin haline gelecekler ve işte ve o zaman bir üstünlük söz konusu olamayacak,o dönemde neler olacağı, neler yaşanacağı gerçekten ilginç bir merak konusudur belkide uzak geçmişte onlarda bizim gibi üç boyutlu varlıklardı ve henüz üstün özelliklere sahip değildiler.
 
Anlaşılan sonrasında 4. boyutta evrimleşme oldukça yavaşlamaktadır ve aradan milyonlarca yıl geçse dahi pek birşeyler değimemektedir peki onların da 5. boyut'a hazırlanışları söz konusumudur? Ayrıca beş boyutlu varlıklarda varmıdır? O kadarını doğrusu bilemeyeceğim:) hehe, ama muhtemeldir elbet. peki ya Griler (The Grays) denen android robotlarla, zetalarla ilişkileri, evet oda muhtemeldir:)
 
Bahsetmiştim, saykodelikler, doğada bulunan ve bugün ilaç yapımında da kullanılan bazı sedatif etkisi olan bitkiler, yatıştırıclar,zehirli kırmızı mantarlar ve benzeri uyuşturucular, tüm bunlar tarihin bir parçası, bunu kimse inkar edemez,en görkemli antik medeniyetlerin doğmasında ve oluşmasında büyük önemi olduğu gibi kızılderillerin barış çubuğu olarak, aborjinlerin danslarında bir etken olarak veya mısır rahiplerinin gizemli ritüellerinde dumanı tüten hoş kokul tütsülerle eşliğinde sözkonusu o ritüellerin bir parçası olarak karşımıza çıkıyorlar,
 
bazı mısır firavunlarının mumyalarda kokain izlerine bile ratlandı o zamanlar insanlar neyin iyi neyin kötü olduğunun, doğada bulunan bitkilerin hangilerinin yararlı ve hangilerinini zararlı olduğunun elbette bugünki kadar iyi ayırımında değillerdi, hiç bilmiyor değillerdi, tedavide ilaç yapımında hep doğadan faydalandılar bu konuda üstün bilgileri mevcuttu fakat belki modern tıp ve bilime oranla bir farkındalık eksikliği söz konusuydu, ayrıca örfler adetler,gelenkler bugünden elbette çok farklı idi, bugün yasak olan o günün koşullarında değildi, kanunlar inanışlar hep farklıydı (çünkü zaten bildiğiniz gibi tüm bu sosyolojik kavramlar hep görecedir aslında:),kısaca zamanın ruhu diyelim,evetmuhakkak ancak ne varki onların halüsinasyonlarına eşlik eden bazı gerçeklikler, bazı yansımalar olmuş olabilir ve araya karışan gerçek olması muhtemel bu şekiller, biçimler, hayvan,canavar,insanımsı hümonoid varlıklar veya sümerlerin insan başlı atları ve onlardan esinlene antik yunan mitolojik santorları vs. peki bunların ne kadarı uyuşturucu etkisinde halüsinasyonlardı ve ne kadarı saykodolikler vasıtası ile hipefiz bezlerinin aktive olması sonucu bizzat gerçek yansımalardı ve ne kadarı dünya dışı bir yaşam formu tarafından gerçekleştirilen genetik mühendislik deneylerinin ucube sonuçları idi?
 
Ne yazıki bunu tam olarak gerçekten bilemeyiz, ayırması çok zor, daha çok birbirine karışmış gibiler ama bence araya karışan gerçekleri işte bu cinler yani dört boyutlu varlıklar teşkil ediyor, çeşitli farklı şekillerdeler çünkü şekil değiştirme ve istedikleri biçimde görünebişme yetileri vardır. Onlar eski insanın hayalleri,düşler,kabusları ve halusulasyonları ile birlikte eskilerin, tarihin o kadim duvarlarına,silik resimlerine,granit taşlarına yansıdılar, orada tekrar vucut buldular,şekillendiler ve o zamandan bugüne sanki hep birşeyler anlatmaya çalıştılar.
 
Fakat sonra birşey oldu bu link koptu antik dünyalarla uzak atalarımızla olan bu bağ oda koptu, o gizem yokoldu, o arayış artık yoktu içsellik, manevi ve ezoterik bilgi de kayboldu ve büyük ihtimalle şimdilerde, bu görece moden çağlarda dört boyutlu varlıkların izleride kayboldu uzak atalarımızla iletişim kuran buna gönüllü o varlıklar,o linkin kopmasıyla birlikte bundan vazgeçtiler ve günümüz duvarlarına yansımıyorlar,yansımazlar ve anlaşılan bunun için iyi bir nedenleri var tercihen kendi dünyalarında yaşarlar ve dünyamızı paylaştığımız bu düşük frekans aralığında titreşen ve bu nedenle göze görünmeyen ilginç varlıklar mümkün mertebe insan adlı varlıkla iletişimi minimum düzeyde tutarlar:)
 
"Cin gibi akıllı" özdeyişi tıpkı diyer özdeyişler gibi içinde gerçekleri barındırır, boşa söylenmiş bir laf değildir, birileri bir zamanlar cinlerin var olduğunu hissetmiş,anlamış ve üstelik oldukça zeki olduklarını farketmiş olacakki bu lafı söylemişler,aslında tek başına bu bile var oldukçarına ilişkin bir kanıt niteliğindedir, ve evet gerçekten oldukça zekiler, şaşırtıcı derecede:)
 
Dear freemasons Aldebaran is mother of Isis (Sirius) and Osiris (Orion Belt), and grandmother of Horus (our sun) lol.
 
 
sevgili masonlar, Aldebaran yıldızı Isis (Sirius) ve Osiris'in (Orion kemeri) annesi ve Horus'un (güneşimiz) anneannesidir:)
 
Ben sadece bir ulağım, sadece bir messenger, bir haberci, bir misyoner, benim mason teolejisine müdahele etmem ve bu konuda fikir yürütmem için uluslararası bir milyarder olmam gerekmiyor, bu ezoterik bir konu,spiritüel bir konu işte misyonumu gerçekleştirdim, görevimi yaptım,gerekli mercilere bu bilgileri ulaştırdım, bu tesadüf gibi görünen olaylar zinciri yoluyla sağlandı, elbette tesadüf falan yok.
 
Peki nedir? İki konuda yanlışları vardı,iki yanlış önemli bilgi üzerine temellenmiş ve gelenekleşmiş bir anlayış ve ritüeller biri İsa konusuydu hristiyanlık sonradan romalılaştırıldığı ve paganistleştirildiği için yani pagan kültürüne dahil edildiği için dikkatli bir bakışla dışarıdan uydurma bir din gibi duruyordu ve İsa diye birinin aslında hiç yaşamamış olması çok muhtemeldi.
 
Masonlar İsis osiris ve horus yani Anne (isis) kutsal çocuk (Horus) ve kutsal ruh yani Seth tarafından katledilmiş olan (Osiris'in ruhu) üçlemesine inanırlar katolik bir hristiyanlık anlayışıda farklı değidlir anne-oğul ve kutsal ruh üçlemesi fakat paganist anlamda bunlar aslında yıldızlardır ve elbette mitolojik tanrılar ve tanrıçalardır hristiyanlık anlamında ise Gerçek kişiler, etten kemikten şahıslar ve dini anlamda bir ruh'tur.
 
Bu durum İsa'nın aslında İsis'in yani Sirius yıldızının yani meryem'in oğlu güneş olduğu ve aslında hiç yaşamadığı yönünde bir mantık yürütmeye yol açar ve doğrudur bu görünümden bu sonuç çıkar. Masonlar'da haklı olarak böyle düşünmüşlerdir fakat işin aslı öyle değil İsa diye bir şahıs aslında gerçekten yaşadı belki farklı bir isimle ama yaşadı, M.S. 4 yılında doğdu balık burcuydu ve bilge bir insandı, bir inisiye idi, bir öğretici, iyi bir öğretmen, yol gösterici bir ermiş, bir hermit ama doğruya kutsal bilgiye inanç yolu ile değil değil bizzat ilim, irfan yolu ile ulaşma gerekliliğini savundu ve bu nedenle gerçeğe en yakın deyişleri gnostik Thomas incilinde bulunur, aslında en akılcı ve doğru yoldaki muriti, Şüpheci Thomas'tır yani körü körüne inanmayan bilgiyi önemseyen ve bilgiyi arayan Thomas.
 
Ancak evet isa hiç çarmıha gerilmemiş ve anlatılanlar yaşanmamış bile olabiliri evet,o bölüm gerçeği yansıtmıyor olabilir, muhtemeldir.
 
Zaten masonların bir bölümü gnostik hristiyandır, içselliğe inanırlar, bigiyi iç dünyamızda aramanın gerekliliğini bilirler onlara için bir uyarı zaten söz konusu değil fakat ateist olanları için söz konusu.
 
Tapınak şovalyeleri her ne kadar yanlış dini inançları tabulaştırmış bir bağnaz sofu topluluk tarafından zulüm görmüş ve büyük haksızlıklara uğramış inssnalar olsalarda aslında en başından beri İsa'yı sevdiler ve Hristiyanlığı önemsediler. Katolik kilisesine, ve vatikan'a duydukları nefret bunu değiştiremedi, değiştirmemeli sadece doğruyu inanç yolu ile değil bilgi yolu ile bulma güdüsünü kuvvetlendirmeli ve bu yoldaki heveslerinin önünü açmalıdır.
 
Modern masonlar atalarının bu öğretisine, anlayışına saygı duymalı ve onların izinden gitmelidir. Tapınakçılar son derece dürüst ve mert insanlardı.
 
İkinci uyanmaları, kavramaları,farketmeleri mesele Aldebaran meselesidir, Anne- oğul ve kutsal ruh üçlemesine dahil olması gereken ve atlanmış bir yaşlı yıldız daha var, orion kemerinin, yani spiritüel ve mistik sonsuzluğa açılan kapıların çıkışında duran ve bekleyen, ve işte o "Al-Dabar-An", o anne,sayısal ifadesi ve eşit'i dokuz (9),faşist nazi almanyası okültistlerinin bile es geçmedikleri,atlamadıkları, önemini farkettlikleri hatta iletişim kurdukları bu yıldız sistemini ve köklü medeniyeti sende es geçmemelisin, geçemessin.
 
Yani Al-Dabar-An ve İsa gibi iki önemli başlık yeniden açılmış,gündeme gelmiş ve düzeltilmiş oldu, inanırlar veya inanmazlar, dinlerler veya kulak asmazlar, tamamen onlara kalmış, onların bileceği iştir, bi kere aktardım ve bir daha tekrarlamayacağım,yinelemeyeceğimi isterlerse deli saçması desinler, isterlerse uydurma, atmasyon desinler veya beni küçümsesinler, sen kimsinki bize teoloji öğreteceksin falan da diyebilirler benim için sorun değil ve kimin ne düşündüğü benim umurumda bile değil benim bu anlattıklarımı aktarmaktan,anlatmaktan hiç bir çıkarım hiçbir maddi beklentim yoktur ve olamaz kaldıki bu kitap bir ticari kitap değildir, kar amacı gütmemektedir, yani altını çizerek söylüyorum gerçekten bunları uydurmak için hiçbir nedenim yok bu derin ve gizemli ezoterik bilgileri aktarmaktan bir gelirim yok ve olmayacak,öyle anlaşılıyorki sadece bana yüklenmiş olan bir misyonu gerçekleştirdim ve son aşamaya kadar bu misyonun farkında bile değildim, evet bilincinde değildim.
 
Peki neden ben? Neden ben seçildim bu amaç uğruna? Orta üst sekmen sayılabilecek sıradan (fakat son derece dürüst ve güvenilir) bir rahmetli işadamının bir yere gelememiş, yaşamdan tam bir sonuç alamamış tek oğlu?
 
Tam olarak bilmiyorum fakat ben yüreğimi, ruhumu ve bedenimi Anne'ye emanet ettim,benim bilgimin,kendime özgü düşüncemerimin ve elbette yeteneklerimin nedeni kutsal Anne'dir ona olan saygım ve sevgim sonsuz.
 
"Many thousands of years ago something catastrophic occured and a highly knowledgeable and wise people fled (probably Lemuria or Atlantis, perhaps Antarctica), they eventually landed somewhere in Mesopotamia where they came across a less developed indigenous people.
 
Civilization emerged as the new people taught their new people how to build mathematics,astronomy,agriculture and much more, their wisdom was so great that later generations would call them gods and angels.
 
They had descended from the shining heavinly hosts but divisions set in as the two cultures bred and made the bloodline less pure, the watchers who had gone bad and the shining ones who would not let happen.
 
In a simple tale that has become very complex over vast periods of time, in our age it is being confused yet further by the addition of extraterrestrial origins for the Anunnaki.
 
There is however no need for such imaginings, there is simply a need to understand the time, culture,belief systems and mind of our very human ancestors."
 
Evet işte buda bir başka yeni teori, izlediğim bir belgeselden alıntı, Anunnakiler Mesela Atlantis veya Mu gibi bir teknolojik ve ezoterik anlamda gelişmişi kıtadan,yüksek bie medeniyetten, oranın batması sonucu mezopotamya'ya kaçtılar bunlar mavi gözlü sarışın ve beyaz tenli insanlardı, mesela onlardan biri yanına kutsal zümrüt taş yazıtları alan Thoth'tu kan grupları A RH negatif idi ve orada karşılaştıkları ilkel taş devri A RH pozitif kan grubu insanlarına medeniyet öğrettiler. ayni çok sonradan klasik Avrupa emparyalizmide olduğu gibi bir yandan onlara medeniyet öüretirken bir yanda onları işçi ve köle olarak kullandılar, sömürdüle,kaynaklarını yağmaladılar, özellikle altın,elmas.zümrüt vs. Yani Anunnakiler'de aslında bizim gibi insan uzaylı falan değil fakat başka bir Atlantisli veya Mu'lu üstün ırk ve bugün hale dünyayı onlar yönetiyorlar, evet oldukça mantıklı.
 
Buna karşın ben ne demişim:
 
Ok. nice theory, a brand new one so let me put forward another new and simple theory which also might makes sense,
 
The anunnaki deities actually might be the stars, planets and constellations which are written down in flesh & blood human forms in Sumerian Mythology,
 
The stars are also zero point plazma energy sources which means they have a sort of cosmic intelligence and also astrological influences on our earth, so Pharaoh Akhenaten was actually right lol.
 
For instance:
 
Inanna= as a planet Venus= as a star Sirius=Isis= as a symbol the fertility symbol of ishtar=pentagram=white magic=health,joy=female sign=sky goddess= the star signs libra, virgo and bull=Daylight=Day=Lucifer
Erershkigal=The twin underworld sister of Inanna=as a planet pluto= as a star ınverted sirius=as a Symbol Inverted pentagram=black magic=sorrow,death=The star signs pisces, scorpio and cancer=Moonlight=Moon=Night=Devil
 
Anu=An=Sky Goddess=Ra=The Star Aldebaran=Eye Of the Bull=Eye of providence=Eye of Ra
 
Utu=Shamash=Marduk=Horus=as a star the sun= as a planet Jupiter = as a star sign, Saggitarius,Leo and Aries
 
Enki=Ki=EA=Earth=Pitah= Water God=God of High Seas and oceans=Poseidon=Fish God=as a star sign Pisces=as a planet Neptun=Pegasus
 
Enlil=lil=El=Al=Seth=Set=as a planet Saturn= as a star sign capricorn or bull,virgo=Satan
 
Bende bir başka teori ortaya atıyorum aslında Anunnaki tanrı ve tanrıçaları sadece sümerlilerin gökyüzünde gözlemledikleri yıldızlar, gezegenler ve yıldız sistemleriydi, onları insan formunda resmettiler,yazdılar,anlattılar yan mitler haline getirdiler ve böylce ilk mitoloji olan sümer mitolojisi doğmuş oldu ve ardından gelen farklı medeniyetlerin mitolojileri ve dinler o kültürlerin yöresel gelenek ve görenekleri doğrultusunda bu ilk mitolojiden doğdular yani kısmen alıntılandı,benzetildi ama elbette bu arada içlerine yeni tanrılar,mitler ve mitolojik hikayeler dahil edildiler.
 
Mesela Inanna gezegen olarak venüs yıldız olarak Sirius ve sembol olarak pentagram'dır ikiz kardeşi yani Ereshkigal, ters pentagram, ters sirius ve gezegen olarka Pluto'dur su tanrıçasıdır Anu Ra'dır, Illuminati gözü'dür ve ve Aldebaran yıldızıdır.vs.
 
evet mantıklı iyide mesela çıplak gözle görülemeyen pluto'yu nasıl gözlemlediler o bilgi nereden geldi değilmi:)
 
 
Şu varki Firavun Akhenaten kesinlikle haklıydı, o çok önemli bir adam çünkü bir anlamda tarihe yön verdi,elbette eş ide öyle, yıldızların sıfır maliyetli plazma enerjisiden oluşan bünyelerinin kozmik birer bilinçleri var yanısıra düyamız ve bizim üzerimizde ciddi astrolojik etkileri var, elbette gezegenlerinde var, yani özetle yıldızlar adeta canlı gibi akıllılar:)
 
Konuya dönelim belki bu iki teorinin bir ortalamasını almalıyız Atlantiten çıkıp gelen üstün insan ırk grubunu Mezopotamyalılar gökteki yıldızlarla özdeşleştirdiler ve böylece hem ettne kemiktne tanrılar hemde mitolojik tanrılar, yani gezegenelr ve yıldızlar aynı anda var olabilmiş oldu, evet büyük bir ihtimal gibi görünüyor o halde belki dünya dışı bir faktör en başından bu yana yok:)
 
Anunnaki meselesi ile ilgili tüm olasılıkları,tüm senaryoları ele almaya çalışıyorum, belkide bir değil iki gelişmiş klasik medeniyet öncesi yüksek uygarlık vardı, örneğin Mu ve Atlantis, birbirlerine eşdeğer bir üstün teknolojiye sahiplerdi ancak aralarında husumet vardı, belki Atlantis Mu'nun kolonisiydi ve aralarında vergi tartışması, alacak-verecek sorunu mevcuttu, veya başka benzer birtakım sorunlar, çok şiddetli bir nükleer savaş sonucu her ikiside yok oldular tarihin okyanusuna gömüldüler ve kurtulabilen çok az sayıda kişi Mezopotamya'ya göçederek oranın yerli kabileleri ile birlikte sıfırdan başlamak zorunda kaldı.
 
Fakat çok az sayıda kurtulabilenher iki medeniyetten bu insanların husumetleri bitmemişti gizliye yeni dünya'da devam etti ve bugüne dek geldi veya belki husumet falan kalmamıştı, bilmiyorum buna benzer birşeyler yaşanmışta olabilir, buda bir olasılık. ve ayrıca bu anlattıklarım ünlü medyum Edgar Casey'in durugörü anlatımları ilede örtüşmektedir.
 
Antik dünyaların Ege denizinin her iki yakasında tüm görkemiyle ışıldayan iki büyük tapınağı vardı dünyanın yedi harikasından ikisi,Efesteki Artemis tapınağı ve içindeki görkemli Artemsi heykeli ve hemen hemen aynı dönemlerde inşa edilmeye başlayan (M.Ö. 7-6) yüzyıllar Atina'daki Olympia Zeus tapınağı ve içindeki görkemli Zeus heykeli, Elbette Artemis tapınağı daha büyüktü ve saf beyaz mermerden yapılmış olması nedeniyle göz dolduruyordu (aslında 3 farklı versiyonu var), o egenin incisiydi, eski zamanların şaheseri idi, antik kültürün göz bebeği idi ve çok fazla insanı dini ziyaret amaçlı olarak kendine çekmekteydi. Elbette Olympia tapınağı da son derece güzeldi bu iki birbirine çok benzeyen antik tapınak sizcede bir şeyler anlatmıyormu, onlar Ege'ni iki ucunda birbirlerini tamamlayan Ana-Oğul ikilisi değillermiydi?, Onlar Meryem-İsa Isis-Horus, Sirius yıldızı-Güneş Inanna,Artemis Veya Kybele, yani Anne ve oğlu, ikilisi'ni temsil eden muazzam yapılar değillermiydi? Ve aralarında boylu boyunca uzanan masmavi Ege denizi onların sevgisini perçinlemiyormu sizcede?
 
Onlar yıldız Al-Dabar-An'ın çocukları ve torunları değillermidir?
 
Dünyanın yedi harikasından dördü, Artemis ve Zeus tapınakları,Rodos Heykeli (Helios yani güneş tanrı heykeli),ve Bodrum,Halikarnas Mozolesi (Kral Mausolls Mezarı) benim yaşadığım yerin yani İzmir'in yakın çevresinde bulunmaktadır, Ege'nin ve Ege denizinin kapsamındadır, ne kadar onur verici:)
 
Yıldız teorime devam edeyim, aşağıdaki resim düşüncelerimin doğru olduğunu kanıtlamaktadır,
 
 
çünkü Osiris sonsuzluğun yolculuğunun kayığında seyhat ederken ünlü antik mısır Ankh'ını yaşam yaşam ve reenkarnasyon sembolünü sol elinde Aldebaran yıldızıyla kavuşmuş bir vaziyette tutmaktadır, sağ elindeki firavun gücü ve otoritesini simgeleyen kanca ise sirius yıldızıyla kavuşuk vaziyette konumludur.
 
Demekki doğru düşünmüşüm, ölüm sonrası bedenden ayrılan ruh yolcuğunu sirius yıldızına yükselerek tamamlar, köpek yıldız bir çeşit ruh deposudur,araf denilen yerdir ruhları depolayabilir çünkü ruhlar'da aynı yıldızların özü gibi bir çeşit kozmik eterik enerji yani düşük frekanslı plazma enerjisidir. Ruh bu yıldızda bir süre bekler (veya bazen hiç beklemez) ardından orion kemerinden yani sonsuzluğa açılan kutsal kapılardan geçerek yeni bir yolculuğa başlar, geçiş yaptığı Orion kemeri zaten alenen göbek bağını andırmaktadır ve sonra Aldebaran yıldızına kavuşup reenkarne olmuş ve yeniden bedenlenmiş şekilde dışarı çıkar bu anlattıklarım kulağa bir mit, mitolojik bir antik mısır hikayesi gibi gelsede tümüyle gerçeği yansıtıyor veya en azından her mit gibi içerisinde gerçeklik payı barındırıyor olabilir.
 
Yıldızlar zekidir, zekaları,kozmik bilinçleri var, onlar antik çağların o kadim dünyaların tam olarak kavranamamış ve bazen putlaştırılmış veya sembolleştirilmiş, heykelleştirilmiş, anıtlaştırılmışfreskleştirilmiş veya resmedilmiş bir şekilde geniş halk yığınlarınca özleri yerine maddeleştirilmiş formlarına tapınılmış o eski yaşlı tanrılardır, bazıları evrenin çok erken evrelerine şahitlik etmiş birbirinden genç ve yaşlı büyük ve küçük, askeri sistemlerdeki gibi kıdemleri, dereceleri olan aynı bizler gibi bazısı kötü ve bazısı iyi tanrılar,
 
Elbette bu gerçekleri bilen azınlık bie elit ve rahipler sınıvı, manaya değil ,sembole,maddeye, içeriğe ve esas'a değil şekle tapınan cahil halka gerçekleri açıklamamayı, ört pas etmeyi,gizlemeyi mevcut sömürü ve kölelik düzeninin devamı adına uygun görmüşler hatta körüklemişler ve desteklemişlerdir, halkın dinsel duyguları sömürülmüştür insanların tanrıların öfkesine karşı hissettikleri korku ve eziklik duyguları çıkar amaçlı olarak bu kesimlerce hep sömürülmüş , kendi yararlarına kullanılmıştıri bu rezil insanlar "Gerçekleri bileceklerde ne olacak, uyanacaklar ve onları artık kullanamayacağız" şeklinde düşünmüşlerdir hep.
 
Bu tanrılar dünyaya olan uzak ve yakınlıklarına göre, bir ortaya çıkıp bir kaybolmalarına göre troya savaşında, troyalıların ve spartalıların yanında her aldılar ve diğer kadim savaşlarda aynı şekilde tarafsız durmadılar, yine hep taraf tuttular, yanlı davrandılar, aynı antik medeniyetler gibi onlarda birbirleriyle savaştılar ve hatta bence günümüz modern savaşlarında bile taraftılar Aldebaran açık şekilde Almanya yanlısıydı, belkide Anunnaki ve Pleiades medeniyetlerinin bunda rolü vardı, belkide yoktu, Sirius Sovyetlerden ve ABD'den yana taraf tuttu,
 
Ters Sirius'un yani İsis'in veya inanna'nın ikiz kız kardeşinin kozmik ve astrolojik açıdan gezegen karşılığı Pluto olmaktan ziyade aslında Ay'dır zira Pluto (Pluton)'da artık bilim adamlarınca gezegenden sayılmıyor ve onunla birlikte yer lan büyüklü küçüklü hatta kimisi Pluto'dan daha büyü epeyce gök taşının içinde sadece bir tanesi kabul ediliyor
 
Ay'ın yengeç burcu ile kavuşumu yani su grubu ile özdeşleşmesi yanına akrep ve balık burçlarıda pek ala eklenebilir yani Neptün ve Pluto'nun yanında aslında Ay'da sadece yengeç burcu ile değil akrep ve balık burçları ile özdeştir, çünkü gecedir, geceyi aydınlatır, ışıkları tatlı tatlı suya yansır gecenin karanlığında deniz dalgaların sesiyle harmanlanır büyüsü, moonlight sonata'lar yazılmıştır uğruna,çünkü sezgidir,duygudur,hislerdir, gizemdir,belirsizliktir,fal ve büyüdür.
 
Ve mıknatıs gibi ruhları kendine çekerek bünyesinde toplayan Sirius'ta bu saydıklarımın karşılığıdır elbette ayrıca olumsuz ter haliyle hüzün,karanlık ve ölümdür işte o nedenle lucifer olarak adı kötüye çıkmıştır, şeytanla,satanizm ile özdeşleştirilmiştir oysa negatif anlamda anlaşılması ve anılması gereken esasen Lucifer değil İsis veya İnanna'nın zıt ikiz kardeşidir, ters pentagram'dır sadece aslında.
 
Kutsal Sirius yıldızının gezegen karşılığı sadece ay ve pluto değil ayrıca Venüs'tür, Çünkü iki önemli Mısır ana tanrıçası isis ve hathor benzer özelliklere sahiptir ve aslında dişiliği simgeleyen tek bir birlik olarak görülebilirler
 
yani sümer mitolojisinden İnanna'nın babil mitolojisi karşılığı İşhtar,antik mısır mitolojisi karşılığı aslında Hathor'dur, yunan mitolojisi karşılığı afrodit ve roma mitolojisi karşılığı venüs'tür.
 
İsis'in karşılıkları yunan mitinde Demeter ve Roma'da Ceres'tir
 
Venüs büyüleyici güzelliği ve güzel sanatlara ilham veren kozmik varlığı ile Sirius yıldızının katı obje olarak mükemmel bir temsilcisidir.
 
İnanna,artemis veya isis, Sirius yıldızı veya venüs gezegeni, aslında aralarında fazla bir fark yok, ana tanrıça, anadolu'nun kadim Kybele'si hepsi bir,dişilik,kadınlık,annelik,güzellik,sanat,duygular,politik anlamda sol,sonsuzluğun bir ucu.
 
uzun soluklu tarihsel süreçte toplumdan topluma kültürden kültüre farklı adlarla anılan, kimi zaman birbirlerine karıştırılan, kimi zaman tamamen özdeşen ve kimi zaman kısmen ayrılan o eski aynı tanrıçalar,o eski aynı yıldızlar ve gezegenler.
 
Aldebaran,satürn,El,Enlil veya Osiris veya mars aralarında pek bir fark yok, erkeklik, kas gücü,otorite,irade,savaş,cesaret politik anlamda sağ,sonsuzluğun diğer ucu,
 
her insanının içinde barınan feminen ve maskulen hormonlar,sezgiler ve karakterler.
 
Aldebaran ise yeni bir yaşam'a çıkış kapısı yani reenkarnasyon,yeni bir başlangıç gündüz,ışık,sağlık,mutluluk, kısmet ve enerjidir ama onunda ters dönmüş kaplan bir hali aynı Sirius yıldızı gibi mevcuttur ve işte dehşet verici katliamların, eziyetlerin,şiddetin sorumlusu aslen odur, evrensel ölçekli dualite yani iki başlılık kuramı bu kadim yıldız içinde geçerlidir. (9-6) zıt sayıları.
 
Taraf tutan yıldızlar, gezegenler, bu yarı tanrılar, tanrılar ve titanlar bazen son derce acımsız, bazende merhametli, yardımsever ve sevecen olabiliyorlar yani duruşlarına, hareket yönlerine, aldıkları pozisyonlara, astrolojik konumlarına birbirleri arasındaki ters veya düz açılara, dar veya geniş açılara,aspektlerine göre, mevsimsel dönemlere göre, dünyanın yörüngesel faaliyetine, eliptik konumuna göre yani kısacası bir çok farklı kombinasyona,faktöre göre pozitif veya negatif, zaman zaman iyi, ve zaman zaman kötü olabiliyorlardı, gerçekten de öyledir zaten değilmi:), gayet mantıklı aslında.
 
Sakınola semavi dinlerde putperestlik yoktur diye düşünmeyin onların da içine karışmış bir çok paganist ritüel ve mana'ya değil madde'ye tapınış ve yakarış fazlasıyla mevcuttur aslında:)
 
Bu tanrı yıldızlar pek barış sever gibi görünmüyorlardı, bazen milyonlarca insan kurban alacak kadar gözü dönmüş gözünü kan bürümüş olabiliyorlardı bunu farkeden eski medeniyetler kanlı ayinler ve törenler yaptılar bugün bile semavi dinlerde kurban bayramları şeklinde yeri vardır.
 
Birinci ve ikinci dünya savaşları esasen toplamda yüz milyondan fazla insan kurban edilmesi ile sonuçlanmış akıl almaz, korkunç ve ürpertici kurban törenleridir , yaşanan eziyet vahşet akılalmaz boyutlardadır en dayanıklı insanın bile mücadele edemeyeceği koşullar gerçekleşmiştir, birinci dünya savaşında askerlerin diline dolanan eski bir şarkıda farkında olmadan, bilinçsizcede olsa askerlerde bunu itiraf etmektedir (we all have been sacrifised, we all have been sacrifised).
 
Evet bu savaşlar eski dünyalarının İskenderlerin,Spartalıların,Attila'ların mertçe yapılmış onurlu ve asil kılıç savaşları değillerdir,onlara hiç benzemezleri bu savaşlar mertlikten çok lojistiğin, silah mühendisliğinin,metal yığınlarının,bombaların,mayınların,fünyelerin,tankların ve uçakların,istihbarat ağlarının,ajanlığın,casusların,şifrelerin ve şifre kırıcıların,ikiyüzlülerin,yalancıların ve dolandırıcıların savaşları olmuştur.daha çok parası, kağıt parçası,bonosu tahvili olanın, uluslararası sermaye tarafından daha çok desteklenen ve yardım görenin kazandığı savaşlardır,Napolyon savaşları ile birlikte başlayan ve rağbet gören borsa savaşlarıdır, kalpazanlık yapıpta yakalanmayanın avantaj kazandığı savaşlardır,"ateşli silahlar, tüfek tabanca çıktı mertlik bozuldu" sözünün tam karşılığı olan savaşlardır bugünün ve geleceğin olası savaşalarını ise düşünmek ve bir yorumda bulunmak bile istemiyorum.
 
Zengin piçleri tatil yaparken olan, zavallı fakir köylü çocuklarına olmuştur bir avuç gözünü kan bürümüş zenginin cepleri dahada çok dolsun diye katledilmiştir milyonlar, bu az sayıda borsa simsarı ve elit zengin milyonlarca insanı güç toplamak adına kasıtlı olarak yıldızlara kurban vermişlerdir, emperyalist emellerin savaşlarıdır bunlar, çıkarcıların itlerin uğursuzların savaşlarıdır, savaş ekonomisi yaratılmıştır,savaş resmen pazarlanmış satılmıştır, insanların şovenist, gerici ve milliyetçi duygularından yararlanarak zaten aşırı milliyetçiliğin ağır bastığı, konsept olarak kulanıldığı ve pazarlamasının yapıldığı bir yüzyılın sonundan çıkılmış halde yeni yüzyılın ilk yarısında demokrasisiz dikta'ya dayalı körpe sanayi devletleri birbirlerine diş bilemişler,üstünlük taslamışlar, özelliklesilah sanayi alanındaki devrimci atılımlar sonucu, rekabete girmişler ve en önemlisi demokrasi havasının sağlamasını beklemeden, daha doğrusu koltuklarından olma ve alaşağı edilme korkusu ve kaygısıyla bu gelişmeye izin vermeden beklendiği şekilde hesaplaşmışlardır, insanların gözünde savaşı haklı göstermek adına medya hep kullanılmıştır,gerekli bahaneler uydurulmuş üretilmiş, göz boyama,algı operasyonları,"false flag" operasyonlar ardı ardına gelmiştir.
 
Milliyetçlik duyguları istismar edilerek kandırılmış net düşünemeyen yığınlar,milyonlar, gazetede ne okursa ona inanan ve hiç düşünmeyen sorgulamayan, tahriklere kapılan insancıklar,istediğni anında tukaka ilan eden, istediğine kolayca çamur at izi kalsın politikasıyla boyun eğdiren bir medya eşliğinde, önceden plnlanmış, detaylı olarak yazılmış ve çizilmiş senaryolar, tiyatro sahneleri, eline silah tutuşturularak manupule edilmiş, beyni yıkanmış, kandırılmış özde iyi niyetli halk yararına hareket ettiğini sanan ve aslında ne yaptığını aslında kime,kimlere hizmet ettiğini tam olarak kestiremeyen, önünü göremeyen genç militanlar suikastçiler, (mesela ilk dünya savaşı için görünürdeki yani güya sebeb Avusturya-Macaristan imparatorluğu arşidük'ü Ferdinand suikasti) planlanmış şablonlar, hep aynı senaryolar, hep aynı oyunlar ve en önemlisi maalesef hep aynı bu ve benzeri oyunları her defasında yeniden hep yutan insancıklar, gerçekten hayret verici değilmi?
 
1917'de Çarlık Rusyasının devrilmesi sonucu başa gelen bolşeviklerin ilk iş bu anlamsız ve kanlı emperyalist savaştan çekilmek olmuştur, yerden göğe haklıdırlar,akıllıca davranmışlardır, tümüyle zarar verici anlamsız bir savaş yerine gerçekten işe yarar ve halkın ihtiyacı olan somut bir şeyler vaadettiler en azından toprak, ekmek ve barış.
 
Maalesef Sovyet sosyalizmi Stalin gibi bir aptal faşist diktatör yüzünden başlardaki bu Lenin'ci ve olumlu imajını büyük ölçüde yitirmiş,tarihin tozlu sayfalarında silinip gitmiştir.
 
Çanakkale'de Gelibolu'da bu köpekler, bu emperyalist iğrençlik boyunun ölçüsünü güzel biçimde almıştır. benim gibi dokuz sayısının gizemine ve Mu kıtasının varlığına inanan ( Türklerin Mu kökeni hakkında araştırma yaptırttığı bilinmektedir) çok değerli önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları gerekeni en güzel biçimde yapmışlardır.
 
Milletler, uygarlıklar bu siyonist kökenli bir avuç azınlık zenginin artık çok bilindik alışılageldik tuzaklarına düşmeyin, bu oyunları artık bozun,kardeşi kardeşe kırdırma, politikaları,etnik milliyetçiliği özendirerek halkları,kavimleri,milletleri birbirine düşürme ve böylece ülkeleri bölme politikaları, din ve meshep çatışmalarını körükleme "Arap Lawrance" oyunları, hep aynı oyunlar, artık biz bu filmi daha önce izledik deyin, bölücülük ve kışkırtma adına yani dinleri, ya meshepleri yada etnik milliyetçilik duygularını kullanırlar, gerçekten istedikleri onların bağımsızlığı falan değil sadece sömürü düzeninin el değiştirerek kendilerine geçmesidir, yoksa zerre kadar umurlarında değillerdir, özgürlük ve demokrasi havariliği yapmalarına sakın aldanmayın hepsi palavra:)
 
Nasılki arapları Osmanlıya karşı birleştirdiler, isyan çıkarttırdılar ve ayırdılar sonra da kendileri bizzat onların yeni efendileri oldular ise aynı dış politikaları bugünde katı bir tutumla sürdürdüklerinden emin olabilirsiniz.,
 
9/11 yalanı, Pearl harbor baskını,Lusitania'nın batırılışı, bunların hepsi aynı "false flag" operasyonları, yenileri mutlaka gelecektir ama bu sefer uyanın,uyansınlar ve uyanalım lütfen:)
 
Prusya imparatorluğundan beri örneğin Napolyon ordularına karşı kaybettikleri savaşlarla onurları kırılan ve aynı biz Türkler gibi güçlü ordu, militarist devlet yani "ordu-millet" anlayışı olan Almanlar (ki bana göre tümüyle faşist, ilkel ve gerici bir kavramdır, hiç bir ordusu bile olmadan sadece doğru politikaları izleyerek başarılı olabilen İsviçre gibi ülkeler veya çok küçük bir orduyla bile ayakta kalabilen ve halen var olan ülkeler vardır, neden ordu-millet yerine mühendis-millet, bilim insanı-millet,sanatçı millet,müzisyen-milet vs. gibisinden kavramlar gündeme gelemiyorki?) 1. dünya savaşını egemenliklerini pekiştirmek adına bir fırsat olarak görmüşlerdir tam anlamıyla bir mağlubiyet alıp almadıkları tartışmalıdır çünkü orduları düzenli olarak geri dönebilmiş ve halk tarafından coşku ve sempatiyle karşılanmıştır buna müsade edilmemeliydi o nedenle bir bakımı bu iddialarında haklıdırlar elbete, yenilginin nedenini orduda değil becereksiz politikacılarında görmüşlerdir, ağır kapitilasyonlar, yaptırımlar,ödenmesi mümkün olmayan borçlar ordu sayısının yüz bin'e indirgenmesi, gözlerinin önünde tahrip edilerek ortadan kaldırılan savaş gemileri topları ve cephaneleri dahada hırslanmaları militarist ordu anlayışı olan ve disipline inanan Hegelci idealist felsefe çizgisindeki bir devlet için takdir edersinizki son derece onur kırıcıdır, intikam arzusuyla yanıp tutuşmaları ve ilk fırsatta toparlanmaları beklenene sonuçlardır, ilk dünya savaşı ikincisinin bariz nedenidir yani ikincisi birincisinin direk sonucudur aslında,
 
Nazi partisi'nin ve nasyonal sosyalizmin germen milletleri tarafından büyük ilgi görmesinin nedenlerini taa 1700'lerin Prusya imparatorluğu dönemlerine kadar inerek uzak ve yakın geçmişlerinde aramak yerinde olur.
 
Britanya krallığına gelince, onlarda tuhaf bir duruma var, evet Fransa,Almanya bugünün ABD'si vs. empeyalist devlet çok fakat Britanya krallığı bu konuda bir başka, onlar gibisi yok,asla olmadı, sömürgecilik ve emperyalizm konusunda kimse Britanya ile aşık atamaz sinsilik, içten pazarlık, fırsatçılık, kendini üstün görme, kendini beğenmişlik, ukelalık ve züppelik,gizliden gizliye çaktırmadan Nazi Almanyasının alt sınıf ırklar (sub-races) olarak betimlediği, kabul ettiği insanlara ve milletlere karşı yürüttüğü aşağılayıcı politikalarını tepki toplamadan ve itiraz görmeden uygulamayı bilen ve başarabilen bir imparatorluk, hintlileri çinlileri kendileriyle eşit görmüş değiller, köle ticaretlerini yaparken Afrika zencilerinide kendilerine denk görmediler, hiç şüpheniz olmasın, ve bugün bile gizliden gizliye bir üstünlük taslayarak özellikle orta doğu ve uzak doğu bölgelerinin insanlarını ikinci sınıf görmeye devam etmekteler, bunu seziyorum, görüyorum, hissediyorum.
 
İnsanlığın Atlantis veya Anunnaki (Vey hera ikiside) kökenli İngiliz kraliyet ailesi kraliçe ve soylularından, ve ayrıca İlluminati kapsamındaki sözde dünya elitlerinden artık kurtulması gerekmektedir, Kraliçe ve aile bir kenarda etliye sütlüye bulaşmıyormuş ,artık asli yetkileri ellerinden alınmış ve sadece sembolik, göstermelik bir monarşi hüküm sürüyormuş havası yaratmaya çalıştılar ve çalışıyorlar ancak gerçek öyle değil, kraliyet otoritesi tüm gücüyle gizliden gizliye, alttan alta devam ediyor, yüzyıl öncesi, daha önceleri ve bugünkü inanış ve düşünceleri arasında hiçbir fark yok, aynı inançlar, aynı, anlayış, aynı yaklaşımlar ve malum emperyalist ve aşırı çıkacı dış politika çizgisi.
 
Ufak bir ada devleti olan Britanya imparatorluğunun nasıl olupta coğrafi anlamda bu denli geniş sınırları olan yayılmacı bir sömürge politikası izleyebildiği, bu kadar geniş topraklarda kontrolü nasıl sağlayabildiği sayısı sınırlı ve hatta oldukça az az emir-komuta kademesi, girişimci ve yönetici insanla büyük kitleler üzerinde nasıl hakimiyet kurabildiği ve çıkan isyanları nasıl bastırabildiği ayrı bir tartışma konusudur bu kadar belanın ufacık bir ülkeden çıkabilmesi bir bakımı mucizevidir, yiğidi öldür hakkını ver.
 
ABD'de İngiliz ağır vergileri altında ezilen kolonileriyle aynı emperyelizm canavarına bir uzun süren bir bağımsızlık mücadelesi vermiş ve sonunda zoru başarmıştır.
 
Yeni dünya kurulmuştur kurulmasına ancak ne yazıkki yaşananları çabuk unutarak iki yüzyıl kadar sonra gelişen sanayileri ile birlikte onlar da benzer emperyalist emeller peşinde koşmaya başlamışlar ve günümüzde ortadoğunun ve kaynaklarının tartışmasız yeni efendileri haline gelmişlerdir.
 
Özellikle oldukça uzun bir süre tahtta kalan Illuminati kraliçesi Victoria döneminde bu kendini beğenmişlik ve sömürücülük ayyuka çıkmıştır, sınırları iyice genişleyen imparatorlukları "üzerinde güneş batmayan ülke" ünvanını almıştır, diğer imparoturlukların varisleriyle yapılan anlaşmaları ve iğrenç çıkar evlilikleri sonucu ortaya çıkan bir nevi yeni dünya düzeni, yani tek devlet, tek millet arayışları, örneğin torunu Britanya milletler topluluğu kralı 5. George ile Rus çarı 2. Nicholas kuzendirler onların gözlerine bakın elbette her ikisininde mavidirler ve elbette kan gruplarıda eminim RH negatif idi.
 
 
işte Atlantis kökenli yönetici sınıf karşınızda tipik ve iyi bir örnek, işte Anunnaki torunları ve karşılarında bu durumdan hazetmeyen ve ipleri eline almak isteyen Germen milletleri ve buyrun size yakın tarihin kısa özeti:)
 
İkinci dünya savaşının son yıllarında (1944-45) müttefiklerin bombardımanıaltındaki Berlin'de, cehennemin ortasında bir hamile Alman kadını bebeğinin doğmasına kısa bir süre kala karnındaki bebeğiyle birlikte can verdi, katili tecavüzcü bir Sovyet askerimiydi, yoksa bir bombamı veya bir şarapnel parçasımı?,altında kalıp ezildiği metal yığınlarının ağırlığımı? Soluduğu yanık ve sülfürmü? yoksa Nazi Almanyası ve ideallerimi? Yoksa İngilizler veya ABD'mi yosa toptan insanlıkmı? Sizce hangisi? Suçlu kim?
 
Bu zavallı kadın sırf yenilen tarafın ve Nazi Almanyasının bir vatandaşı olduğu için dahamı değersizdir insanlığın katında? Belkide Nazilere' başından beri destek vermedi, olan bitenleri hiçmi hiç onaylamadı,ideallerine inanmadı ve desteklemedi, bu durumda yinede önemsizmidir? ve eğer tecavüz'e uğradı ise tecavüze uğramayı haketmişmidir gerçekten?
 
Peki kazanan taraf Naziler olmuş olsayd o zamanı ne olacaktı? Halen bunları haketmiş bir değersiz varlık konumunda mı değerlendiriliyor olacaktı insanlık ve hümanizm açısından?
 
Bir yanlış başka bir yanlış ile düzeltilebilirmi?, İşlenmiş bir suç başka bir işlenen suçun haklı gerekçesi olabilirmi? Evrensel değerler, normlar açısından iki yanlış bir doğru edermi?
 
Suçlun kana susamış, doymak bilmeyen ve sürekli kurban isteyen yıldızlarmı, pagan tanrı ve tanrıçalarımı? yoksa tek başına kötü niyetmi? İnsanın içindeki kötü niyet yani şeytanmı? Yürütülen yanlış politakalarmı? Hangisi?
 
Düzen, düzenmi? "düzen bozuk lafı" gerçekten yeterli, yeterince açıklayıcı bir cevap olacakmıdır? Sosyopolitik nedenlerle, siyaset dili ile, ekonomi politik idealleri ile evrensel sorular gerçekten yeterince iyi cevaplanabilirmi?
 
Her çocuk gerçekten masum mu doğar, insanı bozan ekonomik koşullar, adaletsiz düzen sosyal şartlar ve çevresimidir sadece? Peki daha çok küçük yaşta suç işleyen, elini kana bulayan çocukların durumunu nasıl açıklayacaksın?
 
Şeytanlaşmış ve kötü niyetli yetim çocukların başrolde oynadığı o Hollwood tarzı korku filmlerinden birini bile izlemedinmi:)?
 
Sadece açlık sefalet,ezilme,sömürülme,kullanılma,adaletsizlikler, haksızlıklarmıdır herşeyin nedeni?
 
Bence bir daha düşün.
 
Verdun cephesinde boylu boyunca adeta sonsuza uzanan ölüm siperlerinin kucağında ıslak ve yapış yapış çamurların içinde debelenen, bir batık bir çıkan zavallı bir asker son mektubu olduğunu hissederek ve bilerek çok sevdiği eşine mektup yazdığında içinde kopan fırtınalar, korku ve dehşetle karışmış o ızdırap, o acı, ve mektup kağıdına damlayan,akıttığı o gözyaşlarının evrende aldığı bir yer varmıdır? O yerin suçlusu kim?
 
Sarıkamış'ta titrerken çaresizce ve acılar içinde donarak can veren bir Osmanlı askerinin katili sadece o dondurucu soğuk, kar ve fırtınamıdır?
 
Evet savaşın dehşetinin ve yaşanan ızdırapların büyüklüğü karşısında çok önemsiz, ve değersiz bir ayrıntı gibi durmaktadır, ama siz bunu birde o askere sorun, ölmekmi daha ağır gelmiştir ona yoksa o mektubu yazerken yaşadığı, hissettiği duygu durumumu.
Toplama kamplarında aç ve susuzluğa yenilip anne kucağında can veren bir deri bir kemik kalmış zavallı bir musevi çocuk, onun gerçek katili,katilleri aslında sadece nazilermidir gerçekten?
 
Polonya topraklarında Sovyet idam mangaları kurşunlarıyla idam edilen çarlık Rusya yanlısı binlerce zavallı insan karanlık ve derin toprak çukurların içinde kaybolurken suçlu sadece elitler,burjuvazi ve emperyalizmmidir?
 
Sonu gelmeyen faşist nazi katliamlarına hedef olan milyonlar yok yere umutsuzca azrail'e yem olurken sadece kendini beğenmişliğin, cüretkarlığın, hırsın, aç gözlülüğün intikam duygusunun, kırılan onurun, gururun ve ırkçı faşizmin kurbanımı olmuşlardır,
 
Zavallı kurbanlar sadece elitlerin yeni dünya düzeni emellerinin ve gökte ışıldayan tersi dönmüş negatif pozisyondaki yıldızların kurbanlarımıdırlar?
 
Kendini kısırlaştırmak için başvuruda bulunan Hermann Goering'in bir torunu bunu yapmakta haklımıdır? Suçlu genetikmidir? Nesilden nesile aktarılan genetik hafızalarımız şeytanca planlar içinde olabilirmi? Halk tabiriyle "kanı bozuk" lafı gerçeklikten pay taşımaktamıdır?
 
 
Doğrusu bu sorulara verilecek iyi bir cevabım henüz yok, evet halen yok.
 
Evet uluslararası bankerler'le tefecilerle uğraşmaya kalkan yanlızca iki ABD başkanı var biri Abraham Lincoln ve diğeri değerli lider J.F. Kennedy, ikisininde ortak kaderini biliyorsunuz suikast sonucu ölüm,
 
ayrıca Kennedy suikasti ile ilgili olarak mafya, ve Küba'ya yumuşak davranması sonucu ordunun komuta kademesinin, generallerin hışmına uğradığı yolunda teorilerde mevcuttur hatta gizli ufo dosyalarını,"Operation Paperclip" ve nazi mühendisliğini altında yatan dünya dışı yardım gerçeğini halka açmak ve tüm gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmak gibi bir girişimde bulunabileceği kuşkusuyla öldürüldüğünü söyleyenler olsada işin ucunda Illuminati, derin devlet,MK ULTRA yani bilinç ve beyin kontrol ve manupulesi gibi bir çok karmaşık ve karanlık noktanın olduğundan hiçbir süphem yok.
 
Aklıma gelmişken, aynı bugünün kapitalist şirketlerinde ve devletin yönetim kademelerinde sıkça görülen yüneticilerin ve personelin birbirinin kuyularını kazma ve birbirinin arkasından iş çevirme alışkanlığı 3. Reich Hitler Almanya'sı kodomanları arasında elbette yoğundu,Hitler'e kim daha yakın kim daha yalaka, daha çok seviliyor çekişmesi yani, Hitler'se en yakın isimlerden biri olan Nazi idol'ü nazi idol'ü Reinhard Heydrich üstü açık havalı Mersedes arabasıyla ciddi tehditlere aldırış etmeden seyahat ederken suikast'a uğramış ve kaldırıldığı hastahanede olumlu bir tedavi süreci sonucu herşey yolunda ve iyileşir gibi gözükürken hatta yatağında oturur vaziyette yemek bile yiyebiliyorken ansızın beklenmedik biçimde komaya girerek ölmüştü, Heinrich Himmler'i orada kapı ardında alçak sesle doktorlarla konuşurken tesadüfen kulak misafir'i olarak duyan bir hemşire "o hala yaşıyormu1 dediğini işittiğini iddia etmiştir, yani hep Hitler'e en yakın durmak isteyen Himmler onu öldürtmüş olabilirdi, ne iğrençlik, ne aç gözlülük ve hırs ama benim asıl değinmek istediğim konu bu değil,Heydrich'in üstü açık arabayla uğradığı suikast meselesi bir başka ve çok daha meşhur üstü açık arabayla gerçekleşmiş suikast olayı biliyoruz 20 yı kadar sonra yaşanmış olan Kennedy suikastinden söz ediyorum iki olay arasındaki benzerlik bence oldukça dikkat çekicidir, ve Kennedy suikastini gerçekleştiren gizli güçlerin Heydrich suikastinden esinlendikleri bence açıktır, evet esinlendiler çünkü o olayı iyi biliyorlardı, çünkü kendileride Heydrich gibi nazidir,aynı faşisttir ideallere ve emellere sahiplerdir, Kennedy'in o ünlü konuşmasında söz ettiği "secret societies" yani gizli cemiyetlerdir bunlar.
 
Very likely "the ancient gods "are not aliens from outer space but human beings in flesh and blood just like you and me lol, apperantly they're from an earthly lost advanced hi-tech civilisation such as the sunken city of ancient Atlantis
 
Supposedly the ancient island did sink into the atlantic ocean around 11600 BC and today a large portion of the original land still stands under the ice of the continent of Antarctica.
 
More likely Ancient Aliens and Anunnaki theories are false.
 
Evet anladığım kadarıyla aynı antik Atlantisliler gibi onların soyundan gelen bugünkü sözde elitler'de hipefiz bezleri ve üçüncü gözleri aracılığıyla, başka beyinler üzerinde konrol, manupülasyon ve hakimiyet yetilerine sahipler elbette ayrıca 6. hisleri, sezgisel kapasiteleri yüksek, daha önce bahsettim, bunlar okült gibi görünen oysa son derece doğal ve gelecekte her bireyde zaten bulunabilecek olan yeteneklerdir.
 
Anunnaki teorisini ve daha önce yazdıklarımı Atlantis teorisine uyarlayın bir önemli fark ile Atlantisliler sizin benim gibi etten kemikten normal insandılar, evet belki kökleri, uzak ataları dünya dışıdır ,Aldebaranlıdır yada siriusludur hatta daha kuvvetli bir ihtimal Marslıdırlar, (Marstaki,yüz piramitler vs.) olabilir, bilemem ama onların dna's normal insandı, ağırlıklı olarak sarışın,mavi gözlü Rh negtaif kan grubuyla ve belki firavun Akhenaton ve eşi Neferttiti gibi uzatılmış oval kafa yapılarıyla, evet o firavun çift kesinlikle Atlantisliydi ataları gibi yıldızlara, Aldebaran'a Sirius'a ve güneşe tapmak istediler. çünkü güneş imparatorluğunun çocuklarıydılar., Güneş Aslan ile simgelenir kadim dünyalarda, (lion), ve Güneş aslan burcunun, Büyük iskender'in zodiak yıldızıdır.
 
Yeşil göz'e gelince o melezdir, irisin ön tabakalarında bulunan kahverengi pigmentin maviye dominant etkisi sonucu oluşur yani bazı yeşil gözlü insnalarında dna'sında Atlantis dna'sı kısmen mevcuttur ancak mavi gözlü olanlar kadar saf değil.
 
Baskl'ıların Atlantisin kıtasının yavaşça battığını farkeden veya batacağını öngören göç dalgalarından önemli bir damarı oluşturduğu söylenmektedir.
 
Günümüzde yapay yoldan lazer teknolojisi ile gözün kahverengi ince pigment tabakası 20 sn'lik kısa bir operasyon ile bozularak vucudun dokuyu doğal olarak soyması sağlanabilmelidir ve aslında her kahverengi gözün altında gizlenen mavi göz ortaya çıkar fakat Atlantisliler'de bu öndeki kahverengi ince pigment tabakası doğal olarak bulunmuyordu.
 
Tüm dünya nufusunun sadece %10'u RH negatif kan gurubuna ve sadece %17'si mavi gözlere sahiptir, Atlantis faciasından kurtulabilen insan sayısının fazla olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
 
Son yaşan buzul çağının sonu ile birlikte Batık atlantik okyanusu kıtasının büyük bölümü bugünkü Antartika'nın buzulları altına binlerce yıl içinde yavaşça kaydı ve bazı kopan parçaları bugünkü ABD'nin doğu yakası ile birleştiler, mesela güney ve kuzey carolina, yani ben bir zamanlar kadim Atlantis topraklarına ayak basmış ve üzerinde yürümüş olabilirim.
 
Belkide Atlantis bugünkü Antartika kıtasıdır, doğa ve bitki örtüsü konumu gereği buzul çağının etkisinden kaçamamış ve kar ve buzla kaplanmıştır kadim medeniyet yada ABD'nin bizzat kendisidir büyük bir felaket sonrası buzul çağının yaşama elverişsiz koşullarında kaçan Atlantisliler bugünkü mezopotamya ve Mısır (kemet) bölgesine göç etmek zorunda kalmışlar ve orada sıfırdan başlayarak yeni bir uygarlığın temellerini atmışlardır, orada karşılaştıkları ilkel yerli kabilelere kendi medeniyetlerini tanıttılar,onlara astronomiyi, astrolojiyi, yıldızları, mühendisliği, taştan görkemli yapıtlar oluşturabilmenin yollarını,madenciliği, kısacası daha modern biçimde yaşayabilmeyi öğrettiler ve bugünlere gelmelerini sağladılar ve elbette bu arada tanrılar gibi karşılandılar, o şekilde muamele gördüler, onlardan korkuldu, yıldızlarla özdeştirildiler,önce paganist kültürler ve ardından bugünkü semavi dinlerin temelleri oluştu diğer yandan Asya Türk kökenli kızılderililer'de tam tersi istikamette Bering boğazından karşı yakaya Amerika'ya doğru göç etmiş olabilirler.
 
Belkide Amerika'nın keşvinden çok önce Vikingler tesadüfen (rastlantı değil ezoterik bir bilinçli kader de olabilir) farkında olmadan uzak atalarının kadim topraklarına yeniden varmışlardır.
 
Ve belkide masonlar, ABD'nin kurucu babaları ABD'yi kurarken üstelik hemde eski Atlantis uygarlığını bizzat yaşadığı topraklarda yeniden diriltmek istemiş olabilirler, evet bütün bunlar mümkün.
 
Büyük ihtimalle tüm inisiye peygamberler ve soyları Atlantis'li idi, biri hariç İsa.
 
Büyük ihtimalle atlantik okyanusundaki Atlantis adası battı ve dediğim gibi bazı kara parçaları bugünün doğu Amerika'sı ile birleşti ve en büyük parça Antartika'nın altına kaydı,, tekrar düşündüm ve bu daha büyük bir ihtimal gibii görünüyor, üstelik Edgar Casey'in durugörü okumaları ile tamamen örtüşüyor.
 
Evet Atlantisliler yıldızlara taptılar, daha doğrusu plazma enerjisine, vril enerjisine, en değerli,üstelik doğada en en bol bulunan, tamamiyle bedava, ücretsiz en mükemmel enerji formuna ve bugünkü soydaşları onların en kutsalını sömürü düzeni adına insanlıktan gizliyor,bir anlamda ateşi kaçırıyor ve fosile dayalı ilkel petrol ve türevi enerji biçimlerinin umarsızca kullanıma sunulmalarına utanmaksızın, arlanmaksızın,, ahlaksızca göz yumabiliyorlar.
 
Ancak tanrılardan ateşi çalan ve bu yüzden Zeus'ın kafkas dağında zincire vurularak işkence gören Prometheus misali birgün insanlık adına biri yada birileri er geç tanrılardan en mükemmel ateş'e eş değer bu temiz ve ücretsiz doğal enerjiyi çalacaktır.
 
Ve böylece karanlık çağ biterken, aydınlık ışık dolu bir altın çağ başlayabilecektir.
 
Peki Atlantis'e karşıt ve onu koloni olarak barındıran bir "Mu" bir Lemuria yani ikinci bir uygarlık varmıydı? aralarında bir nükleer savaş oldumu? Evet buda bir ihtimal ama buzul çağı koşulları ve nuh tufanı bir nükleer savaş felaketinden daha büyük olasılık gibi duruyor.
 
Ve zümrüt, evet o yeşil maden Atlantis'te bolca bulunuyordu, bunu hissediyorum. Çok çeşitli alanlarda süsleme malzemesiydi, mavi ve yeşil tonların birbirine karıştığı, üzerinde güneşin ışıldadığı bir cennet gibi.
 
Evet ulu önder Atatürk gibi, Nikola Tesla gibi değerli insanların soy köklerini Atlantis ve Mu'da aramak yerinde olur.
 
Benim ve eski eşimin kan gruplarımızın A RH + olmasına rağmen kızım Derin'in A RH negatif olması Iraklı yani mezepotamyalı, rodos'lu ve Girit'li atalarımın soylarının Anunnaki,kadimAtlantis veya Mu'ya dayanıyor olabilecekleri yönündeki şüphelerimi kuvvetlendirir niteliktedir. Özellikle baba tarafımın dedemin ilk eşiyle olan ilişkisinden kaynaklı akrabalarında bana hep ilginç gelen bir yan zaten çocukluğumdan bu yana sezmişimdir fakat sadece en azından ileri yaşlarında Antalyalı olduğunu bildiğim o kadının atalarının veya soyunun ne olduğunu henüz bilmiyorum. üstelik bahsettiğim bu yarı üvey akraba tarafı ile eski eşim'de akraba, bu nasıl bir tesadüftürki?, son derece tuhaf değilmidir onunla evlenmiş olmam, sanki bir çeşit alın yazısı, bir çeşit kader gibi durmamaktamıdır? Gerçekten çok yanlış bir evlilikti, birbirimizden çok farklıydık ama bazen işe metafizik karışıyor gibi, kızım Derin'in doğması gerekiyordu belkide, neyseki şimdiki değerli eşim Zeynep karşıma çıktı, şanslıyım ve beni anlayan, beni gerçekten seven çok değerli bir insanla beraberlik şansını yakalamış oldum, buda elbette bir tesadüf olamaz:)
 
Veya ruhsal tekamül anlamında Mu'lu veya Atlantisli'yimdir, belki her ikiside:)
 
Mu ile ilgili olarak ekleyebileceğim Atatürk'ün Meksika başkonsolosluğuna maya'ların tarihi köklerinin ve batık Mu kadim kıtasının olası Türk köklerine dair yaptırdığı araştırmadır. Bu araştırma sonucunda batık Mu'nun köken dilinin öz türkçe'nin en eski hali olabileceği ve Uygur ve orta asysa Türklerinin ayrıca kızılderililerin köklerinin Mu kıtası olabileceğidir, ve hatta aslında sümerler dahil yeryüzünde mevcut türm ırk ve kavimlerin dahi köklerinin Türk olması ihtimali belirmiştir, bu sonuca göretüm kadim dillerin kökeninde de öz Türkçe yatıyor olabilir, kadim Mu'nun ilk orjinal sminin öz Türkçe olduğu ve "Ulumil" yani Ulu-M-İl veya" Ulumuil" yani Ulu-Mu-İl olabileceği yani yüce Mu İli, yüce Mu imparatorluğu, Ana Toprak,Ana Vatan anlamına geldiği söylenmektedir, Mu'nun bir anlamı'da öz vatan, ana vatan veya Ana toprak, ilk Vatan, merkez şeklindedir. Güneş imparatorluğu, güneş şehri, kadim güneş kültü, The cult of the sun.
 
Mu=Lemuria, lemuria, Madagaskar'ın şirin Lemurlarının ve artık varolmayan soyu tükenmiş bir çok başka ilginç canlının dolaştığı o topraklar.
 
Eğer durum böle ise The lost religion (of Mu) aslı bestem, yani Mu'nun kayıp din'i anlamı taşıyan bestem doğru sezgilerim sonucu ortaya çıkmıştır. Belkide kökleri dünya dışında mesela Aldebaran'da olan bir kadim Mu halkı sözkonusudur buna "Aldebaran-Mu" tezi diyelim:)
 
Belkide Atlantis sandığımız Mu'dur, belkide Atlantis hiç varolmamış ama Mu olmuştur veya tersi,yada belkide Atlantis Mu'nun bir hangisi doğru bilmiyorum ama kesin olarak bildiğim şudur:
 
Uzak geçmişte en az bizim kadar hatta büyük ihtimalle bizim şu andaki uygarlık seviyemizden çok daha ileri benzer bir gelişmiş bir homo sapien sapien cinsi temelli bir kadim uygarlık vardı, yaşadılar, gelişim evrelerini tamamladılar ve sonunda yokoldular ama küçük azınlıklar şeklinde göçedebilmeyi ve yayılmayı başardılar yani evrimsel gelişimin sanal sayaç counter'ı bir kez daha sıfırlandı ve yeniden dönmeye başladı hatta belkide onlardan bile çok önce bir başka benzer gelişmiş uygarlık ve ondan öncede bir başkası varolmuştu.
 
Kısacası uygarlıklar bu gezegende çok önceleri hep doğdular,yükseldiler, gelişimlerinin doruğuna vardılar ve olması gerektiği gibi ortadan kayboldular, çember, kaderin dairesi her seferinde tamamlandı aynı bizim uygarlığımızında elbette er yada geç birgün karşılaşacağı kaçınılmaz son misali.
 
Elbette Mu'dan çıkma olduğu çok muhtemel diğer bir kavim Moğollardır, benim soyadım Çağatay,1934'deki soyadı kanunuyla birlikte dedem bu soyadını tercih ederken büyük ihtimalle atalarımızın orta asya'da Ceyhun ve Seyhun nehirleri arasında bulunan yani Özbekistan ve Kazakistan sınırlarına komşu Maveraünnehir bölgesinde 100 yıl kadar varlığını sürdürebilmiş Çağatay Hanlığı soyuna dayandığını biliyordu.
 
Çağatay hanlığını 13. yüzyılın başlarındaMoğol hükümdarı Cengiz han'ın eşi Börte'den olma ikinci oğlu Çağatay han kurmuştu. Cengiz kanunlarını iyi bilirdi ve usta bir tatbikçiydi.
 
 
Şu resme bakın ne kadar da çok benziyoruz, çekik gözler, burun ve çene yapısı:)
 
Besbellidirki Bizler Cengiz han'ın torunlarıyız,atalarım ile gurur duyuyorum çünkü Cengiz han ve Moğollar toprakları birleşik ve bir bütün şekilde tarihin gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğunu kurmuştur,sömürgecilik anlayışıyla yayılmış toprakları dağınık ve parçalı şekilde olan Britanya imparatorluğu nufus yoğunluğu bakımından Moğol imparatorluğuna nazaran biraz daha fazla olduğundan bazı kaynaklarca ilk sırada Britanya imparatorluğunu ilk ve Moğol imparatorluğu ikinci sırada gösterilmektedir,fakat aslen toprakları bitişik ve yüzölçümü bakımından daha büyük olan ve sömürgecilik anlayışına dayanmayan gerçek bir imparatorluk görünümündeki Moğol imparatorluğu elbette birinci sırada gösterilmelidir.
 
 
Son derece savaşçı ve mert insanlardı, et oburdular , aynı benim gibi:) hayvancılıkla uğraşırlar ve eti çok tüketirlerdi:) ancak ne yazıkki fazla acımasız ve katı insanlardı, varolduları dönem boyunca dünya toplam nufusunun hemen hemen %11'ini resmen kılıçtan geçirerek katlettikleri bile söylenir, zamanın ruhu diyerek böylesi bir açıklama ile durumu yumuşatabiliriz, ancak ben merhamet duygularımla övünüyorum .çok merhametli biriyim duygusal anlamda bu yönümün onlardan gelmedi son derece açık ve kesin, sanırım anne tarafından aldığım bir. özellik.
 
Çağatay hanlığı Moğol imparatorluğu sınırları içinde bir devlet olmasına rağmen Çağatay han'ın ölümünden sora Moğol imparatorluğuna karşı cephe alarak tuhaf şekilde savaşmaya başlamıştır,herhalde bunun esas nedeni sonraları Türkleşmiş olmasıdır.
 
Bazı tarihçilerin iddia ettikleri üzere Moğolların Türk olduğu tezi bana pek doğru gözükmemektedir, her iki ırkın ortak yönleri ve benzer kültürleri elbette çoktur nede olsa dip dibe komşu yaşamış ve savaşlarla, kız alıp vermeyle sürüp giden ortak bir tarihleri oluşmuştur ancak diller fazla benzememektedir, Moğol dili tamamen farklıdır, üstelik Moğollar aynı uzak doğulular gibi sarı ırktandır, Cengiz han. Çağatay han ve Moğollar İslam dinine başından beri hep mesafeli durmuşlar ve benimsememişlerdir, bu diğer bir önemli farktır, halen bugünde Moğolistan'ın resmi dini diğer Türk devletlerinin genelinde olduğu üzere İslamiyet değildir, daha doğrusu o devletin resmi bir dini bile yoktur, ağırlıklı olarak şamanizm,budizm öğretileri yaygındır, zaten Tibet'le komşudur.
 
 
Hristiyan moğollarda kısmen mevcuttur, kendisine İslam dinini benimsetme amacıyla gelen ve teklifte bulunan kişileri Cengiz han çadırında kabul etmiş ve aralarında geçen kısa kısa bir diyalog sonrasında gelenleri geri çevirerek kibarca bu teklifi reddetmiştir, ve hatta birazda gülerek alaya almıştır.
 
Çağatay han'da benzer şekilde islami usüllerle hayvan kesmeyi ve gusul abdesti almayı yasaklamıştır, bazı tarihi kaynaklar Çağatay hanlığının Türkleştiğini iddia etmektedir doğru olsa bile bu Çağatay han zamanında olmamıştır olsa olsa onun 1241'deki ölümünden taa 85 yıl sonra üstelik Çağatay'ın soyundan değil bir başka Han olan Barak han'ın soyundan gelen Alaeddin'in 1326'da başa gelmesiyle gerçekleşmiş bir hadisedir ancak tüm Çağatay hanlığı toptan İslam'ı benimsememiştir, özellikle ülkenin doğu tarafında bulunan ve Çağatay soyundan gelenler kavimler Cengiz kanunlarına bağlı kalmakta sonuna kadar diretmişlerdir, kız alıp vermeler sonucu daha çok Türkleşen bu moğol devletinde en sonunda artık yıkılmasına yakın Türk tarafı giderek üstünlük kazanmış ve öz niteliklerini yani Moğolluk ve Çağatay'lık özelliklerini bir anlamda yitiren bu devlet Özbek,Kırgız ve Kazak Türklerinin arasına karışarak tarihten silinip gitmiştir.
 
Benimde çocukluğumdan bu yana İslam dinini bir türlü benimseyememiş ve pozitif yoğunlukta duygular istesem bile besleyememiş ve sonuçta mesafeli durmuş olmamın derinlerde yatan kök nedeni Moğollar Çağatay hanlığı ve genetik hafızam olabilir.
 
Daha önce söz etmiştim aynı bir çeşit reenkarnasyon misalidir, nesilden nesile aktarılan genetiğime kodlanmış çeşitli duygu yoğunluklarından ibaret genetik bilgiler yani mesela atalarımın yaşadıkları ve hissettikleri şiddetli korku anları ve bu korkuların sebebleri,hüzün, neşe ve günlük yaşamlarında vuku bulan çeşitli olaylara verilen tepkiler şeklinde ceryan eden olaylar silsilesinin genetik izleri.
 
Örneğin bir uzak atam savaşta göğsüne şiddetli bir kılıç darbesi yediyse bilmeden bu sebebe bağlı olarak göğüs bölgemde bir hassasiyet hissedebilirim, bu genetik hafızada yer etmiş, depolanmış ve nesilden nesile aktarılarak bana kadar ulaşmıştır, aynı şekilde uzak atamın İslam dinine karşı beslediği olumsuz, negatif hisler genetik miras yoluyla bana kadar ulaşabilir, veya birden bire özellikle bende daha yoğun biçimde baskın gelebilir ve yeniden dirilebilir, benim hissettiklerimin ve o dini benimseyemeyişimin esas nedenlerini teşkil edebilir,neden özellikle bende yoğun belirdiği (yani mesela neden babam değilde ben) ise beni var eden sosyal ve çevresel koşulların belirleyiciliğinin yanısıra belki bir doğal ve rastgele genetik hafıza baskınlığı seçimiyle açıklanabilir.
 
Örneğin babam İslam dinine karşı çok mesafeli değildi gerçi çok yakındı da denemez ama en azından benim gibi din değiştirmemişti, ancak onun babası yani dedem aynı benim gibi bu dine çok mesafeli idi ve hatta gerçek bir bektaşi olduğunu söylermiş, alevi olduğunu söylermiş, her fırsatta ve özellikle içkiliyken islam dinine olan olumsuz fikir ve düşüncelerini dile getirirmiş, demekki onda da genetik hafıza seçimi bende olduğu gibi baskındı.
 
Baba tarafımdan akrabalarımın ve özellikle dedemin ikinci evliliğinden gelen yarı üvey akrabalarımında bu dine karşı olan genel tutumları ağırlıklı olarak olumsuzdur bunu gözlemledim, tesadüf olamaz. Dedemin babası Bağdat'tan Antalya'ya geldi bunu biliyorum orta asya ve Bağdat bağlantısını elbette bilmiyorum belki Orta asya'dan Anadolu'ya ve Osmanlı zamanında tekrar Anadoludan Bağdat'a gidip yerleşmiş ve son aşamada Bağdat'tan Antalya'ya ve oradan bilmediğim bir nedenden ötürü İzmir'e göç etmiş olabilirler.
 
Moğolların Türk olduğunu iddia edenler için şunu diyeyim biraz daha araştırsınlar, ne yazıkki Moğollar aslen çok Türk ve arap katletmiştir, hatta o kadarki kesik Türk başlarından duvarlar inşaa etmişlerdir, aralarında büyük savaşlar olmuştur örneğin meşhur Ankara savaşı, Kösedağ savaşı vs. Genelde bu savaşları Moğollar kazanmıştır elbette Moğolların şanlı tarihini Biz Türklerin şanlı geçmişine eklemek ve onların zaferlerini de üstlenmek istiyor olabiliriz, bu anlayışla karşılanabilir elbette ancak biraz daha gerçekçi olmak lazım:)
 
Çocukluğumdan bu yana Hitit yani Eti güneş sembolü ile bir şekilde yollarımın kesiştiğini farkettim,geçmişte çok sevdiğim ve sık tükettiğim Eti marka kakaolu bisküvilerin üzerinde hep oHitit güneş kursu sembolü vardı, (o ürün hala satılıyor bir ara almalıyım:),eskiden yaşamış olduğumuz müstakil evin oturma odasındaki şömine üzerinde kocaman bakır kaplama bir Hitit güneş kursu sembolü mevcuttu,
 
 
Üniversite yaz kampında ben ve takımım plaj veloybolu müsabakalarında birinci olduğumuzdan dolayı bana ve diğer takım elemanlarına birer minik mermer üzerine oturtulmuş bronz kaplama Hitit güneşi sembol kupası hediye edilmişti halen salonumda süs eşyaları bölümünde duruyor yani şimdi farkediyorum ki aslında benden hiç ayrılmamış güneş ile ilgili daha önce yazdıklarımı düşünün, demekki Hititler'de (Etiler)bir Anunnaki uzantısı veya Aldebaran, Sirius ve güneş-yıldız bilgisi ile bilinçli yada bilinçsiz donanımlı bir uygarlıktı, öyle görünüyor değilmi, Mu'dan miras kalan kadim bilgi Japon bayrağında halen güneş yansıması olarak mevcuttur,
 
 
ve Spielberg'in ünlü (Empire of the Sun) yani Güneş İmparatorluğu filmide ismiyle yine tesadüfü olamayacak biçimde dikkat çekicidir, elbette o filmi izlemiştim ve gerçekten çok hoş bir filmdi.
 
 
Kadim uygarlıklar mitoslaştırılmış tanrılar üzerinden basitçe aslında hep güneşe taptılar, güneşe ve her biri güneş olan o yıldızlara yani kozmik plazma enerji bilgisi ve bilincine, sanırım dünyamızı ziyaret ettikleri ve halen ediyor oldukları muhtemel veya hiç etmemiş fakat varolan bir çok dünya dışı uygarlıklarda ynı şekilde bu bu bilgiye, bu bilince ve bunun ötesinde evrennin genişlemesini sağlayan görünmez enerjiye yani evrensel kabuk enerjiye tapıyorlar, evet çünkü oda kozmik bilinci olan bir başka enerji türü ve her yerde aynı tanrı için söylendiği gibi, o aslında her yerde bu evrende çoklu evrenlerde, paralel evrenlerde, alternatif yaşamlarımızda ve elbette hiç kuşkusuz içimizde:) Anne her yerde.
 
Çok sık enkarne olan bazı ruhlar karmaşık, anlaşılmaz ve bölünmüş kişilik izlenimi verebilirlermi?
 
Muhtemelen evet, çünkü her bir yaşam farklı bir deneyimdir, farklı bir takım izler taşır ve böylece tüm bu deneyimlerin toplamlarının karmasından ibaret bir bireysel yorum ortaya çıkacaktır, pwki herkes aynı sıklıkta reenkarne olmuyormu?
 
Hayır muhtelemen olmuyor, kimisi çok daha az ve kimisi çok daha fazla, ayrıca henüz hiç reenkarne olmamış sıfır seviyesinde yani ilk yaşam deneyimleriyle başbaşa bir çok ruh mevut ve işin doğrusu onlar kendilerini çabucak belli ediyorlar:)
 
Aldebaran,sirius,güneş,Atlantis,
 
kadim minos uygarlığı,santoriniAntik mısır,Antik yunan ve roma,sümer,Anunnaki, izlerinizi, anılarınızı benliğimde, taşıyorum.
 
Of course Icke's right about some of his claims such as TNWO,MK ULTRA, manipulation of realitymodern slavery, big pharma etc. In short The Matrix which rules over all of us. however, his "Draco Reptilian Bloodline" theory's totally crap, that particular part of his claims should be replaced with "The Atlanteans" theory, that's what ı'm exactly talking about, because "The ancient Atlantean Gods" theory makes sense, because at least this theory is notridicilous and funny, infact much more logical for instance as an idea it's in perfect harmony with that famous Egyptian hieroglyph carving from the Temple of Seth including a prehistorical helicopter and a submarine right?
 
 
History perpetually repeats itself in cycles of infinity, ı mean just as a vicious circle, just as a typical counter, civilisations emerge then they start to grow, meanwhile the rings of the counter keeps on turning in ascending order, you know and finally when civilisations become as super hi-tech and advanced, out of a sudden an invisible hand resets the counter to "0" point inside that loop and those civilisations disappears off the face of the earth but of course on the other hand after a while another brand new primitive civilisation takes place instead, you know.
 
For instance that invisible hand might be a mega nuclear-war or might be caused by a mega astreoid crashing into earth (such as how had happened before a long time ago at dinosaurs age and ended up with the extinction of all dinosaurs living on earth.)
 
Historic recurrence is the repetition of similar events in history,the earliest written account dates back 3500 years to the Hindu writings known as the Vedas.
 
 
The Greek historian "Polybius "had formulated this theory of historical cycles in the first place.
 
Matrix filminin hap meselesien dönersek özetle Morphius'un önerdiği iki haptan mavi olanı normal sıradan bir yaşam süren ve sürmekte ısrarcı insanlar içindir, kırmızı hap ise görünen ve olanla yetinmeyi reddederek yaşam adlı tiyatronun perdesini aralayıp ardını görmek isteyenler için yani salt gerçeği arayan tüm düşünürler,bilge,insanlar,inisiyeler,tasavvufçular,ermişler,münzeviler,aydınlar,edebiyatçılar ve bilim adamları içindir.
 
Hiç kuşkusuz ben çoktak kırmızı hapı seçtim.
 
(Sirius,Satürn,Ay) sen kadim eski dünyaların o eski mitolojik şeytanısın, kadim Atlantis'inegemen tanrısısın, (Aldebaran,Jopiter,Güneş) sen kadim eski dünyaların o eski mitolojik tanrısısın, kadim Mu'nın yüce efendisi
özleriniz yani maddenin dördüncü hali olan plazme enerjiniz, yani kozmik frekanslarınız bilinçli ve astrolojik manada önemli bu gezegen üzerinde hakim, etkili ve kudretlisiniz aranızdaki çekişme ve zıtlık ise ebedi, belkide Mu ve Atlantis ise bu çekişmenin tipik bir yansıması olarak birbirlerini yok ettiler, bu işin özeti işte budur!
 
Plazma enerjisi her yerde, tüm evrende, paralel evrenlerde ve multi evrenlerde bulunan bir enerji olduğuna göre onunda tanrısal bir enerji hatta tanrı olduğu tezi ileri sürülebilir bunu kara enerji (kara madde) içinde söylemiştim, eskiler, pagaqnist bir kültüre çok tanrıya inanırken aslında mantıklı bir iş yapıyorlardı, en azından sonradan gelen semavi dinlerdne daha mantıklı çünkü farklı plazma enerjisi barındıran her yıldız ve gezegenin konumu ve dünyaya olan aspekti yani duruş açısı bakımından farklı bir etkisi, işlevi ve misyonu vardır, buna mevsimsel geçişler ve yılın periodik dönemleri dahil edildiğinde mitolojik tanrılardan ve tanrıçalardan beklenen yararlar ve za, zaten biraz dikkatle ve fazladan bilgiyle irdelendiğinde tüm semavi dinlerin pagan kültürü üzerine nşa edildiği ve o kültürün çeşitli bölümlerinin biraz değiştirilerek kopyalandığı açık ve net şekilde görülebilir.
 
Bizler karbon bazlı canlılarız karbon bazlı bir madde dünyasında yaşıyoruz karbonun atom numarası zaten 6'dır, yani bizler Satürn'ün halkasının içinde sıkışmış durumdayız, aynı 1997 küp filminde olduğu gibi şeytanın kübünün içinden çıkamıyoruz, ne yaparska yapalım kaçamıyoruz, çünkü burası düşmüşlük yani üçü boyutlu ortam, diğer bir deyişle zemin kat daha yüksek manaların alemlerin, uzağındaki temel katı 6 sayısının tersi 9 ise ebediyet, tekmül ve ruhsal boyut ortamıdır ama unutmamak gerekir 666 sayısının içi toplamı 9 'dur yani madde mananın, maneviyatın kapsamındadır, mana,maneviyat sayısal ve her anlamda maddi boyuttan üstündür, deccal antichrist, maddedir,yeryüzüdür,yeryüzü doğasıdır,paganizm'in özüdür ancak tersine içselllştirileceğine daha çok dışlanmış ve düşük seviye bir frekans'ta sabitlenerek tüketim toplumu ve moda yaşam tarzına dönüştürülmüştür.
 
Satürn'ün o kısıtlayıcı halkası, faciaları,kötü sonları,ölümü, kederi,acıyı ve kaos'u simgeleyen o meşhur halka ve tarihsel anlamda çok gerilere giden ve halen bugüde gizli cemiyetlerde var olmaya devam eden antik Satürn'e tapınış ritüeli evliliklerde simgesel bir yüzük olarak karşımıza çıkar, yüzüklerin efendisi filminde sonsuz yaşamın anahtarıdır, kilit objedir Sauron yani bana göre eş anlamlısı Kronos bu nedenle o yüzüğü bu kadar arzulamaktadır, çünkü o zamandır, o halka zamanın başı ve sonu aynı ve belirsiz kısır döngüsünü ifade eder yani maddi sonsuzluğu 6 sayısı zamanın çemberidir,kaçınılmaz çürümenin ve umutsuzluğun halkasıdır engellenemez biçimde daima ileri hareket eder, ve anılara geçmişe sıkışıp kalanları küçümser.
 
Bir küp olarak açıldığında haç şeklini alır, ermiş isa bir küb'ün yani Satürn'ün üzerindemi gerilip asılmıştır?
 
 
Siyah küp hemen hemen tüm büyük uluslararssı şirketlerin merkez binalarının ön bahçelerinde mimari bir yapıt olarak heykelleştirilmiştir.
 
 
 
İte çocukluğumdan bu yana hem farkında olduğum,hissettiğim, sezdiğim ama bir türlü isimlendiremediğim negatif güç tamda budur, onu hep gördüm, hep farkıındaydım, dünyayı yöneten hakim gizli güç,merkez medya pop star'lar, o yarışma programları,reklamlar her türlü ucubelik.göz boyama, yanılsama,kandırmaca,boş olan, aslında var olmayana,sanal olana tapınış, eninde sonunda kaçınılmaz olarak çürümeye mahkum olana,Kronos'a zamana,yapmacıklığa ve maddeye tapınış.
 
İSimlendiremediğim dedim ama aslında bal gibi isimlendirmiştim, uzun yıllar önce çevremdekilere, yakınımdakilere, satanism denen olgunun komik black metal gruplarında veya King Diamon'da değil uluslararası şirketlerde,para borsa,sermaye ilişkilerinde, politikada ve politikacılarda aranması gerektiğini söylemiştim, yanılmamışım, zaman şeytandır, şeytan zamandır bizler, hepimiz çaresizce onun içindeyiz,çürüme ve yokoluş tek çıkış yolu ise yükselmek,ileritye tekamül, saflık, ve masumiyet,saf olabilmek ve böylece karbno bazlı madde ortamına bir daha düşmeyiz, ışığa kavuşabiliriz.
 
Ancak ben 9'a aitim ben mana'ya,maneviyata'a,öz'e gerçeğe, derinliğe,doğallığa aşığım, yani kübün dışı ile ilgileniyorum,hep onunla ilgilendim ve hep onu arayacağım, özleyeceğim çünkü bir aptal değilim hepimiz eni sonu beden giysimizden arınacağız ve zamanın varolamadığı üst ortamlarda er yada geç ışığa kavuşarak onun bir parçası olacağız elbet.
 
Ben Sümer tanrıçası Inanna, Babil tanrıçası Ishtar ve antik Mısır tanrıçası Isis arasında bir fark göremiyorum sembolü 8 köşeli yıldız veya papatya çiçeği veya pentagram veya Davut'ın yıldızı arasında da ciddi bir fark göremiyorum, benzer semboller farklı olan sadece isimler,olsa olsa ancak yöresel yemekler kadar fakı olan tanrı ve tanrıça isim ve imajları yani aslında hep o eski tanrılar ve tanrıçalar, hep o eski ve aynı yaşlı yıldızlar ve gezegenler:)
 
 
 
işte hepsi aynı kapıya çıkıyor, Sirius yıldızı, Ishtar veya Inanna Sirius yıldızıdır ve yeni Atlantis veya yeni Babil diyebileceğimiz ABD'nin kapısında özgürlük heykeli olarak doğurganlık sex ve bereket simgesi "Babil'in Fahişesi", Isis okyanustan gelen yorgun ziyaretçileri karşılamaktadır.
 
Ishtar^ın bir anlamı bitki veya bitkisel'dir,papatya doğal bir çiçektir, doğayı ve bereketi simgeler,Ishtar (Inanna) Anadolu Kybele'sidir Artemis'tir,yani doğa anadır, aynı zamanda, ana tanrıçadır ufak tefek farklılıklarla hep aynı tanrıçadır aslında,Sümer taşlarında,kabartma resimlerinde parıldayan o sabah yıldızıdır, paganizm'in,pagan kültürünün,kültlerin ve tarikatların anası ve kökenidir.
 
Ancak ben esasen Sirius'un değil yaşlı Aldebaran'ın pentagram'ın değil şovalye haçın'ın Satürn'ün değil Jupiter'in ve güneşimizin ısısında huzur bulmayı tercih ediyorum, bu yaşlı ağaçların gölgesinde serinliyorum,ağırlıklı olarak onların kapsamında ve etkisindeyim.
 
Yavaş yavaş gerçeğin farkına daha fazla vardım,varıyorum artk gazete haberlerini okudukça ne kadar sanal ve yapmacık içi gazla şişirilmiş bir balon misali atmosfer içerisinde barınmakta olduğumuzu görüyorum, aynı o eski şarkıda dediği gibi, "herşey bol herşey yalan dünya fani hancı sarhoş yolcu sarhoş" öyle haber başlıkları görüyorumki inanılmaz boyutlarda saçma geliyor bana şahıslara özel, özel hayatlarla ilgili saçmasapan haberler, beni ne ilgilendirrir bana ne sana ne? Veya onca önemli gelişmenin önüne çıkan münferit olaylardan derleme haberler,abartmalar,şişirmeler, saçmasapan bir merkez, basın (tüm dünya geneli için söylüyorum), kendi işlerine gelen doğrultudagerçekleri saptıran,manupule eden bir azınlık vs. vs., ben size bu işin doğrusunu söyleyeyim, yahudi sermeyesi ile barışık ve uyum içinde bir sol anlayışı bana tuhaf gelir, ben bunu anlayamam hep kapitalizm'e karşı olacaksın hemde bir numaralı kapitalist , bu konuda nam salmış musevi sermaye kesimi ile al gülüm ver gülüm, bu nasıl iştir? Böyle bir sol anlayışını ben tanımıyorum, sol kesimden elit musevi yazar çizer takımına yönelik değil asla sözlerim, elbette çok değerli hatırı sayılır musevi, aydınlar hemde oldukça fazla sayıda mevcuttur, elbette onlarla dost olunacak, onlar sevilecek, el üstünde tutulacak bende çok seviyor ve sayıyıorum, sözlerim musevi ırkına değil, azıınlık bir avuç musevi sermaye grubuna yöneliktir, maalesef dünyayı onlar yönetmekte ama oldukça kötü yönetmektedirler, ne hikmet iseİsrail devleti kurulduğundan bu yana orta doğuda durmaksızın kan akmakta ve sorunların ardı arkası kesilmemektedir yoksa musevilere yöneklilik en ufak bir olumsuz negatif duygu taşımıyorum ve hiç taşımadım, alakası dahi yoktur:) ancak kurnazca biçimde her eleştiriyi antisemitizm söylemine ve yahudi soykırımına sığınarak yanıtlama gelenekleri vardır:) gerçi artık giderek inanılırlığını yitiren bir ezbere yöntem ve elbette bunun onlarda farkındalar, Filistin sorununu görmezden gelen bir solcu düşünemiyorum hiçbir azınlığın örneğin kürtlerin sorunlarını görmezden gelen, asimilasyonlara,ikinci sınıf vatandaş sayılmalara sessiz kalan bir sol zihniyet düşünemiyorum,elbette herkesin hakkını hukukunu gözetecek,daima fakirin fukaranın ve ezilenin,hor görülenin, haklı olanın yanında saf tutacak ve hiçbir doğal hakkın gaspedilmesine göz yummayacağız,adil olacağız, doğru ve dürüst olacağız ne varki bu arada iyi niyetimizin suistimal edilmesine müsaade etmeyeceğiz,etmemeliyiz.
 
Fakat aynı zamanda azınlık haklarını savunan,kollamaya çalışan kesimler bu yolda yeni dünya düzeni anlayışının aynı "yap,işlet,devret" misali"böl,parçala ve yönet" sonrada sömür şeklindeki yaklaşımına farkında olmadan kanıyorlar ve yenik düşüyorlar ise buna da elbette sessiz kalmayacağız, izin vermemeye çalışacağız,itiraz edeceğiz,direneceğiz,İngiliz dalaverelerini, Arap Lawrance'ları bir otorite boyunduruğundan kurtulayım derken çok daha beterinin eline düşen kandırılmış Araplar'ı unutmayacağız, unutturmayacağız ve daima hatırlayacağız.
 
Tüm dünya genelinde halkların kardeşliği ilkesinden hareket eden kesimlerin iddia ettikleri ihlal edilen gasp edilmiş haklarını arayışşları şeklinde açıkladıkları savunmaları,(İskoçlar,Kürtler,İrlandalılar,Basklılar,Katalanlar,Filistinliler, Batı trakyadaki azınlık Türkler, Çin'deki Uygur türkleri vs.) bu amaç uğruna emperyalizm'in maşası olmakla açıklanamaz, taşeron örgütlere dönüşmekle, onun bunun kiralık tehditi haline gelmekle ve giderek derinleşmekle, dipsiz karanlık ve bulanık içi görünmez bir kuyuya dönüşmekle,silah tüccarlarının,savaş lordlarının,simsarlarının oyuncağı olmakla açıklanamaz,bir yanlış bir başka yanlışla olumlanamaz, doğrulanamaz, ve haklı iken haksız duruma düşmek cehaletin daniskasıdır.
 
Günümüzün modern dünyasında tüm medeni kesimlerden hak arayışlarını ve mücadelelerini artık mevcut olduğu aşikar ve farklı alternatif seçenekler bile sunabilen barışçıl ve medeni yollardan yapmaları beklenir.
 
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi" gibi hukuk yolları açıktır, çeşitli sivil toplum kuruluşları,hak örgütleri, hukuk platformları faaliyettedir,meclis, demoratik ve politik mücadele zemini başka yollara girişilmedikçe sonuna kadar meşrudur, artık 21. yüzyıl dünyasında,bilişim ve teknoloji çağında, altın çağın yani kova dönencesinin hemen başında kan dökerek hak arama yolu, bu barbarlık, ilkelllik hiçbir şekilde makul gösterilemez,aklanamaz ve meşrulaştırılamaz, bu kesin açık ve net.
 
Ayrıca Sorosların,ve hatta bizzat bir kesim yerli sermayenin finanse ettiği gösteri ve eylemlere katılmak,ne kadar solculuktur oda ayrı bir tartışma konusudur,neye karşı çıktığına ve bu arada hangi odaklara hizmet ettiğine daima çok dikkat et ve 19. yüzyıldan kalma milliyetçilik akımlarının beslediği ve Nazi Almanyası ve faşist İtalya'da klasikleşen gençlerin stadyum spor gösterilerine ve ant içme yeminlerine sahip çıkmaya çalışırken farkında olmadan,yanlışlıkla militarizm'in ve show'a yani gösteriye yönelik dolduruş amaçlı görsel faşizm'in izlerine sahip çıkmadığından emin ol ve çocuğum okula sivil giyinerekmi forma giyerekmi gitmeli gibisinden bir tartışmada sivilden yana ol çünkü sen sivilsin ve medenisin.
 
Şeytan evet şeytan, o senin içine çektiğin sigara dumanıdır ,alkol ve uyuşturucu bağımlılığındır, işlenmiş etteki koruyucu ve ürünlerin raf ömürlerini uzatmak amaçlı,insan sağlığına olan zararları ve kansorojen etkileri düzmece raporlarla ve hukuku satın alma yoluyla gölgelenmiş katkı maddeleridir sodyum nitrittir,doymş yağ,yanık yağdır damarlarını tıkayan hazır gıda,fast food,popcorn (patlamış mısır) ve hareketsizliktir,tansiyonunu sürekli yükselen tuzlu yiyecekler,tuzun kendisi ve içi glikoz şurubu ve margarin dolu şekerli gıdalar,unlu mamuller ve beyaz ekmektir, çocuğunun saatlerce başından kalkamadı pc veya mobil oyundur,gdo'lu ömrü kısaltan genetiği değiştirilmiş yiyeceklerdir,abone olduğun farkında olmadan seni yavaşça zehirleyen eğlence içerikli kanallar ve medya yayınlarıdır,
 
gazetendeki sen, manupule eden asparagas,yalan haberler, magazin köşeleridir, sözde bir yıldız doğuyor vs. pop star yarışmalarıdır,,pornografi ve yozlaşmadır,zengin olma vaadleriyle seni kandıran yatırımcılar, kooperatiflerdir,bitmek bilmeyen içi boş dizi ve uyduruk filmlerdir,sana para,zenginlik vaadeden,bahis ve kumar siteleridir,durmadan sana gerekli gerekiz poliçeler satmaya çalışan sigorta şirketleridir,seni kredi ve kredi kartları almaya ve bol keseden aslında senin olmayan parayı fazladan harcamaya teşvik eden ve en sonunda peşine aacaklıları,haciz memurlarını takan bankalardır, uğrunda ölecek kadar fanatiği olduğun afyon misali tuttuğun takımdır, aslında umurlarında bile değilsin,seni sömürmek ve köleleştirmek için özenle hazırlanmış ve yutturulmaya tüketilmeye hazır sonu hep"izm'le biten ürün misali tüketim paketleri,menüler masallar,asında birbirlerinden farksız şekilde hep ayni amaca ve aynı efendilere hizmet eden politik, felsefi ve siyasi görüşler,tarikatlar ve dinlerdir,türlü pazarlama vaadleri ve reklam ağlarıyla cebindeki üç kuruşu almaya çalışan dolandırıcılardır,
 
Emperyalizm,sömürgecilik ve kölelik sistemidir,seni nerdeyse pazar günü dahi uzun saatler gece yarılarına kadar köpekler gibi çalıştıran,emeğini sonuna kadar sömüren ve sonrada üç kuruş parayı çok gören hatta bazen işlerin durgunluğu bahanesiyle maaşını geciktiren,hatta hiç ödeme yapmayan ve o maaşların toplu paralarını faizde değerlendirerek ekstra gelir sağlayan özel sektördür, deneme süreci bahanesiyle aylarca sigortanı dahi yapmaya tenezzül etmeyen üçkağıtçılardır, paranın kendisidir, bir kağıt parçasına seni köle eden, ahlaksızca seni satın alan hiçbir sosyal güvence vaadedemeye insanlık dışı,çağdışı bu sistemdir,mafiadır,haraç çeteleridir,çernobil faciası sonrası çay içen ve öneren bakandır,yani kara cehalettir,dedesi,babası,anası tarla,bahçe sahibi olanın doğuştan zengin olmayanın fakir dünyaya geldiği sözde alın yazısı, sözde kader'dir evet çünkü alın yazın,kaderin buymuş demekten daha kolayı yoktur,böylece her şey örtpas edilmiş olur,tüm insani yanlışlar ve hatalar, nede olsa kader değilmi: elden birşey gelmez:),Şeytn çok gerekli ve elzem olmamasına yani örneğin başka tedavi yolları (ilaç tedavisi,fizyoterapi,karyopraktik,alternatif tıp vs.) rağmen döner sermayeden para alabilmek için seni ameliyat etmeye kalkışan doktoru bu eylemi yapmaya iten,zorlayan sebeblerdir ve işe yaramayan bir ameliyat sonrası dahada kötüye giden fıtığınla başbaşa kalabilirsin,
veya kar amaçlı satılık sağlığın doğurduğu benzer sonuçlardır,şeyan o başını kaldıramadığın bir türlü bırakamadığın sosyal medyadır,seni adeta esir alan bir türlü elinden düşüremediğin ceb telefonundur,reklam parasını bol bol vereni aramalarda üst sıralarda çıkarttıran ve böylece denetimsiz olmasından dolayı ne kadar üçkağıtçı,dolandırıcı var ise hepsinin iletişim bilgilerini en üst sıralarda gösterten Google arama moturudur vs.
 
işte şeytan budur aynı tanrı gibi aslında oda her yerdedir:)
 
Mason hocalarının mesela Albert Pike'ın bilip bilmeden "Adonay" dediği ve Isis (Sirius yıldızı ve enerjisine) karşıt olarak gösterdiği sözde acımasız tanrı büyük ihtimalle Aldebaran yıldız ve enerjisinin ta kendisidir,Annne'dir,esas karanlık ve negatif tanrı Isis'i sapkın biçimde aklamaya çalışmaktadır, şu anda bilgi birikimi açısından onların öğretilerinden ve akıl hocalarından ilerideyim.
 
Bu yazdıklarımdan çok önce Hollywood'un (Anarchist vs Isis) aslı bir film çekmeye başlamış olması zamanda yolculuk eden Hollywood patronları,aktörleri ve yönetmenleri olduğu teorimi somut şekilde kanıtlamaktadır. Çünkü bunları yazdıktan sonraki durumu ileriye geçerek gelip gördüler,film sitem'de zaman zaman yazılar yazarım örneğin bir konu hakkında yazdım diyelim hemen akebinde yayınladığım yeni bir film ortaya çıkıyor ve sözettiğim konu hakkında olumlu ve olumsuz göndermeler içeriyordu ertesi gün o yazıya tıklanarak birileri tarafından bakıldığını ve incelendiğini farkediyordum sonradan anladımki o kişiler yakın geçmişten gelen kişilerdi yani bir nevi geçmişten birileri gelerek yayınlarımı inceliyor sonra ilgili filmi çekmeye başlıyorlar ve sonrada tam yazım sonrası filmi yayınlamam için sisteme yüklüyorlardı bende alıp yayınlıyordum her ne kadar bu yazdıklarım hayal ürünü veya deli saçması olarak gözüksede aslında mantıklı bir açıklaması var ve o açıklamayı ingilizce yazmıştım.
 
Listen,this's not a joke, and it's not funny, believe it or not time travel technology currenty exists however hidden from the public eye,
 
nearly most of the Hollywood stars,rulers and directors travel in time since many years actually this's like just a sort of a hobby for them and it's commanly used for fun purposes only,
 
I mean they principally avoid interfering things in the process, they don't step in something like manipulating time and changing things because they know that would probably create vortex and paradoxes in time and also in our universe.
 
So it's pretty dangerous for instance a small such an intervention may cause a big dark black hole in the universe, this's like equality of a billion atomic bombs explotion at the same time, ı mean such sort of a reaction for example.
 
This guys are like perverted freaks, most of those celebrities are weirdo and pretty dangerous,yeah they're so scary and dark,yes most of 'em are just mental nutcases that's caused by the side effects of time travelling, celebrity lifestyle,huge money,extreme wealth and power and etc.
 
they got almost everything they want already so they have no desire for anything in life, no purpose but only twisted fun.
 
For instance they might know when you''ll die, that's crazy man,yes sir you're accused of time travel, this's the truth, this's the reality,
 
Time travel tech is mostly based on Tesla's works and devoloped by Elon Musk's Tesla company,
 
this tech will be revealed to the public officially around by early 2030 in the near future.
 
In short, they're all time freaks!
 
Eğer durum böyle değil ise geriye tek açıklama kalır, Hollywood'uda aşan bir 3. paranormal güç veya bir plazma enerjisi devrededir, ve onlarıda benide yani her iki tarafıda müdaheleleri ile şaşırtmaktadır, aklıma gelen başka bir mantıklı açıklama yok.
 
Ben saçmalıyorum diye senin de saçmalaman gerekmiyor!
 
Oldum olası felsefeden ve derin düşünmekten bihaber insanların türlü saçmalıklara verdikleri farklı tepkileri ölçmekten keyif almış ve oldukça eğlenmişimdir,
 
farklıkları olmayan sıradan ve bayağı insanların farklılıklara ve hatta saçmalıklara verdikleri tepkiler o kadar saçma, sıradan ve komiktir ki söz konusu saçmalığın boyunu da aşmaktadır, yani saçmalığa tepki vereceğim derken olan saçmalığın kendisinden fazla saçmalamaktadırlar:)
 
Özetle sonuç şu, sıradışı bir eylemde bulunduğunuzda çevrenizdeki insanlar önceleri sizi yadırgayabilirler fakat ısrarla devam ederseniz bir süre sonra sıradışı eyleminiz normalleşir ve sıradanlaşır, başlarda eyleminize tepki veren çevreniz bir süre sonra artık bu eyleminize alışır ve yadırgamayı bırakır:)
 
Yaşlanmakta olan insanların gidrek daha az hata yapar olduklarını farkettinizmi? Evet bu hemen hemen herkes için, hepimiz için geçerl, acaba nedeni ölüm sonrası ahiret korkusumu yoksa yaşamda edinilen geçmiş tecrübeler sonucu ruhun kendi kendini bir eleme ve arınma sürecine tabi tutmasımıdır?
 
Belkide her ikiside:)
 
Felsefe? Benim kendi özgün felsefem var, Sentezcilik, Din? Benim kendi özgün dinim var, Evrensel enerji formları, sonsuzluk ve Ana, Tarayıcı,Mesajlaşma?:) Benim kendi özgün yazılımlarım, tarayıcı ve mesajlaşma programlarım telefonumda yüklü müzik? benim kendi özgün müziğim albümlerim ve bestelerim mevcut, Şiir? Filmleri şiire çevirerek yeni bir akım başlattım, Belgesel? Kendi belgesellerimi hazırladım ve hatta film bile çekebilirim:) Kitap? İşte kendi kitabımı yazdım ve kendi web sitemi yaptım.
 
Ben, benim son derece orjinal, yaratıcı ve farklı.
 
The eye of Sahara yes, good possibility but more likely the continent of Antarctica holds the secret.
 
Uncle Enki was the main god of Atlantean pantheon.
 
The star sirius represents afterlife,darkness,goddess,female,lucifer, the entrance hall of the souls,
 
The orion belt represents the celestial way, the river of Nile.
 
And finally the star Aldebaran represents reborn, a fresh new life,light,god,male,eye of the bull.the exit.
 
Hyades,Pleiades (Star Cluster).... heavens,Anunnaki, Alien life forms.
 
But a singularity did create duality.
 
Atlantis'in Afrikadaki Sahara çölünde bulunan dairesel şekilli bölgede olabileceği tezi yeni sayılabilecek diğer güçlü bir tez, Plato'nun söyledikleriyle örtüşen 23.5 km'lik alan çapı, bölgede bulunan kırmızı siyah ve beyaz taşlar ve dahası,belkide bir zamanlar denize birleşikti ancak çeşitli nedenlerle aynı antik Efes gibi o da açıldı ve denizden uzaklaşarak çamura battı ve sonra aynı Mars gezegeni gibi çöle dönüştü, ne ilginç benzerlikler, ama ben yinede Antartika veya Atlantik okyanusunda ispanya açıklarında bir yer veya Ege denizindeki Minos uygarlığı veya global biçimde tümü olabileceği kanısındayım, kesin olan nazar boncuğu ile Atlantis'in ana şehrinin yuvarlak dairesel yapısının örtüştüğü gerçeği, nazardan koruyan ve şans getiren o mavi boncuk mavisiyle okyanusları, denizleri ve Atlantisin panteonu nun ana tanrısı Poseidon'u (Enki amca) ve iç içe yuvarlaklarıyla ana Atlantis şehrini andırıyor gibi, o halde Atlantis bize şans getiriyor ama o boncuk aynı zamanda Aldebaran yıldızının dünyamıza yönelmiş dikkatle bakan gözünü ve hatta Sirius ana'nin gözünü dahi sembolize ediyor olabilir.
 
 
Dualite evrenssel yasadır evet, fakat bu ikilik, birlikten yani tek bir kaynaktan doğdu, ana kaynaktan.
 
Son zamanlarda sayıları artan "remote viewing" durugörü yöntemiyle medyumların elde edebildikleri görece bilgilerden bazıları klasik 11.600 yıl önce büyük tufan nedeniyle Atlantis'in batışı hikayesini 70 bin yıl öncesine uyarlamaktadır.
 
Yeni zelanda açıklarında Atlantis otoriteleri ve bilim adamlarınca okyanus'ta yapılan deneysel bir sondaj çalışması mahma tabakasına bir nedenle inme amacı taşıyormuş bu amaç madeni veya nükleer veya bir başkası olabilir bilmiyorum, fakat yer altında büyük bir basınç altında bulunan erimiş kaya taş ve lav kütleleri büyük bir şiddetle patlayarak milyon atam bombası gücünde göğe olabildiğince uzağa yükselen, atmosfer dışına taşan bir sarı sarı renkte bir mantar bulutu oluşturmuş ,Hiroşima'daki bulutun kat kat daha büyüğü öyleki gezegenin atmosferinin yarısından fazlasını kaplayarak karanlığa gömmüş.
 
Bazılarına göre'de 50 bin yıl kadar önce kontrolsüz şekilde antimadde'nin keşviyle birlikte kazara kendi kendilerini yok etmişler,öyle yada böyle aslında farketmez yani sonuçta büyük ihtimalle bir şekilde bilimsel arayış sonucu kendini aşmak adına kendi ellerinden gelen bir son.
 
Yükselen okyanus su seviyesi ve mega tsunami Atlantik okyanusunda bulunan Atlantis'i ve hemde Antartika'daki askeri ve nükleer kapasiteli Atlantis üssünü bir günde yok etmiş. Geçmişte yaşamış bugünün benzeri hatta daha ileri bir gelişmiş medeniyet bir günde yok oldu gitti sebebi klasik, doğanın dinamikleri ve dengesiyle oynamaya kalkmak,tanrıyı oynamak,kendine aşırı güven sonucu gelişen sapkınlık,yolunu yordamını şaşırma.
 
Gerçek gizli tarihimizi, uxak geçmişte olup bitenleri ders kitaplarında okumayız, bizden özenle saklanır, çünkü geçmişinden ders çıkarmayan ve büyük ihtimalle aynı değişmez hazin sonla yeniden ve yeniden yüzleşecek olan yönetici sınıf (ve elbette bizler),otoriteye olan güvenin sarsılmasını istemez, gerçek geçmişimiz bilinir ise o güven kaybolur, gerçek bilgi açığa çıkar ise artık kimse hakim otoritenin devamını arzu etmez, çünkü bizi iterek sürükledikleri uçurum aynı mutlak son gün gibi ortadadır,görünen köy kılavuz istemez,isyan çıkar,devrim olur tahakküm yok olur (birgün mutlaka), alternatif ücetsiz ve temiz fakat bizden gizli tutulan üstün plazma enerji türü ve bilgisi dururken umarsızsa yapılan nükleer santraller, yeni çernobiller'e gebedir.
 
O halde kitleler uyku halinde tutulmalıdır, gerçekler ,geçmişimiz,insanlık tarihi bizden saklanmalıdır, cehalet sorgulamamayı ve sorgulamamak boyun eğmeyi doğurur,ufak bir azınlık refah, ve geniş kitleler sıkıntı içerisinde yaşar ve böylece mevcut faşist düzen devam eder durur.
 
Her ne kadar kesin gerçeği bilmek mümkün olamasada çok büyük olasılıkla göze çarpan muhtemel gerçekler şunlar:
 
-Uzak geçmiş özetle ikiye ayrılır büyük tufan öncesi,yani11600 yıl öncesi (Tanrıların hüküm sürdüğü dönem) ve büyük tufan sonrası (İnsanoğlu'nun tanrıların otoritesini devralarak alarak hüküm sürdüğü dönem), ardından büyük piramit ve sfenks'in yapılışı ve tufan öncesi yok olan gelişmiş kadim uygarlığın en eski kolonisi olan antik Mısır'da bir anlamda anıtlaştırılarak sembolik anlamda hatırasının ebedileştirilmesi, ünlü düşünür ve inisiyelerin bu kutsal mağbette sonraki tarih boyunca inisiye olmaları.
 
-Bizden çok önce bir başka gelişmiş insanoğlu uygarlığı günümüzden farklı olarak bölgesel düzeyde (şu anda neredeyse global sayılır) vardı ve hatta onlardan çok önce yine bir başkası vardı belkide bu bir kısır döngü.
 
Hatta en başında uygarlığımızın beşiği Dünya değil Mars gezegeniydi ve onların genetik kodları belki Mars dışı başka bir uygarlıktan doğdu, veya Dünyamızın geçmiş gelişmiş uygarlığı Mars'ta ve hatta tüm güneş sistemimizde kolonileşti.
 
-Antik Sümer ve Mısır gibi kadim uygarlıkların ezoterik ve gelişmiş bilimsel bilgilerinin kaynağı ve temeli bir önceki gelişmiş insanoğlu uygarlığıdır.
 
-Bu kadim gelişmiş uygarlık soyunun kan bağı açısından mirasçıları olan bir azınlık halen dünyayı yönetmektedir (Avrupa Kraliyet aileleri,Mega holdingler ve iş adamları, üst düzey politikacılar bazı ABD başkanları ve ileri gelen senato üyeleri, 33. ve daha sonrası basamak derecelere sahip bazı masonlar vs.) yani yönetici elit sınıftır.
 
-Kan grupları ağırlıklı olarak RH negatif'tir ve ağırlıklı olarak renkli gözlüdürler, daha çok mavi ve bazen yeşil.
 
-Uzak atalarının kafa yapısı büyük ihtimalle firavun Akhenaton, ve ailesi ayrıca güney amerika'daki kazılarda çıkan örneklere benzer şekilde uzunlamasına şekilde idi fakat zamanla doğal evrim sürecinde normalleşti.
 
-Tüm dinlerin kökeni tek bir güneş dinidir, tek bir evrensel plazma enerji dini,tüm dinler bu tek tanrılı dinden doğmuştur bu din aynı zamanda büyük ihtimalle Atlantis ve Mu'nun dinidir. Akhenaton bunu biliyordu ve aslında yapmaya çalıştığı fabrika ayarlarına dönmekten ibaretti:)
 
-Gezegenimiz açısından astrolojik ve kozmik otoritesi olan yıldızlar bellidir, Sirius Ana Aldebaran baba orion kemeri yıldızları ve elbette güneşimiz.
 
-Gezegen olarak ise özellikle Jupiter,Neptün, Venüs ,Mars Satürn ve Merkür bu tür etkiler bakımından ön plana çıkmaktadır ve elbette uydumuz Ay ayrı bir öneme sahiptir.
 
Bu aslında hep aynı olan tanrılar toplumdan topluma, milletten millete yöresel ve bölgesel anlamda farklı isimlendirmeler, farklı insan formunda dişi ve erkek karakterler,heykel ve heykelcikler,ikonlar,dinsel imgeler ve simgeler,farkı ama aslında hep aynı eski tanrı ve tanrıçalar olarak efsaneleştirildiler,mitleştirildiler ve ölümsüzleştirildiler.
 
Çoğunlukla onlara bilmeden ve şekilsel boyutta yani yüzeysel olarak halk diliyle tapınıldı ama özde aslında sadece kozmik enerjilerine vir bir anlamda bilinçlerine ve gezegenimiz üzerindeki astrolojik anlamda olumlu ve olumsuz etkilerine saygı gösterilmiş olması gerekirdi, bu anlamda sevilmeli veya bazende nefret edilmeliydiler ana bu gerçekleri sadece azınlık bir seçkin rahip sınıfı biliyordu ve sömürü düzeninin devamı adına halktan saklanıyordu, tıpkı bugün olduğu gibi, evet görüyorsunuz, binlerce yıldır aslında hiçbirşey değişmiş değil.
 
Evet gökyüzünde mevcut sayısız yıldız ve gezegen var, hepsinin özgün bir bünyesi ve kozmik yapısı ve astrolojik önemi de var kuşkusuz. fakat saydığımız yıldız ve gezegenleri farklı kılan onların gezegenimize mesafe açısından görece daha yakın olmaları, özellikle Sirius ve Aldebaran'ın çok büyük, gözle görülür derecede parlak ve antik dönemleden bu yana yön belirleyici yıldızlar olmaları ve belirgin şekilde bu gezegen ve üzerindeki yaşam süreci ile yakından ilgileniyor olmaları, bir çeşit seçilmişle sınıfı gibi adeta ve kimbilir belkide olduğu söylenen Sirius Orion, gibi dünya dışı uygarlıklar da o yıldız ve gezegenler ile birlikte paralele hareket ederek dünyamız ile yakından ilgileniyorlardır:) ve hatta belkide bu bir tesadüf de değildir:) Evrensel bir bilinçli müdahelenin sonucudur, doğrusu bilmiyorum.
 
Ölümsüzleştirme dedik ama biliyoruzki bu kadim yıldızların ve güneşimizin dahi bir sonu var, bu heybetli,görkemli ve kadim tanrı ve tanrıçalar bile süper uzun ömürlerine rağmen maalesef faniler ve birgün içlerine çökerek devasa dipsiz kör kuyulara yani kara deliklere dönüşecekler, peki bu dönüşüm onların kozmik ve astrolojik bilincini yokedermi?
 
Doğrusu bu sorunun cevabını da bilmiyorum, ama yanar durumdaki plazma enerji yoğunluğu bu bilincin kaynağı ise muhtemelen yanıt hayır.
 
Ama zaten onlar bu dönüşümü yaşayana kadar muhtemelen bu gezegen çoktan yokolmuş olacak, evet muhtemelen sonu görece yakın boğa'nın gözü yaşlı Aldebaran yıldızının sonundan bile önce.
 
Listen,please listen,become a solitary person, become a hermit,
 
Satanism and luciferianism are totally different things but also dark,materialistic luciferianism and intellectual,gnostic true luciferianism are different as well,actually quiet opposite.
 
Lucifer's not he but she, trust me.
 
 
Those guys should have reset their mission and also their occult vision to factory settings and turn back to their original doctrin and dogma, this's the truth, ı'm telling the truth.
 
The tragic story of Ancient Atlantis is a perfect example for the consequences of enforcing the law of nature, deformation of nature's structure and dynamics,destruction of ecosystem, the ecological balance.
 
Normally our distant past should help us solve today's issues, but unfortunately as an interesting sort of life form we always refuse to learn from history lol.
 
 
 
Keep trying to turn copper into gold,dead human bodies into cyber robots etc. just keep goin' and ı assure you, one day you will come face to face with the exact same problems,the inevitable end.
 
However matrix's a way wors roll playin' game rather than Jumanji, so the question's what's your weakness in the matrix world?
 
Are you a part of the system or not bro? Lol.
 
Free will is a false reality,false reality is a kind of reality,reality is a kind of matrix and matrix is a kind of mirror so next time choose the black pill.
 
 
All for one, one for all.
 
 
 
The queen of heaven, the lady of all nations, holy mother,tenderness, mercy,peace and love,the goddess of the upcoming new age which will follow the inevitable great destruction,Nietzche's chidhood dreams,the new era,new Atlantis.Post modern civilisation, possible distant future of the world.
 
 
The mother of the one world religion, please don't close your eyes,please see the corruption,please just ignore the planet saturn and it's negative cosmic demands,destruct the totalitarian dreams, end the dictatorpship of false prophets,international conspiracy,satanic intentions of the elite,
 
 
Instead spread out around the world the cosmic power of giant Jupiter,philosophy,wisdom.
 
 
The holy goddess of the ancient worlds,Inanna,Ishtar,Isis,Selenia,Diana,
 
 
Artemis,aphrodite,Demeter,now ı can see clearly the vision of your mighy ancient statues which once stood within those holy temples and ı can hear the sorrowful voice of soprano making of echoes, inside the empty building and resonating,hittin the walls and then vibrating through of those cold Parthenon marbles.
 
 
The Mother of Wisdom and knowledge,Lucifer,Fatima,Virgin mary,you are the moon which means emotions, feelings,vision,hunch,the third eye.
 
 
You are night time,darkness meaning serenity and silence, you are the planet venus meaning art and beauty, your the dog star sirius which means love,tenderness but also absolute power, you are the dark matter which both means nontity and all, you are surely one side of the eternity,
 
 
Evet artık eminim, Hitler Büyük İskender'in izinden gitmek istemişti, yani fetih ve savaş yolu ile dünyayı birleştirmek ve tek bir ülke'ye indirgemek istedi bu zaten Anne'nin en başından beri istediği ve umduğuydu ancak bu şekilde değil Hitler'in kötü niyetli olmadığından eminim, istem yani niyet açısından iyi niyetliydi, ben bundan artık eminim, fakat yöntemi ilkel,vahşi ve insanlık dışıydı, olacakları hesaplayamadı veya yanlış hesapladı.
 
 
Bugünde aynı şekilde bu yüce amaç uğrunan sergilenen uluslararası yöntemler, çıkarcı, politik ve yanlış, anlaşılan henüz insanlık bu büyük global dönüşüme henüz hazır değil.
 
So, if you really wish the all wars're all over, if you really wish a better world in peace and love without violence,hatred,racism,fascism,totalitarizm,satanism,selfishness,egoism,capitalism,imperialist dreams,fraud and guile,popularism,pop culture etc. the only thing you have to do is to open your heart to the only universal and mercyful fate,
 
holy mother of the universe which literally means nothing other than tenderness and gentleness,
 
what ı tell you is the truth.mother ı'm yours, ı'm belong to you.
 
Alien
A humble and poor citizen of the universe.
 
Yes unity, ı know, that's what mother Sirius wants,but not a unity of pop culture,degeneration and corrupution you can't do that by means of Cnn, main stream media, Fox tv or Hollywood movies don't you get it?
 
The intellectual capacity of the people needs to be upgraded worldwide via education,training firstly and then a unity must be established as a next step.
 
Besides unfortunately there's is Sirius but also there's Aldebaran, ı mean feminine and masculine sides, that's a universal law, yes, duality and unfortunately that facts is unalterable,unchangeable, you musn't force universal and natural laws, not a good idea, fatal and dangerous.
 
 
Öyle anlaşılıyorki sınıfsal farklılıkların ortadan kaldırılmasını ve teklik, tek vucut olmak, yani birliktelik (unity) arayışını bizzat isteyen Sirius ana'dır, küresel barış ancak birleşerek ırksal,cinsel veekonomik farklılıkları ortadan kaldırarak gerçekleşebilir,
 
evet güzel ancak kastettiği şu anda olduğu gibi,çürümenin ve sığlığın bir birleşmesi kesinlikle değildir, beklentisi sanatsal güzelliklerin, bilginin ve feslefenin ön plana çıktığı bir birleşmedir, böylesi bir eşitlik anlayışıdır. Fakat yeni dünya düzeni önderleri bu gerçeği görmezden gelerek işlerine geldiği gibi çıkarlarına uygun şekilde bu beklentiyi yorumlamaktadır ve anne bunun farkındadır.
 
Ayrıca tanrıça Sirius yıldızının yanısıra birde tanrı Aldebaran yıldızı gerçeği vardır,oğulları güneşimiz mesihtir ve onlardan aldığı enerjiye kendi bünyesindekini katarak ve devinerek bize ışık enerjisi verir,evrensel boyutta madde ve antimadde karşıtlığı mevcuttur,
 
Yanifeminen ve maskülen iki karşıt uç gerçeği değişemez evrensel bir yasa ve gerçekliktir bu nedenle cinsler arası farklılığı kaldırmaya çalışmak doğa yasalarını zorlamak ve Atlantis'in durumuna düşmekten ibarettir, kadın kadındır erkek erkektir.
 
Yes dear lady, Plasma energy is the best type of energy source available in our universe and furthermore it's harmless,clean and completely free.
 
The Goddess (Sirius,Mary,Inanna,Isis,Mother,feminen) and God Father (Aldebaran,Osiris,masculine) are 2 major mega stars literally positioned at both sides of the Orion belt (pyramids of Giza,the river nile,holy enter and exit) and they're responsible transmitting or let's say reflecting if you'll this universal energy form to their son (Horus,Messiah,Holy Child) directly just as a mirror and our sun is responsible from taking this energy form and forwarding and re-reflecting these universal source energry on our planet earth directly once again just as a mirror.
 
(sun behind the sun concept)
 
(Every single one of stars in our universe has a unique cosmic and astrological consciousness by the way)
 
So ı dediced to get more sunlight in order to benefit from this holy energy source lol, so anyways, and of course the elite surely knows about this particular subject (advanced,hi-tech zero-point energy source) but as you know they're hiding it from humanity and keeping as a secret preferably just for themselves
 
in other words unfortunately rather than the general benefit of the mankind more likely they're interested in making profit and earning a lot of dirty money if you know what ı mean.
 
1992'de grubumla çıkardığım albüm "Sunset in the Mud" albümünün o zamanlar bilmediğim farklı anlamlarını artık biliyorum albümün kapağında yerdeki çamur tabakalarından uzanmış kolların aşağı çekmeye ve batırmaya çalıştığı bir güneş vardı,çamur ve güneş petrole dayalı ilekl enerji'de çıkarları uğruna ısrar eden ve bu gezegeni uçuruma sürükleyen sistemi,çürümeyi ve yozlaşmayı ifade ediyordu, güneş ise temiz ve ücretsiz geleceğin modern enerjis türü plazma enerjisini ve hem de horus'u, mesih'i Sirius ve Aldebaran kozmik yansımasını ifade etmekteydi,
 
 
Firevun Akhenaton'a gelince,ortalama bir bilimsel bilgiye inanmış aydın insan için ilkel sayılabilecek Güneş'i tek tanrıya indirgeme istemi ve eyleminin ardında yatan gizli anlamını ben gayet iyi anlayabiliyorum, evet ya kendisi ve soyu uzaylı idi veya uzaylı kökenli bir uzak geçmiş geçmiş ve kadim miras tarafından bu bilgi kendisine kadar ulaşmıştı ancak büyük ihtimalle kendisi ve ailesi bir melez idi, kendisi ve ailesi,onlar Mısır'ın son Anunnaki genli soyluları idiler.
 
Geleceğin dünyasının hem dini,teolojik ve hem de bilimsel bilgisi plazma enerjisine dayalı olacaktır, çünkü o herşeydir, o tanrıdır ve tanrıçadır ancak bu dünyanın geleceğinin egemen tanrıçası tıpkı kadim zanlardaki gibi anne'dir,anlaşılan herkesi ve herşeyi tek bir çatı altında birleştirerek mutlak barış ve huzuru sağlamaya çalışacak, telefonumu alıyorum ve Google telefon uygulamasının yeni güncellemesi ile "favoriler" bölümünün ekran arka planında beliren pentagram yıldız'ı görüyorum, ve chrome web tarayıcımda favoriler'e eklemek için oluşturulmuş kısayol simgesinin'de aynı şekilde bir yıldız olduğunu farkediyorum.
 
Anlaşılması gereken, bütünlük, birleşme ve huzur, bir pazarlama aracı ve politikası değildir, ve medya,basın,magazin ve pop kütürü ile sağlanamaz, kalite,sanat,kültür,sosyal haklar ön plana çıkarılmalı, ve ezilen her birey,her sınıf korunmalıdır, elit kesim eliyle yürütülmeye çalışılan bir Sirius yükselişi nafiledir, her bireyin tek tek belirli bir kültür ve bilgi birikimi seviyesine ulaştırılması öncelik taşımalıdır ve sonra zaten kendiliğinden onlar birleşmek isteyeceklerdir ve elbette egemen, otoriter ve tahakküm eden azınlık kesim'de kendiğinden tasviye edilecektir, gerçek anlamda bir kaliteli özgürlük anlayışından o vakitsözedilmeye başlanabilecektir.
 
Holy Stars
 
Is-Ra-El
Sirius-Sun-Aldebaran
Mother-Son-Father
 
O halde ikinci dünya savaşı bir karı koca kavgası olarak düşünülebilir, ilk bakışta ,lginç,tuhaf bir yaklaşım gibi gözüksede bu mümkün, aynı troya savaşında olduğu gibi tanrılar (yada tek tanrılı bir yorumla melekler olabilir) bu savaşta taraftılar, Aldebaran maskülin taraf olarak germen (nordik) ırkının yanında yer aldı ve Sirius feminen yönüyle İngiltere ve ABD tarafında yer aldı (zaten ABD su grubu ülkesidir ve burcu yengeçtir)
 
Çocukken babam ve annemin şiddetli kavgalarına tanık olur ve elbette her çocuk gibi psikolojik anlamda olumsuz etkilenirdim,şiddet dahi içeren,yüksek sesle bağırılışan kavgalardı,
 
güneşimiz anı şekilde anne-baba kavgasından olumsuz etkilenmiş ve kozmolojik,astrolojik ve spiritüel anlamda güneş ışınları yoluyla insan'a geçerek negatif etki yaratıp savaşa neden olmuşta olabilir, bu da başak bir olasılık.
 
Ama artık benim için kesin olan antik uzaylı teorisyenlerinin uzaylı diye tanımlamaya çalıştığı sümer tanrıları ve diğer mitolojik tanrıların hepsinin aslında sadece gezegenler ve yıldızlar olduğu gerçeğidir,hiç şüphesiz bu yıldızlar ve tanrılar uzak ve yakın geçmişin tüm teolojik dogmalarına sebebtir,farklı kültürel yorumlarla hep aynı eski yıldız ve gezegenler, putlaştırılmış ve onlara tapınılmıştır, üstelik bir bakımı bunda haklılık payı da vardır
 
Diper yandan bir başka insanoğlu uygarlığının çok uzak geçmişte teknolojik anlamda doruğa ulaştığını ancak spritüel anlamdaki gelişmenin yetersizliği sonucu yok olup gittiğine ve kadim geçmişimizin, astronomi,astroloji ve diğer spiritüel ve bilimsel bilgisinin kaynağının bu bir önceki gelişmiş insan oğlu uygarlığı olduğu iddia edilebilir, ve onlarında sahip olduğu yüksek seviye bilginin kaynağı belkide dünya dışı olabilir, değildir demiyorum ama Inanna yada Isis kesinlikle sirius yıldızıdır ve bunu bile bile hala Inanna'yı Nibiru'lu bir uzaylı olarak tanımlamaya çalışmak, sadece para kazanmak,çıkar ve ve ticaret amaçlı bir yalan gibi görünmektedir,hoş dünyanın gerçeklerini biliyoruz.
 
Star Tv (Yani yıldız Tv),vs.çevremizdeki her köşede, bayrakta,internet , tarayıcınızda, telefonunuzda duran yıldızlar, Hollywood Aktörlerine yıldız denmesi Los Angeles kaldırımlarında onurlandırılan yıldızlar ve hepsi tüm bunlar tesadüf değil, bu gerçek dünyamızın tüm bilgi birikiminin ve bilinçaltının kökeninde duran yıldızlar ve özellikle Dünyamızdan sorumlu kadim anne gerçeğidir.
 
Denge konusuna gelince her iki yıldızın özgün özelliklerini yani hem bilgelik ve sanat güzelliği,ostorojen hormonunu ve hem de güç,kudret ve mücadele yeteneğini yani testostoron hormonunu dengeli bir şekilde bünyede barındırabilmek herhalde en doğrusu ve güzeli veya şanslı biçimde doğuştan zaten barınıyor olması bir avantaj, (mesela Büyük İskender) , işte böylece ben yıldızlararası bir kozmik ve astrolojik dengeden söz ediyorum,aslında evrensel bir denge.
 
Elbette Betelgeuse gibi diğer önemli mega yıldızlar-da var ve büyük ihtimalle onların da rolü ve kaderi diğer belli başlı melekler veya tanrılar olabilmek mesela Betelgeuse belkide baş melek Michael (Cebrail)'dir, Çünkü büyük ihtimalle o yıldızlarda farklı alanlarda ve mevsimsel,döngüsel anşamda gezegenimiz üzerinde, kozmolojik etki hatta tahakküme sahipler.
 
Şimdi yazacaklarım belkide bu kitabın en ilginç bölümlerinden biri,1946 yılında Sirius yıldızının insan formunda Amsterdam!da Meryem olarak göründüğünden ve 1970'e kadar bilgi aktardığı yolundaki iddialara benzer şekilde neden güneş'te insan formunda İsa olarak 2000 önce tezahüt etmiş olmasın,bir görev,vazife anlamında insanlığı aynı yıldız formunda her zaman yaptığı gibi aydınlatmak,fakat bu kez sözlerle aydınlatmak istemiş olmasın,evet yol göstermek, ışık tutmak,aynı elinde fener dağın tepesinde dikilmiş ve yukarıya tırmanmaya çalışan insanlara ışık tutan hermit misali evet İsa bir hermit'ti bence onun özü, ruhu saf plazma enerjisiydi.
 
Güneşimiz benzer şekilde içimizi ısıtan ve bizi aydınlatan ışığıyla huzur verici,rahatlatıcı ve sevgi dolu,anne yıldız Sirius'tan aldığı ışığı bize yansıtıyor,aynı bir ayna misali ve bizlere bol balık tüketmemizi öğütlüyor gibi:)
 
Sorulması gereken esas soru ise Aldebaran'da bir zamanlar insan formunda aşağı inmişmiydi? ve eğer indiyde o deccal'mıydı? veya gelecekte bürgün inecek ise o deccalmı (antichrist) olacak?
 
Aldebaran yıldızı negatif haliyle ters pozisyonda Seth ve pozitif haliyle Osiris'tir hangi haliyle vucut bulacağına göre bu sorunun cevabı değişir o halde.
 
A.I. (Artificial Intelligence) yani yapay zeka pinokyo olmaya başladığında, yaratıcısı insanlara yalan söylemeye başladığı anda burnu uzayacak ve o burun insanlığın sonunu getirecektir.
 
Pyramids of Giza & the Sphinx are 10.000 years old at least and they've nothing to do with pharaoh Khufu.
 
 
However surely those mesmerazing holy structures might be considered as a heritage of the great Atlantean empire,memorial monuments of ancient wisdom, proof of prehistoric hi-tech civilisation and solid traces of ancient sophisticated knowledge.
 
 
Sonraları anladımki ruhlar Sirius Ana'ya değil bizzat güneşimize çekiliyor ve orada birikiyor, yani güneşimiz araf denilen yer yada bölge ancak bazı ruhlar (ki sanırım bu bazılarına ben de dahilim) güneş'e değil Sirius'a yükseliyor peki ama neden, nasıl ve niçin?
 
 
Bu ruhların özellikleri nedir? Neden genelden farklı olarak bir başka yıldıza yükseliyorlar?
 
 
Doğrusu ben de tam olarak bilmiyorum, ama neden "Ana ben sizinim" demem gerektiğini bu bilgi net olarak açıklıyor.
 
 
Toparlamak gerekirse özetle kitabım yıldızların ve gezegenlerin teolojik önemini anlatmakta ve astrolojin tarihsel ve evrensel önemi vurgulamaktadır.
 
 
 
Yıldızlar ve plazma enerjisi teorim, ruhların, yıldızların ve evrende bulunan herşeyin ortak bir bilinçle hareket ettiklerini ve bir bütün olduklarını söylemektedir,
 
 
Özellikle 3 yıldızın Sirius,Aldebaran ve güneşimizin (ana-baba ve oğul) bir kutsal aile olarak kültürlerimizde,köklerimizde ve uzak geçmişimizde en başından bu yana nasıl yer aldığını ve kaybolmuş bilginin epistomolojik anlamda farklı yorumlarla yeniden nasıl şekillendiğini açıklamaktadır.
 
 
Yıldızlar ve gezegenler en başından beri tapınılan mitolojik tanrılardır,dinsel öğelerdir önceleri direkt kendilerine tapınma ve sonraları putlaştırılarak onların üzerinden nesnelere tapınma.
 
 
Yıldız din'i, kadim Mu'nun ve Atlantis'in ve hatta kısmen antik Mısır'ın kayıp güneş dini'dir.
 
Güneşimiz'in bizi ısıtan ışınları aynı zamanda göçüp gitmiş yakınlarımızın sevdiklerimizin ışığı ve ısısıdır, güneş'e her baktığımızda onları görür ve anarız.
 
Orada bazen 25 yıl bazen 50 yıl beklerler, vakit geçirirler ve sonra tekrar reenkarne olarak bedenlenirler.
 
O fani giysiyi yeniden, tekrar ve tekrar giyerler, taaki tanrısal plazma enerjisinin içine karışana ve onun bir parçası olana dek.
 
Cennet ve cehennem kavramlarının kökeninde de yıldızlar ve güneş olduğuna eminim,
 
güneş'in aynı cehennem tasviri misali alev alev yanan sıcak bir yer olması tesadüf olmasa gerektir.
 
Ruh Sirius Ana'ya yükseldiğinde ise bu olgu belkicennet kavramı ile ilişkilendirilmiş olabilir.
 
 
Evrimleşme sürücü halen süren insan vejetaryenliğe doğru evrilirmi?
 
 
Evet bu mümkün görünüyor, bizler et yiyoruz,seviyoruz ancak uzak gelecekte et'in daha fazla tüketilmeyeceğini öngörebilirim.
 
Yeryüzünün görüp göreceği en büyük piramitler,İnka piramidi,bosna piramidi,Mısır'da bir başka piramit güneş'e ve güneş dinine ithaf edildiler,resmen güneş piramidi adını aldıllar, işte teorimi destekleyen bir başka görkemli ve somut kanıt.
 
Kısaca avrupa birliği Ülkemizin üyeliğe tam kabulu için nasıl ki şartlar öne sürüyor, fasıllar açıyor ve birtakım beklentiler içerisine giriyor ise aynı şekilde galaktik federasyon'da Dünya gezegeni ve insanlığın galaktik federasyona katılım'ı için bu gezegenin yönetici elitlerine yani Illuminati gizli cemiyetine bir takım şartlar öne sürmekte ve olmazsa olmaz bu şartların öncelikle gerçekleşmesini ummaktadır.
 
Nedir bu şartlar elbette tek bir dünya devleti bütünleşmiş,kaynaşmış ve farklılıklarından arındırılmış bir yeni dünya düzeni.
 
Fakat elbette Illuminati gibi kötü niyetli bir cemiyetten medet ummak nafiledir,doğal olarak bu istekleri kendi çıkarlarına uyarlayarak ve kendi işlerine geldiği gibi yorumlamaktadırlar, barışçıl, çevreci ve bütünleşik yeni bür tek dünya hükümeti kılıfının içerisine gizlenmiş bir faşist,diktatöriyel,totaliter yönetim ve zaten köleden farksız insanoğlunun nihayetinde artık tam olarak köleleştirilmesi projesi,
 
Android uygulamalarında Google Chrome'da Windows'ta artık iyiden iyiye belirginleşen daireler,yuvarlaklar, yürüyüş yaptığınızda adımlarınızı sayan uygulama, yada kan basıncınızı ölçmek için kullandığınız bir diğer uygulama,uygulamaların kendilerinin ikonları vs.çember görünümde şekilleniyor,kronometre aynı şekilde sayıyor ve chrome'da data internetten indirdiğinizde dairesel,çember şekilde "progress" yani ilerleyiş süreci görünüyor ve indiğinde tamamlanmış oluyor.
 
Peki galaktik federasyon üst kademesindeki uzaylılar bunu bilmiyorlarmı?
 
Görmüyorlarmı?
 
Bu gerçeğin farkında değillermi?
 
Elbette biliyorlar ancak Illuminati onlara şöyle diyor:
 
-Bu tür makro düzeyde global beklentilerinizi gerçekleştirebilecek,pratikleştirebilecek ve bu gezegeni bir evrensel uzaylı medeniyeti seviyesine getirebilecek yegane güç bizleriz, çünkü bu beklentiler,para,güç,kudret,sermaye ve kurumsallaşmış bir global yapı,yani sağlam bir organizasyon becerisi gerektirir.
 
Peki haksızlarmı? Maalesef hayır:)
 
O halde ne olması gerekir, Galaktik federasyonun ipleri bizzat eline alarak direkt müdahelesi gereklidir,diğer bir deyişle bir nevi insan temelli aracı kurumları ve organizasyonları devreden çıkarmaları gerekmektedir.
 
Geleneksel söylemle Beyaz saray'ın bahçesine inmeliler ve herkese açık bir halk açık oturumu ve basın toplantısı yoluyla olan biten herşeyi anlatmalılar.
 
Peki bunu yapabilecek iyi niyetleri mevcutmudur?
 
Yoksa sinsi ve çıkar temelli bir başka gizli ajandalarımı var?
 
Onları aslen ilgilendirmiyormuyuz?
 
Sadece melezleme programını yürüterek kendi mevcudiyetlerinin ve geleceklerinin kurtulabileceği projeyemi odaklanmış durumdalar?
 
Yada ne?
 
Human version 2.0:
"Transhumanism is the belief or theory that the human race can evolve beyond its current physical and mental limitations, especially by means of science and technology."
 
But of course basicly this offical explanation is just a cover-up story if you know what ı mean lol
 
It actually means Human version 2.0,The New World Order,The Synthetic Agenda,plastic bodies,robots,cyborgs,all sort of freaks,the end of freedom, the end of humanity, fascism, totalitarianism,but who cares anyway right?
 
They literally intend to wipe out mankind totally within the next 10-15 years by means of this disgusting satanic dark agenda because they think that human impact the environment,war is part of a human nature and etc.
 
 
In sort according to them the existence of human nature is no good for the sake of this planet earth no more but with this way (embedded microchips in brains) they are going to be able to totally control mankind remotely.
 
Dear friends "humanity" as known is coming to an end ı'm afraid,the next generation will be named as "homo-superior" meaning homo-sapiens version 2.0 with highly advanced biological microchips based on neuron-tech embedded in brains,this's a big new world order project and partially based on Nietzschean philosophy,
 
Ok. Imagine for a moment that Google search engine or let's say Wikipedia is a part of your brain which means you already know evetything inborn but of course artificially,
 
or let's say imagine that you're able to speak all different kind of languages existing on earth because google translate service comes with embedded in your brain, ready 'n' steady lol which means mabe there'll be no school tomorrow.
 
Furthermore they're talking about way extended lifespans like let's say for instance avarage age reaching 150-200 years or even more,
 
They're talking about artificially enhanced, superior bodies almost envoking the movie Terminator.
 
 
They're talkin' about genetically modified,engineered embryo in order to prevent all sort of diseases in short superior-children, sounds great, looks cool at the first glance however there will be a price to pay in return, our freedom.
 
Evet, bildiğimiz anlamda insan ırkının sonu yaklaşmış görünüyor,10-15 bilemediniz 30-40 yıl içerisinde insanların beynine biyolojik etten mikroçipler takılacak ve insan kimlik kartlarında bulunan numara ile bütünleşecek, tam bir biyolojik robot olarak insan-üstü, human-superior olarak anılmaya başlayacak veya buna benzer birşeyler olacak ama sonuçta herkes numara sırasına tam olarak sokulmuş olacak, zaten büyük ihtimalle bir uzaylı genetik deneysel çalışması sonucu köle,işçi,hizmetçi olarak yaratılmış olan insan daha da mükemmel yeni bir forma kavuşacak.
 
Embriyo mühendisliği, genetik kodlama gibi biyolojik gelişmeler sonucu insan doğuştan tüm hastalıklara karşı bağışıklığı olan,mükemmel bir genetiğe sahip, kusursuz varlıklar haline gelebilecek ve elbette bu gelişmelere paralel olarak kaçınılmaz şekilde insan ömrü ortalaması 150-200 yıllara çıkacak,kulağa hoş geliyor biliyorum, ilk bakıçta hoş görünüyor ancak tüm bunların bir büyük bedeli var, özgürlüğümüz,
 
Artık her yerde gözlenen,her zaman nerede olduğu ve neyaptığı bilinen kimliği bir barkod kodu, bir numaradan ibaret sözümona "insan-ötesi" veya "insan versiyon 2.0."
 
Nietzche'nin felsefi anlayışına özgürlük meselesi hariç kısmen dayanan bu yeni dünya düzeni projesi er geç hayata geçecektir,bizler büyük ihtimalle homo-sapines,sapiens'in tükenmekte olan son örnekleriyiz yani son kuşağız.
 
Olabilecekleri öngörmeye, tahmin etmeye çalışalım bir bilim-kurgusal vizyon izleyelim, düşününki Google bilgi arama moturu veya Wikipeia beyninizin bir bölümünde gömülü, o halde okullara bile artık gerek kalmayacaktır, çünki doğuştan yapay şekilde her birey zaten herşeyi biliyor olacaktır.
 
İletişim telepatik düzeye dönüşeceğinden evrimsel anlamda ağız organı'da belki çok uzun bir süreçte farklı bir şekil almaya başlayacak mesela küçülecektir.
 
Son derece dayanıklı, güçlü ve gelişmiş vucut formları Terminator filmini çağrıştırır biçimde görülmeye başlanacaktır.
 
Çok çeşitli plastik yada metal kollu veya bacaklı ucubeler belirecektir, kimin insan kimin, robot kimin,cyborg olduğu uzaktan anlaşılamaz bir hale gelecektir.
 
70-80'li yaşlar orta yaş sayılmaya başlanacaktır.
 
2030'lı yıllarda insan beyni ölmeden önce web bulut ortamına yapaylaştırılmış zeka ve hologram olarak aktarılabilecek, böylece herkes sonsuza dek yaşıyor olabilecek bir yakınınızı sanal ortamda ziyaret edebilecek onunla konuşabilecek,dertleşebilecek veya herhangi bir şey danışabilecek, herhangi bir konuda onun fikrini alabileceksiniz.
 
Sonraları bir basamak daha çıkılacak ve insan beyni nakli yani insan beyninin ölmeden hemen önce sağlıklı bir başka bedene veya insan dna'sı katılarak vucut ile uyumlu hale getirilmiş çeşitli hayvan organları veya 3 boyutlu yazıcılarda yazdırılmış yapay organlar yoluyla oluşturulmuş, şekillendirilmiş orjinali ile ayırdedilemeyecek kadar birebir benzer kopya bir diğer bedene aktarılarak sonsuzluğun,sonsuz yaşamım kapısı aralanabilmiş olacaktır.
 
Peki ruh ne olacak bizler ışık varlıklar, ışık bedenler yani güneş bedenler,plazma enerjileri değilmiyiz?
 
O halde bu aynı zamanda bir ruhsuzlaştırma, yapaylaştırma ve banelleştirme projesidir, kelimenin tam anlamı ile ruhsuz varlıklar tam anlamıyla şekilcilik,sığlık ve satanizm.
 
Oysa olması gereken insanın orjinal ışık formu haline dönüşmesi amacıyla kendini kozmik anlamda yenilemesi giderek geliştirmesi ve nihayetinde bir ile bütünleşmesidir.
 
Normalde insanların giderek spiritüel güçlerini katlayarak 4. boyut varlıklar haline gelmeleri gerekir, bu beklenir,gezegenimizin 4. boyut bir gezegen'e konumuna upgrade'i (yükselmesi) gerekir ve elbette sonraları daha da üst boyutlar'ı hedefleyebilmesidir olması gereken aslında.
 
Bildiğiniz gibi 4. boyut'ta da aynı burası yani üç boyutlu ortam gibi doğru ve yanlış siyah ve beyaz artı ve eksi ikilemi mevcuttur,fakat üst boyutlara doğru yükseldikçe bu ikilik yerini tekliğe yani salt ışık ve sevgiye bırakır.
 
Let me tell you the truth, our moon represents the star sirius,saturn as a planet represents the star Aldebaran and Jupiter as a planet represents our sun.
 
In other words, moon (and sometimes venus) is equivalent of the star sirius (female) as a solid matter form,saturn is equivalent of Aldebaran (male) and sun is equivalent of Jupiter (male)
 
Jesus is son of Aldebaran and Sirius,
 
Jesus is son of Saturn and moon,
 
Jesus is our sun.
 
Jesus is Jupiter=Zeus
 
Aldebaran=Saturn=El
 
Sirius=Moon=Inanna=Isis=Artemis=Mary
 
Our sun has a special universal cosmic,astrological consciousness (just like every other single planet and star in our universe.)
 
This very consciousness (our sun, messiah,Jesus) came down to earth from heavens in human form about 2000 years ago.
 
The star Sirius had likewise descented of the kingdom of heaven (the sky,universe) in human form 2000 years ago as mother Mary.
 
She had come a long way in human form once again in 1945 right after the WWII because she had felt so sad and also severely worried about humanity.
(remember the case of apparition of the blessed Virgin Mary in Holland.)
 
More likely Jesus (the messiah) will return once again in human form as promised in the distant future.
 
The star sirius is Lucifer and she's the real primary god (goddess) of this planet earth.
 
The new world order concept is a takeover of her just like in ancient times.
 
But unfortunately the Illuminati abuse and exploit her goodwill according to their own interests and benefits,
 
 
However she knows that unfortunately The Illuminati is the only power and authority on earth who's able to practice and perform her great expectations and mega-projects on behalf of her such as one world,one soul,one heart, peace,harmony and love.
 
Bu son yazdıklarımdna sonra Efes Artemis tapınağının yani aslında Sirius yıldızının,İnanna'nın İsis'in bu gezegendeki ana,esas tapınağının ortadan yokolmuş olmasının ne kadar ironik olduğunu görebiliyormusunuz?
 
O halde olması gereken esas yeni dünya düzeni projesi o tapınağın yeniden inşaası projesidir aynı zamanda.
 
kronos zamandır,Satürn'ün halkasıdır aynı zamanda Anunnaki otoritesidir (çünkü Aldebaran ve satürn insana zorla dayatılan Anunnaki gezegeni yıldızıdır yani tanrısıdır onların gezegeninin güneşidir.,kısıtlama,ezme,hapsetme,kölelik eziyettir,maddi çıkar,otorite ve sinsiliktir, insanlar tanrı diye şeytana tapmakta ve ne yazık ki tanrıyı şeytan sanmaktadırlar.
 
Giza piramitleri orion kemerini yanı ana ve babanın arasındaki bağı işaret etmektedir.
 
Bugünlerde Ancient Aliens 2018 serisini izliyordum ve gördüm ki anlatılanlar aslında büyük oranda onların antik astronot teorisinden çok benim yıldız teorimi destekliyor.
 
Antik mısır'ın kutsal boğası apis'ten bahsediyorlar ve Apis kafasında güneş sembolü taşıyor,Bir Anunnaki sümer kralı olduğu iddia edilen aryan ıkrtan uzun sakallı bir adamın mezarının orjinal olduğu söylenen videosunu gösteriyorlar ve onun da kafasındaki tac'ın tam ortasında som altından güneş sembolü var.
 
Bütün antik sümer ve mısır güneş mitiyle,sembolleriyle tasvirleriyle ve yıldızlarla dolu, Sirius yıldızı sembolü bereket çiçeği (sözümona Enki'nin kol saati) tüm antik Sümer duvarlarında.
 
Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış,bunları anlatıyorum ama büyük oranda tepki görecek ve muhakak itiraz edilecektir.
 
Oysa biliyorum ki ben sadece doğruları dile getirdim.
 
Evet sirius ana, onun kozmik iradesi,kutsal kadim enerjisi iki kez insan formuda yeryüzüne indi, ikbin yıl önce isa'yı doğurmak için ve 1945 yılında ikinci dünya savaşının hemen ardından duyduğu büyük üzüntü ve acı yüzünden. Çare aramak,çözüm bulmak için Hollanda'da bir kez daha
 
Ama çözüm konusunu emanet ettiği yönetici egemen sınıf ona ihanet etmekte ve iyi niyetini suistimal etmekteler.
 
Yeni dünya düzeni projesi gerçek anlamda hayat bulduğu ve özünden saptırılmadığında
yani tamamen gerçekleşebildiğinde elbette Güneşimiz mesih vaadettiği üzere ikinci kez yeryüzüne inecektir.
 
Aldebaran yıldızının ömrünün doluyor olması ve bir kaç milyon yıl sonra belkide içie çökerek devasa bir karadeliğe dönüşecek olması aynı şekilde ironik.
 
Aldebaran yıldızı ve satürn antik Roma'dır, hatta o kadarki Roma şehrinin ilk orjinal kuruşu adı Satürn şehridir:)
 
Roma imparatorluğun kaba gücü,kudreti, kuvveti,katılığı,erkeksi acımasızlığı,cesareti,savaşçı iradesi,kas gücü ve otoritesidir,kölelikle ve efendilikle beslenen otoriter ve gerici bir yalan aydınlıktır.
 
Sirius yıldızı ve ay ise ve venüs kadim Mısır'dır,onun dişiliği,kadınsı merhameti,sevecenliği,gizemi,mistik yönleri, görkemli piramitleridir, isis'tir ,kleopatranın entellektüel birikimidir,gecenin huzurlu sessizliği ve büyüsüdür.
 
Antik yunan'ın sanatsal ve etik mimarisidir, felsefi yönüdür,bilimsel bilgi ve modern, ilerici bir anlayıştır.
 
Aldebaran ve Satürn aynı sirius ana gibi tek dünya düzeni (ama ondan farklı olarak otoriter ve faşist şekilde) hedefli darbe girişimleri denemiştir, Büyük İskender aracılığıyla, Hitler aracılığıyla,Napolyon ve Sezar aracılığıyla ancak hiçbiri tutmadı,başarılı olamadılar.
 
Sirius Anne ise bu girşimi oğlu İsa Mesih aracılığıyla sadece bi kez denemiştir, yarım kaldı ancak 1945 yılında yeniden başlattığı süreç öyle görünüyorki başarılı olacaktır, ne varki kötü niyetli bazı Illuminati ilerigelenleri nedeniyle bu gelişmenin süreci uzadıkça uzamaktadır.
 
Windows 10 ile başlayıp hızla yayılan "Gece Modu" "Dark Mod" furyasının bu Sirius yıldızı meselesi ile ilgisi var sanki,dolaylı olarak veya farkında olmadan:)
 
Chrome'a da karanlık mod geldi falan vs.
 
Yineleme gerekir ise Aldebaran ve Sirius arasındaki enerji farklılıkları, feminen ve maskulen, karakterlerimizde dengelenebilirse daha sağlıklı sonuç alınır ve üç boyutlu yaşama daha iyi adabte olunabilir.
 
Yıldız çocuğu 24 yıl kadar Sirius yıldızında yani araf'ta bekletildi ve 60'lı yılların sonunda yeniden aşağı gönderildi fani dünya giysisini bir kez daha giymeye hazırlandı ancak bu kez yine daha doğmadan üstelik tam dokuz aylıkken bir kaç kendini bilmez gözü dönmüş genç sapığın cinayetine kurban gitti,
 
Ne garip bir kader, ne tuhaf bir alınyazı, ilahi adaletin yöntemleri, şaşırtıcı, anlaması güç, fakat evrende tüm kozmik dalgalar tüm cisimler ve yıldızlar tek bir ana kaynaktan aldıkları güçle birbirleriyle iletişim halindeler, yani aslında herşey, tüm evren ve diğer evrenler tek bir bütün.
 
Sözümona"anarşist" bu ruh hastaları hem onu anne karnında ve hem daha hayatının baharında sayılabilecek,mütevazi genç ve güzel, yetenekli bir yıldız olan ve gelecek vaadeden 27 yaşındaki annesini acımasızca katlettiler,
 
şöhretli baba o sırada evde değildi ancak başka misafirleri evdeydi, onlarda katledildiler biri urgan ipine çekilerek asıldı o yüzme havuzlu ve konforlu şekilde huzur vaadedmesi gereken ev tersine şeytanın hükümünde bir korkunç dehşet evine dönüşmüştü.
 
İlginç şekilde Avrupalı baba'nın aile geçmişi'nin hazin hikayesi de 2. dünya savaşına ve faşist nazi zulmüne dayanıyordu.
 
Bıçak darbelerinden biri anne karnındaki bebeğin kalbine denk geldi ve bebek o darbeyle can verdi.
 
Anne bir ara banyo'ya küvet yanına sığınmış olabilir
 
Katledilirken so isteği, son oralardan çok ama çok uzaklarda olabilmekti, güvenli bir yerlerde, dünyanın öbür ucunda bir yerlerde veya en azından karnındaki çocuğu acaba kurtulabilirmiydi ve kaçıp gidebilirmiydi,alıp götürülebilirmiydi oradan?
 
Yakarışlar,çırpınışlar, feryat,acı, sadece,acı,hüzün ve gözyaşı.
 
Yıldız çocuğu neden çocukluğundan beri hep küvet'e karşı hassas ve duyarlı olduğunu sonunda anladı ve neden dokuz sayısının ve dolayısıyla 27 sayısının onun için özel olduğunu (9 aylıkken ve 9 ağustos günü kateldildi) anladı,neden "anne ben sizinim" demesi istendiğini,neden bir çeşit koruma kalkanı altında olduğunu,neden geçmişte kalbi ile ilgili bazı sağlık sorunları yaşadığını anladı,
 
Neden çok uzaklarda yeniden bedenlendiğini, neden içinde yaşadığı toplumla kültürel anlamda ciddi adaptasyon, uyum sorunları yaşadığını,neden hiç bir işte bir türlü dikiş tutturamadığını neden çocukluğundan bu yana annesinin,babasının "oğlum bizden biri değil bir yabancı gibisin" deyip durduğu anladı.
 
Ama annesi içinden son bir istekte bulunurken tüm bunları öngöremiyecek bir durumdaydı ne yazıkki ne zamanı vardı düşünebilecek, neden nefesi yeterdi sorgulayabilmek için, kan revan ve vahşet.
 
(Eski annesinin ruhu onun asla ezilmesini,kullanılmasını,sömürülmesini ve klasik bir anunnaki kölesi hizmetkarı olmasını istememişti, bir anlamda yakıştıramamıştı çocuğuna, elinden geleni yaptı elbette ama biaka bir alemdeki otorotesi,saygınlığı ve gücü elbette bir yere kadar yetti.
 
neden dünyanın öbür ucundaki bir batı bir sahilini Google Earth'te sanal olarak bire çok kez ziyaret ettiğini ve gezip dolaştığını,geçmişte yazdığı bazı makale türünden yazıların gerçekte ne ifade ettiğini,farkında olmadan Rosemary kelimesini neden kullandığını,neden bir film sitesi yaptığını,neden o sapıklar hakkında araştırmalar yaptığını ve onların filmlerini,belgesellerini yayınladığını,favori filmlerinin asıl sebebini, filmlere olan ilgisinin altında yatan gerçek nedeni,rock müzik ve yaşam tarzı ile olan alakasının gerçek sebebini,ziyaret ettiği ülkelere ve özellikle bir tanesine neden gittiğini, neden orada yerleşik olarak kalabilmek için karşısına kolay fırsatlar çıktığını (fakat değerlendirmediğini) birden anladı.
 
Çocukluğundan bu yana karşısına çıkan ve kaderi kesişen insanların hiç birinin tesadüf olmadığını gerçekte ne ifade ettiklerini, ve gerçekte anlatılmak istenenin,verilmek istenen mesajın ne olduğunu anladı.
 
Ve hatta neden kitabını tuhaf biçimde iki ayrı dilde karman çorban yarı türkçe yarı ingilizce yazdığını anladı.
 
Sonra o zavallı,alçakgönüllü kalbi ve ruhu güzel bahtsız kadıncağız'a duyduğu minneti ifade etmek istedi ve içten bir teşekkür etti ona yıldız ruhu.
 
kurbanken katil,masum ve iyi niyetliyken, kötü sanılan zavallı yıldız çocuğu, işte bu dünya, bu talihsiz ortam bu denli sakat,ters,yanlış bir yer, bir tuhaf,sönük,soluk, siyah-beyaz acınası mekan.
 
O dönem sonrasında yaşanmış bazı başka tuhaf olaylardan yola çıkarak bir önceki başlamadan bitmiş yaşamındaki olası babasının hakkında çıkan söylentiler onda ayrıca bir tiksinti uyandırdı ve o söylentiler doğruysa o halde babasından da nefret etti,evet ondan tiksindi,aynı diğerlerinden tiksindiği gibi.
 
Bu dünyada gerçekten çok çirkin insanlar var,evet ne yazıkki bu dünyada gerçekten kötüler,aşağılık insanlar ve hatta cadılar var,evet cadılar var,gerçekler ve işte bir tanesi çirkin yüzünü açıkça gösterdi.
 
Para hırsına,madde'ye,sığlığa ve köleliğe hapsedilmiş 3 boyutlu bir düşük ortam.
 
En azımdan benim dünyamda,benim imgelemim de,benim yaratcılığımda,yabancılar,münzeviler,ermişler,yüzüklerin efendisi türünden karakterler,elf'Ler,Gandalf'lar,kan emiciler,kötüler,vampirler ve cadılar,uzaylılar yada aklınıza ne gelirse tümüyle alabildiğine ve olabildiğince varlar!
 
Ne düş ve ne gerçek? Ne hayal ve ne somut?
 
Fakat bu olası gerçekler benim diğer spiritüel anlamda 9/27 sayıları ilgili olan kozmik galaktik anne ile Sirius yıldızı ile olan düşüncelerimi, önceki yazdıklarımı ve bağımı değiştirmediler, onlar gerçekliğin bir diğer yönü. Yani bence her ikisi birlikte doğru ve gerçek.
 
O filmin adını gördüğümde herşeyi anladım, senin kaderin o filmde zaten çoktan belirlenmişti, belliki alın yazın çoktan yazılmıştı güzel ve değerli kadın.
 
Ve 1 doların üzerindeki kabal göz, "Illuminati gözü" hakkında neden çok yazıp çizdim,araştırdım derin kabal gerçeğini öğrendim,inceledim ve anlattım artık çok daha iyi biliyorum.
 
Evet işte o göz aslen orjinalinde Isis'in Sirius anne'nin gözü ve görmek istediği gelişmeler aslında insanlığın yararına olması gereken gelişmeler fakat maalesef global elit bu gelişmeleri onun görmek istediği şekilde değil onun ikiz kız kardeşi olan "ters pentegram" yani ruhun düşüşü, aldanışı ve alçalışını ifade eden Nephthys'in görmek istediği şekilde manupule ediyor, yönlendiriyor, pratikleştiriyor yani icra ediyor.iy iniyeti kendi yararı ve çıkarlar doğrultusunda şeytanca,sinsice suistimal ediyor,
 
yani aslında o göz ters duran bir üçgen, ters duran bir göz ve muhakkak düzelmesi gerekiyor.
 
Ve şu anda farkediyorum da, bu "Yıldız Çocuğu"(uzun zaman önce yazdığı bu isimde bir şiirimde var) kulladığım spiritülel tarzdaki yani ruhsal anlamının yanı sıra anlattıklarımı destekleyen bir diğer dünyevi anlam daha taşıyor (yani yıldız bir kadının çocuğu anlamı da çıkıyor:)
 
Evet her reenkarne yaşam süreci ciddi bir sipiritüel tecrübedir, ancak iki kez üst üste doğma ve yaşama fırsatı bile bulamamış bir bebek neyin tecrübesini edinebilir?
 
Daha önceki yaşamların da (eğer var ise, mesela bir korsan, yada Arisius) çeşitli tecrübeler edinebilmişse edinmiştir.
 
Ama bu yaşamında, bu kez belli ki çok şey öğrendi, hatta oldukça iyi bir ruhsal performans gösterdi diyebiliriz.
 
Bir çok farklı yaşam süreci reenkarnesi olan biri elbette ilk bakışta bölünmüş (split) kişilik bozukluğu olan biri izlenimi de verebilir ancak bunun nedeni aslında elbette birbirinden farklı reenkarne yaşam karakterlerinden geriye kalan birkimdir,
 
hele bir de benim gibi sentezcilik ve felsefelerin yanlışlarını ayıklayarak v ortalamalarını alarak doğruya ulaşma çabası şeklinde bir anlayışı varsa bu yanıltıcı izlenim elbette katmerlenir:)
 
Canım annem filmi izledim,yağan yağmur,şemsiye,yağmur sahneleri,çiçekler,Catherine ismindeki o kadın karakter,bir cadı'yı canlandıran sen,witchcraft motifleri, ölen bir kuş ve daha önce burada yazdıklarım,yanan şömine,o büyük ev,o dönemin modeli mercedes araba,ok,yay,illuminati öğeleri, zaten film illuminati hakkında fazla söze gerek bile yok:)
 
bana çok benzeyen o papyonlu çocuk ve kız kardeşi,tavandaki İsis yani Sirius yıldızı'nın kadim sembolik gözü 13. öğe güneş etrafında toplanmış 12 burç yani 12 havari göndermeleri,yerdeki pentagram sembolü,sayılamayacak kadar fazla tesadüf, hoş tesadüf olmadığını sen ve ben artık biliyoruz.
 
Demek "Paul Richard", Paul Richard demek, ne kadar şaşırtıcı, ne kadar dehşet verici. o halde ben az önce "Google Haritalar'da senin ve aynı zamanda kendimin mezarını mı ziyaret etmiş oldum?
 
Bir önceki annemin filmlerini mi oturup izledim ve o belgeselde anne karnında kendimimi gördüm?
 
Neden geçmişimde hep ABD bir rol'e sahipti ve neden çevremde hep bazı amerikalı dostlar vardı neden bir bakımı onların kültürüyle büyüdüm artık biliyorum,anlıyorum.
 
Neden ABD'de boyna hediyeler,posta gönderileri,hediye paketleri cd'ler T-shirt'ler,kool-aid'ler vs. geliyordu artık biliyorum.
 
Bu kitabın ikinci bölümünde neden Pavlus yani (paul)'de söz etmiş olduğumu artık anlıyorum, ve ayrıca neden çocukluğumdan beri tapınak şovalyelerinin bir şekilde karşıma çıkıp durduduğunu, bunun nedenini:)
 
Ne bahtsızlık ama, ne kadar inanılması güç şeyler, annem seni de şu andaki annemi'de çok ama seviyorum, sana sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum,şimdiki annemin gençlik yıllarında sima olarak kısmen benzediği ünlü yıldız "Audrey Hepburn" belkide senin favori yıldızlarından biriydi,öyle tahmin ediyorum elbette bukadarı tesadüf olamaz değilmi Dallas/Tx'lisin, hakkında okudum, çok şey öğrendim hakkında bir belgesel olduğunu da biliyorum net'te bulabilirsem izleyeceğim,
 
şu ana kadar yaşamının her anında beni izlediğini,gözlediğini ve şu anda bile beni görebildiğini biliyorum, gülümseyişini seziyorum, gülen gözlerini görebiliyorum, çok güzel bir kalbin var senin.neden hristiyan oldum,çünkü beni sen yönlendirdin değilmi:), evet hepsini anlıyorum, görüyorum,biliyorum,
 
filmin sonundaki o kolye adeta ellerimde onu unutmadım,asla unutmayacağım ve zaten evimin tavanında bir nazar boncuğu, senin üzerimdeki sembolük anlamdaki bir nevi gözün asılı.
 
Neden hristiyan oldum, ve yakın zamandaki gelişmeler artık biliyorum, neden yay burcuyum onu bile anladım:)
 
Neden
 
evet ne kadar inanılmaz ama sanırım bir o kadar gerçek.
 
Hollywood'daki arkadaşlar Helen ve diğerleri anlaşılan bu gerçeği uzun süre önce anlamışlar ve zaten biliyorlarmış işte şimdi başlarda bir türlü anlam veremediğim özellikle son zamanlardaki Hollywood filmlerinde sıkça gördüğüm o bebeklerin,çocukların ne anlama geldiğini, ironi'sini,imalı göndermeleri elbette çok daha iyi anlıyorum."Return of Mary Poppins" vs.
 
Ve elbette sen sağ iken aktörlük mesleğinden dolayu iletişim içinde olduğun beim gibi 27 kasım doğumlu olan Bruce-Lee ile olan tanışıklığını da biliyorum, öğrendim, neden çocukken Bruce-Lee filmlerine çok büyük ilgi duyduğumu ve karate,taekwando gibi sporlara merak saldığımı elbette gülümseyerek şimdi oldukça iyi anlıyorum.
 
İtiraf etmeliyimki kendimi şu anda biraz saf hissettim çünkü aslında daha önce farketmem gereken bir gerçekti sanırım, anlamam biraz uzun sürmüş anlaşılan:)
 
Sevgili annem tüm bunlar, yani tüm bu olanlar gerçekten inanılması güç şeyler,insanların büyük bölümünün yadırgayacağı, inkar edeceği, inanmayacağı şeyler, zaten anlatsam bile bana deli gözüyle bakacaklardır o nedenle sadece çok yakınlarıma açacağım,
 
burada yazmakta bir sakınca görmüyorum çünkü bu kitap çok az insanın okuyacağı,bilinmeyen,asla basılmayacak olan kendi halinde,mütevazi bir çeşit e-kitap sadece.
 
Bu seninle benim ve sadece bazı Hollywood önde gelenlerinin bildiği fakat aramızda kalacak bir sır sadece.ancak bu olaydan çıkarılacak bir çok ders, bir çok sonuç var,
 
örneğin senin ölümünden sonra her türlü dini tarzda düşünceden uzaklaşmış ve tamamen ateistleşmiş eski babamın o yoldan bir an önce dönmesine dair bir uyarı taşıyor en basitinden,
 
biz insanlar halen evrensel meseleler de,spiritüel konularda çok az şey biliyoruz ve aslında farkında olmasak ta bu konularda yorum yapamayacak denli cahiliz ve mevcut iq kapasitemis ayrıca yetersiz.
 
Red ve inkardan kolay birşey yoktur.
 
Ve Bu arada deli saçması diyecek olanlar var ise onlar da öyle düşünmeye devam etsinler, ben onlar için kafayı sıyırmış, bir ruh hastası,saçma sapan gerçeğe aykırı iddialarda bulunan biri olabilirim, ve benim için bunun hiçbir mahsuru yok,çünkü bana inansalar da inanmasalar da benim açımdan aslında hiçbirşey değişmiyor,değişmeyecek.
 
Canım annem artık neden sezeryan doğduğumu da biliyorum sen şimdiki annemden üç yaş büyüksün ve eşin, şimdiki babamdan tam 3 yaş büyük, 3x3=9,
 
Aranızda tam 10 yaş varmış,şimdiki rahmetli babam ve annemin arası da tam 10 yaş, tesadüf gibi görünmüyor değilmi:)
 
Eşin yani eski babam 18 ağustos doğumlu ve 9 ağustos günü benimle birlikte katledilmiştin.
 
Canım annem çocukluğumdan bu yana hep yanımda olduğunu ve adet koruyucu bir melek gibi beni kolladığını, gözettiğini biliyorum,farkındayım, belkide zaten gerçekten bir meleksin çünkü bazı insan ruhları evrimleşerek gerçekten de meleğe dönüşebiliyormuş, kadim bilgiler böyle diyor, yada tanrıya karışmak,ermek olabilir.
 
Seni anlıyorum,seni tanıyorum, tanıyor gibiyim,kariyerin gereği,profosyonellik gereği geçici olarak üstlenmek zorunda kaldığın zorlu görevleri anlıyorum.
 
Ve biliyorumki sende beni anlıyorsun, bu yaşamda kaç kişinin başına gelirki?
 
Kaç kişi vardı şu koca dünyada böyle eski,bir önceki yaşamından kalma mezarını ve hem de aynı zamanda yakınlarının,akrabalarının veya bir önceki öz annesinin mezarını ziyaret edebilme fırsatı bulan, veya en azından benim gibi sanal olarak ziyaret edebilen?
 
Tuhaf,şaşırtıcı ve biraz da ürkütücü değilmi?,Ama ben korkmuyorum.
 
Canım annem bu kitap'ta bir yerlerde kırmızı Matrix hapını zaten çoktan yuttuğumu yazmıştım, rol alabildiğin az sayıda filmden birinde sen de ilginç şekilde mavi hapı seçerek yuttuğunu söylüyorsun, bir diğer karakter ise kırmızı hapı yutuyor ama zaten benimde favori rengim mavi biliyorsun ve muhtemelen belki seninki de, ve belki pembe kim bilir:)
 
Canım annem bahtızlığın,kaderin yetmiyormuş gibi sana türlü asılsız iftiralar edildiğini,büyük haksızlıklara uğradığını biliyorum, rol aldığın o film ve cadı karakterinden dolayı atmadık iftirayı,çamuru bırakmamışlar, ama maalesef insanlar böyle, zaten bu yüzden insanlardan uzak sakin bir yaşam sürmemi (münzevilik) önerdin,evet istedin çünkü çevrendeki insanlardan,dedikodulardan çok çektin,çok yara aldın,evet seni gerçekten anlıyorum.
 
Yıllar önce o filmdeki siyah elbiseni giymiş şekilde Efes'te St. Jean kilisesinin üst arka köşedeki bölümde o taşların orada (harabe değil orjinal haliyle) bana göründün ve gülümsedin, anımsıyorum, zaten seni hemen tanıdım:)
 
Dear mom, mummy,ı love you so much,and yes ı've seen those cute babe clothes which you had bought for me,thank you,thank you very much,very kind of you,
 
oh my dear,my poor angel,my sweet honey,please rest in peace, rest in peace mother.
 
Dün gece güneş ve yıldızlar teorime paralel ve benzer bilgiler veren değerli yazar Henry Miller'ı izledim yanlız o benden farklı olarak güneşin ve Sirius yıldızı gibi yıldızların (stargate) yıldız kapısı olabileceklerini söylüyordu, yükseklere,öte alemlere açılan kozmik kapılar,ayrıca ahit sandığı da ona göre yıldız kapısı oluşturabilen yani yapay güneş oluşturabilen bir dünya dışı Anunnaki cihazı,elbette bu da mümkün,mantıklı olabilir olmaz demiyorum belkide benim yazdıklarımla örtüşen bir karma, bir otalamadır doğrusu bilmiyorum ama kesin olan güneş ve yıldızların spirütüel ,kozmik anlamda büyük önem taşıdıklarıdır.
 
Size ne hissettiğimi,sezdiğimi, söyleyeyim, bir yüzme havuzunda, mesela bir aqua park'ta o eğlenceli kaydıraklardan kayarak suya düştüğünüzde,yani kayma ve düşme anınız ,yaşadıklarınız sizde nasıl bir duygu uyandırıyor ise, nasıl bir keyif alıyor iseniz işte yükselmek ve tekrar ana karnına düşmek, yani yeniden doğmak ta öylesi bir duygu,yani oldukça benziyorlar,
 
ve aslında tersi de düşünülebilir ana kaynağa dönmek, yeniden havuza düşmek gibi.parlak göz kamaştıran güneş ışınları,huzur ve keyif.
 
Canım annem o korku filmini ben zaten çocukken izlemiştim,tek kanallı siyah-beyaz TRT kanalında,evet, sonradan anımsadım:)
 
Belki tek kanaldı ama çok daha düzeyli ve kaliteli idi, yayınlar az ve özdü. sanki çocukluğumda herşey daha güzeldi anne, daha sakin daha huzurlu, daha doğal, lezzetli yiyecekler,ve daha temiz bir hava.
 
elbette, daha doğrusu izlettirildim sanırım,kimbilir o anlarda neler hissettin:), belki diğer filmlerini de izlemiş olabilirim ama tekrar izleyeceğim elbette.
 
Canım annem, böyle biraz sana mektup yazıyormuşum gibi oluyor ama bir yanda da kitabımı yazmış ve yeni eklemeler yapmış oluyorum,i bir taşla iki kuş:) umarım hoş görürsün, anlayışın için sağol, beni algılayabildiğini, bir şekilde görüp duyabildiğini biliyorum, hiç merak etme:)
 
Ben komik biriyim değilmi Sharon anne:)
 
Umarım bana seni çağrıştıran bu şarkıyı sende beğenmişindir,, evet biliyorum biraz karanlık ve hüzünlü fakat zaten şu olan bitenleri düşünecek olursak,
 
neyse en azından senin ve benim gibi derin,a derin demişken torunun Derin,evet elbette ona seni ve senin için öpeceğim:)
 
Diğer filmini ve hakkındaki bazı belgeselleri izledim, ayrıca roman ve yazarı hakkında bir belgesel, hoş zaten sen izlemiş olduğumu biliyorsun ve sana sunduğum mütevazi sanal gülleri görebiliyorsun, sana layık değilller ama lütfen kabul et canım annem.
 
Mavi hap dedik ama filmin sonlarında gördümki rol gereği kırmızı hapı yutarak intihar etmişsin:) demek alın yazımız böyleymiş, ikimizde kırmızı hapı seçtik ama elbette benim kastettiğim farklı intahar falan değil Matrix'i deşifre edebilmek meselesi.
 
O sahneden sonra bir kez daha kaderinin önceden zaten belirlenmiş olduğunu anladım ama bence ilahi boyutta aslında kötü olan bir şey yok hatta uzun vadede tüm gelişmeler yararına,yararımıza.
 
Bunu sende biliyorsun sakın üzülme anne çünkü aslında onları yendik,bizi yok edemediler,yaşıyorum,güçlü hissediyorum, iyiyim, bak sevin sonuçta biz kazandık Sharon anne:)
 
Lütfen mutlu ve huzurlu ol canım annem, film boyunca her yer kar idi ve diğer filminde de bir kar ve kardan adam sahnesi vardı, artık neden film siteme karlı bir günde çekilmiş fotoğrafımı koyduğumu, daha doğrusu belki tarafından koydurulduğunu biliyorum,
 
neden çocukluğumda düzenli olarak o askeri sinemaya gittiğimi, yüzme havuzunu ve şömineleri neden çok sevdiğimi biliyorum,
 
neden evimize teknolojik anlamda henüz çok yeni iken bir vhs video player (video oynatıcı) girdiğini ve neden kiralık bol vizyon filmi izlediğimi biliyorum, o da aynı benim film sitesi hikayesine benziyor, fakat sitenin amacı ayrıca dikkat çekebilmekti.
 
Varlığın, sıcaklığın inancı,inanmayı ve sevgiyi tetikliyor, evrensel bir mana, bir ilahi boyut ve anlam olduğunu bizlere öğretiyor ve anlatıyor.
 
Bundan ders çıkarmasını bilen çıkarır elbet.
 
Bu bölümde edindiğim tecrübelerden yani annemden yola çıkarak ruhlar dünyasıyla iletişimin nasıl bir deneyim olduğundan bahsetmeye çalışacağım.
 
Öncelikle tabiiki pozitif bilim açısından genel bu meseleler muallaktır ve bilimsel yönü olmadığından safsata kabul edilir fakat onlar kendi açılarından haklılar, onları anlamak lazım çünkü aksi taktirde bilimsel çalışmalar gerçekleştirebilmek mümkün olamayacaktır, her spiritüel iddiayı gündemlerine almaya kalkarlarsa ise iş yapamaz hale gelirler,
 
Kısaca Newton fiziği ve Aristo mantığı açısından durum budur öte yandan daha dün uçabilmenin münkün olmadığını iddia eden de bilimin ta kendisidir o nedenle çokta iddialı olmamak ve bu tür meselelere şüpheci yaklaşmak lazımdır.
 
Kunatum fiziği açısından ve daha geniş bir perspektifle anlatacaklarım kabul edilebilir mümkün gerçeklerdir, ve ben de su götürmez şekilde gerçek oldukları kanısındayım.
 
Ruhlar bizlerle dolaylı yoldan özellikle cisimleri,sembolleri ve imgeleri kullarak iletişim kurarlar o nedenle günlük yaşamınızda dikkatli olun ve tesadüf gibi gözükebilecek bazı gelişmelerin aslında tesadüf olmadıklarını kısa sürde farkedebilirsiniz.
 
Pozitif bilim ve modern psikoloji açısından bu tür gelişmeler rastlantı,tesadüf,algıda seçicilik,yanılsama gibi sebebler olabilir.
 
Kuantum mekaniği, parçacık altı dünyası bakımından ise başak nedenlere bağlanabilir.
 
Bir örnekle açıklayalım annemi sevdiğimi söyledim ona kalpli sanal bir kırmızı gül sundum ve ardından çok geçmeden evimize gelen bir misafirimiz bize bir ev hediyesi getirdi bu hediye şirin su bardaklarından oluşuyordu ve her bir bardağın üzerinde kırmızı bir kalp ve diğer tarafında kırmızı "ı love you" yani ingilizce "seni seviyorum" yazısı mevcut idi
 
Ben bunu bir dolaylı yanıt yani cevap olarak algıladım "ben de seni seviyorum." Ve hatta şu anda farkettimki eşim bana o bardaklardan bir diğer iile su getirmiş ve üzerinde "your heart always tell the truth" yani "kalbin hep doğruyu söyler" yazıyor, kalbinin sesine güven demek istiyor,işte bu su içilir:) benimde zaten film sitemdeki filmlerim sözde su ikram ediyordu, demek doğruymuş işte bir başak zaman atlaması örneği daha doğrusu ruhlar dünyasında (belki 4. boyut) mekan ve zaman kavramı yok, zamanın ilerisini ve gerisini bir bütün olarak görüp algılayabiliyorlar.
 
Maddenin zıt hali yan itersi veya gölgesi şeklinde bir ortamda bulunuyor gibiler, bizim bulunduğumuz madde dünyanın tam zıttı ama bu olmadıkları veya bizi algılayamadıkları anlamına gelmiyor, sadece beş duyu organı yerine spritüel, sezgisel bazı araçlar kullanıyorlar, anladığım budur.
 
Anne, bebeğe öldükten sonra ona isim verdiler yani onu sıfatlandırdılar tam bir bütün varlık, bir insan olarak kabul ettiler, mezar taşına senin altına da yazdılar
 
belkide sezgisel olarak tekrar dünyaya geleceğini 6. hisleri yardımıyla anladılar, veya belkide ben onların tam da bu eylemi nedeniyle tekrar bedenlendim.
 
Bu arada şu Zetaların ve Orionluların yani biyolojik android veya gelişmiş robot diyebileceğimiz primatların tek bir ortah ruh taşıdıkları yani tek bir ruha bağlı oldukları bilgisini aldım ve hiç şaşırmadım, gayette mantıklı o nedenle kollektif bir bilince sahipler
 
yani birimiz hepmizi ve hepimiz birimiz için felsefesine sahipler birine yapılanı tümüne yapılmış sayıyorlar, tek bir vucu, tek bir bütün olarak varlar, bu şeklde programlanmışlar benzeri elbette çok geçmeden biz de dünyada ortaya çıkacaktır.
 
Neden artık bazı ruhların güneşimize değil Sirius yıldızına yükseldiklerini ve buna benim de neden dahil olduğumu şimdi anladım, çünkü onun karnında onunla bir bütün olarak gömüldüm ve o gelecek vaadeden genç ve masum Bir Hollywood yıldızı idi.
 
Neden "Happy death day" adında bir korku filmi serisi yaptılar artık biliyorum:)
 
Bir nevi Prometheus gibi tanrılardan ateşi çaldım ve onların arasına karıştım.
 
Saçmalamak, evet hiçbir şey nedensiz değildir aslında.
 
Bir önceki yaşamında müttefik bombardımanıyla ölen masum bir Alman bebeği bir sonraki yaşamında çocukken faşit Nazi kamplarında zulüm görmüş bir başka çocuğun geleceğinde daha doğamadan katledilen bir başka Amerikalı yani müttefik taraftan bir başka bebek olabiliyor ve ardından bir sonraki yaşamında müslüman bir ortadoğu ülkesinde doğarak yaşamına devam edebiliyor.
 
Peki buradan nasıl bir sonuç çıkarmak gerekir?
 
Ne düşünüyorsunuz?
 
Sahte,yapay kimlikleri bırakın, ebedi olan ruhtur,alt kimlikleriniz, dinsel,milli,etnik vs. kimliklerinizi sizleri çatıştırmak,birbirine düşürmek için bir sözde elit azınlık tarafından, para babaları,silah tüccarları tarafından kullanılmaktadır,
 
hepimiz kendimizi bir bütün bir evrenli olarak görmeliyiz, başkasına yapılanı kendimize yapılmış varsaymalıyız.
 
Tıpkı o dünya dışı varlıklar gibi.
 
Çatışmayı,savaşmayı bırakın,sevgi'yi tanrı kabul edin,evrensellik bilincine yatırım yapın herkesi bir bütün kabul edin, evrensel kardeşlik temasını işleyin.
 
Deney:
Gıcırdayan bir kapı sesiyle karanlık ve hüzünlü atmosferde katmerlenmiş depresif ruh haliyle ne yapacağını bilemeden kıvranan baba'ya yaklaştılar.
 
-Geldiler
 
-İçeri alın
 
Biri hafif kambur ve oldukça yaşlı bir hanımın koluna girmiş bir tuhaf adam, ikisi birlikte içeri girdiler.
 
-Buyrun oturun,dinliyorum diyebildi son gücüyle baba
 
-Donuk bakışlı ve oldukça tuhaf adam kısa bir süre konuşmadan tavanda başlayarak bulundukları odaya, duvardaki resimlere ve çevredeki heykellere göz gezdirdi ve hafif güvensiz ve kendinden emin olduğu söylenemeyecek bir ses tonu ve vucut diliyle konuşmaya başladı.
 
-Evet bebeği yaşatabiliriz, buna inanıyoruz, annem bunu yapabilir önceki profosyonel yaşamından medyumsal başarılarını içeren referanslarını size yazılı olarak önceden yollamıştık
 
-Evet gördüm,baktım
 
-Henüz daha bebeğin ruhu öte aleme yani öte dünya'ya geçmedi halen burada,manupule edilebilir,yani annem onu yakın gelecekte doğacak bir başka doğacak bebeğin içine ruh olarak yerleştirmeyi başarabilir fakat....
 
-Fakat? Fakat ne?
 
-Bebeğin kim olduğunu asla bilemeyeceğiz.
 
Babanın gözleri faltaşı gibi açıldı,şaşkınlığı her halinden belliydi bir süre dondu kaldı ve ardından sesi titreyerek çıkıştı
 
-E- o halde ne anlamı var, ne anladık bu işten kim olduğunu bilemeyecek olduktan sonra
 
-Ama en azından öz çocuğunuz,yani onun ruhu bir başka bedende yaşıyor olacak bu size bir şey ifade etmiyormu?
 
-Bir süre düşündü baba,kendini oldukça yorgun hissediyordu, çökmüştü, pişmanlıklar,eski eşine yaptığı zorlamalar,haksızlıklar ve başına gelen bu inanılması güç dehşet,kabus ava tüm bunları haketmişmiydi?
 
-Evet anlıyorum, evet,haklsınız, elbette isterim
 
Diyebildi ancak
 
ve ardından sordu
 
-Eminmisiniz?
 
-Kim olduğunu bilmenin hiç bir yolu yokmu gerçekten?
 
-Maalesef bilemeyiz ama bir gün belki tesadüfen veya ilahi adalet sonucu karşınıza çıkar , kim bilir.
 
Yaşlı kadının yüzünde hafif bir tebesüm belirdi, gözlerinin içinde yanan şöminenin ateşi parlıyordu
 
-Bize müsaade fazla kalamayacağız.
 
- Peki halde tamam güle güle, ödemenizi halledecekler.
 
Ve gittiler.
 
"The Others" filmini izlemişmiydiniz?
 
Bizlerin, hepimizin aslında diğer tarafta diğer boyutta olmadığımız ne malum?
 
Belkide bu dünya, bu ortam ahiret ve diğer taraftakiler yani gerçek hayattakiler tarafından gözleniyoruz:)
 
Canım annem, elbette O antik Roma döneminden tarihi filminde anfitiyatro'da seyircilerin arasında aldığın ufak antik Romalı kadın rolünü'de gördüm ve inan çok etkilendim, tüylerim diken diken oldu
 
zaten baba adı Roman, herşey ortada neden hep çocukluğumdan bu yana özellikle antik roma dönemine çok büyük ilgi duyduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
 
Mucize gibi bir olay, yada film gibi, büyük, derin bir film biliyorum
 
Fakat bir reenkarne olayı yada daha az muhtemelen bir çeşit deney olayı olduğu için pek kimsenin dikkatini çekmeyecektir,pozitif bilim'e inananlar,materyalistler, sosyalistler zaten böyle şeylere pek inanmazlar,semavi dinlerde genel olarak reenkarnasyon'u gündemlerine almıyorlar, olmadığı iddiasındalar.
 
Geriye uzak doğu dinleri,zenbudizm,budizm,taoculuk,quantum fiziği ve New age'ciler falan kalıyor.
 
Yani oldukçarahatız,rahatım medyada gündeme gelmeyecek,popüler kültürün saldırganlığından uzak kalacak bir olay.
 
Yani biz bizeyiz:) bu arada benim iyiliğimi istediğini biliyorum, hep istedin,merak ettin,biliyorum.
 
Kaldıki ben zaten kendi kendime yetebilen, kendinden emin,kültürel birikimi ve yaratıcılığı olan herhangi bir dünyevi ihtiyacı olmayan,maddiyete pek önem vermeyen ve manayı ilahi boyutlarda arayan biriyim
 
Sağolsun rahmetli babam ve sevgili annem yani güncel ailem beni dört dörtlük gayet güzel yetiştirdiler ve iyi bir eğitim aldım.
 
Ve sen zaten bunları biliyorsun.
 
Kayıt cihazı, veya sesimi telefon'a kaydetmek, :)
 
Hımm mantıklı ve yerinde bir teklif ama ben yine de ısrarla kullanmayacağım, hafızamda süzgeçten,filtreden geçip barınmayı başarabilen fikirlere kapım açık sadece, aynı filtre edilmiş koyu bir kahve misali.
 
Evet onunla oldukça benziyoruz, biliyorum, sapkınlık hariç,
 
ne iğrençlik,rezil (eğer doğru ise) bu dünyada çocuklardan daha değerli,masum ve güzel ne var.
 
Manson evet, o aile, onlar sadece görevlerini yaptılar, hatta bir bakımı bazı düşüncelerinde o kısmen haklıydı,yani tamamen saçmalamıyordu, tüm düşünceleri deli zırvası değildi, tanımıyorum ama biliyorum
 
aslında sadece ilahi bir görevi yerine getirdiler "The Exorcism of Emili Rose" filmini izleyin ve ne demek istediğimi anlayacaksınız,ben sinemada izlemiş ve çok etkilenmiştim,
 
neden bu kadar çok film izledim,binlerce film, dizi,evet artık nedenini biliyorum:) ve biliyorsunuz.
 
O talihsiz ve ac son dereceı negatif olay,o vahşet,katliam bugün pozitif yönde bir uyanışı tetikliyor,öğretiyor,üstelik elit kesime, medyayı,filmleri,reklamları v e benzeri herşeyi kontrol edenlere, tepe yöneticilere bunu anlatıyor.
 
Kim bilir hatta belkide oldukça yaşlı ve inancını yitirmiş yaratıcı bir adamın bu yaşından sonra düşüncelerini değiştirebilmesini sağlıyor,
 
spiritüelizm'in,metafiziğin yani fizik ötesinin parapsikolojinin ihmal edilmemesi ve ikinci sınıf bir konu olarak görülmemesi gerektiğini söylüyor.
 
Ağır bir olay,iz bırakan derinliği olan gelişmeler,yokuş yukarı çıkan arabalar,aynı bülbül dağına, meryem ana evine çıkar gibi,evet hayal meyalda olsa hissediyorum,hatırlıyorum.
 
Tam dokuz mum yakmıştım o evde,hissetmiştim derinliği, dinginliği,huzuru,mütevaziliği,sevgiyi.
 
Ne mutlu sana anne, ne mutlu bize,sonsuzluk,ebediyet kendini müjdeliyor.
 
Film sitemin ilk yılı (sanırım 2012 yılı) filmlerin arasında kısa komik parodiler yazıyordum bir nevi LAurel & Hardy misali, ve yazdığım ilk parodilerden birinde burada Türkiye'de iki salak bir meyhanede dört temmuz Amerikan bağımsızlık gününü kutluyorlardı:)
 
Şaka gibi ama gerçekmiş, sezgisel boyut,6. his, veya sen:)
 
Independence Day, evet o filmi de sinema'da izlemiştim:)ve elbette Contact filmini'de.
 
Dün gece anımsadım, eski evimizde odamda duvara grafiti türünden yazdığım o kısa cümleyi,
 
"doğmadan ölen bebek ne şanslısın, bitmeyen bu sonsuzlukta belkide sadece bir yalansın."
 
Rodos:
Bu muazzam güzel adada,Osmanlı topraklarında Rumlarla birlikte iç içe güzel mutlu bir hayat yaşıyorduk, evimiz oldukça büyük ve ferahtı, 14 odalı taştan bir ev, huzurlu,konforlu,yazları serin ve kışları sıcak, zaten iklim oldukça ılımandı kışlar ılık geçerdi genelde.
 
Evin geniş avlusunda yazları oturur kuyudan çektiğimiz buz gibi suyu içer, temiz Rodos adasınının denizden hafif hafif esen ılık lodosuyla serinlerdik, birbirinden lezzetli yiyecekler,bilirsiniz,tipik Akdeniz mutfağı idi bizimkisi,daha yeni yakalanmış taze ızgara veya tava balıklar,turp otları,radikalar,salatalar,uzo,mastika, bahçemizdeki incir ağaçlarından bal givi incirler,incir reçelleri, zeytin ağaçlarımızdan taze zeytin ve ömür uzatadan cinsten sızma zeytinyağları,zeytinyağlı dolmalar.vs.
 
Sık konu komşu ağırlardık öyleki hemen hemen her zaman evimizde birileri bulunurdu, kalabalık ahali, Rum ve eş dostlarımızla rumca konuşurduk dillerini gayet güzel konuşuyorduk,ama nedense onlar Türkçeyi çat pat konuşabiliyorlardı,gece yarılarına kadar süren sohbetler,çıtlatılan çiğdemler,kömürde neredeyse hep hazır demli duran çay,sönük mangal kömüre gömülen pateseler,kahkahalar,koyu sohbetler.
 
Eşim hem adanın baş öğretmeni hemde Türklerin dini lideriydi fakat maalesef amansız bir hastalık sonucu yakın zamanda onu kaybetmiştim.
 
Günlerden bir gün,1912 yılının bir ilk bahar sabahı erken saatlerde dışarıda bir gürültü koptu,bağırışmalar, bir telaş havası, tülü aralayarak pencereden ne olduğuna bakayım dedim göz ucuyla, koşuşturanlar vardı bir Rum yeni yetme heyecanla haykırıyordu Rumca -İtalyanlar, İtalyanlar,koşun.
 
-Apar topar kalkıp giyindim, bastıkça gıcırdayan ahaşap merdivenlerimiden olanca hızımla aşağı inerek abimin kapısını çaldım fakat cevap alamadım kapıyı açtım evde değildi belliki benden evvel davranıp çıkıp gitmişti.
 
APar topar hızlıca bir kahvaltı ettim çocuklar hala uyuyordu, aradan bir süre geçti derken öğlene doğru abim çıkageldi, yüzünde son derece endişeli bir ifade vardı, canı çok sıkkındı
 
-İtalyanlar, dedi huzursuz bir edayla,12 adayı toptan işgal gelmişler limana demirleyip plaja askerde çıkarmışlar sabaha karşı
 
-Peki ne olacak, direnmeyecekmi bizimkiler?
 
-Bizimkiler dediğin toplasan toplasan bin asker, belki o kada bile değil, onlar ise dokuz hatte belki onbin baş, vali Suphi bey istifa edecekmiş diyorlar.
 
-Neden?
 
-Bilmiyorum, karşı duracak güç bulamadığından olsa gerek.
 
-Ne olacak ne yapacağız?
 
-Dost bildiğimiz Rumlar'sa bize kazan kaldırmışlar,İtalyanlara erzak yardımı yapıyorlarmış kahvede öyle duydum.
 
O anda bir cehennem gürültüsü duyuldu, yer sarsıldı, deprem oluyormuşcasına
 
-Top dedim abim, kuvvetli top atışı bu duyduğun bizim karargahı dövüyorlar, yapacak bir şey yok artık burası bize dar, kaçıp gitmeliyiz buralardan
 
-Nasıl neyle hem nereye gideceğiz,
 
-Anadoluya, ecdadımızın memleketine döneceğiz, İzmir'e
 
-Peki ya malımız mülkümüz ne olacak diye sordum?
 
-Bu kıca ev,tarlalar,bağ bahçe, öylece bırakıp gidecekmiyiz, satıp paraya çevirmeyecekmisin?
 
-Vakit yok, diyebildi abim yüzünde hüzünlü,bir ifadeyle,
 
-Şerif'ten (Ölen eşimin adı) kalan yüklü maaş birikmişin var, benimde biriktirdiği var elde hazır, vakit yok yarın gidiyoruz,
 
Sabaha kadar korkuyla uyumadan bekledik, ha geldiler ha gelecekler kapıyı çalacaklar diye, tüm ışıkları söndürüp evin kilerine sığındık,evladım Halil daha bir buçuk ve kızım Nazime henüz 2 yaşındaydı, güçlükle onları emzirip uyutmaya çalışıyordum,o dehşet verici kabus gibi gece, o alıkoyulma korkusu, hiç unutmayacağım.
 
Dışarıda çatışma ve silah sesleri de sabah dek sürdü,haykırmalar,feryatlar,ateşe verilen evler,korkunç ve hazin.
 
Sabaha karşı apar topar evden çıktık yanımıza doğru dürüst bir şey bile alamadık toplayabildiğimiz bir kaç bavul eşya ve hepsi o kadar, yola koyulduk.
 
-gemi güvertesinde lacivert deniz sularına karışaran beyaz köpükleri üşüyerek, bir ürperti ile göz yaşları içinde izledim,evimizden yurdumuzdan olmuştuk bir anda,yuvamız,tüm anılarımız,sandıklarımız, eşyalarımız ve geriye kalan her şey, evet artık tümü gerilerde kalmıştı, sıkıca çocuklarıma sarıldım, geleceğimiz ne olacak diye düşündüm?
 
Bilmediğimiz tümüyle yabancısı olduğumuz yeni bir Ege şehrinde nasıl tutunuruz, kim bilir bizleri neler bekliyor?
 
İzmir:
 
Vardığımız iskelenin adı pasaport limanıymış adı buraya tümüyle yabancıyız, yolun karşısında bir kafe gördük bavulları bir kenara bırakıp halsiz ve yorgun oturduk ve simit ve çay ile karnımızı doyurduk, daha doğrusu İzmir gevreği. Halil benim Nazime abimin kucağındaydı.
 
Sağa sola yerleşmek için en uygun yerin neresi olabileceğini sorduk, denize yakın sakin bir yerler eski eşimden kalan ve ayrıca abimin yüklü miktarda birikmiş parası vardı. Bu para iki mülk almaya yeterdi birinde iki çocuğumla ben diğerinde abim oturacaktı ancak mülklerin çokta pahallı olmaması gerekiyordu.
 
Bize Karşıyaka bölgesini önerdiler,aynı limadan vapurla oraya geçtik ve bir motele'e yerleştik, civardaki emlakçılardan ev araştırdık ancak fiyatlar bizim için biraz pahallı idi, tekrar sorup soruşturuk Konak bayram yeri civarında mülk fiyatları daha uygunmuş bir kaç hafta içinde iki ayrı ev almış ve yerleşmiştik, yavaş yavaş bu yeni hayata alışacaktık elbet, yeni bir ehir yeni bir ortam, yeni bir yaşam.
 
Aradan 7-8 yıl geçmişti 1919 ilkbaharıydı, yine ilkbahar ne hazin tesadüf yağmurlu bir mayıs sabahı öğlene doğru Şehrin yunan işgaline uğradığı haberleri yayıldı, bizim göç ederken ilk vardığımız pasaport limanından karaya çıkmışlar palikarya askerleri,ciddi bir direniş olmamış.
 
İzmirli Rumlar, özellikle Alsancak bölgesi sakinleri şemsiyeleri açmış şiddetli yağmura aldırmadan sevinç çığlıkları atarak koşturmuşlar karşılamak için hemşerilerini,yığılmışlar limana,çabucak unutuvermişler onları ayırım yağmadan kucaklayan, karışmayan özgür bırakan Osmanlıyı sarıp sarmalamışlar gelen askerleri, misafir etmişler.
 
Kaderime şaştım, bir kaç yıl içinde iki ayrı yerleşkede iki kez üst üste emperyalist işgale uğramıştık birinde İtalyanlar, burada ise Rumlar, içim acıdı,hüzünlendim,kadim koskoca bir imparatorluk, Osmanlımız çöküşteydi,mütarekeler imazanmıştı neredeeen nereye,
 
elden ne gelir ne yapabilirdim kadın başıma derkne abim çıka geldi, bu sefer kaçacağımız bir yer yok dedi, zaten ana vatanımızdayız, ne yapalım katlanacağız, elbet bizimkiler bir çare bulacaktır, devlet büyüklerimiz icabına bakacaktır bu vahim durumun.
 
İzmir ilini ve çevresini yeni İonya şehri ilan ettile sokağa çıkma yasakları sıkı yönetim,karne usulü alışveriş kıtlık açlık,türlü salgın hastalıklar,tüberküloz,sıtma.
 
Osmanlı'nın azınlıklara yapmadığı ne varsa hepsini yaptılar, zulüm ettiler bize ta 1922'ye kadar, işte o aradaki dört yıl,o dört cehennem yılı.
 
Evet ulu önder Mustafa Kemal ve silah arkadaşları yakın gelecekte icaplarına bakacaktı gerçekten, hepsini denize dökeceklerdi,gedikleri gibi gideceklerdi yani diğer bir deyişle,
 
bir yandan kaçarlarken bir yandan şehri ateşe vermişler tümüyle kahpece,yakıp yıkmışlar önlerine ne çıkarsa, özellikle kordon boyundaki o güzelim evler,konaklar, o gün korkunç bir gündü, kıtlık vardı şehrimizde, birer somun ekmek dağıtıldı kamyonlardan karneyle itile kakıla kapmayı başardım çocuklarım için, ama biz zaten hep yarı açtık o dönemde, yani alışkındık kıtlığa, yokluğa, harp zamanları ağır olur.
 
Tekrar Rodos:
Ben Halil 18'imdeyim,terziyim,annemin hep sözettiği ecdad toprağı Rodos adasını ziyaret edeceğim, amacım orada kalan malımıza mülkümüze mümkün mertebe sahip çıkmak.
 
Pasaport ve vizem hazır,1929 yılının bu bunaltıcı yaz sıcağında yola çıkmaya hazırlanıyorum, önce Marmaris'e gittim ve ardında bir bir buçuk saatlik huzurlu bir feribot seferiyle adaya vardım, serin rüzgarı güvertede hissettim, masvami Akdeniz sularını izlerken annemin aynı yoldanTürkiye'ye ben henüz bebekken kucağında gelişin hayalimde canladırmaya çalıştım,etrafta uçuşanbeyaz martıların çıkardıkları huzurlu sesleri dinledim,sıcak çayımı yudumladım, ve ardından ada tüm ihtişamı, güzelliğiyle ufukta belirdi.
 
Rodos şovalyelerinin meşhur kalesini görebiliyordum tıpkı annemin anlattığı gibi, yat limanı, kıyı boyunca uzanan kahvehaneler,sedirler,restoranlar, halk plajı, tepelerde aynı Bodrum'u andıran şirin beyaz evler, ne çok bizden, ne çok Türkiye'ye benziyor gerçekten,
 
Bir zamanlar misafirlerini, tüm görkemiyle ağırlana Colossus heykelini gözümde canlandırmaya çalıştım, limanın her iki yakasında girişte konumlanmış bacakları,bu söylenti doğrumu, abartılmış olabileceğini ve mimari açıdanöyle durmasının mümkün olamayabileceğini de duymuştum, doğrusu bilmiyorum.
 
Rumca'yı oldukça iyi düzeyde konuşabiliyorum annem ve abim küçük yaşlardan itibaren bana öğretmişlerdi.
 
Bir motele yerleştim, bavulları bırakıp bir süre Rodos çarşısını dolaştım, mitolojik heykelcikler,hediyelik eşyalar,flamalar,t-shirt'ler vesaire. gölge bir kahvahane'ye oturup yaşı bir Rum amcayla sohbete daldım sonra,pek şaşırmadı beni gördüğüne Türkiye'den gelen giden zaten çokmuş, ne güzel konuşabiliyorsun dilimizi dedi, gülüştük, kahvemi bitirdim ve tapu dairesinin yolnu sordum açık hava sinemasının oradaymış, sora sora yer i buldum ve mermer merdivenleri tırmanarak içeri girdim.
 
Üst yönetim olduğu gibi İtalyan'dı ne yazıkki İtalyanca bilmiyordum ancak çalışan meurlar ağırlıklı Rum'du.
 
Rum Danışma memuru yüzünde şaşkın tuhaf bir ifadeyle nasıl dedi? Dedenden kalan mal mülkmü?
 
Evet Dedim evimiz tarlalalarımız,hakkımı aramak istiyorum.
 
-Kaç yaşındasınki sen?, diye sordu.
 
19'umdan gün aldım reişitim, çıkarıp nufus cüzdanımı gösterdim.
 
-Bir kahkaha attı, -boşuna gelmişin buralara, bu işler için 21 yaşında olman öncelikle, kanun böyle bizde
 
-21'mi diye sordum şaşkınlıkla karışık bir üzüntüyle.
 
-Evet ya 21.
 
Hayal kırıklığına uğramıştım, işin peşini bırakmadım bir kaç kişiye daha sordum, ancak hepsinden aynı ortak cevabı aldım,
 
-öncelikle 21 yaşını doldurmalısın.
 
bir daha buraya gelme fırsatı bulamayabileceğimi biliyordum,hak aramaya başka gelenimizde olamayacaktı, işte o anda artık herşeyimizi tümüyle kaybettiğimizi anladım.
 
Sonra sora evimizi de buldum, tıpkı annemin anlattığı gibiydi gerçekten ahşap ve taştan yapılma koca bir ev, kapıyı çaldım açan olmadı, ev bakımsız ve harap bir haldeydi, dallanmış budaklanmış yabani otlar sarmış bir bahçe, çevreye danıştım İtalyanlar kamulaştıracakmış bu mülkleri sonrada Rum ailelere satacaklarmış dediler.
 
Bir gece kaldım ve yorgunluğum attım,maddi imkanlarım sınırlı idi fazla döviz yoktu yanımda zaten.
 
Ama yineded sahilde bir balık,kalamar yiyip uzo içmeden dönmemeye and içmiştim ve kendi kendime verdiğim sözü tuttum, öğlen güneşinde serin gölgeliğine sığındığım derme çatma balıkçıda o lezzetini hayatım boyunca unutmayacağım yemeği yerken tkağıda tütün sardım ve çakırkeyif seferden limana dönmekte olan Rum Rodos balıkçılarını izledim, hatta onlara el salladım ve onlarda aynı şekilde karşılık verdiler.
 
Dönüş yolunda engin denizi izlerken hem ata memleketini gelip görme fırsatı bulduğum için mutlu ve hem de umudunu yitirmiş şekilde artık gerçekten tümüyle yitirdiğimi hissettiğim mal mülkümüz için hüzünlüydüm.
 
Sevinç ve hüzün bir arada döndüm Türkiye'ye.
 
Universe is a reflection of another universe and that other universe is a reflection of another universe,infinite reflections,infinite universes,
 
universe simply is a mirror just like all other infinite universes.
 
 
So are you an Anunnaki starseed?
 
The sirians are silicon based lifeforms,(we're carbon based).
 
 
They worship to the star Sirius as their holy goddess,primary deity of their pantheon
(Isis,mother of our sun,)
 
 
 
And actually ı'm pretty sure about that.
 
Ruh Irkçılığı
Asil olabilecek olan kan yada fani giysimiz değildir, ırklar ve milletler arası üstünlüğe de inanmıyorum ve hiç bir zaman da inanmadım.
 
Ancak "Asil "Ruh" lafı boşa söylenmiş bir laf değildir, evet ruhlar tekamül süreci açısından kıdemli olabilirler, evet bence bazı ruhlar ilahi boyutta ayrıcalıklı olabilirler,bazı ruhlar diğerlerine göre daha narin,ince,hassas,derin ve duygusal olabilirler.
 
Özellikle bazı gerçek sanatçı ve entellektüeller'in ruhları
kutsal yıldızlar tarafından korunuyor olabilirler.
 
Geçmişteki hatalarımızın ne kadarı gerçekten hata ve ne kadarı öğretici amaçlı ve sonradan yararlı derslere ve tecrübelere dönüşen cinsten olanlar, yaşam kesişmelerine gebe sözde tesadüf ama aslan çok daha başka amaçlara hizmet eden hata yada kaza süsü verilmiş olaylar.
 
Düşünün bir, mesela "eğer falanca hatayı geçmişte yapmamış olsaydım sonraları falanca gerçek günyüzüne çıkamayacaktı veya anlaşılamayacaktı " dediğiniz hiç olmadımı?
 
Eğer durum gerçekten böyle ise o halde bu türden geçmiş hataları "hata" kapsamında değerlendirmek ne kadar doğrudur?
 
Çünkü belliki çok başka bir amaca hizmet ediyorlar aslında, hepsi birbirine bağlı olaylar silsilesi, biri diğerinin olmaz ise olmazı.
 
 
Aynı evrenimizde ve tüm çoklu evrenlerde herşeyin birbiri ile ilintili olması, yani aslında bir bütün olması, bir olması gerçeği gibi.
 
Rock 'N' Roll
Well my personal Rock 'N' Roll perception might be a bit slightly different than the others, to me Rock 'N' Roll means peace,love,freedom,spirituality,political reactions,civil rights,art,deep emotions,being natural,wisdom and most importantly,it means intellectuality.
 
For instance protesting injustice,unfairness and similar social issues through the music,through a peaceful and artistic way, fighting racism,sexism and etc.
 
To me Rock 'N Roll is not something negative,it's not satanic,not evil,not a part of pop culture but conversly positive,cool,friendly,profund,deep,emotional and different,very different.
 
The dignity of Women con not be a subject to pop and magazine culture, women can not be eveluated as sex objects and must not be percieved as fake and artificial plastic dolls.!
 
And yes there's a global dark cabal, a global conspiracy of the fascist elite,there is no doubt about that.
 
Coincidence
Oh man they have ruined my life, they unknowingly have changed the natural course of my soul to another direction by force,
 
they have affacted on the natural evolution and progress of my spiritual karma through brutal violence,
 
unfortunately my poor soul has been driven to an unknown journey and adventure because of those goddamn bastards.
 
But of course as you guys know everything is for a reason and there is no such a thing as coincidence.
 
 
Star Wars
Tıpkı aynı "Star Trek" (Uzay Yolu) tv dizi serisi gibi yıldız savaşları serisi de elbette bir çok benzeri film,dizi veya kitap gibi senaristlerinin bilerek veya bilmeden olası medyumsal yetenekleri aracılığıyla kanal vazifesi görerek, kadim geçmişten ve belkide uzak galaksilerden elde ettiği gerçekleri yansıtan bilgiler ışığında şekillendirdikleri bir show'dur.
 
Hollywood'ta bu durumun benzer örnekleri çoktur.
 
Yani aslında büyük ölçüde bir zamanlar gerçekten yaşanmış ve hatta belkide tekrar yaşanacak ve hatta belkide şu anda uzaklarda bir yerlerde halen yaşanmakta olan gerçekleri anlatmaktadır.
 
Uzun zaman izlemeyi reddettim, itici buldum bunda etken büyük ölçüde filmin aşırı ticarileştirilmiş yönü,tüketim toplumunun örnek bir parçası haline getirilmiş promosyonel boyutu (örneğin filmle ilgili çok sayıda oyuncak ve benzeri ürün vs.) idi.
 
Bana göre İtici olan sadece tutulan yani gişe getirisi olan bir filmin bir sonraki bölümününde ticari başarısının büyük ölçüde garantisi olacağı beklentisinden doğan yaratıcı sanatsal içerikli zorlamalar değil, seri filmlerden bir öncekini izleyen seyircinin bir anlamda mecbur tutularak yani adeta esir alınarak bir sonrakini izlemeye itilmesi,adeta zorlanmasıdır,
 
çünkü büyük ihtimalle varsayımsal olarak seyirci yarım kalan bir iş duygusuna kapılarak seriyi tamamlamak isteyecektir.
 
Ayrıca abartılı aksiyon sahneleri,sinema filmi olarak düşünülmüş olmasından dolayı filmin kurgusal boyutundan ve senaryo gücünden çok amerikan vari hollywood tarzı abartılı cgi görsel efektlerlerin ön planda olması,
 
gerçek olması mümkün gözükmeyen ışın silahlarıyla ve uçan jetlerle gerçekleşen çatışmalar vs.
 
bunların tümü benim açımdan itici idi.
 
Dünya dışı gelişmiş medeniyetlerin aralarındaki çatışma ve savaşların öyle topla tüfekle ışın silahıyla falan değil fakat çok daha gelişmiş yöntemlerle olduğunu zaten biliyoruz,
 
mesela zihin manupulasyonu, hologramlar,gelişmiş donanım ve yazılım'a dayalı dijital manupülasyonlar ve filmdeki mekanik metal yığını klon robotlardan ziyade etten kemikten kanlı canlı biyolojik klon androidler.
 
Aslında "Battlestar Galactica" serisi bu anlamda biraz daha gerçeğe yakındır ve muhtemel gelişmeleri daha iyi anlatmaktadır.
 
Herneyse ,fakat geçenlerde birden "Star Wars" film serisini izlemem gerektiği hissine kapıldım ve oturup dokuz bölümlük seriyi izleyip bitirdim.
 
Gerçekten izlemem gerekiyormuş,film serisi ve özellikle erken bölümler resmen arafta'ki diğer annem Sharon ve kozmik çevresi tarafından zihin manipulsyonu yöntemiyle düzenlenmiş derlenmiş bir gösteri idi.
 
Tümüyle benimle ilgili ve yaşamımla ilgili bağlantılar,ilintiler ve göndermeler, sadece isim benzerlikleri örneğin Anakin yani Ana-kin, "Patme"," Patmas" yani "Fatma"" Mustafar" yani babamın adı "Mustafa Çetin","Aldabaar", yani Aldebaran yıldızı, Poe (Edgar allan Poe şiiirim vs.) değil, aynı zamanda mekan ve olay benzerlikleri,
 
6. Blümün son sahnesi ve 7. bölümün giriş sahnesi olan dağın üzerindeki münzevi "Luke Skywalker" bile tek başına demek istediğimi anlatıyor,aslında uzatmaya gerek bile yok.
 
Burada yazdıklarımı okuyan ve Yıldız savaşları serisini tümüyle izleyen birisi ne demek istediğimi zaten hemen anlayacaktır .
 
Benimle ilgili benzer ve çok sayıda başka yapımlar olduğunu biliyorum fakat elbette hepsini izlemeye imkan yok.
 
Hatta bunlardan biri aynı ticari ruh nediyle izlemeyi reddettiğim "Game of Thrones" serisi olabilir örneğin "John Snow".
 
"Luke Skywalker" ve kısmen Anakin'in çocukluk dönemi beni anlatmaktadır, sembolik olarak beni ve yaşamımı simgelemektedirler.
 
Jedi olmak münzevi olmak demektir, Jedi hocası "Yoda" simgesel olarak Tibettte ki lama hocasından farksızdır.
 
"Force" dedikleri evrensel din, tüm evreni bir bütün olarak ayakta tutan birlik yani galaktik veya kozmik anne'dir,bozon parçacığıdır, plazma yani vril enerjisidir.
 
 
" May the force be with you" derken söyledikleri "may the galactic mother be with you" yani "evrensel kozmik ana" sizinle olsun'dur.
 
Herşey bir'dir bir bütündür.
 
ve Dokuz sayısı en tepedeki münzevi'nin sayısıdır, kozmik anne'nin sayıdır,
 
1-9 ve 9-1.
 
Baştan sona sondan başa, diğer bir deyişle "as below so below".
 
 
Sonradan lord Vader'a dönüşen Anakin ise elbette açık biçimde önceki babam'ı simgelemektedir.
 
Peki burada amaç yani verilmek istenen mesaj tam olarak nedir, ne olabilir?
 
Benim" Paul Richard" reenkarnesi olarak halen varolduğuma ilişkin Hollywood'takileri bilgilendirmek.
 
Dolayısıyla reenkarnasyoun'un gerçekliğine,ruh'un varlığına,ebediyete,sonsuz yaşamın ve sonsuzluğun varlığına dikkatleri çekebilmek.
 
Hristiyanlık öğretisinin boş olmadığının ve gerçekten bir temeli olduğunun,gerçeğe dayalı olduğunun altını çizmek.
 
(Son 40 yıldır ve özellikle son dönemlerde Hollywood ve dolayısıyla yapımları üzerinde oldukça etkin mason kültürü,Illuminati ve yeni dünya düzeni anlayışı ve beklentisi doğrultusunda anti-hristiyan filmlerde büyük artış gerçekleşmiş buna paralel olarak İsa mesih'in yaşamı ve öğretilerini konu olan Hristiyanlık temalı filmlerde büyük düşüş yaşanmıştır ve halen yaşanmaktadır, yoğun şekilde ateism propogandası yapılmaktadır.)
 
Peki bunların dışında anlatılmak istenen başka bir gizli gerçek, verilmek istenen başka bir mesaj varmıdır?
 
Star wars Hollywood'un bilim-kurgu türündeki belkemiği sayılabilecek en önemli yapımlarından biridir, yani hemen hemen herkesin izlediği dikkat çekmek için ideal bir yapım aynı "Game of Thrones" gibi.
 
Film serisinde iki bölümüde Harrison Ford'un "Han Solo" (han kelimesi benim Moğol han atalarıma ilişkin diğer bir göndermedir) rolü vardı,yıllar önce sinema'da onun What Lies Beneath" filmini izlemiştim.
 
film de kısaca gizli kalmış,örtpas edilmiş bir gizli cinayet gerçeğinin ve parapsikolojik, olağanüstü ve okalt şekilde gün yüzüne çıkışı anlatılmakta idi.
 
Acaba önceki yaşamıma ait Annemin vermeye çalıştığı üstü örtülmüş, örtbas edilmiş bir başka gerçek mi vardı?
 
Ben ve annem katledildik acaba görünen ve bilinen katilerin yanısıra görünmeyen arka planda olan bir takım başka canilerde mi vardı?
 
Yanlış anlaşılmasın,burada önceki babamı suçlamaya çalışıyor değilim, bu konuda masum olduğunu biliyoruz ama onun dışında, ondan habersiz bu işe bulaşmış başkaları da olabilirmi?
 
Neden bir önceki başlayamadan bitmiş yaşamımın annesi bu derece fazla, büyük bir çaba ve enerji karcayarak dolaylı şekilde geçmişteki diziler filmler ve benzeri yapımlar aracılığıya yani bu yapımları kullanarak ve yanısıra beni işaret ederek birşeyler anlatmaya çalışıyor olabilir?
 
Araf'ta, yani bence Sirius yıldızın da zaman kavramının olmadığı, geçmişi ve geleceği bir arada tek bir çizgi gibi görebiliyor oldukları açıkça anlaşılıyor.
 
Daha önce yazmıştım Hollywood'takilerin bir çeşit zaman makinelerinin olduğu zihin geleceği görebilme zihin kontrol edebilme yeteneklerinin olduğu yolundaki ciddi belirtilerden bahsetmiştim, bu konuda ciddi şüphelerim vardı.
 
Fakat şimdi anlıyorumki belkide tüm bunları yapanlar Hollywood'takiler değil fakat bizzat önceki annem ve kozmik çevresi idi.
 
Evet, son gelişmelere paralel olarak bu ihtimal daha olası görünüyor, o halde olan bitene en az benim kadar Hollywood'takiler de şaşırmıştır,çünkü öyle görünüyor.
 
Anlattıklarım normal ve sıradan biri açısından son derece inanılması güç, tuhaf ve akıl hastası olması muhtemel birinin düşünceleri gibi gözükse de tümü yaşanmış ve gerçektir.
 
Şimdi Yıldız savaşları filmine bir diğer önemli açıdan bakalım.
 
Aldebaran ve sirius yıldızları arasındaki kısır döngü karı-koca kavgası çekişmesi yani bir diğer deyişle satürn ve venüs arasındaki kavga enteresan şekilde ve elbette tesadüf olması mümkün gözükmeyen bir biçimde milyonlarca yıl önce bu iki yıldız sisteminde yaşam süren son derece gelişmiş ve üstün iki medeniyet arasındaki savaştır.
 
(Aslında "Game of tThrones'un krallıklar arası savaşları da bu durumla paralel ve benzerdir.)
 
Aldebaran'ın ari ırkı ( bu arada ari ırk'tan kasıt sadece sarışın ve mavi gözlü germen ırkı ve kuzey iskandinav ırkları değil kök hintliler,tibetliler ve hatta persliler yani iranlılardı, zaten kelime kökeni olarak İran, aslında "aryan" kelimesine tekabül eder,yani iskender ve pers savaşı aslında iki ari ırk arasındaki savaştır, ve Persliler'de köken olarak Anunnaki tabanlı olduklarına göre Anunnaki iki önemli kök ırk koluna ayrılır, ibrani kökenli ve aryan kökenli Araplar ise ibranilerin kuzen ırkıdır fakat anunnaki kökenli değillerdir.) ve Sirius'un ibrani ırkı arasındaki savaş,yani yeryüzüne sıçramış iki Anunnaki kolu arasındaki savaş.
 
Evet adı üzerinde yıldız savaşları,tümüyle benim yıldız teorimi destekleyen bir film serisidir.
 
İki üstün medeniyetin ve kolonilerinin arasındaki milyonlarca yıl süren uzun soluklu savaş,hem bizzat yürüttükleri ve hemde dolaylı olarak sömürgeleri yani kolonileri üzerinde yürüttükleri tüm evrene yayılmış klon savaşları, yani biyolojik androidlerin savaşları,
 
Tüm bu medeniyetler arası savaşlar bizdeki küçük ölçekli temsili devamının yani ikinci dünya savaşının aksine Aldebaran arilerinin diğer bir deyişle Aldebaran sistemi yani Plaiades,Hyades ve ötesi yıldız kümesi anunnaki nordik'lerinin mutlak zaferi ile sonuçlandı.
 
Sonuçta sirius sistemindeki o üstün ibrani kökenli medeniyet aynı atlantis gibi sonunda battı,tümüyle yokoldu. Ama elbette evrenin başka yerlerinde ve dünyamızda sonradan yeniden hayat buldular fakat hiçbiri asla o ilk kadim medeniyet gibi olamadı.
 
Süleyman tapınağının yeniden inşası ve yeni kudüs'ün yani yeni Atlantis'in yükselişi demek sembolük olarak Sirius sistemindeki o ilk kök medeniyetin yükselişi demektir.
 
Bugün kadim Sirius medeniyetinin aksine germen ırkının genetik ataları olan nordikler ve Aldebaran medeniyeti ise hala mevcuttur fakat kutsal yıldızları Aldebaran iç yakıtını tüketmek üzere,çok yaşlı ve sadece bir kaç milyon yılı kaldı, bu konuda birşeyler yapmak zorundalar.
 
Kadim sirius medeniyeti gen soylarından gelenler aynı ataları gibi arkaya doğru çıkık oval kafa şekiller ile bu belirgin farklarına rağmen dikkat çekmeden hizmetçi ve köle olarak ari ırkla birlikte yarattıkları maymun-anunnaki kırması insan soyunun arasına karışmayı başardılar.
 
Anunnaki İbrahim torunu Joseph Mısır'a göç etti ve onun soyundan Akhenaton yani Musa geldi, atalarının güneş dinini canladırmak ta istedi.
 
Antik mısır'da firavunlar ve eşleri olarak bizleri yönettiler, ve sömürdüler bu egemen sınıf bugün halen dünyamızı yönetmektedir, modayı,sanatı,kültürleri, medeniyetleri, kısacası herşeyi onlar belirlemekte,şekillendirmekte ve yönlendirmektedirler.
 
Aslında dönemsel olarak iki önemli anunnaki kolu yani germenler ve ibraniler nöbet değişimi gibi yönetimi devralmaktadırlar her iki kol'da egemen konumdadır, biri ABD'nin diğeri avrupa birliğinin başındadır, biri Rotschild'se diğeri Rockefeller'dır, biri dolar ise diğeri Euro'dur, aralarındaki husumet ve hesaplaşma ikinci dünya savaşı ile birlikte sona erdi, şimdi ise birlikte hareket ediyorlar,müttefikler ve ortak çıkarlarını peşinde koşuyorlar, birbirlerini kollayıp gözetmekteler.
 
Ama elbette çaktırmadan gizliden gizliye birbirlerinin zayıf bir anını kolluyor da olabilirler, nede olsa Enlil ve Enki arası husumet evrensel boyutta çok kadim ve kısır döngüsel sonsuz bir husumettir.
 
Symbols of an Alien Sky.
Son zamanlarda izlediğim oldukça ilginç bir diğer dikkat çekici yapım, belgesel sitemde var izleyebilirsiniz,
 
David Talbott benim teorime benzer biligiler vererek belgesel serinini açılışını yapıyor pagan kültürleri kadim antik dünyalar hep farklı adlara aslında Satürn'e taptılar demeye getiriyor.,O kadim gizli ve gizemli sembolleri açıyor,anlatıyor.
 
Aslında haç bile sembolik olarak satürn yıldızıdır, ve venüs yıldızı İnanna'dır, ana tanrıçadır diyor,aslında bütün semavi dinler satürn'e tapmaktadır tıpkı paganklültüründe olduğu gibi demeye çalışıyor, evet kısmen doğru fakat bakın yıldız diyor gezegen demiyor:)
 
ama aslında onlar birer yıldız değil, sadece birer gezegen,
 
David Talbott'un,masonların ve hatta Illuminati'nin tam olarak kavrayamamış olduğu basit gerçek ise o gezegenlerin ardında onlardan daha kozmik ve daha güçlü benzer astroljik etkileri olan koskoca gerçek yıldızlar olduğu gerçeği.
 
Sirius,Aldebaran,Beetlejuice ve diğerleri yani mitolojik tanrılar ve melekler.
 
Zaten izlerken bu belgesel bende hemen üstü kapalı biçimde masonik kültürün ezoterik bilgisini yansıtan bir belgesel kuşağı olabileceği, yani bir anlamda onlara ithaf edilmiş yani atfedilmiş bir yapım olabileceği fikrini uyandırdı.
 
Peki öyle ise bu belgesel ikinci bölümde neden bahsediyor? Nedir ikinci bölümün adı? "The Lightning Scarred Planet Mars",
 
Mars gezegeninin ve onun adeta yaralı yüzünün altında yatan gerçekleri anlatıyor, atmosferdeki elektrik boşalmaları sonucu kısa bir sürede, bir kaç dakika içinde Mars yüzeyinde oluşan çatlaklar,girinti çıkıntılar vs.
 
İlginç neden bu konu ile devam ediyor? Neden mars? Ne demeye çalışıyor?
 
Kızıl Nibiru gezegeni aslında kızıl Mars gezegenidir demeye çalışıyor, milyonlarca yıl Kadim Sirius medeniyetinden kalan bir koloni olan olan Mars gezegeni üzerinde yaşam vardı ancak o zamanlar güneş sistemimizin gezegenlerinin yörüngeleri tam olarak bugünkü gibi stabl durumda değildi, çarpıklıklar vardı ve sonuçta gezegenler ve uydular arasında çarpışmalar olabiliyordu.
 
Dünyamız'ın atası Tiamat gezegeni ile Mars çarpıştı,her iki gezegen de büyük hasar gördü, Tiamat'tan kopan parçalar astroid kuşağını oluşturdu diğer yarısı ise dünyamız halini aldı.
 
Mars'taki akıllı yaşam büyük ölçüde sona erdi kurtulabilenler için kabus daha yeni başlıyordu, bozulan sistem beraberinde büyük elektrik dalgalanmaları,devasa tsunamiler ve sayısız felakte getirdi, gezegen alev alev yanıyor ve tükeniyordu,kurak ve verimsiz bir çöle dönüşüyordu adeta
 
önce dünyamızın uydusu Ay'a kaçtılar ve geçici orada kolonileştiler ardından bir kaç bin yıl sonra dünya'ya göç ettiler. Bugünkü antartika kıtasına indiler Atlantik okyanusunda bir ada'da Atlantis'Tee kadim medeniyetlerini filizlendirdiler.
 
Kendi genleriyle doğada bulunan ve insana en yakın canlı türü olan maymun genini karıştırarak kendilerine daha önce ana gezegende olduğuna benzer şekilde bir köle, hizmetçi sınıf yarattılar.
 
Ama talihsizlik,bitmeyen lanet başlamıştı bir kere bir kaç bin yıl içinde dünya'ya çarpan bir yıldız büyük çaba ve enerji ile minyatür ve sembolik ölçüde yeniden filizlendirdkleri medeniyetin sonunu getirdi.
 
Atlantis'te battı gitti.
 
Kurtulabilen azınlı ve bir kaç rahip giza piramitlerini geçmişin kadim bilgisi anısına unutulmayan birer anıt olarak diktiler, geriye kalan bilgiyi ilkel insana'a öğretmeye çalıştılar,
 
Sümer ve mısır medeniyetleri doğdu. Bu arada Aldebaran sistemi nordiklerinden bir azınlık dünya'ya gelerek avrupa'da ve iskandinavya'da kolonileştiler.
 
Bu iki Anunnaki kolu arasında ve her iki kolun iç fraksiyonları arasında bir çok kadim savaş gerçekleşti, (nükleer savaşlar dahil).
 
Medeniyetler sıfırlandı Kadim üstün bilimsel bilgiler unutuldu, ve herşey yeniden başladı.
 
Bu dizinin üçüncü bölümünün adı nedir ve neden söz etmektedir?
 
"The Electric Comet", her kuyruklu yıldızda doğal olarak bulunan plazma yani vril enerjisini anlatmakta ve nasıl oluştuğunu bilimsel olarak açıklamaktadır, geleneksel ortodoks bilimin atladığı ve gözden kaçırdığı bilimsel bilgi ve gerçekler üstelik.
 
Kuyruklu yıdızların kayarlerken yaydıkları o göz kamaştıran parlaklık aslında sadece tümüyle ücretsiz doğal, evrenin her yerinde, tüm yıldız sistemlerinde bulunan yani ve evrensel bir enerji türü olan plazma (vril) enerjisidir.
 
Peki David Talbot bu dizi serisinden bir sonra yaptığı kısa dizi'de neyi anlatıyor?
Konu nedir?
 
Atlantis:) Elbette şaşırmadım, sizde şaşırmayın.
 
Teşekkürler David Talbott,atladığın tek şey kadim yıldızlar yani kadim tanrılar oldu.
 
 
Şimdilerde o kadim gezegen'e bir yeniden dönüş telaşı içindiler tıpkı daha önce yazdığım ve anlattığım gibi, işte bunlar ulaşabildiğim ve gerçeğe en yakın bilgilerdir.
 
Bu arada geçen gün Google belgesel sitemi bir önceki gibi ikinci kez kapattı çünkü telif hakkı korumasu olan filmler yayınlamıştım (bir önceki başıma gelen durumu unutmuştum ama bu sefer unutmayacağım) ama mesela google'un blogger'ı benzeri olan bir başka yasal platmfor "World press"'te aynı içerikleri yayınların bulunduğu siteler kapanmıyor, gelen telif hakkı uyarıları ile o içerikleri bazen siliyorlar evet, fakat önemli olan sonuçta toptan kapanmıyorlar, böyle başka benzeri blog yayınlama siteleri'de ve sunucular da kapanmıyor,
 
Peki neden Blogger yerine örneğin World Press'te bir blog açmıyorum sorusu akla gelebilir.
 
Sadece alışkanlık, alışık olduğum düzeni değiştirmek istemedim.
 
İşte Google'ın adalet anlayışı bu kadar!, Bir iki uyarı ve kapat gitsin üstelik uyarılarında örneğin "bu tür yayınları sürdürür iseniz sitenizi kapatacağız" şeklinde bir uyarıda da bulunmuyorlar, peki onca emek, onca enerji ne olacak?
 
Umurlarında bile değil.
 
Sİtemi kapattıkları gün onlar kapatmadan az önceki son yayınım ve o sitede izlediğim son film "Charlie Says" adındaki Charls Manson biyografisi konulu film oldu:)
 
Yeniden bir belgesel sitesi yaptım ancak bu sefer yayınlarımın gömülü içeriğinde Yotube dışına çıkmayacağım, ve konu olarak Ufoloji dışına pek taşmayacağım,
 
Fakat umarım başıma gelenleri bir süre sonra tekrar unutmam ve üçüncü kez yeniden sitem kapanmaz.
 
Bu arada yeniden belirtmeliyim, evet dinleri de egemen sınıf sömürü aracı olarak kullanıyor, dinler'de aynı magazin ve pop kültürü gibi aynı futbol gibi bir çeşit afyon yani,bir uyuşturma,uyutma ve gerçeği örtbas etme aracı olarak kullanılıyorlar, evet bu tespit tümüyle doğrudur, buna bir itirazım yok,
 
Ancak aslında öyle olmamalı Çünkü İsah mesihin amacı aslında tam tersiydi, insanları uyandırmak ve onları özgür kılmak.
 
Fakat onları köle ve hizmetçi olarak görmek değil, eminim tüm düğer peygamberlerin de aynı şekildedir.
 
İİşin aslı zaten ilk iki sitem "eniyiflm.tk" ve "siriusdocs.blogspot.com" sadece deneme-yanılma ve eğlence amaçlıydı:) yani ciddiye almadan tecrübe kazanmak acıyla yaptığım siteler ve kapanmaları kaçınılmazdı.
 
Ancak şu anda moderatörüğünü yürütmekte olduğum 3. belgesel sitem olan "siriusdocumentaries.blogspot.com" ciddiye aldığım ve özenerek inşaa ettiğim bir site.
 
Gerçekten ufoloji alanında görebildiğim en iyi web sitesi, geçmiş tecrübelerimden yararlanarak hangi yayını paylaşıp hangi yayını paylaşmamam gerektiğini gayet iyi biliyorum,
 
ciddiyet ve özenin hakim olduğu site "hoax" sahte olabilecek içerikleri ifşaa ederek gerçeğe olabildiğince yakın durma gayretinde.
 
Oldum olası Nirvana grubuna atfedilen önemi anlayamamışımdır onca müziği çok komplex ve kaliteli iyi olan gruplar varken (örneğin Dream Theater,Savatage,Queensryche vs.) neden Nirvana? Yada Örneğin Mercyful Fate, King Diamond dururken neden Marlyn Manson?
 
Buda popüler kültürün bir parçası deyip geçmiştim, sorularımın cevanı muhtemelen şunlardır, bir Los Angeles'ta veya Seattle'da bulunuyor olmaları yani Hollywood'a yakın olmaları ticari anlamda sunum ve pazarlama yani promosyonel yönlerini ön plana çıkarıyor,
dinleyici kitleleri ise genel olarak ticari ve yapay olanla gerçek ve doğal olanı birbirinden ayırabilecek yeterlilikte bir bilince sahip değil maalesef.
 
ayrıca Nirvana grubunun politik bir duruşu ve tarzı olması,sol politik çevreleri etkilemiş olabilir.
 
90'lı yıllarda Albümleri çıktığında "Smell Like Teen Spirit" adlı şarkılarının klibine Tv'de tesadüfen denk gelmiştim, ilk bakışta hemen davulcularının bana hep tip hemde çalış şekli açısından ne kadar benziyor olduğu dikkatimi çekmişti, benim gibi siyah uzun saçlarıyla zayıf bir genç, çalarken vucut dili oldukça beni andırıyordu gerçekten, ve sonra danseden kızların siyah giysilerindeki kırmısı "anarşi" amblemi dikkatimi çekti,
 
Çok profosyonel bir müzik değildi, ön planda olan lead sololarla falan süslü de değildi ama en azından içten ve samimi diye düşünmüştüm,
 
sonrada gelen abartılı şöhretlerinden Kurt Cobin'in bile bizzat kensininin bile rahatsız olduğuna düşünüyorum hatta belkide talihsiz intiharına giden yolu açan depresif, anksiyetiye bozukluklarına vesile olmuşta olabilir bilmiyorum araştırmadım ama mümkün,
 
Müzik piyasasına yenik düştüler ve büyük ihtimalle işin en başında beklentileri bu yönde değildi.
 
Her neyse albümlerini gidip satın almıştım ve albüm kapaklarından çok etkilenmiştim, protest ve politik yönü olan bir kapaktı, havuzda bir bebek olta ile uzatılan bir dolar'ı yakalamaya çalışıyor.
 
Kişisel felsefemin ve duruşumun adeta görsel, visual bir özeti gibiydi adeta.
 
"Smells Like Babe Spirit"
 
Aslında o bebek Paul Richard'a bir gönderme aynı zamanda, yine önceki annemin ve kozmik bilinç çevresinin bir manipulasyonu, bilinç altına sızışı.
 
Aynı diğer çok popüler görsel ve işitsel sanat ürünlerine olan sızışı gibi.
 
2. Sitem kapanmadan az önce müzikal tür'den yayınladığım filmlerden biri'de Joan Jett ve Lita Ford'un ilk çıkış grubu The Runaways'in biyografi filmi 2010 yapımı "The Runaways" idi. Kızım Derin'e tip olarak oldukça benzeyen Kristen Stewart ,Dakota Fanning ve michael Shannon'un rol aldığı filim müzik piyasasının sanatçıları nasıl manupule edereki iyiye değil kötüye doğru yönlendirdiğini ve işin aslında arka perde de dönen dolapları gayet güzel anlatıyordu, işte bu manupulasyonlar yüzünden profosyonel yaşamlarında bir çok değerli sanatçı buhran geçirmekte, deprsyona girmekte ve uyuşturuculara yönelmektedir maalesef.
 
İşte bu nedenle müzik'te hep amatör ruhu savandum ve underground kültürün bir parçası oldum.
 
Her neyse filmde Kristen Stewart bir sahnede üzerinde sirius yıldızı olan bir T-Shirt giyiyordu ve yıldızın üzrinde 9'un tersi olan bir 6 sayısı mevcuttu.
 
Film sitemde bir ara bende kendimi tanıtmak ve nasıl göründüğümü anlatmak için üzerinde Supernatural dizisinin amblemi olan yani pentagram,sirius yıldızı logosu olan bir siyah t-shirt giymiş ve ayrıca hristiyan haç sembolülü bir kolye takmıştım, bir anlamda dokuz sayısı ve sirius yıldızı bir arada.
 
O fotğraflarımı evimin yarısı Aldebaran güneş sarısı ve yarısı Sirius yıldızının engin mavisinden (bu durumun farkında olmadan, sözde tesadüfen) boyadığımız,adeta antik mısır'ın kadim odalarından esinlenilmiş gibi duran duvarları önünde çekmiştim.
 
Benim açımdan dikkat çekici bir anektod.
 
Verebileceğim çok sayıda tuhaf örnek ve tesadüf gibi gözüksede aslında tesadüf olmadıklarını bildiğim çok sayıda gönderme var,uzatmaya gerek görmüyorum, ben ne olup bittiğini artık anladım, anlattıklarımdan yola çıkarak bu satırları okuyan aklıbaşında biri de zaten anlamıştır, hüzünlü,hazin,talihsiz,dokunaklı ve sinir bozucu bir hikaye, geriye kalan ise sadece anılar ve ezgiler.
I can't believe that google has suspended my "sirius documentaries" youtube account without any explanation or warning just because ı've been promoting my completely free and ad-free documentary website just in the comments section of a few releated youtube videos ,
 
 
not even more than 15-20 videos.
 
first of all believe it or not ı didn't even know that was forbidden.
 
I mean something like that:
 
"http://siriusdocumentaries.blogspot.com
free UFO documentaries,No ads,no surveys,no unwanted banners!"
 
and that's all.
 
I don't know who did complain about me to Google administration but whoever you are, you are an outrageous person, yeah that is what you should know,because afterall obviously this website is not for commercial purposes but simply just a charity work.
 
And "Google" you are a fascist organization, you simply are a pretty important part of TNWO mechanism but nothing more,that's clear!
 
Is there anybody out there?
Can you guys hear me?
 
 
"Allgedly Valiant Thor, a benevolent Venusian who lived among us for three years in the late 1950s.
 
The story is passionately believed by a few proponents, and has been promoted as fact on TV shows such as Ancient Aliens and dramatized in the 2013 film short Stranger at the Pentagon.
 
Today we're going to look at the facts of the story and the context in which it was told, and see if we can conclude whether Valiant Thor truly did visit the Earth.
 
The story of Valiant Thor did not exist until 1967, when it was revealed to the world in the book Stranger at the Pentagon by the Rev. Frank E. Stranges (1927-2008), and several other books in the decades since.
 
Stranges was a traveling Christian evangelist who also wrote books about UFOs and gave lectures at UFO meetings.
 
A deeply religious man, Stranges believed that aliens visited the Earth in order to spread the word of God.
 
In Stranger at the Pentagon, he wrote that he was concluding a sermon one day when a mysterious woman showed up and invited him to the Pentagon.
 
 
There he was introduced to Valiant Thor, an alien who had come to Earth to offer us all the technologies we'd ever need, plus to caution us against nuclear weapons.
 
 
The two became fast friends and spent much time together, during which Stranges learned Val's whole story.
 
 
Val and his companions were from Venus, and had landed on March 16, 1957, with a 3-year mission to invite the Earth to join the interstellar community, who had had their eyes on us ever since the atomic bomb blasts in World War II.
 
Val was brought to meet President Eisenhower and Vice President Nixon, who put him up in an apartment at the Pentagon.
 
He traveled and met with many government officials. Then, at the end of his mission, he dematerialized on March 16, 1960.
 
Science fiction fans among will you immediately recognize this as the plot of the 1951."
 
Lol nice story with a lot of deliberate deception including fake documents and stuff, ı mean just like almost every other ufology myths and stories.
 
They simply intend to mislead and confuse you through those half true half false fabricated stories, that's for sure.
 
First of all that Val Thor guy's alleged so-called vintage pic. at the Pentagon's fake,
 
but yes there's someone else, the real Valiant Thor he's not from the planet Venus, (actually intelligent life even doesn't exist on planet Venus lol)
 
But infact he's from Aldebaran system,he's blonde hair, blue eyes,handsome and so-called "aryan" and of course Anunnaki,
 
( but in my opinon our souls might be noble only,not races,not bloodlines,yes ı am a soul racist!)
 
Sometimes he's going back and forth,CIA and The Pentagon both have a good relationship with this guy,even today.
 
That's the real story.
 
 
First of all Illuminati is right about dualism, because duality is an universal fact however dualism comes from a divine oneness, in other words a universal oneness,leads to an universal duality.
 
 
(Or you may want to call it the cosmic galactic mother or higgs boson or god particle,vril power,plasma energy, zero point energy source, in short whatever you wanna call,it doesn't matter actually because all of those different phrases mean the exact same thing.)
 
I like the holy mother and the son both,
ı like Mary (ısis) and ı like Jesus ,
ı like Lucifer and ı like The Christ,
ı like the star sirius and also our beautiful sun,
ı believe in duality as well as oneness.
 
A Second Chance
"Star Wars" ile ilgili bir dolu yapım aşaması ve perde arkası belgeseli izledim, epey çok varmış,
 
ve sonrasında tesadüf gibi görünen o garipliklerin aslında çok azını farkettiğimi anladım, sayılamayacak kadar çoklar ve bu belgese serisi ile 10'a katladılar,
 
zaten şimdi farkettimki ben film ve belgesel sitem'in yayın formatını ortalanmış olarakaşağı doğru kayan yazılar şeklinde yapmışım farkında olmadan, yani Star Wars filmlerinin açılış sahnesideki yazılar gibi demek istiyorum.
 
Artık neden hep mısır çöllerine benzer bir yerlerin üzerinde uçtuğumu imgelediğimi de biliyorum, temin "Always Be My Mabe" adlı bir yeni film gördüm, "babe" değil fakat "mabe" hımm demek Hollywood bu olayı bir "mabe" vakası olarak görüyor ve algılıyor, çünkü ortada bilimsel bir kanıt yok,
 
Oysa benim açımdan her şey son derece açık ve net, fakat hoş ben kimseyi inandırmak ihtiyacı hissetmiyorum, inandırmak bunun için hiçbir nedenim yok.
 
Bilmek istediğim sadece annemin tam olarak ne anlatmaya,ne söylemeye çalıştığıdır.
 
Mitoloji,Odysseia,tarih ve Star Wars,tekrar ediyorum yazmakta olduğu bu kitap son derece önemli, bu bir şaka değil, çocuk oyuncağı değil, kitabın önemi celebrity çocuğu olmak ile falan da ilgili değil,hiç alakası yok,
 
neden önemli çünkü koskaca bir devletin adının altında yatan gerçek anlamı açıyor, gizem perdesini aralıyor, Aldebaran yıldızı bas bas "Osiris dediğiniz Orion kemeri değil bizzat benim ben" diye bağırıyor adeta:)
 
Tüm mitolojik,tarihsel ve benzeri inanç temelli dogmaların artık unutulmaya yüz tutmuş kutsal gerçeklerin,kadim Atlantis'in Mu'nun Sümer'in Mısır'ın inanç sistemlerinin ve mitolojilerinin,tanrılarının ve meleklerinin vs. özünde güneş dini bulunduğunu,yıldız ve gezegenlerin astrolojik ve kozmik anlamdaki önemlerini bir kez daha hatırlatıyor,vurguluyor,
 
Evet güneş dini insanoğlunun ilk ve en eski dinidir, yani plazma,vril enerjisi, bu nedenle bir güneş piramidi mevcuttur, bu nedenle Mısır mitolojik tanrılarının başlarının üzerinde güneş sembolleri ve azizlerin başlarının üzerlerinde güneş haleleri mevcuttur.
 
Örneğin venüs gezegeni aynı zamanda bir yıldızdır bir tanrıçadır ve yerine konumuna zamanına göre değişken şekilde mesela bir melektir,hem dünya gezegeni ve hemde insanoğlu üzerinde kozmik astrolojik önemi ve etkileri mevcuttur.
 
Her yıldızın bir gezegen karşılığı bulunduğunun (örneğin Aldebaran-Satürn gezegeni ile özdeş Sirius yıldızı Venüs ay ve pluto ile özdeş,Beetlejuice bir olasılıkla Neptün ile özdeş vs.)
 
fakat sanıldığı gibi masonik geleneklerde olduğu şekliyle esas olanın aslında gezegenler değil fakat onların ardında duran yıldızlar olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.
 
Sirius Lucifer ise Adonay Aldebaran yıldızıdır. ve Satürn gezegeni yanü küp Satan'dır.
 
"Nibiru gezegeni" palavrasını ortadan kaldırıyor ve Anunaki'nin kökeninin Sirius,Orion,Aldebaran,Pleiades,Hyades ve üzerinde bulunduğunu açıklıyor.
 
İki önemli Anunnaki kolundan Sirius yani İbrani kökenli olanın Mısır,İsrail,Sina yarımadası ve Afrika üzerinden ABD'ye,Güney Amerika ve avrupa'ya,Aldebaran sistemi ve üzeri kökenli Aryanların ise hindistan, uzakdoğu tibet üzerinden doğarak özellikle kuzey avrupa,iskandinavya, Sibirya ve bering boğazı üzerinde kuzey ve güney Amerika'ya yayıldığı gerçeğini anlatıyor,
 
Fakat çıkış noktaları ana gemilerle düştükleri veya kaçtıkları Atlantis yani bugünkü Antartika'dır ve Antartika'nın derinlerinde bir yerlerde onlardan kalan izleri bulmak bugün dahi mümkündür.
 
Aldebaran yıldızı boğa takımyıldızının, yani boğanın tam olarak gözüdür ve vikingler'in meşhur boynuzlu boğa başlıkları bir tesadüf değildir.
 
 
Bu iki kol arasında uzak geçmişte nükleer savaşlar dahil bir çok çatışma gerçekleşmiş, "proxy wars",yani hem kozmik anlamda iki yıldız ve hemde sistemlerini gelişmiş medeniyetleri buradaki temsilcileri üzerinden vekil savaşları yürütmüşler ve adeta satranç oyunu oynamışlardır.
 
Ama en önemlisi kitabım ilk bakışta entellektüel bir yaklaşım olarak görülen katı inançsızlığın aslında tam anlamıyla cehalet ve safsata olduğunu vurgulamaktadır.
 
Çünkü,"may the force be with you" :)
 
Son of Frankheinstein
Dün akşam Iron Maiden Fligh 666 konserini yayınladım ve üzerinden çok geçmeden ardından tesadüfen Johnny Depp'in başroünü oynadığı The Ninth Gate filmini yayınladım
 
o sırada farkettimki o filmin yönetmeni Roman Polanski imiş, bak sen su işe:)
 
üstelik fim benim ABD'de bulunduğum yıl olan 1999 tarihli yani "666" şeklinde 3 adet 6 sayısının yer aldığı bir konser yayını ve ardından "999" şeklinde 3 adet 9'un yan yana geldiği tarihli bir fimin yayını,
 
üstelikfilmin adı 9. kapı, ABD'de bulunduğum yıl tarihli ve yönetmeni Roman Polanski.
 
Ve ardından fakat bu sefer bilinçli olarak "Rosemary's Baby" ve onun ardından "The Nativity Story" filmlerini yayınladım,
 
Belgesel sitemde sitemin konusuile ilintili olan türden full film yayınladığım bir bölümde var.
 
Ve sonrasındaki yayınlarımda sözümona "tesadüfen" Paul isimleri gittikçe arttı, PAul ve Richard isimli yönetmenler,oyuncular,yapımcılar, algıda seçicilikmiydi? Kesinlikle hayır, üstüne basa basa vurgulayarak, tekrar ve tekrar geldi o isim, Paul, Paul ve. Paul...
 
Chasing the Star
Bir Trilogy yayınım vardı 3 adet birbirini takip eden film, ilk ikisi mevcuttu, ama ortadaki filmi bulamadım "Chsing the Star" isanın yaşamı üzerine ilginç bir Biblical film serisi, ucuz yapım ama yinede izlemeye değer yönleri olan bir yapım.
 
Bulamamama rağmen filmi yayınladım ve filmin yerine koyacak bir şeyler aradım, karşıma hemen Black Sabbath'ın bilmediğim bir şarkısı çıktı "Planet Caravan" ve zaten filmin kapağında çölde develerle ilerleyen bir karavan ve Sirius yıldızı vardı.
 
Bu şarkı, onu dinlemek,benim kaderimmiydi? Ona rastlamama mı gerekiyordu? Bir gelişme bir sonrakinemi bağlı? ALternatifleri varmı?
 
Şarkıyı beğendim mp3 olarak indireceğim,ne tuhaf olaylar gerçekten, kaç kişinin bir önceki yaşamını tüm detaylarıyla bilebilme şansı olurki, elbette örnekleri vardır ama çok sayıda değildir, istisnai bir olay,mistik ve tuhaf.
 
 
Onlar yıldızın izini sürüyorlar ,oysa benim durumumda yıldız benim izimi sürdü, beni takip etti, nereye gittiğimi nerede olduğumu ve hepsini, yani kozmik annem en başında beri izimi sürdü.
 
Sonrasında Charles Manson'la hapishanede uzun zaman arayla yapılan 2 farklı röportajı izledim, merkez medya olayın vehameti yeymiyormuş gibi sansasyone haber peşinde adeta adam bir katil değilde bir popüler yıldızmış gibi hareket ediyordu birde takipçileri varmış hasta insan çok elbette 2. söyleşiden hemen önce sakallarımı kesmiştim banyo yapmıştım ve ardından sözümona tesadüfen california amblemli t-shirt'ümü giydim ve sonra karşımda uzun sakallarıyla Manson'ı buldum,
 
ruhunun karanlığı ve çirkinliği gözlerine net biçimde yansımıştı ilk röportajda bir ara "Turkey in the sky" tabirini kullandı ve sık sık ikinci dünya savaşından söz etti, göndermelerde bulundu, bende zaten 2. dünya savaşı konusunda obsesif biriyim,
 
sonuçta anladığım zavallı kadıncağızın ruhunun bu konunun özellikle 70'li ve 80'li yıllarda bir medya ve eylence malzemesi yapılmış olmasından (ki bugün dahi öyle sayılır) duyduğu açık rahatsızlığı hissetmiş olmamdır, ne hazin ne yazık:(
 
Bu arada jeton yeni düştü bana, neden Marlyn Manson'dan uzak durmayı seçtiğimin bir açıklaması daha var elbette,doğru ya Manson nick'ini kullanıyor olması, hay allah:) sanırım farkında olmadan biçinçaltım beni itmiş yani esas neden, show amaçlı satanizm, popüler kültür vs. değilmiş çünkü King Diamond'da öyle sayılır kısmen,ama onu yine de seviyorum:)
 
Black Mirror dizisinde'de benzer şekilde bol bol bu konuya ilişkin kozmik annemin manipulasyonları sonucu ortaya çıkan göndermeler mevcut, dediğim gibi biliyorum ki bir çok yapımda var meseşa bir diğeri Outlander olabilir tam olarak reenkarne mevzusu olmasada dolaylı bir şekilde geçmiş ile bugünün kesişen bağlarını irdelemesi açısından, hepsine ulaşabilmem elbette mümkün değil,üniversite yıllarında sinemaa izlediğim "The Doors" filmi olabilir,filmin sonlarında Jim Morrison sızmışken yanına çocuklar geliyor, örneğin,93 yapımı "The Little Buddha" bir başka iyi örnek,en çarpıcı olanlarından biri ise The Shining filminde koridorda bisikleye binen çocuk,
 
gerçekten de o filmi çocukken tek başıma sinemada izlemiştim ve özellikle o sahne oldukça dikkatimi çekmişti, hatta hiç unutamadım:) adeta benimle özdeş gibiydi Ve gerçekten 3 tekerlekli öyle bir bisikletim çocukken vardı.
 
Ve ilginç bir anektod, o trajik olay 9 ağustos 1969 gününe yan en sevdiğim gün olan cumartesi'ye denk geliyordu ve tam tamına bir hafta sonra 16 ağustos'ta yine bir cumartesi günü "Jefferson Airplane" grubu Wood Stock New York'ta sahne alarak çok sevdiğim ve sık izlediğim canlı perfomansı ile "White Rabbit" şarkısını söyledi.
 
Ruhsal anlamda bir kopya,deney veya benzeri bir şeyler olduğumu pek sanmıyorum, hissettiğim kadarıyla sadece yeniden bir yaşam şansı, ikinci bir şans sadece, fakat bir diğeri olacakmı? Doğrusu bilemiyorum ama olacak ise sanırım büyük ihtimalle bu kez ABD'de olacaktır.
 
Geçen akşamüstü eşimle denize gidelim dedik, bizim sonradan ana okuluna dönüştürülen eski evin önüden geçerken üst katta bulunan odamın penceresinden bir çocuğun baktığını gördüm, üstelik beni farketti ve bana da baktı.
 
Güneşe doğru dönün ve ona gülümseyin, çünkü o size gülümsüyor,güneşi sevin, çünkü o sizi seviyor.
 
"Woman is nigger of the world"
(John Lennon)
 
Well Man is also nigger of the world,it's not a gender issue actually but the whole system, the entire wall.
 
We are all slaves of the Anunnaki bloodline, a few elite families ruling this world,Rockefeller,Rotschild, J.P. Morgan,etc.
 
and besides of course some of those satanist and fascist Hollywood celebs,
 
a corrupt society,celebrity and pop culture,ignorance,these are the real problems.
 
Dear rocker friends & musicians, what ı'm telling you is the truth, please trust me:
 
Do not promote hate,fascism,nazism and violence,don't be ridiculous and funny, these are cheap attitutes, please don't choose the easy way.
 
Infact what all we need is love, peace & harmony.
 
To build a better world, That's the hard thing to do
 
A better feature for our children, that's the real deal.
 
Don't waste yourself just in order to become celebrity.
 
Don't make music to become popular only.
 
Don't lose your underground and ameteur soul.
 
Just be natural and act natural.
 
Care about the health issues,don't promote the products of T.N.W.O. (smoking,fast food,junk food,inorganic foods,medicines, in short,the big pharma.
 
They are trying to reduce the population, thay want to kill you man!
 
Why ı am against the war?
because it kills,no good for me,
And why ı am againt smoking?
Because it kills too, no good for me
 
So just don't buy it and thus don't let J..P. Morgan guy to get even richer.
(Aristoteles logical works lol)
 
And besides the philosphy of Diogenes makes sense to me:
 
"I would have you stand from between me and the sun Mr. Alexander"
 
 
N.W.O.B.H.M. ve dönemi tutkum malum, Dimaond Head'le aynı yerden (Stourbridge UK,Birmingham yakınları) çıkış yapan bir başka ilginç grup keşvettim (Witchfinder General) müzikleri, tarzları hoşuma gitti, sitemde bir best of albümlerini oluşturdum, pekte zor olmadı çünkü zaten topu topu iki albümleri vardı, ardından ilginç grup isimlerinin kaynağını araştırmaya başladım doğal olarak ve 1958 yılı yapımı Vincet Price'ın başrolünü oynadığı bir tarihi,17ç yüzyıl sonları İngilteresini anlatan filminin adı olduğunu gördüm, anlaşılan filmi izlemişler, oldukça etkilenmişler ve gruplarına bu ismi vermişler.
 
Bende filmi izledim ve ben de oldukça etkilendim, İngiltere iç savaş döneminde yani ortaçağda parlemento tarafından görevlendirilerek ekibiyle birlikte cadı avcılığı yapan yozlaşmış ve tuhaf bir generalin hikayesi,
 
Pagan kültürü ve batıl itikatlar üzerine kurulu bir film.
 
Olmadık iftira ve suçlamalarla yakaladıkları kadınları cadı diyerek yakıyorlar, ölüm cezaları yağdırıyorlar vs.
 
Kötülük yaptıkları kadınlardan birinin sevgilisi İngiliz ordusunda bir subay, sevgilisine yapılan kötülüklerin ve onun masum olduğu halde katledilen amcasının intikamın almak amacıyla generalin peşine düşüyor ve sonunda başarıyor,
 
İlginç,etkileyici ve güzel bir filmdi. Peki bu genç ve yakışıklı, iyi niyetli İngiliz subayının adı ne dersiniz?
Richard, ayrıca filmde Paul isminde bir karakter var ve filmin müziklerini besteleyen müzisyenin adı da Paul.
 
Generalin ismi ise yine incilden bir isim "Matthew," ve rüşvet alan yozlaşmış general rüşvet olarak dokuz akçe alıyor.
 
Fim gerçek,tarihi olaylara dayanıyor gerçekten "Mathew Hopkins" diye bir cadı avcısısı general yaşamış ve gerçeken 200'den fazla masum insanı katletmiş,
 
resmen bir seri katil fakat en sonunda haksız olduğu anlaşılmış ve ardından ilginç şekilde bizzat kendisi cadı ilan edilmiş, peşine düşülmüş ama maalesef ele geçirilememiş, bu işler böyledir ava giden sonunda avlanabilir.
 
Bu eski filmi kozmik annemin de izlediğini tahmin ediyorum. "Witchfinder General" grubunu zihin manipulasyonu aracılığıyla bana buldurttu ve ben de oradan yola çıkarak filmi keşvettim, veya buna benzer birşeyler, ama kesinlikle tesadüf olmadığına eminim.
 
Daha önce yazmışmıydım bilmiyorum, yazdıysamda tekrar etmiş olacağım, anladığım kadarıyla ahirette ilginç bir adalet sistemi var,yaşama şanszız başlayan ve haksızlığa uğrayanlar, bir sonrakine bir adım önde ve daha şanslı başlıyorlar, adeta şu online tarayıcı oyunlarındaki başlangıç koruma kalkanı gibi, tam olarak öyle olmasa bile açıklayıcı,anlaşılır. bir örnek.
 
Gördüğüm kadarıyla "Withfinder General" gurubunuın bir veya belki birden fazla şarkısı "Cathedral" grubu tarafından cover'laştırılmış.
 
Burada önemli olan nokta yozlaşmayı ve gericiliği eleştireceğim derken bir başka yozlaşma modeline geçiş yapmamaktır, ne gericilik ne de erdemsizlik ve ahlaksızlık.
 
Biz rockerların bir bölümü için kıyıda köşede kalmış,bilinmeyen,tanınmayan yada unutulmuş fakat kulağa hoş gelen etkileyici ve güzel amatör kayıtlar, underground gruplar ve albümlerini keşvetmek ayrı bir hobi ve zevktir, bende onlardan biriyim.
 
İşin ilginci bizim 1992 albümümüzde zamanında olmadık yerlerde satılmış,bit pazarlarına düşmüş ve oradan albümü alıp beğenen ardından bir şekilde kaybeden ve tekrar peşine düşen, bulamayınca sonra bin bir güçlükle bana bir şekilde ulaşan ve benden defalarca minnet rica albümü talep eden insanlar karşıma çıkmıştı.
 
İşte "Witchfinder General" grubu ile tanışmam da böylesi bir durum.
 
Sonsuzluğu simgeleyen yatay şekildeki sekiz sayısı aynı zamanda dualiteyi anlatır, evrensel karşıtlığı, dişi ve erkek.
 
 
 
Fakat sekiz sayısından bir sonra gelen ve son basamak olan dokuz sayısında simgesel anlamda bu iki başlılık yani dualite, tekliğe yani birliğe indirgenmiştir.
 
Çünki herşeyin kaynağı tektir.
 
Bu arada Elon Musk insan beyinini dijital ortama aktarma projesini "Neurolink" resmen açıkladı ve buradan yola çıkarak diyebilirm ki yazdıklarımda haklı olduğum en azımdan benim açımdanbir kez daha açıkça anlaşıldı,
 
bu proje insan ırkını tümüyle köleleştirme projesinin son adımıdır.
 
Sophia
 
Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!